Silah kelimesi, günlük konuşma dilinde ateşli silahlardan bahsetmek için kullanılsa da hukuk terminolojisinde silah kavramı geniş bir anlama sahiptir.[1] Silah, Türk Dil Kurumu tarafından“1.Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araç, 2.Savunmak veya saldırmak için kullanılan nesne, etken araç ve 3.Bir konuda etkili her şey” şeklinde tanımlanmaktadır.[2]

6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde,  “Ateşli silahlarla mermilerinin veya bu silahlara ait namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaların ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan diğer aletlerin memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya bulundurulması bu kanun hükümlerine tabidir.”

6136 sayılı kanunun 4/1. Maddesinde ise “Ülke içinde kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala, kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletlerin yapımı yasaktır.” denilerek silah kavramı konusunda tahdidî bir çizgi çizilmiş ve sayma suretiyle bir düzenleme yapılması tercih edilmiştir.[3]

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmelikte ise Silah, “Uzaktan veya yakından canlıları öldürebilen, yaralayan, etkisiz bırakan, canlı organizmaları hasta eden, cansızları parçalayan veya yok eden, ruhsata tabi araç ve aletlerin tümünü,” ifade etmektedir.[4]

Türk Ceza Kanununda Silah teriminden anlaşılması gerekenler, normatif bir düzenlemeyle açıklanmaktadır. Bu kapsamda, TCK Madde 6/1-f uyarınca “Silah deyiminden;

1.Ateşli silahlar,

2.Patlayıcı maddeler,

3.Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4.Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5.Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler, …” anlaşılır.

Bu tanımlamalar dışında Silah kavramı, somut olayın nesnel şartları ve olayda kullanım şekline göre yaralanmalara neden olabilen, saldırı ve savunmaya elverişli her çeşit teknik araç,[5] yaralamaya yol açabilecek her türlü vasıta,[6] saldırı ve savunmada kullanılmak için yapılmış veya fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli, faile üstünlük sağlayan veya mağdurun direncinin kırılmasına sebep olan, korunan hukuki yarar üzerinde önemli derecede tehlike yaratmaya elverişli, insan bedeni üzerinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik etki meydana getirebilen, taşınır ve taşınmaz her türlü araç, alet veya nesnedir.[7]

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun değerlendirmesi ve vardığı sonuç,

A- İlkesel düzeyde;

1- Gerek 765 sayılı TCY'nın 189. maddesi gerekse 5237 sayılı TCY'nın 6. maddesinin 1/f bendi benzer düzenlemeleri içermekte iseler de, her iki düzenlemedeki en temel ayrım, fıkranın 4. alt bendinde "Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler’in silah kapsamına alınmasıdır.

2- Bu alt bent ile, silah kapsamı, 5237 sayılı TCY'nda genişletilmiş ve önceki daraltıcı uygulama terk edilmiştir.

3- Yasa koyucu bu düzenleme ile "fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli" olmak koşulu ile her nesneyi, imal edilip edilmediğine ve hangi amaçla yapılmış olduğuna bakmaksızın silah kapsamına dahil etmiştir.

4- Buradaki ayırıcı ölçüt; "saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişliliktir."

5- Kullanılan alet veya diğer eşyanın işlenmesi kast edilen suç açısından saldırı ve savunmada etkinliği sağlamaya elverişli olması yeterlidir.

6- Fiilen istenen sonucun gerçekleşmesi, kullanılan şeyi silah olarak değerlendirmek açısından, hakime bir kanaat verebilecek ise de, sonucun gerçekleşmesi zorunlu bulunmamakta, kalkışma safhasında kalma hallerinde de, silah faktörünün varlığını kabul ve buna göre ceza tertibi olanaklı bulunmaktadır.

7- Her somut olayda, hakim; olay bütünlüğü içinde bir değerlendirme yaparak, kullanılan nesnenin silah niteliğinde bulunup bulunmadığını 5271 sayılı TCY'nın 63/1. maddesi kapsamında "hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgisiyle" değerlendirmeli, hukuki bilgisinin yeterli olmadığı durumlarda ise bu konuda bilirkişi görüşüne başvurmalıdır. Nesnenin ele geçirilemediği hallerde değerlendirme ortaya çıkan sonuca göre yapılmalı, "elverişlilik" faktörü gözetilmelidir.

8- Vücudun bölümleri, el, ayak, kafa gibi uzuvlar, eylemde kullanılış yöntemine göre saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli sayılabilirse de, kişinin beden bütünlüğüne dahil oluşları nedeniyle, silah kapsamında değerlendirilmeleri olanaksızdır.

9- Yine aynı şekilde, sabit bir direk, sert bir zemin ve duvar, doğurduğu sonuç ne kadar ağır olursa olsun, silah kapsamında değerlendirilmemelidir.” şeklindedir.[8]

Gerek Kanunlarda gerekse literatürde yapılan tanımlara bakıldığında, silaha suçun bir unsuru ya da suçun nitelikli bir hali olarak yer verildiği görünmektedir.[9] Ayrıca TCK’da silah tanımına yönelik pozitif bir hükme yer verilmesinin kanunilik ilkesinin[10] unsurlarından olan belirlilik ilkesinin hayata geçirilmesi noktasında yerinde bir tercih olduğu görüşü ile bu tercih sebebiyle konuyla ilgili doktrin tartışmalarının sığ ve görüş farklılıklarının önünü kapatacak bir zeminde kalmasına neden olduğu; pozitif bir hükmün bütün problemleri çözemeyeceği, yaratacağı boşluklarla yeni sorunlara yol açacağı noktasında tartışmalar ve görüş ayrılıkları da mevcuttur. Kaldı ki, silah kavramının açıklanması, hangi nesnelerin silah sayılacağı ve sınırlarının ne olacağına ilişkin soruların cevapları yoruma gerek duymaktadır. [11]

Konuya ilişkin Yargıtay kararları incelendiğinde; tabanca,[12] bıçak,[13] sustalı bıçak,[14] kesme tüfek,[15] muşta,[16] av tüfeği,[17] pompalı tüfek,[18] silahın dipçiği,[19] tabancanın kabzası[20] gibi gerek 6136 sayılı kanun gerekse özel kanunlar kapsamına giren eşyalar bulunduğu gibi saldırı veya savunmada kullanmak amacıyla üretilmemiş olan taş,[21] sopa, bijon anahtarı,[22] biber gazı,[23] kezzap,[24] sehpa, masa, sandalye,[25] kalem,[26] kemer,[27] tepsi,[28] kül tablası,[29] telefon[30] ve araba[31] gibi günlük hayatta kullanılan eşyalarında girdiği görülmektedir. Ayrıca canlı bir varlık olsa da köpeklerde silah olarak kabul edilmektedir.[32]

1. SİVİLLERİN ATEŞLİ SİLAH SATIN ALMASI VE SİLAH RUHSATLARI

1.1. Genel Tanımlar

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğinde, yönetmeliğin Amaç ve Kapsam başlıklı 1. Maddesinde açıklanan 6136 sayılı kanun kapsamındaki silahlar ve silahlarla ilgili ruhsat düzenlenmesi, yenilenmesi, geri alınması veya iptali, satış veya veraset yoluyla el değiştirmesi gibi işlemlerin usul ve esasları düzenlenmiştir.

Yönetmeliğin 2. Maddesine göre;

“…
j) Ruhsat: Bu Yönetmeliğe göre verilecek silah taşıma ve bulundurma belgelerini, trap-skeet atış alanı ve poligon işletme izin belgelerini, silah tamir yeri açma izin belgelerini ve mermi satış izin belgelerini,

k) Taşıma ruhsatı: Ateşli silah taşımalarına izin verilen kişiler adına düzenlenen belgeyi,

l) Bulundurma ruhsatı: Ateşli silah bulundurmalarına izin verilen kişiler adına düzenlenen belgeyi, …” ifade eder.

1.2. Bulundurma – Taşıma

Ülkemizde Yönetmeliğin 4. Maddesi uyarınca, silah ruhsatı almak için engel hali bulunmayan, 21 yaşını doldurmuş her Türk vatandaşı meskeninde ya da işyerinde bulundurmak amacıyla silah satın alabilir.  Bulundurma ruhsatı ile alınan silah kayıtlı olduğu mesken ya da işyeri adresi dışına nakil izni almadan çıkartılamaz, taşıt araçları mesken ya da işyeri sayılmaz. Nakil izin belgesi alınmış olsa dahi aile bireyleri de dâhil ruhsat sahibi kişi dışında kişilerce taşınamaz.

Bulundurma ruhsatlı silah sahipleri, mesken ya da işyerlerini daimi olarak taşımaları halinde yeni adreslerini ruhsatı veren mülki amirliğe bildirerek, yeni adreslerinin kayıtlara ve ruhsata işlemesini sağlamakla yükümlülerdir. Yeni adresin başka bir mülki sınır içerisinde olması halinde, bulundurma dosyası eski mülki amirlikten yeni amirliğe nakledilir. Yeni amirlikçe harç alınmaksızın yeniden bulundurma ruhsatı düzenlenir.[33]

Taşıma ruhsatı alabilecek olan kişiler ise Özel kanunlarına göre her yerde ve her zaman silah taşımalarına izin verilen kamu görevlileri, Cumhurbaşkanı kararı ile silah taşıyabileceklerine karar verilen Devlet, belediye, özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensupları[34] ile 8. Maddesinde sayılan kamu görevlileri, Yönetmeliğin 9. Maddesinde sayılan diğer meslek sahiplerine verilir. Ayrıca Yönetmeliğin 7. Maddesinde sayılan durumlarda, can güvenliği nedeniyle başvurmaları halinde kişilere silah taşıma ruhsatı verilebilir. Ancak bu madde doğrultusunda verilen ruhsatlar, gerektiğinde veya veriliş sebebinin ortadan kalkması halinde, geçerlilik süresine bakılmaksızın geri alınabilir.

Sivil Şahıslar için silah taşıma ve bulundurma ruhsatı için istenecek belgeler Yönetmeliğin 15. Maddesinde “silah taşımalarında veya bulundurmalarında psikolojik, nörolojik veya fiziki rahatsızlıklar bakımından sakınca bulunmadığına dair doktor raporu ile Bakanlıkça belirlenen diğer belgeler” olarak açıklanmıştır. Bakanlığın istediği belgeler başvuruya dayanak maddeler ve nedenler doğrultusunda değişmektedir.[35]

1.3. Ruhsat Verilmesine Engel Haller ve Bulundurma Hakkının Kaybı

a. Yönetmeliğin 16. Maddesinde sayılan;

- Ateşli silahlarla işlenen suçlardan mahkûm olma,

- Ruhsatlı silahla suç işleme veya silahın muhafazasındaki ihmali ya da kusuru neticesi başkaları tarafından bir suç işlenmesine veya intihar ya da intihara teşebbüs edilmesine neden olma,

- Taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olma,

- Zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, her türlü kaçakçılık, bilişim alanındaki suçlar, ihaleye fesat karıştırma, yağma, uyuşturucu, Türk Ceza Kanununun 282. Maddesinin ikinci fıkrası hariç olmak üzere suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya yönetme ya da üye olma, insan ticareti, organ ve doku ticareti, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanma, fuhuş, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, kasten öldürme, silahla kasten yaralama veya çocukların cinsel istismarı suçlarından en az birinden dolayı mahkûm olma,

- Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olma,

- Taksirle veya basın ve yayın yoluyla işlenenler hariç olmak üzere değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı mahkûm olma,

- Ruhsatlı silahını geçici de olsa başkalarına verdiği için mahkûm olma,

- Kanunun 4. Maddesinde yazılı silahlardan birini kullanmak suretiyle suç işleme ve bu suçtan dolayı mahkûm olma,

- Ruhsat sahibinin ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmemesi,

- Spor maksatlı olarak spor federasyonlarının demirbaşına kayıtlı silahları amacı dışında kullanma,

- Devlet memurluğundan çıkarılma, memuriyetle ilişiği kesilme, terör örgütlerine aidiyet, irtisak ve irtibat sebebiyle kamu görevinden çıkartılma,

- Kısıtlı olma,[36]

- Kamu hizmetinden yasaklanma,

- 21 yaşını bitirmemiş olma,

- Psikolojik, nörolojik veya fiziki rahatsızlıklara sahip olma,

- Kanunun Ek 1. Maddesi uyarınca yasaklanmış yerlere silahla girme veya bu yerlerde silah taşıma,[37]

b. Kanunun 9. Maddesinde sayılan;

- Silah bulundurma ve taşıma ruhsatını haiz olan kimsenin bu silahla suç işlemesi veya silahın muhafazasındaki ihmal ve kusurlu neticesi başkaları tarafından bir suç işlenmesi veya intihar ve intihara teşebbüs edilmesi hallerinde silahın geri alınması halinde,

- Üçüncü kez silahı çalınan veya silahını üçüncü kez kaybedenlerin silah vesikası geri alınır ve bu kişilere fiil tarihinden itibaren beş yıl geçmedikçe silah bulundurma ve taşıma izni verilmez.[38]

1.4. Satın Alma – Kayıt – Tescil – Devir

Silah satın alma, kayıt ve tescil işlemleri Yönetmeliğin 22. Maddesinde düzenlenmiş olup taşıma ve bulundurma ruhsatı başvurusunda bulunacak olan kişilerin, başvuru yapacakları yerler sivil şahıs, TSK, Jandarma veya Sahil Güvenlik personeli olmalarına göre farklı belirlenmiştir.

Sivil şahıslar meskenlerinin bulunduğu yerdeki, işyerinde bulundurmak amacı ile başvuru yapılacaksa da işyerinin bulunduğu yerdeki ruhsat vermeye yetkili mercilere başvuruda bulunmak zorundadır.

Başvurdukları merciden alacakları izin belgesi ile birlikte kendilerine silah ve alınacak silaha ait olmak üzere mermi satın almak üzere Silah Satın Alma Yetki Belgesi verilir. Bu belge 2 nüsha olarak düzenlenerek bir nüshası silah satışını yapacak kuruma göndermek için başvurucuya teslim edilirken diğer nüshası kişinin dosyasında saklanır. Başvurucu kendinde bulunan nüsha ile belgenin düzenlendiği tarihten itibaren altı ay içerisinde silah satmaya yetkili kuruma başvuruda bulunarak, silahı ve silaha ait mermileri satın alır. Bu alım işlemine ilişkin fatura Silahın Menşei Belgesi olup düzenlendiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde, silah sahibi, aldığı silah ile birlikte ruhsat işlemlerini yapan birime başvurmak zorundadır. İşlemleri yapan birim tarafından faturada yazılı bilgiler ve silah incelenerek ruhsata aynen işlenir.[39]

Ruhsat sahibinin satın almış olduğu silahı başka bir kişiye devretmek istemesi halinde, Yönetmeliğin 21. Maddesine göre, silah taşıma veya bulundurma ruhsatı verilebilecek olan kişilere satış veya bağış yoluyla devredebilir ya da Türk Silahlı Kuvvetlerine, Genel Komutanlığa, Sahil Güvenlik Komutanlığına veya Genel Müdürlüğe hibe edebilirler.

Silahın sayılı kurumlar dışında üçüncü kişilere devri halinde, devir işlemine ilişkin sözleşme Noter tarafından düzenlenir. Silahı devralan kişinin devir sözleşmesiyle birlikte altmış gün içerisinde ruhsat işlemleri yapan birime müracaat etmesi zorunlu olmakla silah ve mermiler, ruhsat düzenlenmeden devredilen şahsa teslim edilemez. Bu süre zarfında müracaat etmeyen kişiler adına düzenlenen belgeler geçerliliğini kaybeder.

2. 6136 SAYILI KANUN VE KABAHATLER KANUNUNDA DÜZENLENEN SUÇ TİPLERİ

6136 sayılı Kanun, daha önce de bahsettiğimiz üzere “Ateşli silahlarla mermilerinin veya bu silahlara ait namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaların ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan diğer aletlerin memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya bulundurulması” hususlarını düzenlemektedir. Bununla birlikte mevzuatımızda 5201 sayılı Harp Araçları ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun[40] ve 6551 sayılı Barut ve Patlayıcı Maddelerle Silah ve Teferruatı ve Av Malzemesinin İnhisardan Çıkarılması Hakkında Kanun’unda[41] göz önünde tutulması gerekmektedir.

2.1. 6136 SAYILI KANUN’DA DÜZENLENEN SUÇ TİPLERİ

I. Silah Kaçakçılığı Suçu ve Hukuka Aykırı Silah Ticareti Suçu (m. 12)

Kelime anlamıyla kaçakçılık, “1.Bir devletin yasalarına karşı gelerek yapılan ticaret ve 2.Gizli olarak, sezdirmeden kaçırma işi”[42] olarak tanımlanmaktadır.

Dünya Gümrük Örgütü[43] ise kaçakçılığı “Ticari eşya sevkiyatı üzerindeki vergi, resim ve harçları ödemeden kaçınmak, ticari eşya için uygulanmakta olan yasaklama, sınırlama ve kısıtlamalardan kaçınmak; herhangi bir vergi iadesi, sübvansiyon veya ödemeyi haksız yere almak, iş hayatında meşru rekabet ilke ve uygulamalarını zedeleyici haksız ticari avantaj elde etmek veya bu fiilleri gerçekleştirmeye teşebbüs etmek amacıyla gümrüklerin uygulamasından sorumlu olduğu kural koyucu ve düzenleyici mevzuat hükümlerinin herhangi bir şekilde ihlal edilmesi” olarak tanımlar. [44]

Silah kaçakçılığı suçu ve hukuka aykırı silah ticareti suçu 6136 sayılı Kanunun 12. Maddesinde düzenlenmiş olup Silah Kaçakçılığı Suçunda suçun konusu genel anlamda ateşli silahlar ve bunlara ait mermilerin hukuka aykırı yollarla ülkeye sokulması, sokmaya kalkışılması ve buna aracılık edilmesidir. Hukuka aykırı silah ticareti suçu ise suçun konusu ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin yurt içinde 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silâh, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanuna aykırı bir şekilde üretilmesi veya taşınması, satışı ya da aracılık edilmesidir.[45]

21.11.2024 tarihli ve 7533 sayılı Kanunun 11. maddesi ile 6136 sayılı Kanunun 12. maddesinin kapsamı aşağıdaki şekilde genişletilmiştir.[46]

“1.Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokar veya sokmaya kalkışır ve ya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları 29/6/2004 tarihli ve 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silâh, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya mermileri bir yerden diğer yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek aracılık eder, satar veya satmaya aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.”

 

 

 

 

 

 

 

2.Birinci fıkrada yazılı suçları üçüncü fıkradaki hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde, failler hakkında sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.


3.Birinci fıkradaki fiillerin, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar bir kat artırılır.

4.Ateşli silahın tüfek veya seri ateşli kısa sürede çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik veya dürbünlü, tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri olması ya da bu niteliği taşımayan ateşli silahlar veya her türlü mermilerin miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı cezalar yarı oranında artırılarak hükmolunur.

 



 

5.Dördüncü fıkrada niteliği belirtilen ateşli silahlar ile benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.

 

 

“1.Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli silahları, bunlara ait mermileri veya bunlara ait namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaları ülkeye sokar veya sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları 29/6/2004 tarihli ve 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silâh, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya mermileri ya da namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaları bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek aracılık eder, satar veya satmaya aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.”

2.Birinci fıkrada yazılı suçları üçüncü fıkradaki hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde, failler hakkında sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

3.Birinci fıkradaki fiillerin, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar bir kat artırılır.

4.Ateşli silahın tüfek veya seri ateşli kısa sürede çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik, dürbünlü, susturuculu veya hedef noktalayıcı aparat takılı tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri olması ya da bu niteliği taşımayan ateşli silahlar veya her türlü mermilerin veya namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaların miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı cezalar yarı oranında artırılarak hükmolunur.

5.Dördüncü fıkrada niteliği belirtilen ateşli silahlar ile benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.

6.Kurusıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen silahı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak bu Kanun hükümlerine tabi silah haline dönüştürmek eylemi, 5201 sayılı Kanun hükümleri dışında yapılmış üretim olarak kabul edilir ve bu madde hükümlerine göre cezalandırılır. Dönüştürülen silahın sayı ve nitelik bakımından vahim olmaması halinde verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar indirilir. (Eski 13/5)

Madde kapsamında değişiklik yapılmasının genel gerekçesi “6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda yapılan düzenlemeyle kayda tabi olmadan yurt dışından getirilen veya ülkemizde üretilen ateşli silah parçalarının birleştirilerek ateşli silah haline getirilmesinin önlenmesi amacıyla ateşli silahlara ait ana veya balistik önemi haiz parçaların her biri, Kanun kapsamına alınmaktadır. Son zamanlarda şiddet olaylarının birçoğunda 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırı ateşli silahların kullanıldığı tespit edildiğinden suçlarla etkin mücadele edilmesi ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla kurusıkı tabir edilen silahların özelliklerinde değişiklik yaparak Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürenler hakkında ceza hükmünü içeren fıkra, Kanunun 13 üncü madde metninden çıkarılarak daha fazla cezayı öngören 12 nci madde metnine eklenmektedir. Ayrıca Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlar ile bunlara ait mermi veya parçaların her birinin satılması, bulundurulması ve taşınması suçunun cezaları artırılmaktadır.” olarak açıklanmaktadır.[47]

Ayrıca Kanunda 13. Maddenin 5. fıkrasında düzenlenmiş olan kurusıkı silahlara ilişkin hüküm, 12. Maddenin son fıkrasına taşınarak kapsamı da genişletilmiştir. Kurusıkı olarak tabir edilen silah üzerinde yapılan vasıf değiştirecek nitelikteki değişiklik dönüştürme eylemi olarak kabul edildiğinden, düzenlemenin silahların yapımı kapsamına taşınması daha isabetli olmuştur. [48]

Bununla birlikte 6136 sayılı kanunun 4. Maddesinin 3. fıkrasında sayılan “Yalnız sporda kullanılan yivli ateşsiz silahlar ve mermileri ile yivsiz tüfekler ve mermilerinin, ev gereçlerinden olan veya tababet, sanayi, tarım, spor için kullanılan aletlerle bir meslek veya sanatın icrası için gerekli bıçak, şiş, raspa ve benzerleri …” 6551 sayılı Barut ve Patlayıcı Maddelerle Silah ve Teferruatı ve Av Malzemesinin İnhisardan Çıkarılması Hakkında Kanuna tabidir. Bu nedenle silah kaçakçılığı suçunun konusu kapsamında değillerdir.[49] 6136 sayılı kanun uyarınca hatıra teşkil eden veya antika olan ateşli silahlarınsa[50] bulundurulması izne tabidir. Antika niteliğindeki ateşli silahlar izin belgeleriyle birlikte satılabilirler. Bahse konu izin, bu kapsamda olan silahların yalnızca sahibine bırakılmasına veya nakline izin verilmesine ilişkin olup taşıma izni anlamına gelmemektedir.

Antika silahların, hatıra silahların ve armağan silahların ruhsata bağlanabilmesi için mevzuatta sayılan şartları taşıması gerekmektedir. Buna göre,

Hatıra silahtan bahsedilebilmesi için silahın 1923 yılından önce üretilmiş olduğunun beyan edilmesi ve bu hususun polis laboratuvarları tarafından tespit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca ruhsat işlemleri sırasında başvurucudan, İstiklal Savaşında şehit düşen veya İstiklal Savaşı gazisi olanların varisleri olduklarını belgelemeleri istenir.[51] Şartları sağlayan ateşli silah, bıçak, kama ve kılıçlara ruhsat verilir. Şartların sağlanmadığının tespiti halinde ise başvuru yapılan silahların müsaderesine karar verilir ancak başvurucu hakkında yasal işlem yapılmaz.

Antika silahlar ise 1899 yılından önce üretilmiş olan[52] eskiden kalma, değerli, belli bir özelliği olan benzerlerine az rastlanan ve artık imal edilmeyen ateşli, ateşsiz silah, bıçak ve kılıç gibi aletlerdir. Bir silahın antika kapsamında olup olmadığını belirlenmesi kriminal polis laboratuvarından alınacak rapor ile tespit edilir.[53] [54] Ayrıca düzenlenecek bu raporla silahın niteliği ve suç oluşturup oluşturmadığı; üzerinde değişiklik yapılması söz konusuysa bu değişiklik sonrasında antika vasfını yitirip yitirmediği de yine Kriminal Polis Laboratuvarından alınacak raporla belirlenir.[55]

Armağan silahtan ise ne anlaşılması gerektiği Yönetmeliğin 55. Maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.

II.  6136 Sayılı Kanuna Aykırı Olarak Ateşli Silah ve Mermileri Satın Alma, Taşıma ve Bulundurma Suçu (m. 13)       

Kanunun 13. Maddesinin ana konusu temel olarak ateşli silahlar ve mermilerin, kanuna aykırı yollarla satın alınmasını, bulundurulmasını ve taşınmasını düzenlemektedir. Düzenlemeden elde edilmek istenen ana amaç, kamu güvenliği ve düzeni ile toplumun huzur ve sükûnunu korumaktır. Ayrıca ateşli silahların ve mermilerin yasa dışı yollarla yaygınlaşmasının önlenmesi amaçlandığından dolaylı olarak, yaşam hakkı ve vücut bütünlüğünün korunması haklarını da korumaktadır.[56] Doktrindeki bir görüşe göre korunması amaçlanan hukuksal değer silahların disipline edilmesi, toplumun bulundurulması ve taşınması yasak olan silahlardan arındırılması ile barış ve huzurun sağlanmasıdır.[57]

21.11.2024 tarihli ve 7533 sayılı Kanunun 12. maddesi ile madde kapsamı aşağıdaki şekilde genişletilmiştir.

1.Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

 

 

 

 

 

2.Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silâh veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

 

 

 

 

 

3.Bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlar dışındaki ateşli silahın bir adet olması ve mutat sayıdaki mermilerinin ev veya işyerinde bulundurulması halinde verilecek ceza bir yıldan iki yıla kadar hapis ve yirmibeş günden yüz güne kadar adlî para cezasıdır.

 

 

 

 

 

4.Ateşli silahlara ait mermilerin pek az sayıda bulundurulmasının veya taşınmasının mahkemece vahim olarak takdir edilmemesi durumunda hükmolunacak ceza altı aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para cezasıdır.

 

 

 

 

 

5.Kurusıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancayı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştüren kişi, bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre cezalandırılır. (Yeni m. 12/6)

 

1.Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahları, bunlara ait mermileri veya bunlara ait namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaları ya da ses veya gaz fişeği atabilen silah iken bu Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülen silahları satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis ve yüz günden beşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

 


2.Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silahın, mermilerin veya namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaların sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

 

3.Bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlar dışındaki ateşli silahın bir adet olması ve mutat sayıdaki mermilerinin veya namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaların ev veya işyerinde bulundurulması halinde verilecek ceza bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden beşyüz güne kadar adlî para cezasıdır.

 

4.Ateşli silahlara ait mermilerin veya bunlara ait namlu, sürgü, gövde, çerçeve, silindir, mekanizma başı, çıkarıcı, tırnak, ateşleme iğnesinden oluşan ana veya balistik önemi haiz parçaların pek az sayıda bulundurulmasının veya taşınmasının mahkemece vahim olarak takdir edilmemesi durumunda hükmolunacak ceza altı aya kadar hapis ve otuz günden beşyüz güne kadar adlî para cezasıdır.

 

5.Bu madde kapsamındaki bulundurma ve taşıma fiilinin; vefat, sağlık durumu, mahkûmiyet, müsadere, satın alma veya devir nedeniyle yapılan ruhsatlandırma ya da ruhsat yenileme işlemlerinde bu Kanunda düzenlenen yükümlülüklere aykırı davranılarak işlenmesi halinde onbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idari para cezasına hükmolunur.

 

6.Nakil izin belgesi almaksızın, bulundurma izni verilen silahını mesken veya işyeri değişikliği nedeniyle nakledenler hakkında onbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idari para cezasına hükmolunur.

7.Bu madde hükümlerine göre idari para cezası vermeye mülki idare amiri yetkilidir.

Maddede yapılan düzenlemeler incelendiğinde, suçun konusu olan silah ve mermilere ek olarak 12. Madde düzenlemesine paralel şekilde silaha ait ana veya balistik önemi olan parçaların ve silah vasfı kazanan kurusıkı tabancaların sayma sistemi ile kanuna eklendiği ve ceza miktarlarının arttırıldığı görülmektedir. Madde 13/3 hükmünde cezanın üst sınırının 3 yıla çıkarılması ile bu fıkra kapsamına giren suçlara ilişkin yargılamalarda artık basit yargılama usulü[58] uygulanamayacaktır.

Madde 13/4 hükmünde ise yine silahlara ait ana ve balistik öneme sahip parçalar eklenmiş ancak ceza sınırında bir değişiklik yapılmamıştır. Bu nedenle fıkra hala Önödeme[59] kapsamında kalmaktadır.

Suçun oluşması için suça konu silahın çalışır durumda, kullanıma elverişli olması[60] ve suça konu mermi ve diğer balistik öneme sahip parçaların sağlam olması şartı aranmaktadır. Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre ele geçirilen silahın basit bir müdahale ile tamiri mümkünse 6136 sayılı kanun kapsamında değerlendirileceği, esaslı/aletli bir müdahale ile tamirinin mümkün olması halinde ise kanun kapsamının dışında değerlendirileceği belirtilmektedir. Diğer bir değişle, suçun oluşup oluşmadığı hakkında hüküm kurabilmek için öncelikle silahın kullanıma ve atışa elverişli olup olmadığının somut delillerle ve bilimsel yöntemlerle tespit edilmesi gerekmektedir.[61]

III. Bıçak ve Başkaca Aletlerin Kaçakçılığı ve Hukuka Aykırı Ticareti Suçu (m.14)

6136 sayılı kanunun 14. Maddesinin birinci fıkradasında “… bu Kanun hükümlerine aykırı olarak 4 üncü maddede yazılı olan bıçak veya başkaca aletler yahut benzerlerini ülkeye sokar, sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder…” şeklinde kaçakçılık suçu, aynı fıkranın devamında “… Veya bunları ülkede yapar veya bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya aracılık ederse…” demek suretiyle de hukuka aykırı ticaret suçu düzenlenmiştir.

Kanunun 4. Maddesinde sayılan “kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala, kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletler” bu suç tiplerinin konusunu oluşturur.

Ateşli silahlarda olduğu gibi bıçaklarda da hatıra teşkil eden veya antika olan bıçakların bulundurulması ve izne tabidir. Hatıra teşkil eden veya antika niteliğine sahip bıçaklar için sadece sahibine bırakılması veya nakline ilişkin olup üstte taşımaya izin verilmez. Antika bıçaklar izin belgeleriyle birlikte satılabilir. Bununla birlikte söz konusu bıçağın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca “kültür varlığı” niteliğinde bir eşya olması halinde 6136 sayılı kanun hükümleri yerine 2863 sayılı kanunun ilgili hükümleri uygulanama alanı bulacaktır.[62]

Yine aynı maddenin devam fıkralarında nitelikli haller ve daha az cezaya hükmolunması gereken haller sayılmaktadır.

IV. Bıçak ve Başkaca Aletlerin Satılması, Satın Alınması, Taşınması ve Bulundurulması Suçu (m.15)

6136 sayılı kanunun 15. Maddesi, 4/1 maddesinde sayılan “kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala, kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletleri” satma, satmaya aracılık etme, satın alma, taşıma ve bulundurmayı yasaklamaktadır. Maddenin devam fıkralarında bu aletlerin, bir sanat veya mesleğin icrası için kullanmak durumda olanlar için satın alma izni gerektiği belirtilmiştir. Satın alma izini, mahalli mülki amirliğe dilekçe ile başvuruda bulunarak alınmaktadır.[63]

Belirtmek gerekir ki, bıçak ve diğer aletlerin her ne sebeple olursa olsun üstte taşınması yasaktır. Bunların taşınması gerekiyorsa ancak;

- Bavul, valiz, takım veya el çantalarında,

- Çuval, bez torba ve ambalajlarında,

- Araçların bagaj ve torpido gözlerinde taşınabilirler. Ayrıca “ani olaylarda kullanılmayı engelleyecek tarzda kâğıt veya bezle sarılıp paketlenmiş şekilde” üstte taşınabilirler. Aksi durumda, kişilerin kullanım belgeleri olsa dahi haklarında 15. Madde hükümleri uyarınca işlem yapılır.[64]

Suçun varlığından söz edebilmek için sayılı aletlerin kullanıma elverişli ve sağlam olması gerekmektedir. Bu nedenle suça konu aletin 6136 sayılı kanun kapsamında yasak niteliğe haiz olup olmadığının tespiti için kriminal laboratuvarlardan rapor alınarak aletin niteliği ve kanunun 4. Maddesinde sayılı bıçaklardan olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.[65] Bununla birlikte, 6236 sayılı kanun kapsamında olmayan yivli ve yivsiz silahlarla bıçak ve diğer aletleri, hal ve şartlara göre sırf saldırıda kullanmak amacıyla taşımakta Kanunun 15/4 maddesinde yaptırıma bağlanmıştır.[66]

Maddenin 2. fıkrasında, “sayı ve nitelik bakımından vahim olma” suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Nitelik bakımından vahamet[67] bıçak veya benzeri aletin değişik fonksiyonlara sahip olmasını ifade etmektedir. Bir bıçağın veya benzeri aletin nitelik olarak vahim olup olmadığı Adli Tıp Kurumundan mütalaa alınarak belirlenmektedir.[68]

Maddenin 3. fıkrasında ise “Bu kanunun 4 üncü maddesine göre yapımına izin verilen bıçakları veya diğer aletleri veya benzerlerini kullanma amacı dışında satanlar, satmaya aracılık edenler, satın alanlar, taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında birinci fıkradaki; o bıçak veya diğer aletlerin veya benzerlerinin sayı ve nitelik bakımından vahim olması halinde de ikinci fıkradaki” cezaların uygulanacağı belirtilmiştir. Madde kapsamında yapımına izin verilen bıçak ve aletler, bir sanat veya mesleğin icrası için kullanılması zorunlu olanlardır.[69] [70]

2.2. KABAHATLER KANUNU

Kabahat, kelime anlamıyla “Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış” anlamına gelmektedir.[71] Kabahatler Kanununda ise kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmaktadır.[72]

Kabahatler Kanunda silahlarla ilişkili iki kabahat düzenlenmesi yer almaktadır. Bunlardan biri 36. madde de düzenlenen “Gürültü” diğeri ise “Silah Taşıma” kabahatidir.

I. Gürültü Kabahati

Gürültü Kabahati – Madde 36;

“1.Başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası[73] idarî para cezası verilir.

2.Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına[74] kadar idarî para cezası verilir.

3.Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Gürültü kelime anlamıyla “Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü; kavara, birçok kişinin karıştığı kavga, karışıklık veya tartışma”[75] anlamına gelmektedir. Gürültünün tam anlamıyla hukuki bir tanımı bulunmamakla birlikte literatürde “insanlar tarafından istenmeyen ve insanlar üzerinde olumsuz etkilere neden olan sesler”, “insanlar tarafından beğenilmeyen ve insanlar üstünde istenmeyen etkiler meydana getiren ses” ve “insan kulağı ile duyulabilen, ses dalgaları yoluyla iletilen şekli, süresi ve miktarı ile ortalama duyma yeteneğinde birini rahatsız etmeye ve olumsuz etkilemeye müsait olan ses ya da etki” şeklinde tanımlamaları mevcuttur.[76] Ayrıca Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetmeliğinde ayrıntılı tanımlara yer verilmiştir.[77]

Yargıtay’ın kurusıkı olarak tabir edilen tabanca ile ateş edildiği hallerde gürültü kabahatinin oluştuğuna yönelik yerleşik içtihatları mevcuttur. [78]

II. Silah Taşıma Kabahati

Silah Taşıma – Madde 43:

“ Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası[79] idarî para cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Madde gerekçesinde “Ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğini, maddede belirtilen yerlerde görünür bir şekilde taşınması kabahat olarak tanımlanmış ve karşılığında idarî para cezası öngörülmüştür.” açıklaması bulunmaktadır.[80]

Madde içeriğine bakıldığında kabahatin söz konusu olabilmesi için silahın, 6136 sayılı kanun kapsamına girmeyen silahlardan olması; yetkili makamlardan ruhsat alınmaksızın kanuna göre taşıması yasak olmayan silahlardan olması gerekmektedir.[81]

Av. Arb. Y. Elif ÖZÇİÇEKCİ

KAYNAKÇA

Ahu KARAKURT EREN, Türk Ceza Kanunu’nda Gürültüye Neden Olma Suçu, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Cilt 30, Sayı 132, Eylül 2017

Ali PARLAR, Açıklamalı – İçtihatlı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, Ankara 2015

Durmuş TEZCAN/Mustafa R. ERDEM/R. Murat ÖNOK, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınları, 18. Baskı, Ankara 2020

Erdener YURTCAN, Yargıtay Kararları Işığında Kabahatler Kanunu ve Yorumu, TBB Yayınları, 2. Bası, Ankara 2016

Enes KÖKEN, Silah Kavramı ve Silah Kaçakçılığı Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara 2020.

Mehmet Emin ARTUK/Ahmet GÖKCEN/ Mehmet Emin ALŞAHİN/Kerim ÇAKIR, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 19. Baskı, Ankara 2021

Nevzat TANKUT/Ali PARLAR, Açıklamalı - İçtihatlı Ateşli Silahlar Bıçaklar Av Tüfekleri Ve Patlayıcı Maddeler, Ankara 2004

Olgun DEĞİRMENCİ, Askeri Ceza Kanunu Uygulamasında Silah Kavramı, Ankara Barosu Dergisi, 2016/1

Timur DEMİRBAŞ, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 19. Baskı, Ankara 2024

Uğur ERSOY, Silah Hukuku, 1. Baskı, Ankara 2023

Veli Özer ÖZBEK/Koray DOĞAN/Pınar BACAKSIZ, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2021

Yusuf ERGİN, Kaçakçılık Suçları, 2. Baskı, Ankara 2021

-----------------

[1] Uğur ERSOY, Silah Hukuku, 1. Baskı, Ankara 2023,  s.39

[2] Türk Dil Kurumu, https://sozluk.gov.tr/

[3] Enes KÖKEN, Silah Kavramı ve Silah Kaçakçılığı Suçları, s. 74-75

[4] 01.06.1991 tarih ve 20888 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik, Madde 2/b.

[5] Durmuş TEZCAN/Mustafa R. ERDEM/Murat ÖNOK, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınları, 18. Baskı, Ankara 2020,  s.254; Mehmet Emin ARTUK/Ahmet GÖKCEN/ Mehmet Emin ALŞAHİN/Kerim ÇAKIR, Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.249

[6] Veli Özer ÖZBEK/Koray DOĞAN/Pınar BACAKSIZ, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.211

[7] KÖKEN, s.25-26

[8] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 12.02.2008 tarih, 2008/3-25 E. ve 2008/22 K.

[9] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.254

[10]“Ceza hukukunun en temel ilkelerinden biri olan kanunilik ilkesi, hangi davranışların suç olarak düzenlendiğinin önceden kanun tarafından gösterilmesi ve bu suçu işleyenlerin görecekleri yaptırımların kanun tarafından önceden belirlenmesidir.” Timur DEMİRBAŞ, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 19. Baskı, Ankara 2024, s. 132 – TCK  “Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi” Başlıklı 2. Maddesi

[11] ERSOY,  s.40 – 41; Olgun DEĞİRMENCİ, Askeri Ceza Kanunu Uygulamasında Silah Kavramı, Ankara Barosu Dergisi, s.84

[12]“Sanığın eşi olan mağduru 5237 Sayılı TCK'nin 6/1-f. maddesi uyarınca silahtan sayılan tabanca ile yaraladığının …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 02.03.2021 tarih, 2021/4145 E. ve 2021/2853 K.

[13] “Sanığın 5237 Sayılı TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan bıçakla, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu'nun 12/03/2014 tarih ve 1672 Sayılı raporunda belirtildiği üzere; katılan ...'ı hayati tehlike geçirecek ve safra kesesinin ameliyatla alınması nedeniyle organlarından birinin işlevinin sürekli yitirilmesine neden olacak şekilde yaraladığı olayda, …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 17.5.2022 tarih, 2021/11662 E. ve 2022/3672 K.

[14]“… Somut olayda sanığın katılanı yaralamak amacıyla salladığı ve 6136 Sayılı Kanun'a göre yasak niteliğini haiz olan sustalı bıçağın, TCK'nın 6/1-f maddesinde belirtilen 'silah' kapsamına girdiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.” Yargıtay CGK, 28.01.2020 tarih, 2015/3-1206 E. ve 2020/3 K.

[15]“TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca kesme tüfek ile sağ siyatik sinir yaralanması oluşması nedeniyle organlarından birinin işlevinin yitirilmesine …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 31.03.2021 tarih, 2021/5657 E. ve 2021/5618 K.

[16]“… sanığın yaralama suçunu TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan muşta ile işlemiş olduğu anlaşıldığından …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 20.6.2022 tarih, 2022/6532 E. ve 2022/5271 K.

[17]“… TCK'nın 6/1-f.1 kapsamında ateşli silahlardan olup patlayıcı madde kapsamında bulunmayan av tüfeği ile gerçekleştirildiğinin anlaşılması… Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 14.10.2021 tarih, 2021/3509 E. ve 2021/16890 K.

[18]“Sanığın 5237 Sayılı TCK'nin 6/1-f- 4 maddesine göre silah sayılan pompalı tüfekle mağduru yaralaması sonucu duyularından ve organlarında birinin işlevinin sürekli zayıflaması ve kemik kırığı sonuçlarının ikisi birlikte gerçekleştiğinden, …” Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 11.6.2014 tarih, 2014/2976 E. ve 2014/23236 K.

[19]“… müşteki ...'e garaj nöbetçisinin silahının dipçiğiyle vurduğunu beyan etmesine rağmen, TCK'nin 86/1. maddesi uyarınca belirlenen temel cezasının, suçun TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan eşya ile işlenmesi sebebiyle …” Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 17.4.2018 tarih, 2017/9848 E. ve 2018/6984 K.

[20]“… sanık ...'un katılana TCK'nin 6/1-f.4 maddesine göre silahtan sayılan tabancanın kabzası ile sanık ...'in ise tahta ile vurduğunun sabit olması karşısında …” Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 17.2.2020 tarih, 2020/15 E. ve 2020/3089 K.

[21] “Sanığın fiilini TCK.nun 6/1-(f)-4 maddesi kapsamında "silah" olarak kabul edilen taşla işlediği anlaşılmakla; …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 19.12.2011 tarih, 2010/223 E. ve 2011/8041 K.

[22] “TCK'nin 6/1-f-4. maddesi gereği silahtan sayılan sopa ve bijon anahtarı ile karşılıklı olarak birbirlerini basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde …” Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 28.04.2015 tarih, 2014/39361 E. ve 2015/14905 K.

[23] “… Sanığın eylemlerini 5237 Sayılı TCK'nin 6/1-f-4 maddesi uyarınca silahtan sayılan biber gazıyla gerçekleştirmesi nedeniyle …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 23.09.2021 tarih, 2021/7186 E. ve 2021/12706 K.

[24] “… TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan kezzabı katılanın yüz bölgesine doğru atmak suretiyle …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 24.11.2022 tarih, 2022/3265 E. ve 2022/9301 K.

[25] “… sanığın müştekiyi yaralama eylemini 5237 Sayılı TCK'nin 6/1-f-4 maddesi uyarınca silahtan sayılan masa, sehpa ve sandalye gibi cisimleri atmak suretiyle gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 28.04.2021 tarih, 2021/6599 E. ve 2021/7799 K.

[26] “… sanık ...'nun katılanın yüzüne 5237 Sayılı TCK'nin 6/1-f.4 maddesine göre silahtan sayılan kalemle vurarak yaralanmasına neden olduğu olayda, …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 21.04.2021 tarih, 2021/7459 E. ve 2021/7351 K.

[27] “… sanığın 5237 Sayılı Kanun'un 6/1-f.4 maddesine göre silahtan sayılan kemerle şikâyetçiye vurarak …” Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 01.03.2023 tarih, 2021/7593 E. ve 2023/938 K.

[28] “… TCK'nin 6/1-f maddesinde belirtilen 'elverişlilik' ölçütüne uygun 'kesici-delici-bereleyici' özelliği bulunan çay tepsisi ile gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında, …” Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 27.05.2014 tarih, 2014/1288 E. ve 2014/20913 K.

[29] “TCK'nin 6/1-f.4 maddesi uyarınca silahtan sayılan kül tablası ile eşine karşı kasten yaralama eylemini gerçekleştirdiği anlaşılan sanık hakkında, …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 13.12.2022 tarih, 2022/9195 E. ve 2022/9957 K.

[30] “… TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan telefon fırlatmak suretiyle yaralaması nedeniyle artırım yapılan …” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 15.11.2022 tarih, 2022/8774 E. ve 2022/8928 K.

[31] “Olay sırasında sanığın katılanın araç ile belli bir süre sürüklemesi nedeniyle; olayda aracın kullanılış şekli, sanığa sağlamış olduğu üstünlük ile katılanda meydana gelen yaralanmanın niteliği dikkate alındığında; TCK'nun 6/1-f-4 madde ve fıkrasında silah olarak tanımlanan araçlardan kabul edilerek …” Yargıtay 6. Ceza Dairesi,  06.05.2024 tarih, 2022/11195 E. ve 2024/5671 K.

[32] “Kasten Yaralama Suçu Yönünden; sanığın köpeğini katılana saldırması yönünde kışkırtması nedeniyle köpeğin katılanın karnını ısırarak yaraladığı olayda, 5237 Sayılı Kanun'un 6. maddesinin birinci fıkrasının ( f ) bendinin dördüncü cümlesi uyarınca köpeğin silahtan sayılması …” Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 01.03.2023 tarih, 2020/34397 E. ve 2023/15579 K.

[33]“…Sanığın babasına ait tabancayı onun bilgisi dışında arkadaşlarına hava atmak için kısa sürede bulundurmaktan ibaret eyleminde kast yoktur. … Sanığın, alkollü vaziyette kahvehaneye gelen kardeşinin üzerinden olay çıkmasını önlemek için tabancayı alıp, dışarı çıkarken yakalanmasından ibaret kısa süreli taşıma eyleminde suçun kast unsuru oluşmaz. … ”  Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 19.09.2006 tarih, 2006/8-201 E. ve 2006/190 K. - Yargıtay yerleşik içtihatlarında idari işlem eksikliği olarak tanımlanan izin almadan taşıma hali son düzenleme ile 13/6 maddesi uyarınca kabahat olarak düzenlenmiştir.

[34] Ayrıntılı bilgi için bkz. Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 7. Maddesi; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 7.-8.-9. Ve 10. Maddeleri.

[35] Ayrıntılı bilgi için Bkz. Emniyet Genel Müdürlüğü Websitesi, https://www.egm.gov.tr/ozelguvenlik/silah

[36] Türk Medeni Kanunu, m. 404 vd. - Vesayeti Gerektiren Haller (Akıl Hastalığı veya Zayıflığı, Savurganlık, Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı, Kötü Yaşama Tarzı, Kötü Yönetim vb.

[37] Cezanın infaz edildiği ya da düştüğü tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra bu kişilerin yeni silah müracaatlarında tek bir silah için taşıma veya bulundurma izni verilebilir.

[38] Fiil tarihinden beş yıl geçtikten sonra bu kişilerin yeni silah müracaatlarında tek bir silah için taşıma veya bulundurma izni verilebilir.

[39] 60 günlük süre içerisinde fatura ve silahla ruhsat işlemlerini yapan birime başvurulmaması halinde başvurucu hakkında adli işlem başlatılır.

[40] 03.07.2004 tarih ve 25511 sayılı Resmi Gazete

[41] 18.05.1955 tarih ve 9009 sayılı Resmi Gazete

[42] TDK

[43] World Customs Organization - WCO

[44] Yusuf ERGİN, Kaçakçılık Suçları, 2. Baskı, Ankara 2021, s. 23

[45] ERSOY, s. 501

[46] 30.11.2024 tarih ve 32738 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 7533 sayılı Dahiliye Memurları Kanunu Ve Bazı Kanunlar İle 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

[47] Kocaeli Milletvekili Veysal TİPİOĞLU ve Çorum Milletvekili Yusuf AHLATCI ile 85 Milletvekilinin Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2660) ve İçişleri Komisyonu Raporu, Sıra Sayısı 166. TBMM Basımevi, Ankara 2024, https://cdn.tbmm.gov.tr/KKBSPublicFile/D28/Y3/T2/DosyaKomisyonRaporunuVerdi/27587e8d-507f-4325-96b6-e5cc562158f2.pdf

[48] Anayasa Mahkemesi, 25.02.2010 tarih, 2008/99 E. ve 2010/42 K. RG – 18.05.2010 tarih ve 27585 sayılı “… İlk imal edilişi 6136 sayılı Yasa kapsamında olan bir silahı “bulundurma eylemi” ile kurusıkı olarak adlandırılan ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancanın 6136 sayılı Yasa kapsamındaki silaha “dönüştürme eylemi” aynı nitelikte değildir. Farklı suçları işleyenler ise aynı hukuksal konumda bulunmadıklarından eşitlik karşılaştırmasına esas alınamazlar.”

[49] 6551 sayılı 2. Maddesi ile bu kanuna tabi olanlar – oyuncak nevinde olsalar bile – yalnızca İçişleri Bakanlığının izni ile ithal olunabilirler. Bakanlığın izni olmaksızın ithali halinde 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

[50] Ayrıntılı bilgi için Bkz. 6136 sayılı kanun Madde 11. - Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik, Madde 56 – 59.

[51] İstisna olarak Yönetmelik Madde 58 uyarınca “Harp okulları öğrencilerine veya görevleri nedeni ile muvazzaf subaylara Devletçe verilen ve bu görevleri sona erdikten sonra kendilerinde kalan veya bunların kanuni mirasçılarına intikal eden kılıç, meç ve benzeri aletler için izin vesikası aranmaz.”

[52] Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve Aksamları ile Mühimmatının Yasadışı Üretime ve Kaçakçılığa Karşı Protokolün Onaylanması Hakkında Karar, madde 3/a  “… 1899 yılından sonra üretilmiş olan silahlar hiçbir koşulda antika sayılmayacaktır.” Karar Sayısı: 2004/7094, 26.04.2004.

[53] Yönetmelik Madde 59.

[54] Bkz.“…suça konu tabancalardan dört tanesinin antika ve bir tanesinin silah ustasının esaslı aletli müdahalesi ile arızaları giderilebileceğinden 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçunu oluşturmayacağı, sanıkta ele geçen 3 adet bıçağın, 6136 sayılı Yasa kapsamında oldukları, ancak antika bıçaklardan olup olmadıkları yönünde bir kanaat belirtilmemesi … temyiz aşamasında 22.12.2011 tarihli koleksiyonculuk belgesi fotokopisinin ibraz etmesi karşında; dava konusu bıçakların antika silah olup olmadığının belirlenmesi yönünden Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun 11. ve anılan kanuna ilişkin 01.06.1991 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1991/1779 sayılı Yönetmeliğin 59. maddesi uyarınca Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Kriminal Polis Laboratuvarından bıçakların antika olup olmadığı hususunda rapor alınması, … 22.12.2011 tarihli koleksiyonculuk belgesinin onaylı suretinin denetime olanak verecek şekilde dosyaya getirtilerek sonucuna göre, dava konusu bıçakların antika vasfına haiz oldukları tespiti halinde, sadece 6136 sayılı Yasaya aykırı 9 adet mermi bulundurma eylemi yönünden hüküm kurulması gerektiği…” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 11.12.2015 tarih, 2015/6103 E. ve 2015/25635 K. “Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarınca suç konusu tabancanın "antika" olduğunun belirtilmesi ve 6136 sayılı Yasa'nın 11 ve Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 59. maddesine göre antika silahlara süreye bakılmaksızın bulundurma ruhsatı verilmesinin zorunlu bulunması karşısında, sanığın suça konu tabancayı işyerinde bulundurmaktan ibaret eyleminin 6136 sayılı Yasa'ya aykırılık suçunu oluşturamayacağı gözetilmeden, sanığın beraati ve silahının ruhsat işlemlerinin yapılması açısından yönetime teslimi yerine,…” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 24.9.2008 tarih, 2007/2940 E. ve 2008/10202 K.

[55] Bkz. “… Savunmaya göre davaya konu tabancanın antika olup olmadığının saptanması açısından Kriminal Polis Laboratuvarına gönderilerek 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 11, Yönetmeliğin 59. maddesi uyarınca antika silah vasfında olup olmadığı kesin biçimde saptandıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 01.05.2008 tarih, 2006/10487 E. ve 2008/4810 K.

“…İstanbul Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğünün 23.02.2004 ve 14.01.2005 günlü raporları ve tüm dosya içeriğine göre; namlusu sonradan değiştirilmek suretiyle antika vasfını yitiren vahim nitelikli tüfeği bulunduran sanığın kanıtlanan eylemin, 6136 sayılı Yasanın 13/2. Madde ve fıkrasında tanımı yapılan suçu oluşturduğu gözetilmeksizin dosya içeriğine uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile sanığın beraatine hükmolunması …” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 24.06.2010 tarih, 2010/2525 E. ve 2010/9165 K. Akt. ERSOY, s.450

[56] KÖKEN, s.217

[57] Akt. ERSOY, s. 585, Nevzat TANKUT/Ali PARLAR, Açıklamalı - İçtihatlı Ateşli Silahlar Bıçaklar Av Tüfekleri Ve Patlayıcı Maddeler, Ankara 2004, s.175

[58] Basit Yargılama Usulü – Ceza Muhakemesi Kanunu 251. Madde

[59] Önödeme – Türk Ceza Kanunu 75. Madde: “(1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili;23 a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını, b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yüz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,24 c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını, Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz. …”

[60]“Samsun Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 01.03.2022 tarihli uzmanlık raporunda, ateşleme sisteminde görev alan mekanik aksamının sağlam ve işler durumda olduğu, mevcut haliyle bilinen ateşli silah fişeklerini istimale elverişli olmadığı, her ne kadar namlusu bilinen ateşli silah fişeklerini istimal etmeye elverişli olmasa da, namlusunda ses fişeklerinin ön kısmına bilye/saçma tanesi/kurşun küre yerleştirilerek oluşturulmuş özel şekil ve nitelikteki ateşli silah fişeklerini atabilecek boşluk bulunduğu, söz konusu tabanca ile laboratuvarda yapılan test atışlarında, çapına uygun fişekleri patlattığı, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 2. maddesinin "e" bendinde ateşli silah; "mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silahları," olarak tanımlandığı, inceleme konusu tabanca mevcut haliyle saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri barut gazı basıncıyla uzak mesafelere atabildiğinden ateşli silah tanımına uyum sağladığı ve bu nedenle de 6136 Sayılı Kanuna göre yasak niteliğini haiz ateşli bir silah olduğu, ancak, bahse konu tabancanın taşımakta olduğu nitelikler bakımından ilgili Kanunun 12. maddesinin dördüncü fıkrası kapsamı dışında kaldığı belirtilmiştir.” Yargıtay 8.Ceza Dairesi, 15.02.2024 tarih, 2023/4836 E. ve 2024/1343 K.

[61] “ ... Ekspertiz raporuna göre sanıktan ele geçen suç eşyalarının bir silah ustasının aletli müdahalesi ile yasak nitelik kazanacağı, mevcut haliyle 6136 Sayılı Yasaya göre yasak niteliğe haiz ateşli silahlardan olmadığının belirtilmesi karşısında, söz konusu suç eşyalarının, 5095 Sayılı Kanun ile onaylanan ve Bakanlar Kurulu'nun 30 Mart 2004 gün ve 709 Sayılı kararı ile 26.04.2004 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve Aksamları ile Mühimmatının Yasadışı Üretimine ve Kaçakçılığına Karşı Protokolün 6. ve 9. maddeleri hükmü gözetilerek müsaderesine karar verilmesi gerekirken sanığa iadesine karar verilmesi ...” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 07/03/2017 tarihli, 2016/11961 E. ve 2017/2255 K.

[62] Ersoy, s.680

[63] Yönetmelik, 53. Madde.

[64] Yönetmelik, 54. Madde.

[65] İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'nden alınan 16.05.2014 tarihli Uzmanlık Raporu ile diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, üzerinde kesici alet bulunduğu ve çevreye rahatsızlık verdiği yönünde yapılan ihbar üzerine olay yerine giden kolluk görevlilerince yakalanan sanığın üzerinden ele geçirilen sustalı çakı benzeri bıçağın 6136 Sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz silahlardan olduğunun anlaşılması karşısında, üzerine atılı suçu işleyen sanık hakkında Mahkemece kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 16.10.2024 tarih, 2024/21065 E. ve 2024/7738 K.

[66]Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanığın sırf saldırıda kullanmak amacıyla 6136 sayılı Yasa kapsamında olmayan bıçağı taşımaktan ibaret eyleminin 6136 sayılı Yasanın 15/4. Maddesinde yaptırıma bağlanan atılı suçu oluşturduğu gözetilmeden, mahkûmiyet yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, ... BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 05.12.2014, 3704 – 2199, Akt. Ali PARLAR, Açıklamalı – İçtihatlı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, Ankara 2015, s.290.

[67]“Sanık ….’de ele geçen bıçağın "sustalı-muştalı" olması nedeniyle vahim nitelikte bulunduğundan verilen cezanın uygulama maddesinin 2. fıkrasıyla arttırılması gerektiğinin gözetilmemesi …” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 23.03.2005 tarih, 2003/14100 E. ve 2005/1872 K.

“Suça konu bıçağın 6136 Sayılı Yasanın 4. maddesinde tanımı yapılan "sustalı bıçak" sayılabilmesi için, susta tabir edilen düğmesine basıldığında namlu kısmının açılması ve namluyu sabit tutan emniyet tertibatının sağlam ve çalışır halde olması gerekir. Öte yandan, sustalı-muştalı bıçağın nitelik itibariyle vahim sayılmasının nedeni, iki işlevi birden aynı anda yapabilmesi özelliğidir. Oysa dosyada yer alan Diyarbakır Kriminal Polis Labaratuvarının 9.5.2001 tarihli raporundan, suça konu bıçağın susta mandalı ile susta kilidinin arızalı ve çalışmaz durumda olduğunun anlaşılması karşısında, nitelik itibariyle vahim sayılamayacağı ve sanığın 6136 Sayılı Yasanın 15/1. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekeceği…” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 29.09.2003 tarih, 2002/10327 E. ve 2003/4068 K.

[68] PARLAR, s. 289

[69] ERSOY, s. 707

[70] Bu konuda İçişleri Bakanlığınca 1982 tarihinde “6136 sayılı Kanun Kapsamına Giren Bıçak ve Diğer Aletler ile Benzerlerinden Bir Sanat veya Mesleğin İcrası İçin Kullanılması Zorunlu Bulunanların Yapım, Kullanım ve Nakline Dair Yönetmelik” yayınlanmış olup 2013 tarihinde “6136 sayılı Kanun Kapsamına Giren Bıçak ve Diğer Aletler ile Benzerlerinden Bir Sanat veya Mesleğin İcrası İçin Kullanılması Zorunlu Bulunanların Yapım, Kullanım ve Nakline Dair Yönetmeliğin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik” ile yürürlükten kaldırılmıştır.

[71] TDK

[72] Kabahatler Kanunu, 2. madde.

[73] 2025 yılı için 1.406,00.-TL

[74] 2025 yılı için 30.478,00.-TL den 152.895,00.-TL

[75] TDK

[76] Ahu KARAKURT EREN, Türk Ceza Kanunu’nda Gürültüye Neden Olma Suçu, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Cilt 30, Sayı 132, Eylül 2017, s. 68.

[77] Resmi Gazete, 04.06.2010 tarih ve 27601 sayılı.

[78] “… sanığın silah vasfında bulunmayan ( kuru-sıkı ) gaz tabancası ile düğün yerinde havaya ateş etmekten ibaret eyleminin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 170/1. maddesinde düzenlenen, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçunu oluşturmayıp 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen ve idari para cezası yaptırımını öngören suçu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulmasında …” Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 29.05.2007 tarih, 2007/8-109 E. ve 2007/115 K.

[79] 2025 yılı için 1.406,00.-TL

[80] Erdener YURTCAN, Yargıtay Kararları Işığında Kabahatler Kanunu ve Yorumu, TBB Yayınları, Ankara 2016, 2. Bası, s.357, https://tbbyayinlari.barobirlik.org.tr/tbbbooks/548.pdf

[81] “Sanığın eyleminin 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 43. maddesinde tanımı yapılan yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silahların görünür vaziyette taşınması kapsamında olduğu bunun da aynı maddeye göre idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Kanun'un 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden karar tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmakla …” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 06.06.2017 tarih, 2017/1646 E. ve 2017/6617 K.