İmar mevzuatımız ruhsatsız veya ruhsat projesine aykırı yapıların ortadan kaldırılmasını ve bu yapıları yapanlara imar para cezası verilmesini düzenler. Bunun yanında, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi, şu durumlarda imar para cezası uygulanması öngörülmüştür:

Yapının mühürlenmesinden sonra bir ay içerisinde ruhsat almamak veya ruhsat ve eklerine aykırılığı gidermemek,

Köy yerleşik alanlarında muhtarlığa bildirim yapmadan ve valilik onayı olmadan yapı yapmak,

Ruhsat süresi dolduktan sonra inşaata devam etmek,

Geçici olarak yapılan yapıların kaldırılmaması,

Kapıcı daireleri ve sığınaklarla ilgili şartların yerine getirilmemesi,

Otoparklarla ilgili zorunluluklara uyulmaması,

Umumun sağlık ve selameti için alınması gereken tedbirlerin alınmaması,

Tehlike arz eden yapıların yıkılmaması

Anayasa Mahkemesinin aşağıda açıklayacağımız 15.5.1997 tarihli, E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararında imar para cezalarına yapılacak itirazların idari yargı kurallarına tabi olduğu ve yargılamanın idare mahkemelerinde yapılacağı belirtilmiştir. Bu nedenle imar para cezalarına idari yargıda dava açılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin (1/a) bendi uyarınca idari işlemler; yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden yargısal denetime tabi tutulmaktadır. Bu çalışmada genel olarak imar para cezalarının niteliğine ve uygulanmasına yönelik yargı kararları ile bu cezaların yetki, şekil, sebep, konu, amaç unsurları bakımından idari yargı perspektifinden nasıl ele alındığını yine yargı kararlarıyla ele alacağız.

İMAR PARA CEZALARININ NİTELİĞİ ve AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ YARGI

Aslında Kabahatler Kanunu’nun 16. maddesine göre, idari para cezaları Kabahatler Kanununa tabidir. İmar para cezaları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biridir (Danıştay 14. Dairesi E:2012/4890 K:2013/1996 21.03.2013). Bu kapsamda, önceleri imar para cezaları da kabahatler kanunu kapsamında değerlendiriliyordu. Yıkım kararına karşı idare mahkemesine, para cezasına karşı ise, para cezası Kabahatler Kanununa tabi sayıldığından cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine müracaat edilmesi gerekiyordu.

Ancak Anayasa Mahkemesinin 15.5.1997 tarihli, E: 1996/72, K: 1997/51 sayılı kararı ile imar para cezalarına yapılacak itirazların idari yargı kurallarına tabi olduğuna ve yargılamanın idare mahkemelerinde yapılacağına hükmedilmiştir. Bu karar Kabahatler Kanunu kurallarının idari yargıda uygulanması ve imar para cezalarının idari yargı usulüne göre yargılanması neticesini doğurmuştur.

Bununla birlikte para cezalarının zaman aşımı süresi bakımından  “özel kanun” niteliğinde olan ve daha sonra yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanununda yer alan zamanaşımı sürelerinin esas alınması gerekir. Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar. Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 5. İDD, E:2017/193 K:2017/722, 23.5.2017).

3194 sayılı Kanun, 1608 sayılı Kanun ile Kabahatler Kanunu’na göre verilen para cezaları başta olmak üzere belediyece verilen para cezalarına gecikme zammı veya gecikme faizi uygulanamaz (Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün 13/12/2021 tarihli ve e-14399437-622.02-2439664 sayılı görüş yazısı).

Para cezası uygulanırken tespit tarihindeki bedeller esas alınmalıdır. Encümen kararının alındığı tarihte farklı bir bedel uygulanıyor olsa bile encümen tespitin yapıldığı tarihe göre hesaplama yapmalıdır (Danıştay 6. Dairesi, 25.12.2006, E:2005/27, K:2006/6616).

İmar Kanunu madde 42/3’teki maktu para cezasının verilebilmesi için ön koşul bir aylık süre tanınmasıdır. Tespit tarihinden itibaren bir aylık süre geçmeden verilen para cezalarının iptali gerekir (Danıştay 14. Dairesi, 16.06.2016, E:2014/8675, K:2016/5013).

YETKİ UNSURU

İdari işlemin yetki unsurundan; idari işlemi yapmaya kimin yetkili olduğunu anlıyoruz. İmar para cezasının yetkili kamu idaresi tarafından verilmesi gerekir. Yetkisiz kamu idaresi tarafından verilen para cezasının iptali gerekir.

1) Yetkili İdare

İmar para cezalarında, belediye ve mücavir alan sınırlarında belediyeler yetkili idaredir. Bu alanların/sınırların dışında yetkili idare il özel idaresidir.

Kanunda belediye ve mücavir alan sınırları dışında valiliklerin yetkili olduğu yazmaktadır. İl Özel İdaresi Kanununun yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana belediye ve mücavir alan sınırları dışında imar ile ilgili yetkiler il özel idarelerine geçtiği için yıkım ve para cezası gibi işlemler de il özel idareleri tarafından yerine getirilir.

Genel olarak büyükşehirlerde imar para cezası uygulamaya ilçe belediyeleri yetkilidir. Ama 5216 sayılı Kanun madde 11’e göre büyükşehir belediyesi tüm şehir çapında denetim yapmaya yetkilidir. İmara aykırı yapılar tespit edilirse ilgili ilçe belediyesine bildirilir. İlçe belediyesi 3 ay içinde işlem yapmazsa büyükşehir belediyesi yıkım ve para cezası uygulamaya yetkilidir.

Danıştay’ın bir kararında, imara aykırı imalatlar ile ilgili olarak işlem tesis etme yetkisinin ilçe belediyesine ait olduğu, bu nedenle davalı idarece, tespit edilen aykırılığın, Büyükşehir Belediyesi tarafından 5216 sayılı yasanın yukarıda aktarılan 11. maddesi hükmü uyarınca gerekli işlem yapılmak üzere ilçe belediyesine bildirilerek, giderilmesi için adı geçen belediyeye üç ayı geçmemek üzere süre verilmesi ve bu süre zarfında bahse konu aykırılığın giderilmediğinin tespit edilmesi halinde, ancak o zaman 3194 sayılı İmar Kanununun 32. ve 42. maddelerinde belirtilen yetkilerin kullanılması gerekirken, belirtilen bu yasal prosedür işletilmeksizin, ilçe belediyesinin yetkili olduğu aşamada, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinde belirtilen yetkinin doğrudan kullanılması suretiyle para cezası uygulanması yönünde tesis edilen işlemde yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır (Danıştay 6. Dairesi, 10.3.2022, E: 2019/13725 K:2022/2928).

Sit alanlarında yapılacak yapılar hakkında yıkım kararı alma konusunda belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyelerin yetkili olduğu anlaşılmış olup, idare mahkemesince, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davalı belediyenin sit alanında imara ilişkin olarak yetkisinin bulunmadığından bahisle dava konusu işlemin iptali yolundaki idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir (Danıştay 14. Dairesi, 21.4.2016, E: 2014/2945, K: 2016/3182).

Yeni kurulan belediyenin sınırları içerisinde kalan yapıları önceki belediye tarafından uygulanan ve henüz tahsil edilmemiş imar para cezalarının idarenin devamlılığı ilkesi gereği yeni kurulan belediye tarafından tahsil edilmesi gerekir (Danıştay 6. Dairesi, 04.02.1992, E: 1991/2055, K: 1992/430).

2) Yetkili İdarenin Yetkili Organı

İmar para cezası uygulamaya belediye ve mücavir alanlarda belediye encümeni, bu alanlar dışında il özel idareleri bünyesinde il encümeni karar verir (Danıştay 14. Dairesi e:2012/4962 k:2012/6897 10.10.2012).

Kıyılarda imara aykırı yapı belediye ve mücavir alan sınırı içindeyse belediye encümeni, bunun dışındaki kıyılarda il encümeni yetkilidir (Danıştay 14. Hukuk dairesi 05.03.2014 e:2012/6054 k:2014/3063).

3194 sayılı Kanunun 42. maddesi uyarınca belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde yapılan ruhsatsız inşaatı yapan yapı sahibine para cezası verilmesine karar vermeye ilgili belediye encümeni yetkili olduğundan, usulde ve yetkide paralellik ilkesi gereğince, belediye encümeninin bu işlemlerin kaldırılması veya geri alınması yolundaki başvurular hakkında da karar vermeye yetkilidir. Bu nedenle para cezası uygulanan kişi tarafından para cezasına ilişkin yapı sınıfının gözden geçirilerek yeniden hesaplanması, bu suretle ilk cezanın kaldırılması ve ödenen tutarın iadesi istemiyle yapılan başvurunun belediye encümenine sunularak encümence bir karar verilmesi gerekirken, belediye başkanlığı başkanlık makamınca bu yöndeki başvurunun reddedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından, dava konusu işlemin yalnızca yetki unsuru yönünden incelenerek karar verilmesi gerekirken süre aşımı yönünden davanın reddi yolunda verilen bölge idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. (Danıştay 6. Dairesi, E: 2019/14667 K: 2022/3202, 17.3.2022)

Yani, para cezası ile ilgili karar vermeye yetkili belediye encümeninin aynı konu ile ilgili itirazlar hakkında da karar almaya yetkili olduğu, davacı tarafından hakkında verilen para cezasına yapılan itirazın konu ile ilgili yetkisi bulunmayan imar ve şehircilik müdürlüğü tarafından 16.02.2012 günlü işlemle cevaplandırılmış olmasında yetki unsuru bakımından hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline… (Danıştay 14. Dairesi, E: 2013/9819 K: 2015/2704, 08.04.2015)

ŞEKİL UNSURU

Para cezası uygulanması sürecinin en baştan itibaren bir silsile yoluyla yürümesi gerekir. Bütün bu hazırlık konuları usulüne uygun yapılmazsa para cezasının iptali gerekebilir. Sağlıklı bir tespit, ölçümler, aykırılıktan etkilenen alan, etkilenmeyen alan gibi hususlarda sağlıklı tespitler yapılması işlemin geçerliliği için zarurettir.

“Oysa idarî işlemin şekil unsuru, hukuk düzeninde değişiklik meydana getirmeye yönelik iradenin kendisiyle açıklandığı şeydir. Şekil, bu iradenin maddî âlemdeki görüntüsüdür. Başka bir anlatımla, şekil denildiği zaman, hukukî işlemin içeriği değil, bu işlemin içinde yer aldığı şey, yani bu işlemin maddî varlığı anlaşılır. Şekil, hukukî işlemin taşıyıcısına, onun içinde yer aldığı belgeye, kendisiyle ifade edildiği söze, harekete işaret etmektedir (Gözler, Kemal, İdare Hukuku, Cilt 1, 2019, Bursa, s. 938).

Görüldüğü üzere, idarî işlemin şekil unsuru ile işlemin içeriği farklı hususlardır. İşlemin içeriğini oluşturan unsurlar o işlemin yazılı şekilde yapılması, bir irade açıklamasının ürünü olması, irade açıklamasını yansıtan imza unsurunu taşıması gibi şekil şartlarından bağımsızdır. Bu kapsamda, her bir direk ve/veya armatür için ayrı ayrı tespit tutanağı düzenlenmemesi işlemin dış görünümünü oluşturan şekil unsurunu da sakatlayıcı nitelikte değildir (Danıştay 13. Dairesi, 27.4.2021, E: 2020/2566, K: 2021/1575).

Ruhsat ve eklerine aykırı yapılmış yapılar nedeniyle para cezası verilmesine karar verilebilmesi için, il olarak idarece yapı hangi aşamada olursa olsun yapı tatil tutanağı düzenlenmesi gerekmekte olup, verilecek para cezasının ruhsata aykırılıkların durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığı büyüklüğüne göre mevzuata aykırılığı her bir metrekaresi için hesaplanacak dikkate alındığında söz konusu tutanakta ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapının durumunun, niteliğinin, yerleşmeye ve çevreye etkisinin, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğinin ve metrekaresinin somut ve ayrıntılı olarak belirtilmesi gerekmektedir (Danıştay 14. Dairesi, E:2011/12887, K:2012/8667).

47 ayrı taşınmazın her biri için ayrı ayrı yapı tatil tutanağı düzenlenmesi ve tutanaklarda yapı ile ilgili tüm bilgilere yer verilmesi ruhsatsız, ruhsata aykırı kısımların ayrıntılı bir şekilde metrekareleri, krokisiyle, çizimleriyle gösterilmesi, teknik bilgilerin tutanağa işlenilmiş olması bakımından asgari düzeyde aranılması ve bulunması gereken saptamalar olmalıdır. İdare bunları bu şekilde yapmayıp toptancı bir yöntemle tek bir tutanakla tespitleri belirleme yoluna gitmiştir. Bu durum yıkım kararının özensiz tespit içerikli tutanakla tesis olunduğundan şekil unsuru sakatlığı oluşturmuştur. Şekil unsuru sakatlığı, bu haliyle esasa müteallik bir duruma yol açtığından, giderek konu ve sebep unsuru sakatlığını da tetikleyecek içeriktedir (Danıştay İDDK, 24.1.2019, E: 2017/4088, K: 2019/166).

Bu anlamda belediyeler tarafından idari para cezası verilebilmesi için öncelikle belediyeye kanunlarla yetki verilmiş olması, daha sonra cezayı gerektiren fiilin şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konulmuş olması ve cezanın ceza vermeye yetkili organ tarafından tesis edilmesi gerekmektedir. Bu şartlardan herhangi birinin eksik olması durumunda işlem şekil unsuru açısında hukuka aykırı olacaktır. Yukarıda yer verilen mevzuat hükmünde de belediyeler tarafından verilecek idari para cezalarının kanunlarda belirtilmiş olması gerektiğini açıkça belirtmiştir. Bunun yanında, her ne kadar dava dosyasına tutanak ve fotoğraflar eklenmişse de, bu bilgi ve belgeler dava konusu işlemin sebebi olan ….yolu bozulması fiilinin davacı tarafından gerçekleştirildiğini ispatlamaya yeterli görülmemiştir. (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 6. İDD, 22.3.2017, E: 2017/139, K: 2017/95)

Kanunda yapı tatil tutanağı tutulduktan sonra on iş günü içerisinde encümen kararı alınacağı yazsa da, on iş günü geçtikten sonra para cezasına ilişkin karar alınması para cezasının iptali sebebi değildir (Konya BİM, 2. İdari Dava Dairesi, E: 2017/2779 K: 2018/805, 25.4.2018).

AMAÇ UNSURU

Her idari işlemde olduğu gibi imar para cezalarında da amaç kamu yararıdır. Şahsi nedenlerle veya kin, garez gibi sebeplerle idari işlem tesis edilmesi mevzuata aykırılık teşkil edecektir.

SEBEP UNSURU

İmar Kanunu 42. maddede Kanunun hangi maddesindeki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde para cezası kesileceği, madde numaraları da yazılmak suretiyle belirtilmiştir. Burada yazmayan maddelere göre ya da başka mevzuatlarda belirtilen yükümlülüklerin ihlali halinde İmar Kanunu 42. maddeye göre para cezası verilemez (Danıştay 6. Dairesi,  12.04.2006, E:2004/1434, K:2006/1891).

İmar para cezalarının en önemli sebepleri; ruhsatsız yapı yapmak ile ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapmaktır. Yazının başında bahsedilen kanunda belirtilen diğer zorunluluklara uymamak da imar cezasının sebeplerindendir. Başka bir ifadeyle yaptırıma konu fiil ve bu fiile ilişkin tespitler imar para cezalarının sebep unsurunu oluşturur. Sebep unsuru idareyi o işlemi yapmaya iten, idarenin işlemine gerekçe oluşturan somut olay, olgu veya hukuki işlemleri ifade eder.

Ruhsata aykırılıktan etkilenen alana göre oran ve miktar itibariyle hesaplama içeren imar para cezasına ilişkin encümen kararının dayanağı yapı tatil tutanağındaki hatalı belirlemeler nedeniyle sebep unsuru yönünden sakatlanan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline… (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 4.1.2017, 5. İDD, E: 2016/527 K: 2017/22).

İzinsiz olarak imalatına başlanan yapı hakkında tutanak tutulmasından sonra inşaata devam edilmesi halinde tespit edilen her yeni aykırılık için ayrı ayrı birden çok para cezası verilebilir (Danıştay 6. Dairesi, 20.02.2004, E:2002/6535 K:2004/934).

Kanun, para cezalarının uygulanması açısından parseli değil, yapıyı esas almaktadır. Bu nedenle, aynı parselde birden fazla yapı varsa her bir yapı için ayrı ayrı para cezası tespit edilir. (Danıştay 6. Dairesi, 05.05.2004, E:2003/84, K:2004/2853). Keza birden fazla parsele yayılmış tek bir yapı için tek para cezası tespit edilmelidir (Danıştay 6. Dairesi, 20.02.2006, E:2004/4776, K:2006/659).

Belediyenin sehven verdiği ruhsata uygun olarak bitirilen bir yapı için, ruhsatın sehven verildiği ve yapının imar mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle imar para cezası verilemez (Danıştay 6. Dairesi, 17.09.2007, E:2005/3064, K:2007/4899).

Ruhsatlı bir yapıya ruhsata aykırı olarak ilave kat yapıldığı tespit edilirse, sadece ruhsata aykırı kısım için para cezası belirlenmelidir. Yapının tümü esas alınarak para cezası verilemez (Danıştay 6. Dairesi 14.04.2006, E:2005/7550, K:2006/1946).

İmar Kanunu madde 42/6’ya göre imar mevzuatına aykırı fiilin tekrar ettiği tespit edilirse para cezası bir kat arttırılarak uygulanır. Ancak bunun için ilk olarak belirlenen aykırılıklar nedeniyle para cezası verilmiş olması gerekir. İlk tespitten sonra inşaata devam edildiği tespit edilse de ilk tespit edilen aykırılık için para cezası verilmeden tekerrür hükümleri uygulanarak para cezası bir kat arttırılıp uygulanamaz. İlk tespitten sonra ceza uygulanmadan ikinci tespit yapılıp doğrudan bir kat arttırılarak uygulanan para cezasının iptali gerekir (Danıştay 14. Dairesi, 08.01.2014, E: 2013/2967 K:2014/620).

İmar mevzuatına aykırı yapının tespit edilmesinden sonra ilgilisine yapıyı ruhsatlandırması, bu mümkün değilse yıkması için süre verilmesi, imar para cezası verilmesine engel değildir. (Danıştay 6. Daire, 20.10.2006, E:2004/3982, K:2006/4919)

Ruhsat süresi dolduktan sonra; yapılan kısımda ruhsata aykırılık bulunmuyorsa ve inşaata devam edilmemişse, ruhsat süresinin dolduğu gerekçesiyle imar para cezası verilemez (Danıştay 6. Daire E:2003/281, K:2004/3882 16.06.2004).

Alan kazanımı sağlamayan imalatlar (bina içinde duvar yıkma, duvar örme, pencere açma gibi) binanın statiğini etkilemiyorlarsa 42/b uyarınca imalatın maliyetinin %20’si tutarında ceza belirlenir. Statiği etkiliyorsa alan üzerinden ceza belirlenir (Danıştay 14. Dairesi, 28.01.2015, E:2014/7423, K:2015/500)

Fabrika bacasından çıkan dumanın hava ve çevre kirliliğine neden olması sebebiyle Çevre Kanunu uyarınca ceza verilmesi İmar Kanunu uyarınca para cezası verilmesine engel değildir. (Danıştay 6. Daire, 02.06.2003, E:2002/2363, K:2003/3420)

1 nolu yapı tatil tutanağında, yapının oturmaya hazır halde olup olmadığı ve dış cephe kaplamasının tamamlanıp tamamlanmadığı hususunda bir bilgi yer almaması ve dolayısıyla yapının bu açılardan hangi durumda olduğu belirlenmemiş olması nedeniyle 2 nolu yapı tatil tutanağında yapının oturmaya hazır hale getirildiği ve dış cephe kaplamasının yapıldığının belirtilmesi, davacılar tarafından ruhsata aykırı inşai faaliyetin tekrarlandığının kabul edilmesi için yeterli olmadığından, dava konusu işlemde sebep unsuru yönünden hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline… (Danıştay 14. Dairesi, 31.1.2013, E: 2012/3938 K: 2013/538).

İmar para cezası verilmesine ilişkin encümen kararlarının iptali yolunda hüküm kurulduğunun anlaşıldığı, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan işlemlerin iptaline karar verilmesi nedeniyle, para cezası işleminin uygulanabilirliğinin ortadan kalktığı ve dolayısıyla, kamu alacağının tahsili bakımından gerekli olan kamu alacağının kesinleşmiş olması şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, sebep unsuru ortadan kalkan dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptaline… (Danıştay 14. Dairesi, 4.3.2015, E: 2013/2812 K: 2015/1630).

Olayda, yıkım ve para cezası verilmesine ilişkin kararın dayanağı olan yapı tatil zaptının iptaline karar verildiğinden, dava konusu kararın yasal dayanağı ortadan kalkmış bulunmaktadır. Bu durumda, iptal edilen yapı tatil zaptına dayalı olarak tesis edildiği anlaşılan dava konusu 10/07/2012 günlü, 1999 sayılı belediye encümen kararında sebep unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından… (Danıştay 14. Dairesi, 21.4.2015, E: 2015/60 K: 2015/3174).

Ruhsat ve eklerine aykırı tadilatlar nedeniyle tadilat ruhsatı alındığı anlaşıldığından, yıkıma ilişkin işlemin neden unsurunun ortadan kalkması nedeniyle bu kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına, para cezasına gelince; objektif kriterler esas alınmadan para cezası miktarının belirlendiği anlaşıldığından hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin bu kısmının iptaline… (Danıştay 6. Dairesi, 08.06.2009, E: 2007/1957, K: 2009/6958).

Dava konusu encümen kararının dayanağı olan yapı tatil tutanağının fiili durumla örtüşmekle birlikte etkilenen alanların yanlış belirlendiği ve alana ilişkin hesaplama ve ölçümlendirmenin mevcut olmadığına ilişkin tespitlere yer verildiği, bu kapsamda para cezası hesaplaması yönüyle dava konusu işlemin sebep unsurunun sakatlandığı, bu durumda, ruhsata aykırılıktan etkilenen alana göre oran ve miktar itibariyle hesaplama içeren imar para cezasına ilişkin encümen kararının dayanağı yapı tatil tutanağındaki hatalı belirlemeler nedeniyle sebep unsuru yönünden sakatlanan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı.. (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 5. İDD, 4.1.2017, E: 2016/527, K:2017/22)

Dava konusu ödeme emrinin, dayanağı olan alacağın/idari para cezasının hukuka aykırılığı ortaya konulmakla dayanağı kalmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde  “sebep unsuru “ yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline (İzmir Bölge İdare Mahkemesi, 4. İDD, 26.11.2020, E: 2020/1907 K: 2020/1562).

KONU UNSURU

Mevzuatta öngörülen yaptırımlar ve bu yaptırımların kime ve nasıl uygulanacağı imar para cezalarının konu unsurunu oluşturur. Konu unsuru, idari işlemin doğurduğu (olaydaki para cezası gibi) hukuki sonucu ifade etmektedir.

İmar para cezaları hem gerçek hem de tüzel kişiler adına tahakkuk ettirilebilir (Danıştay 6. Dairesi E:2019/6945, K:2019/13215). Bununla birlikte, ceza sorumluluğunun şahsî olduğunun belirtildiği, kabahat nedeniyle hakkında idarî yaptırım uygulanacak kişinin, söz konusu kabahati işleyen gerçek veya tüzel kişi olması gerektiği, fail dışında bir kişiye ceza verilmesi hâlinde işlemin konu unsuru bakımından hukuka aykırı olacağı (Danıştay İDDK, 28.12.2016, E: 2015/2716 K: 2016/3917) unutulmamalıdır.

Ceza sorumluluğunun şahsiliği nedeniyle, işleme konu aykırılığı yapan kişi vefat etmişse mirasçılar adına para cezası verilemez ve idari yargıda da cezaların şahsiliği ilkesi bulunduğundan vefat eden kişiye verilen para cezası mirasçılardan tahsil edilemez (Danıştay 14. Dairesi 14.09.2012, E:2011/7236 K:2012/5409).

Ancak, farklı mevzuat hükümlerinde öngörülen yaptırımların (konu unsuru) uygulanabilmesi, sebep (fiil) unsurunun hukuki nitelemesi yönünden yapılacak farklı bir değerlendirmeyi gerektiriyorsa; yani genel hükümler kapsamında yaptırım öngörülen bir fiil, bir başka kanun da konu ya da sebep unsurunun statüsündeki farklılaşmaya bağlı özel bir yaptırıma tabi tutuluyorsa, uygulanması gereken yaptırımın  “genel hüküm-özel hüküm” ayrımına göre belirlenmesi zorunludur. Böyle bir durumda; ilgiliye sadece özel hüküm niteliğindeki kanunda belirlenen yaptırımın uygulanması gerektiği, hele ki özel kanunun uygulanacağı bir durum için genel hükümlerin uygulanmasını engelleyen açık emredici yasal düzenlemeler bulunduğu halde, özel kanunda öngörülmeyen yaptırımların genel kanunda yer aldığından bahisle olaya uygulanmasının, anayasanın 38. Maddesinde öngörülen  “kanunilik “ ilkesiyle bağdaşmayacağı açıktır (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 15.3.2018, 5. İDD, E: 2017/2737 K: 2018/593).

Yapı sahibi, taşınmaz maliki ile her zaman aynı kişi olmayabilir. Ruhsatsız yapıyı yapan kişinin taşınmaz malikinden farklı bir kişi olduğunun anlaşılması durumunda, taşınmaz maliki adına değil, yapıyı yapan kişi adına para cezası verilir.

İzinsiz yapıyı yapan kişi taşınmazı daha sonra başkasına satsa da, para cezası yapıyı yapana verilir (Danıştay 6. Dairesi, 27.04.2007, E:2005/1084 K:2007/2323).

Projeye aykırılığın idarece tespitinden önce müteahhidi uyaran ve durumu idareye bildiren taşınmaz sahibi hakkında imar para cezası uygulanmaması gerekir. (Danıştay 6. Dairesi, 31.10.2003, E:2002/2166, K:2003/5294)

Kat mülkiyeti kanununa tabi bir binada ortak alanında yapılan izinsiz imalatlar için tüm kat malikleri sorumlu tutulamaz. Cezaların şahsiliği ilkesi gereği kim kusurluysa ona para cezası verilmesi gerekir. İzinsiz yapılaşmaya katılımı ve rızası bulunmayanlar da bu eylemin mağduru durumundadır (Danıştay 6. Dairesi, 22.12.2003, E: 2002/3435 K:2003/7049).

Kira sözleşmesinde mal sahibinin muvafakati olmadan tadilat yapılamayacağı belirtilmesine rağmen kiracı tarafından izinsiz olarak yapılan tadilatlar nedeniyle mülk sahibine para cezası verilemez. (Danıştay 6. Dairesi, 18.10.2004, E:2003/1196, K:2004/4987)

Taşınmaz malikinin kendi taşınmazında ruhsatsız yapı yapması ile başka birinin yapmasına muvafakatinin bulunması arasında bir fark bulunmaz. Bu durumda para cezası taşınmaz malikine uygulanır (Danıştay 14. Dairesi, 14.10.2014, E:2013/3172 K:2014/8280).

İmar Kanunu madde 42’ye göre imar para cezası: yapı sahibine, yapı müteahhidine, ve aykırılığı 6 işgünü içerisinde idareye bildirmeyen fenni mesullere verilebilir. Şantiye şefi bunlar arasında sayılmadığı için imar para cezasının muhatabı değildir. Fenni mesullere para cezası verilebilmesi için aykırılığın kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili olması ve aykırılığı 6 iş günü içerisinde idareye bildirmediklerine ilişkin somut tespitler bulunması gerekir (Danıştay 14. Dairesi, 27.03.2018, E:2015/1185 K: 2018/1934).

Bir idari işlemin hukuk alemindeki varlığına idari yoldan söz edebilmek için öncelikle; ilk işlemin hukuki etkilerinin tereddütsüz bir şekilde geçmişe ya da geleceğe etkili olarak ortadan kaldırılması gerektiğinden, bu niteliğe sahip olmayan idari işlemlerin tashih (düzeltme) işlemi şeklinde adlandırılması da ilk işlemden ayrı hukuki sonuçlar doğuran farklı bir işlem olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Böyle bir durumda  “konu “ unsuru aynı olmayacağından, ilk işlem hakkında açılmış ve görülmekte olan davanın, daha sonra tesis edilen işleme karşı açılacak dava yönünden  “derdestlik “ sebebi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Somut olayda ise; ilk encümen kararıyla davacı adına para cezası tahakkuk ettirilirken, bu cezanın geçmişe ya da geleceğe etkili bir şekilde hukuk alemindeki varlığına son verildiğine dair bir ibareye yer verilmeksizin alınan ikinci encümen kararında da davacı adına tahakkuk ettirilen para cezasından tekrar söz edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacıya kesilen aynı miktardaki para cezasına ilişkin iki ayrı encümen kararı nedeniyle davacı aleyhine mükerrer cezalandırma söz konusu olabileceğinden, davanın bu yönden değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddi yolundaki ilk derece mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, 5. İDD, 30.3.2018, E: 2018/1044 K: 2018/717)