İnsanın olduğu her yerde eşitsizlik vardır ancak Devletle birey tahterevalliye çıktıklarında çok daha eşitsiz bir durum ortaya çıkar. Anayasalar bu dengeyi kurmaya, devletin karşısında bireyi güçlendirmeye çalışır, en azından özgürlükçü ve bireyci bir anayasadan beklenen budur.

Her zaman kamu yararı amacıyla gerçekleştirilmesi gereken idari işlemler; bazen hata, şahsi menfaat, mesleki yetersizlik veya başkaca sebeplerle hukuka aykırı olabilirler. Bununla birlikte bu işlemler ancak bir yargı kararı ile durdurulabilirler. Yürütmenin durdurulması müessesi de kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinin gerekleri ile yurttaşların anayasal hak ve özgürlükleri arasındaki dengeyi sağlamaya hizmet eder.

İdareler eylem ve işlemlerinin denetlenmesinden pek hoşlanmasalar da, İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır.

İdareye devredilen ve hukukla denetlenen kamu gücünü; kanunlarla yetkilendirilen, devlet otoritesinin temsilcisi niteliğindeki memurlar/uygulayıcılar kullanır. Bunu gerçekleştirirken icrai kararlar alıp, bu kararları zor kullanarak yerine getirebilirler.

İptal davasıyla, idari işlemin idare mahkemelerince denetlenmesi sağlanır. Ancak bazı işlemlerde iptal davasının sonucunu beklemek mağduriyeti önlemeye yetmez, hatta yeni mağduriyetler ortaya çıkarabilir. Örneğin bir yapı yıkıldıktan sonra yıkım kararının iptal edilmesi hem yurttaşların mağdur olması anlamına gelir hem de idare bu hukuka aykırı işlem nedeniyle tazminat ödemek zorunda kalır. Yürütmenin durdurulması, iptali istenilen işlemin yargılama boyunca askıya alınması anlamına gelir.

İdari Yargılama Usul Kanunumuza göre Yürütmenin Durdurulması kararı verilebilmesi için (1) açık bir hukuka aykırılık bulunması ve (2) işlemin uygulanması halinde telafisi güç bir zararın ortaya çıkması şartlarının birlikte bulunması gerekir. Bu şartların bulunması halinde mahkemelerin devlet karşısında güçsüz olan bireyi koruyucu bir tutum sergileyerek işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar vermeleri gerekir.

Kararlarının başında “Türk Milleti Adına” yazan ve devletle birey arasındaki eşitsizliğin olumsuz sonuçlarını gidermek ve bireyi devlet karşısında korumak amacıyla kurulan idare mahkemelerinin “devletçi” bir tutum sergilemeleri kendi varlık sebeplerini inkar etmek anlamına gelecektir.

Açık hatalar ve eksiklikler barındıran bir işlemin yürütmesinin durdurulmaması ve devamında iptal edilmemesi işlemi yapanın bu hataları kronikleştirmesine ve benzer şekilde çok sayıda başka yurttaşın da mağdur olmasına neden olacak ve nihayetinde hem halk hem devlet bu tutumdan zarar görecektir.

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARININ NİTELİĞİ VE ETKİLERİ

“Danıştay'ın otuz seneyi aşan istikrar kazanmış içtihatlarına göre yürütmenin durdurulması kararları dava konusu idari işlemin uygulanmasını durduran, başka bir deyimle onun icrailik niteliğini askıya alan ve söz konusu işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlayan geçici nitelikte kararlardır. Eğer bireysel bir idari işlemin yürütülmesi durdurulmuş ise, idare bireyin eski hukuki durumunu kazanması için gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür.” (Danıştay 5. D., E. 1996/2957 K. 1997/546 T. 11.03.1997)

Yürütmenin durdurulması kararı idari işlemin hukuki sonuçlarını doğurmasına engel olarak, işlemden önceki hukuki durumun devamını sağlar. (Danıştay 5. D, T. 11.03.1997, E:1996/2957, K:1997/546)

- Yürütmenin durdurulması kararı davanın esastan karara bağlanmasıyla birlikte etkisini yitirir.

- Yürütmenin durdurulması kararının gereğinin en geç otuz gün içerisinde yerine getirilmesi yasal bir zorunluluktur.

- Anılan süre zarfında kararın gereğinin fiili veya hukuki imkansızlık halleri dışında yerine getirilmemesi ilgililerin hukuki ve cezai sorumluluklarını gerektirir.

(Danıştay 13. D., E. 2007/15262 K. 2009/1606 T. 10.2.2009)

Yürütmenin durdurulması talep edebilmek için iptal davası açmak gerekir. Ancak dava açılması işlemin yürütmesinin durdurulması için yeterli değildir. Yazılı yargılama usulüne göre Yürütmenin Durdurulması talebinin yazılı olarak yapılması gerekir. Davanın başında talep edilebileceği gibi ayrı bir dilekçeyle de talep edilebilir. İdari yargıda bir iptal davası açmadan yürütmenin durdurulması talep edilirse 2577 sayılı kanunun 15. maddesine göre dilekçenin reddi kararı verilir. (Danıştay 8. Dairesi E. 2010/6088 K:2011/321) (Muğla 1. İdare Mahkemesi, T. 20.03.2008, E:2008/596, K:2008/545)

Yürütmenin durdurulması kararı geçmişe etkili olacak şekilde, dava konusu işlemin yapıldığı tarihten itibaren sonuç doğurur. (Danıştay 2. D. 06.10.2010, E. 2010/672, K. 2010/3699)

Bir işlemin yürütmesi durdurulmuş ise yürütmesi duran işleme dayanılarak bir işlem tesis edilemez. Örneğin yürütmesi duran bir ecrimisil ihbarnamesine dayanılarak ecrimisil bedelinin ödenmesi için ödeme emri gönderilemez. (Muğla 1.İdare Mahkemesi, T. 14.08.2009, E:2009/772, K:2009/1593)

Yürütmenin durdurulması kararına yapılan itirazı inceleyen makamın verdiği karar kesindir. Tekrar yapılan itirazlar incelenmeksizin reddedilir. (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu E. 1997/612 K. 1997/2)

Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması istenemez. (Danıştay 3. Dairesi 26.05.2014) Yeni bir sebebe dayanılarak yürütmenin durdurulması istenebilir.

Göreve son verme, çekilmiş sayılma gibi işlemlere karşı açılan iptal davalarında yürütmenin durdurulması kararı verilmesi halinde, söz konusu kişilerin göreve dönmelerinin yanında, fiilen görev yapmadıkları süreye ilişkin aylık ve özlük haklarının ödenmesi gerekir. (Danıştay 1. Dairesi 1983/116 E. 1983/144 K.)

İptal davasının henüz esastan karara bağlanmamış yürütmenin durdurulması kararına yapılan itirazın reddedilmesinden sonra Anayasa mahkemesinde bireysel başvuru yoluna müracaat edilmesine engel değildir. (Anayasa Mahkemesi 02.07.2015 B. No:2014/12166)

Davacı memur, dava konusu işlem tarihinden, yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasına ya da davanın reddedilmesine kadar eski görevinin bütün hak ve yetkilerine sahip bulunmaktadır. O halde yapılan ödemelerin yasal dayanağı vardır ve bu dayanak yürütmenin durdurulması kararıdır. Belirtilen nedenlerle daha sonra açtığı dava reddedilmiş olsa dahi, yürütmenin durdurulması kararının uygulanması nedeniyle memurun özlük haklarına ilişkin olarak yapılan ödemelerin geri alınamayacağı mütalaa kılındı. (Danıştay 1. Dairesi 16.06.1983 E.1983/124 K.1983/153)

Anayasa’nın 141. Maddesine göre; bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Tekrar eden, fiili ve hukuki nedenleri somut şekilde ortaya koymayan, ikna edici olmaktan uzak ve yetersiz gerekçelerin kanunun aradığı anlamda bir gerekçe olduğunu söylemek mümkün değildir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2010/602, K. 2010/602) Yürütmenin durdurulması kararlarının gerekçesiz yazılması adil yargılanma hakkının ihlali kapsamında değerlendirilir.

TEMYİZ VE İSTİNAF AŞAMALARINDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI

İdari Yargılama Usul Kanununun 52. maddesine göre: “Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir.”

Mahkeme kararı aleyhine gelen taraf temyiz veya istinaf aşamasında sadece işlemin değil mahkeme kararının da yürütmesinin durdurulmasını isteyebilir. Bu durumda şartlar oluşmuşsa mahkeme kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilecektir. (Danıştay 2. Dairesi 22.11.2016 E. 2016/13131)

İdare Mahkemesince bir işlemin iptaline karar verildikten sonra temyiz aşamasında yürütmesinin durdurulmasına karar verilirse iptal kararının yarattığı hukuki netice sona erer. İptal kararına göre ödenen bedeller var ise geri istenebilir. (Danıştay 8. Dairesi E. 2002/732 K. 2002/5670)

Kararı temyiz etmeyen taraf temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması talebinde bulunamaz. (Danıştay 3. Dairesi 04.04.2016 E. 2015/795)

Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda yürütmenin durdurulması kararlarına karşı itiraz edilmesi mümkündür. Ancak Danıştay’ın temyiz mercii olarak baktığı davalarda verilen Yürütmenin Durdurulması kararına itiraz mümkün değildir. İtirazlar incelenmeden reddedilir. (Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu 11.01.1991)

Başka yerde tedavi imkanı olmadığından, sağlık özrü nedeniyle İstanbul iline atanmasını talep eden memurun talebinin reddedilmesi hukuka aykırı olduğundan ve davacı yönünden telafisi güç zararlara neden olabileceğinden temyize aşamasında kararın yürütmesini durdurulması yönünde karar verilmiştir. (Danıştay 5. Dairesi 28.02.2014)

Kendi lehine verilen karara karşı itiraz aşamasında yürütmenin durdurulması istenilemez. (Danıştay 6. Daire 23.01.2001)

Yürütmenin durdurulması kararına itiraz üzerine yürütmenin durdurulması kaldırılmasının ardından 2. kez yürütmenin durdurulması talep edildiğinde yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin önünde bir engel yoktur. (Danıştay 5. Dairesi 18.06.1993 E. 1992/3747)

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERİLMESİNE RAĞMEN İDARE TARAFINDAN GEREĞİ YAPILMAZSA NE OLUR?

Anayasa madde 138’e göre: “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

İdari Yargılama Usul Kanunu madde 28’e göre; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak disiplin hükümleri saklıdır.”

“T.C. Anayasasının 125., 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 28. maddeleri uyarınca hukuken asıl olan, yargı kararlarının yerine getirilmesidir. Başka bir deyişle, tazminat ödemek suretiyle yargı kararlarının bertaraf edilmesi mümkün değildir.” (Danıştay 6. Dairesi 19.02.1992 tarih 1990/848 E. ve 1992/632 K.)

“Anayasa hükümlerini hiçe sayarak yargı kararlarını uygulamama kastı ile hareket ettiği ve bu şekilde ağır bir hizmet kusuru işlediği açık olup, ağır hizmet kusuru nedeniyle davacının uğradığı manevi zararın idare tarafından tazmini gerekmektedir. ...Diğer taraftan, tazminat sadece maddi değerlerde meydana gelen eksilmelerle sınırlı bir giderim yolu değildir. Aynı zamanda kişinin, yaşamında ortaya çıkan olumsuzluklar nedeniyle duyduğu her türlü sıkıntı ve üzüntüden kaynaklanan manevi zararların da manevi tazminat ödenerek tazmini Anayasal ve yasal düzenlemelerin gereği olduğundan…” (Danıştay 5. Dairesi 29.09.2004 tarih 2000/3316E. ve 2004/3372 K. )

“Yargı kararlarını hiçe sayan bir tutum ile mahkemenin uygulanamaz hale getirecek şekilde suç teşkil eden bir emri yerine getiren kamu görevlisinin bu keyfi hareketi ile, ilgili kişinin haklarını ihlal ederek onun zarara uğramasına sebep olur.” ve “bu eylemi dolayısıyla Türk Ceza Kanunu’nun (765 sayılı) 228. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekir” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/4-63E. ve 2003/37K.)

Yürütmenin durdurulması kararını uyguladıktan sonra görevine dönen davacının daha önce yürüttüğü işlerden başka işlerle görevlendirilmesi mahkeme kararını etkisiz bırakmaya yönelik kabul edilir. Bu durum mahkeme kararına aykırı yeni işlemin iptalini ve manevi tazminat ödenmesini gerektirir. (Danıştay 5. D., E. 2001/2787 K. 2005/522 T. 2.2.2005)

Yürütmenin durdurulması kararının gereğini yerine getirmeyen, mahkeme kararını sonuçsuz bırakmaya çalışan kamu görevlilerinin cezalandırılmalarına hükmedilir. (Yargıtay CGK E. 2005/4 K. 2005/166)

“Yürütmenin durdurulması veya iptal kararlarının yalnızca uygulanmamasının, bu kararları uygulamayan kamu görevlilerinin tazminatla sorumlu tutulabilmesi için yeterli olduğuna, sorumluluk için ayrıca kin, garaz, husumet, ve benzeri duyguların etkisi altında hareket etmelerinin araştırılmasına ve yürütmenin durdurulması kararını yerine getirmeyen kamu görevlisinin hukuki yönüne gidilebilmesi için, ilgilinin açmış olduğu iptal davası sonucunun beklenmesine gerek olmadığına...” (Yargıtay İBBGK, T. 22.10.1979, E:1978/7, K:1979/2, R.G, T. 29.11.1979, S.16824,) 

İdarenin ödediği tazminatın sorumluluğu saptanan kamu görevlisine rücu edilmesi Anayasal bir zorunluluktur ve ödenen zarar rücu edilerek tazmin edilmelidir. Danıştay 5. D, T. 24.02.1999, E:1998/2184, K:1999/465, bkz. Gözübüyük ve Tan, İdari Yargılama, s. 685 vd.

“Yürütme organı ile idarenin, mahkeme kararına uymak zorunda bulunmasına ilişkin anayasa buyruğunun anılan organlara, takdir hakkı tanımadan uyulması zorunlu bir görev yüklediği, bu görevin yerine getirilmesinde ihmal gösterilmesi veya ısrarla bundan kaçınılması halinde, derecesine göre, görevi savsaklamak veya kötüye kullanmak suçlarının oluşacağı, bakılan davada yürütmenin durdurulması kararının 6 aydan fazla bir zaman geçtiği halde uygulanmamasının görevi ihmal suçunu oluşturduğu...” (Yargıtay CGK, T. 25.9.1978, E:1978/4230, K:1978/303, C. 5, S. 8, s. 1202)

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERİLMESİ İÇİN GEREKEN ŞARTLAR: TELEFİSİ GÜÇ VE İMKANSIZ ZARAR VE HUKUKA AYKIRILIK

İdari Yargılama Usul Kanununun 27. maddesine göre:

- Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. 

- Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir.

Telafisi Güç ve İmkansız Zarar Şartı Nedir?

İşlemin icrasından sonra hukuka uygunluk denetimi yapılarak uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi suretiyle mahkemece verilen kararın artık uygulanma imkanı kalmayacasa telafinin güç ya da imkansız olduğu kabul edilir.

İşlemin uygulanması halinde telafisi güç ya da imkânsız zarar doğması şartı aynen eski hale iadenin mümkün olmadığı bir durumu anlatır. İşlem uygulandıktan sonra eski hale dönmeyi önleyecek nitelikteki her durum telafisi güç ya da imkansız bir zarar kapsamında değerlendirilir. Hakkında idari işlem yapılan kişinin telafisi güç ve imkansız bir zarara uğrayacağı anlaşılıyorsa Yürütmenin durdurulması kararı vermekte kamu yararının varlığı kabul edilir. (Danıştay 5. Dairesi, ,E 1992/3747)

Telafisi Güç veya İmkansız Zarar Sayılan Hallere Örnekler:

Dava konusu işlem, davacıya ait yapının yıkımına ilişkin olduğundan, uygulanması halinde davacı için telafisi güç veya imkansız zararlara yol açabileceği de açıktır. (Ankara 12. İdare Mahkemesi E. 2021/401)

“Dava konusu, “öğretmenin naklen atanması” işleminin hukuka aykırı olduğu saptanmasına rağmen uygulanması halinde davacı hakkında manevi yönden telafisi güç ve imkansız zararlara yol açacağı, davacının aile birliğinin bozulacağı tartışmasızdır” (İzmir BİM. 1. İDD. 08.08.2017, E. 2017/381, K.)

“Davacının sınırdışı edilmesine ilişkin işlemin yerine getirilmesi halinde doğacak zararın giderilemeyeceği ve sınır dışı işleminin uygulanmakla etkisi tükenecek işlem niteliğinde olması nedeniyle savunma alınıncaya kadar yürütmenin durdurulmasına” (Hatay 1. İdare Mahkemesi, T. 05.04.2018, E. 2018/606, K.) Benzer bir karar: Konya 1. İdare Mahkemesi, T. 12.11.2014, E. 2014/1238, K.

Polis Meslek Eğitim Merkezinin “öğrenci olamaz” kararı, eğitim hakkına ilişkin kabul edilerek, uygulanması halinde telafisi güç zararlara neden olacağı ve uygulamakla etkisi tükenecek işlemlerden kabul edilmiştir. (Ankara 9. İdare Mahkemesi, T. 25.04.2018, E. 2018/945, K.)

Üniversite öğrencisinin üst sınıftan ders alma başvurusunun reddedilmesi uygulanmakla etkisi tükenecek işlem sayılarak davalı idarenin savunması alınıncaya kadar yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. (İstanbul 5. İdare Mahkemesi, T. 22.02.2018, E. 2017/2439, K.) 

İşyerinin mühürlenip kapatılmasına dair belediye encümeni kararının uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğuracak nitelikte olduğundan yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. (Danıştay 8. Dairesi, T. 25.06.2012)

Öğrenciye disiplin yaptırımı olarak Yüksek Öğrenim Kurumundan çıkarılma cezası verilmesi işlemi telafisi güç zarar kapsamında değerlendirilmiştir. (Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İDD., T. 28.08.2019) 

Yapı kullanma izin belgesi/İskan talebinin reddi telafisi güç zarar kapsamında değerlendirilmiştir. (Konya Bölge İdare Mahkemesi T. 07.12.2011) 

Lojmanda oturma süresi dolduktan sonra oturmaya devam eden kamu görevlisinin maaşından işgaliye bedeli kesilmesi telafisi güç zarar kapsamında değerlendirilerek yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. (Danıştay 2.Dairesi T. 20.03.2014, E. 2013/5756)

Öğretmenin soruşturma nedeniyle naklen atanması işleminin; aile birliğini bozacağı ve manevi olarak telafisi güç zararlara yol açacağı nedeniyle yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. (İzmir Bölge İdare Mahkemesi. 1. İdari Dava Dairesi ., T. 08.08.2017)

Öğrenim kredisi alan bir öğrenci okul değiştirdiği gerekçesiyle aldığı krediler için kendisine gönderilen ödeme emrine karşı açtığı davada “Dava konusu ödeme emrinin miktarı ve de davacının öğrencilik durumunun devam ettiği nazara alındığında davacı açısından ekonomik olarak telafisi güç ve imkansız zararlara yol açabileceği de açıktır” denilerek yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. (Konya Bölge İdare Mahkemesi, 3. İDD., T. 03.12.2019) 

Yönetmelik hükmünün iptali için Danıştay nezdinde açılan bir davada “Hukuka aykırı olduğu anlaşılan bu düzenlemelerin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlara neden olacağı da açıktır” denilerek yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. (Danıştay 15. Dairesi 06.11.2018)

Hangi Durumlar Açık Hukuka Aykırılık Sayılır?

Burada kastedilen, dosyada genel bir incelemeyle anlaşılabilen hukuka aykırılıklardır. Dosya hakkında yapılan yargılamanın sonundaki karar yargılama sürecinde ortaya çıkacak yeni argümanlarla değişebilir. İşlem konusunun imkansız olması, kamu yararı amacı taşımaması, işlemin yasal dayanağının olmaması gibi durumlar örnektir.

“İlk puanlama sonucu hak kazandığı kursa katılan ve kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı rütbesine ataması yapılan davacının aradan uzun bir süre geçtikten sonra tenzili rütbe yapılarak tekrar polis memurluğuna atanmasına ilişkin işlemde kazanılmış hak ve idari istikrar ilkelerine, hakkaniyete ve açıkça hukuka aykırılık bulunduğu sonucuna varıldığı” (Danıştay 2. D., E. 2021/1156 K. 2021/3289 T. 11.10.2021)

ÖSYM tarafından sorulacak soruların sadece %20’sinin yayınlanacağına dair ÖSYM Yönetim Kurulu kararı; Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetleri ihlal ettiği açık olduğundan ve uygulanması halinde telefisi güç ve imkansız zararlara neden olacağından yürütmesi durdurulmuştur. (Danıştay 8. Dairesi 08.12.2014)

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Staj Yönetmeliğinde değişiklik yapan ve avukatlık stajı ile ilgili yazılı olarak yapılacak staja kabul ve staj yeterlilik değerlendirmesine ilişkin sınav ve benzeri hükümler getiren yönetmelik hükümleri hukuka aykırı bulunarak uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlara neden olacağı kabul edilmiş ve yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. (Danıştay 8. Dairesi 31.10.2014)

Aday adayı olmak için gereken niteliklerden birini taşımadığı halde yapılan seçimlere katılan ve daha sonra Cumhurbaşkanınca (...) Üniversitesi Rektörlüğüne atanan kişinin bu şartlarda göreve devam etmesi diğer adaylar ve kamu hizmeti bakımından telafisi güç zararlara neden olur. (Danıştay 5. Dairesi 18.06.1993 E. 1992/3747)

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİ ÜZERİNE VERİLEBİLECEK KARARLAR

Yürütmenin Durdurulması hakkında verilebilecek kararlar:

- Yürütmenin Durdurulması talebinin davalı idarenin savunması alındıktan sonra değerlendirilmesi (Bursa 4. İdare Mahkemesi 14.06.2023)

- Davalı idarenin savunması alınıncaya/bilirkişi raporu alınıncaya kadar dava konusu idari işlemin yürütmesinin durdurulması(Çanakkale 2. İdare Mahkemesi 27.04.2023)

- Yürütmenin Durdurulması talebinin davalı idarenin savunması alındıktan sonra veya ara karara cevap verildikten sonra değerlendirilmesi (İstanbul 12. İdare Mahkemesi 13.06.2023)

- Yürütmenin Durdurulması talebinin keşif yapılıp, bilirkişi raporu alındıktan sonra incelenmesi (İstanbul 6. İdare Mahkemesi 23.12.2022)