Mahkemelerce açılan davalarda taşınmazların üçüncü kişiye temliki halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı dikkate alınarak dava konusu taşınmazların başkalarına devrini önlemek amacıyla ihtiyati tedbir kararları verilebilmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (HMK) 389. maddesinde ''Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.'' şeklinde düzenleme alanı bulan ihtiyati tedbirin cebri icra yolu ile satışı engelleyip engellemediği yazımızda açıklanacaktır.

Uygulamada mahkemelerce ara karar ile taşınmazların 'üçüncü kişilere devrini önlenmek amacı ile' kayden ihtiyati tedbir konulmaktadır. Tedbirli taşınmazın malikinden alacaklı olanların başlattıkları icra takipleri ile satışının talep edilmesi üzerine yapılan sorgulamalarda taşınmaz üzerinde tedbir kararı olduğu tespit edildiğinde icra müdürlüğünce, tedbir kararının icrai satışları da kapsayıp kapsamadığı dolayısıyla satışa engel teşkil edip etmediği yönünde tedbiri koyan mahkemeye müzekkere yazılarak görüş sorulduğu görülmektedir.

Taşınmazların üçüncü kişilere devrini önlenmek amacı ile konulan ihtiyati tedbir kararı cebri icra yoluyla yapılacak devirleri kapsadığına dair bir açıklık içermediğinden tapu kaydına şerhedilen tedbir kararı taşınmazın üçüncü kişilere “rızaen devir ve temlikinin önlenmesine” yönelik olup cebri icra yolu ile satışı engelleyecek ve icra dosyasındaki takibi durduracak nitelikte kabul edilmemektedir. Zira başka bir mahkeme tarafından konulan ihtiyati tedbir ara kararının satışa engel teşkil edebilmesi için tedbir kararında açıkça cebri icra ile satışların da yasaklanması gerekmektedir.

Tapu kaydı üzerine konulan tedbir kararının ise üçüncü kişilere rızaen devir temlikinin önlenmesi yönelik olduğu, cebri icra ile yolu ile satışa engel nitelikte olmadığı değerlendirildiğinden davacı vekilinin bu hususlara yönelik iddiaları da yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/12484E. 2023/37K.)

Tapu kaydına şerhedilen tedbir kararları taşınmazın üçüncü kişilere “rızaen devir ve temlikinin önlenmesine” yöneliktir. Karar, cebri icra yolu ile satışı engelleyecek ve icra dosyasındaki takibi durduracak nitelikte olmadığı gibi, tedbir kararında ve dava dosyasında takip alacaklısı veya ihale alıcısı taraf da değildir. İcra dosya numarası belirtilmek suretiyle paranın ödenmemesi sonucunu doğuracak şekilde verilmiş bir tedbir söz konusu değildir. Taşınmazın rızai devrini engellemek amacıyla konulan ve icra dosyasından söz edilmeyen tedbir kararları, cebri icra sonunda yapılacak satışı durdurmayacağı gibi paranın alacaklıya ödenmesine de engel teşkil etmez. (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2016/12972E. 2017/5003K.)

Mahkemenin tedbir kararı cebri icra ile satışı engeller mahiyette değilse bu husus yorum yoluyla genişletilemez.

İhtiyati tedbir kararının kapsamı açıklama ile genişletilemez, daraltılamaz ve yorumlanamaz. (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2015/331676E 2016/10344K.)

Tedbir ara kararında açıkça ihtiyati tedbirin cebri satışı da kapsayacak şekilde verildiğine dair bir açıklık bulunmadığı takdirde icra dairesince satış işlemlerine devam edilmesine engel bir durum bulunmamaktadır.

Dava konusu taşınmazların tapu kaydında şerhedilen tedbir kararlarının taşınmazın üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olmasına, rızai devrini engellemek amacıyla konulan tedbir kararlarının cebri icra sonunda yapılacak satışı durdurmayacağı ve paranın alacaklıya ödenmesine engel teşkil etmeyeceği nazara alındığında ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. (Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2024/1589E. 2024/1425K.)

Kaide, tapu kaydına şerhedilen tedbir kararının taşınmazın üçüncü kişilere “rızaen devir ve temlikinin önlenmesine” yönelik olmasıdır, bunun aksi yani icrai satışa engel olması için ara kararda açıkça zikredilmesi gerekmektedir.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal tescil isteğiyle açıldığı, gayrimenkulün aynına ilişkin ve mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan eldeki davada taşınmazların üçüncü kişiye temliki halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı gözetildiğinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (HMK) 389. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleştiği gözetilerek çekişme konusu taşınmazların sicil kaydına, yargılama sonuna kadar geçerli olmak üzere üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbire ve Mahkemece aksi belirtilmedikçe ihtiyati tedbirin cebri satışlara engel olmayacağı, davacı tarafın da tedbir ara kararının cebri satışlara da engel olması gerektiği yönünde bir talebinin bulunmadığı gözetilerek davalının itirazının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi)