T.C.
Yargıtay
4. Ceza Dairesi
2021/17836 E., 2023/25607 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/10 E., 2016/108 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararı ile sanık hakkında hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile 62 nci, 52 nci maddeleri uyarınca 7.080,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; sübuta, eksik, inceleme sonucu hüküm kurulduğuna, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın, doktor olan katılana yerine getirdiği görev nedeniyle aleni sayılan hastane koridorunda "Hastama bakmıyorsun, senin gibi doktor olmaz olsun, ananı, avradını, bacını, dinini, imanını sinkaf edeyim, o... çocuğu doktor." şeklinde sözler söyleyerek hakaret ettiği iddia ve Yerel Mahkemece kabul olunmuştur.
IV. GEREKÇE
Sanığın Temyiz Sebepleri ve Sair Yönlerden Yapılan İncelemede
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, sanığın temyiz sebepleri ile sair yönlerden yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1. 5271 sayılı Kanun'un 148 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "Müdafii hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz" ve aynı Kanun'un 213 üncü maddesinde yer alan "Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir." şeklindeki yasal düzenlemelere göre; sanığın önceki ifadesinin duruşmada okunmasının ilk koşulunun iki ifade arasında çelişki bulunması, ikinci koşulun ise sanığın önceki ifadesinin; hakim, mahkeme ya da Cumhuriyet savcısı tarafından alınması veya kollukta alındığı taktirde ise ifadeye müdafiinin katılması olduğu, somut olayda her ne kadar sanık kolluk beyanında "İt oğlu it dedim." şeklinde söylediğini tevilli ikrar etmiş ise de bu ifadenin müdafii huzurunda alınmadığı, duruşmada da böyle bir söz söylemediğini beyan etmesi nedeniyle sanığın kolluk ifadesinin duruşmada okunamayacağı ve hükme esas alınamayacağının anlaşılması karşısında, sanığın müdafisiz kolluk ifadesinin dışlanması yerine hükme esas alınması,
2. Sanığın, katılana "...dinini, imanını sinkaf edeyim." diyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin, 5237 sayılı Kanun'un 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde düzenlenen kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret suçunu da oluşturduğu, birden fazla nitelikli hal ihlaline neden olan sanık hakkında aynı Kanun'un 3 üncü maddesindeki orantılılık ilkesi ve 61 inci maddesindeki ölçütler dikkate alınarak, belirlenen temel cezada asgari hadden uzaklaşılması gerektiği gözetilmeyerek eksik ceza tayin edilmesi nedeniyle, karar hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun'un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname'ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun'un 8 inci maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının dikkate alınmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.12.2023 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
7. Ceza Dairesi
2011/1567 E., 2013/10237 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 sayılı yasaya aykırılık
HÜKÜM : Hükümlülük ve müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
1. Sanık ... 'in temyizine yönelik yapılan incelemede; Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre, sanık ...'in yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hakkındaki hükmün istem gibi oybirliği ile ONANMASINA,
2. Sanık ...'in temyizine gelince; Sanığın, hazırlıkta verdiği savunmasına dayanılmak suretiyle mahkumiyet hükmü tesis edilmiş ise de, sanık ... soruşturma aşamasında müdafi hazır olmaksızın alınan, 22.12.2006 tarihli kolluk ifadesinde, kardeşi olan sanık ...'in seyyar tezgahta satış yaptığı sırada ele geçirilen davaya konu eşyanın kendisine ait olduğunu beyan ettiği, yargılama aşamasında, 10.12.2007 günlü duruşma ifadesinde," trafik kazası geçirmiştim, hastanede yatıyordum, bu nedenle bana ait CD leri kardeşim ... benim adıma satıyordu, ancak benim kendisine teslim ettiğim CD ler orijinal CD idi, diğerlerinden haberim yoktur, " şeklinde beyanda bulunmuş olup, 14.07.2008 günlü alınan savunmasında ise "Ben tekel büfesi çalıştırıyorum, olay tarihinde kardeşim ... pazarda tezgahta CD satarken yakalanmış, abi senin iş yerin var, sana bir şey olmaz, bu CD 1er senin diyelim dedi. Bunun üzerine, bana ait olduğunu söyledim. Ancak, bu CD'ler ile bir ilgim yoktur. Kardeşim satar " şeklinde beyanda bulanarak, duruşmadaki savunmalarında atılı suçlamayı kabul etmediği anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK'nun 148/4. maddesinde " Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz." şeklinde; 213/1. maddesinde ise "Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hakim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir." şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
Bu hükümler uyarınca, müdafi hazır olmaksızın alınan kolluk ifadeleri duruşmada dikkate alınamayacak, okunamayacak, kolluk ifadesi ile yargılamada alınan savunma arasında çelişkinin bulunması halinde kolluk ifadesi okunmak suretiyle çelişkinin giderilmesi yoluna da gidilemeyecektir. Esasen, müdafi hazır olmaksızın alınan kolluk ifadesi mahkemede sanık tarafından doğrulanmadıkça hukuki değerden yoksun bulunduğundan, ortada bir çelişkinin varlığından da söz edilemeyecektir. Yine, bu tür ifadeler hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme de esas alınmayacaktır.
Anlatılan nedenlerle, olay anında, olay yerinde bulunmayıp, kardeşinden ayrı yerde ikamet eden ve ayrı işte çalışan sanık ...'in atılı suçu, kardeşi olan sanık ... ile birlikte işlediklerine dair, inkara yönelik beyanı karşısında sanık ... ...'in mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından beraatına, karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şeklide hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık ...'in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.04.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesine ait 05.05.2009 tarihli 2007/142 esas ve 2009/271 sayılı sanık ... ...'a ilişkin mahkumiyet kararına ilişkin olarak gösterilen yasal gerekçeler gözönüne alındığında, mahkumiyet kararı yerinde görüldüğünden sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.10.04.2013