T.C.

Yargıtay

11. Ceza Dairesi

2024/5332 E., 2025/4732 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık

İNCELEME KONUSU

KARAR : Yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair ek karara yönelik itirazın reddi kararı

BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Hükümlüler müdafinin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.07.2023 tarihli ve 2020/310 Esas, 2021/548 Karar sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.08.2023 tarihli ve 2023/987 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271/4. maddesi uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle karar tarihi olan 15.08.2023'te kesinleştiği belirlenmiştir.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 17.09.2024 tarihli ve 2023/23656 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.10.2024 tarihli ve KYB-2024/96635 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM

A. Kanun Yararına Bozma İstemi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.10.2024 tarihli ve KYB-2024/96635 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, sanık ... tarafından, katılanın sonradan ...'dan devraldığı ...isimli şirketten alacaklı olduğundan bahisle alacağa konu olan keşidecisi ..., lehtarları ..., ... ... ... olan altı adet senetin fotokopilerinin kullanılarak ihtiyati haciz kararı alındığı, ardından şirketin iflas dosyasında alacak kaydı yapılarak haksız yarar sağladığı, bu suretle sanıkların iştirak halinde dolandırıcılık suçunu işlediklerinden bahisle kamu davası açılmasını ve sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilerek kesinleşmesini müteakip, sanıklar müdafii tarafından verilen 22/06/2023 tarihli yargılamanın yenilenmesi talep dilekçesinde, alacağa konu senetlerin asıllarını sunmaya hazır olduklarını belirtip, senet asılları üzerinde yapılan inceleme sonucunda imzaların muhtemelen ...'a ait olduğuna ilişkin uzmanlık raporu ibraz ettiği, yargılama aşamasında senet asılları temin edilemeyip fotokopiler üzerinden inceleme yapılıp temin edilen Adli Tıp Kurumu raporunda, senetlerdeki imzalar ile ...'a ait imzalar arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte, hem imzaların basit tersimli olması, hem de inceleme konusu belgeleri fotokopi olması sebebiyle imza hatlarının net seçilememesi, hız, işleklik, baskı derecesi ve seyir gibi tanı unsurlarının sağlıklı bir şekilde değerlendirilememesi nedeni ile sözkonusu borçlu imzalarının ...'ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediğinin belirtildiği, mahkumiyet gerekçesinde ...'ın sanıkları tanımadığına ve sözkonusu senetlere imza atmadığına ilişkin beyanına da atıfta bulunulduğu, senetlerdeki imzaların ...'a ait olduğunun tespitinin sanıkların hukuki durumlarını etkileyeceği anlaşılmakla;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311/1-e maddesinde yer alan “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” şeklindeki düzenleme uyarınca, kesinleşen hükümden sonra ortaya çıkan ve yukarıda bahsedildiği gibi yargılamanın yenilenmesi talebinde belirtilen iddiaların diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, 5271 sayılı Kanunu’nun 311/1-e maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebi olabileceği nazara alınarak, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olduğuna karar verildikten sonra senet asıllarının sunulması için sanıklar müdafiine süre verilmesi ve senet asılları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının, 01.07.2020 tarihli ve 2018/88956 Soruşturma ve 2020/15988 Esas sayılı iddianamesi ile hükümlüler hakkında, "...2013 yılında ...Kimya Depolama Loj. San. Tic. Şti.'nin yetkilisi olan ...'ın bu şirketi 19/06/2013 tarihinde müştekiye devrettiği, buna ilişkin resmi devir işlemlerinin yapıldığı, ekonomik sorunlar nedeniyle şirketin 2015 yılında Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/589 esas sayılı dosyasıyla iflasına karar verildiği, şirketin iflasına ilişkin işlemlerin Bakırköy 1. İflas Müdürlüğünün 2015/63 sayılı dosyasıyla yürütüldüğü, şüpheli ...'ın ...isimli şirketten alacaklı olduğu ve alacağa konu olan bir senedin 3.600.000 TL bedelli olduğunu belirterek ihtiyati haciz talebinde bulunması üzerine Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/11/2015 tarih ve 2015/575 d.iş. Sayılı kararıyla ihtiyati haciz kararı verildiği, şüpheli ...'ın bu şirket hakkında işlem yapılan Bakırköy 1. İflas Müdürlüğünün 2015/63 sayılı dosyasında kendisini alacaklı olarak kayıt yaptırdığı, fotokopi olan senetlerin; 05/05/2013 düzenlenme tarih, 05/05/2014 vade tarih, 7.100.000 TL imzalayan ..., ... ..., ... ... ... 10/06/2013 düzenlenme tarih, 10/06/2014 vade tarih, 3.600.000 TL imzalayan ..., ... ..., ... ... ... 25/06/2013 düzenlenme tarih, 25/08/2014 vade tarih, 15.700.000 TL imzalayan ..., ... ..., ... ... ... 28/06/2013 düzenlenme tarih, 15/10/2014 vade tarih, 16.000.000 TL imzalayan ..., ... ..., ... ... ... 30/06/2013 düzenlenme tarih, 31/12/2014 vade tarih, 4.000.000 TL imzalayan ..., ... ..., ... ... ... 01/07/2013 düzenlenme tarih, 15/02/2015 vade tarih, 3.600.000 TL imzalayan ..., ... ..., ... ... ... olduğu, Bu senet fotokopilerinin iflas dosyasına ibrazı üzerine müşteki tarafından suç duyurusunda bulunulduğu, suç duyurusunda müştekinin şirketi devraldığı dönemde bu senetlerden bilgisinin olmadığını, senetlere konu alacağın şirket belgeleri içerisinde yer almadığı, kendisinin dolandırılmak istenildiğini belirttiği....yapılan soruşturmada, şirketin o tarihteki yetkilisi olan ... ile şirketi fiilen yönettiği iddia edilen ...'ın şüpheli ... ile herhangi bir ticari yada borç ilişkisi olmadığını belirttikleri, şirketin kayıtlarında senetler ve borca ilişkin bir bilgi yada kayıt olmadığı, senet asıllarının dosyaya ibrazının istenilmesine rağmen ibraz edilmediği ve bulunamadığının belirtildiği, senetlere konu paranın verilme şekli ve borcun oluşumuna ilişkin belgelerin şüpheli ... tarafından dosyaya ibraz edileceği belirtilmesine rağmen bu konuda bir belge ibraz edilmediği, şüpheli ... tarafından bu suretle soruşturmanın sürüncemede bırakıldığı, bu senetlere konu paranın şüpheli ... tarafından ...'a elden teslim edildiği iddiasının hayatın olağan akışına ve ticari iş ilişkilerine uymadığı, senet asıllarının daha önceki aşamada hukuk mahkemelerine ve iflas dairesine de ibraz edilmediği, senet düzenleme ve vade tarihlerinin üzerinden uzun zaman geçtikten sonra şüpheli ... tarafından senetlerin ve borcun varlığından bahsedilerek işleme konulduğu hususları nazara alındığında şüpheli ... ile yanında çalışan ve ilk ciranta olan ...'in müştekiyi dolandırmak istedikleri, bu suretle sahte olarak düzenlenen senetleri kullanmak suretiyle sahtecilik eyleminde bulundukları, senet asıllarının bulunmaması nedeniyle eylemin tespiti açısından kesin sonuca ulaşılamadığı ancak yukarıda belirtilen hususlar birlikte nazara alındığında şüphelilerin sahtecilik ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettikleri.." iddiasıyla nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.11.2021 tarihli ve 2020/310 Esas, 2021/548 Karar sayılı kararında yer alan "...tanık ...'ın sanık ... ile herhangi bir ticari ya da borç ilişkisi olmadığını ve söz konusu 6 senedi kesinlikle vermediğini, senetlerden soruşturma aşamasında haberdar olduğunu belirtmesi, şirketin kayıtlarında senetler ve borca ilişkin bir bilgi ya da kayda rastlanılamaması, senet asıllarının dosyaya ibrazının istenilmesine rağmen ibraz edilmemesi ve bulunamadığının belirtilmesi, söz konusu senetlere konu olan paranın verilme şekli ilişkin kesin ve net belgelerin belgelerin ibraz edilmemiş olması, senetlerin düzenleme ve vade tarihlerinin üzerinden uzun zaman geçmesinden sonra sanık ... tarafından söz konusu senetlerin borcun varlığından bahsedilerek işleme konulmuş bulunması karşısında borcun olduğuna dair kesin ve net olarak belgelerin ibraz edilmemiş bulunması, yine tanık ...'ın beyanlarında sanıkları tanımadığını ve söz konusu senetlere atmadığını ifade etmesi de nazara alındığında sanıkların soyut suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilen savunmalarına itibar edilmeyerek fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri nitelikli dolandırıcılık suçundan eylemleri sabit kabul edilmiştir..." şeklindeki gerekçeyle hükümlüler hakkında ihbarnameye konu kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-d ve 62. maddeleri uyarınca neticeten 5 yıl hapis ve 90.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş; bu kararın hükümlüler müdafi ve katılan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Ceza Dairesinin, 08.05.2023 tarihli ve 2022/1659 Esas, 2023/950 Karar sayılı vekalet ücretine yönelik düzeltilerek esastan ret kararıyla kesinleştiği belirlenmiştir.

3. Hükümlüler müdafi tarafından 22.06.2023 tarihli dilekçe ile "...suça konu senet asıllarının temin edildiğinin..." bildirilmesi suretiyle, bu senetlerdeki keşideci imzalarının hükümlülerin savunmalarında da belirtildiği şekilde ...Kimya Depolama ve Lojistik Sanayi Ticaret Ltd. Şti.'nin katılandan önceki yetkilisi olan ...'ın eli ürünü olduğu yönündeki Adli Tıp- Belge İnceleme Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi ... tarafından düzenlenen 15.06.2023 tarihli uzman mütalaası dosyaya ibraz edilerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuştur. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.07.2023 tarihli ve 2020/310 Esas, 2021/548 Karar sayılı ek kararında yer alan "...ibraz edilen bilirkişi raporunda muhtemel kanaat bildirilmiş olması, bu raporun dosyada mevcut bilirkişi ve ATK raporları ile örtüşmesi karşısında soyut iddialara dayanan yeni olay ve vakaya dayanmayan yeniden yargılanma talebinin CMK'nın 311.maddesi sayılan yargılanmanın yenilenmesi koşullarını oluşturmadığı..." şeklindeki gerekçeyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş; hükümlüler müdafinin bu karara yönelik itirazı da, merci Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.08.2023 tarihli ve 2023/987 Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiştir.

4. 5271 sayılı Kanun'un "Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" başlıklı 311/1-e. maddesi;
"(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa."
Şeklindedir.

5. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 04.05.2023 tarihli ve 2022/11-574 Esas, 2023/272 Karar sayılı ilamında; "...yargılamanın yenilenmesini; kanunda sınırlı şekilde sayılan yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin en az birisine dayalı olarak kesinleşmiş bir hükümde adli hata bulunduğu iddiasıyla kural olarak hükmü veren mahkemeye başvurulmasıyla başlayan, hükmü veren hâkimin katılımı olmaksızın, mahkemece başvurunun şekil ve esas açısından kabulüne karar verilmesi hâlinde devam edilerek hükme konu sanık ve fiil hakkında yeniden kovuşturma yapılmasına imkân sağlayan, olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlamak mümkündür. Yargılanın yenilenmesi, mutlaka istek üzerine yapılabilecek, davasız yargılama olmaz ilkesinin doğal sonucu olarak mahkemece re'sen yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesi mümkün olmayacaktır. Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü de yargılamanın yenilenmesine engel teşkil etmeyecektir. Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulmasına ilişkin yenileme nedeni CMK'nın 311. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenmiştir. Delil ve olayların, yargılanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için yeni olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın yeni olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da yeni sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de yeni sayılmaktadır. Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular yeni değildir. Buradaki yenilikten anlaşılması gereken taraf bakımından değil, mahkeme bakımından olay ya da delilin yeni olmasıdır. Mahkemece bilinmeyen, incelenmeyen, yargılama konusu yapılmayan ve bu nedenle değerlendirilmeyen deliller yeni delil veya olay kapsamındadır. Yenilik açısından önemli olan delil vasfına sahip olacak biçimde içerikteki yeniliktir. Bu nedenle hükümlünün bildiği veya bilmesi gereken bir olay veya delil, mahkemece bilinmiyorsa veya öğrenilmekle birlikte değerlendirilmemişse yargılanın yenilenmesi nedeni olabilecektir. Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda önemli de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır. Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller ile birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılıcak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.

Buna göre, yargılama aşamasında yerel mahkemece temas edilen, bilgi sahibi olunan, incelenen ve hüküm verilirken göz önüne alınan, temyiz aşamasında da Özel Dairece incelenip değerlendirilen bir delile ilişkin olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmak mümkün olmadığı gibi bu tür nedenlere dayalı olarak yapılan taleplerin de kabul edilmemesi gerekmektedir. Bu nedenle, gerek ilk derece yargılamasında gerekse temyiz aşamasında ileri sürülen, yargılama makamlarının bilgi sahibi olduğu, suçun sübutu ve nitelendirmesi bakımından göz önüne alınan, bu şekilde aşamalarda değerlendirilen olay ve delillere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması durumunda, CMK'nın 318. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca mahkemece yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir... " denilmektedir.

6. Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; hükümlüler müdafinin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.07.2023 tarihli ve 2020/310 Esas, 2021/548 Karar sayılı ek kararına yönelik itirazın, mercii Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.08.2023 tarihli ve 2023/987 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmesini müteakip, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.10.2024 tarihli ve KYB-2024/96635 sayılı tebliğnamesi ile "...5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311/1-e maddesinde yer alan “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” şeklindeki düzenleme uyarınca, kesinleşen hükümden sonra ortaya çıkan ve yukarıda bahsedildiği gibi yargılamanın yenilenmesi talebinde belirtilen iddiaların diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, 5271 sayılı Kanunu’nun 311/1-e maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebi olabileceği nazara alınarak, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olduğuna karar verildikten sonra senet asıllarının sunulması için sanıklar müdafiine süre verilmesi ve senet asılları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinden..." bahisle itirazın reddine dair merci kararının kanun yararına bozulması talep olunmuş ise de; yargılamanın yenilenmesi talebini konu alan dilekçede belirtilen nedenlerin, yargılama sırasında alınan savunmalarda da dile getirilen ve mahkemece kabul edilmeyen hususlara ilişkin olduğu, bu doğrultuda yargılama aşamasında yerel mahkemece temas edilen, bilgi sahibi olunan, incelenen, hüküm verilirken göz önüne alınan ve istinaf aşamasında da değerlendirilen olaylara ilişkin olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı, keza aslı aşamalarda ele geçirilemeyen senetlerin, hükümlüler hakkındaki mahkûmiyet kararlarının kesinleşmesinden kısa bir süre sonra hükümlüler müdafi tarafından ibraz edildiği, suça konu senetler dışında başkaca deliller de esas alınmak suretiyle hükümlülerin mahkûmiyetlerine karar verildiği dikkate alındığında; yargılamanın yenilenmesi kurumu, kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasa yolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olmasının gerektiği, dosya kapsamına ve ileri sürülen hususlara göre 5271 sayılı Kanun'un 311. maddesinde sınırlı olarak sayılan sebeplerden herhangi birisinin gerçekleşmediği anlaşılmakla; kanun yararına bozma istemindeki düşünce yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.

II. KARAR

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,

Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.04.2025 tarihinde karar verildi.