Tarihi eser kaçakçılığından muzdarip ülkelerin arasında başı çektiğimiz söyleniyor, doğru mu?

Tarihsel, kültürel ve dinsel miras kaçakçılığı bir boru hattına benzer. Bir ucunda bu miras konusunda varsıl, ama ekonomik açıdan yoksul olan ‘kurban ülkeleri’ yer alır. Öteki ucunda ise bu miras konusunda yoksul, ama ekonomik açıdan varsıl olan ‘Pazar ülkeleri’ yer alır. Türkiye kurban ülkelerin başında geliyor.

Türkiye’nin peşine düştüğü tarihi eserlere örnek verir misiniz?
Cumhuriyet dönemini dikkate alacak olursak Antalya-Kumluca’dan kaçırılan Washington’daki ‘Sion Hazinesi’, aynı yöreden bir altın haç St. Petersburg’da, Perge’den Yorgun Herkül Heykeli’nin üstü Boston’da…

Kaçırılan en büyük eserler hangileri?
Osmanlı döneminde Fethiye’den kaçırılan Nereidler Anıtı ve heykelleri, Bodrum’dan giden Halikarnassos mozolesinin parçaları, Datça Knidos’tan çeşitli heykeller Londra’da… Berlin’de de Bergama’dan Zeus Sunağı var.

Bunların iadesi mümkün mü?
Cumhuriyet döneminde kaçırılanlar gereken ilgi gösterilirse her an iade edilebilir.

Bunun için ne yapmak, ne gibi adımlar atmak gerekiyor?
Azimle, ciddiyetle üzerine yürümek ve bu konuda görevliler arasında sıkça tayinler yapmamak olabilir. Her yeni gelen sıfırdan başlayınca, olduğumuz yerde dönüyoruz.
Bu konuda bugüne değin inişli çıkışlı tutarsız bir grafik izlendi. İadesi sağlanan önemli tarihsel miras arasında Karun Hazinesi, Elmalı Definesi, Erdek arkaik torsosu ve bazı İslami eserler var. Tabii bu arada ikincil bazı eserler de geri alındı ya da verildi.

Tarihi eser kaçakçılığının önlenmesi için yeterli tedbir alınıyor mu?
2863 sayılı yasa bu konuda çeşitli cezalar öngörüyor. Ancak sorun, çoğu yargıcımızın olaya önem vermeyişinden kaynaklanıyor. Bu bir anlamda teşvik edici oluyor. Örneğin, polis ya da jandarma üç kaçakçıyı ellerinde metal detektör ve eserlerle yakalıyor. Mahkemeye sevk ediyor. Yargıç daha ilk duruşmada bu kişilerin tutuksuz yargılanmalarına karar veriyor. Sonra da “bir daha yapma emi!” der gibi salıveriliyorlar. Yasalar var uygulamada caydırıcılık yok. 
Bu konuyu devletin ciddi olarak ele alması ve ilkokuldan başlayarak eğitim vermesi gerekiyor. Günümüzde aşırı dinciliğin olduğu İran’da dahi bu çok tanrılı uygarlıkların eserlerine göz bebeği gibi bakılıyor. Arkeoloji ve sanat tarihi mezunlarından tarihsel, kültürel, dinsel mirası koruyacak, bir anlamda ‘itfaiye-ilkyardım’ gibi çalışacak ve anında müdahale, kurtarma kazıları yapacak ayrı bir örgüt kurulabilir. Bu iş müzecilere verilmiş. Müzecilerin 40 tane işi olunca asli görevlerini bile yapamıyorlar. Bu yapılanma değişmelidir. En önemlisi de metal detektör satışı engellenmelidir.

Kaçırılan bir tarihi eserin ardından “Bizde nasılsa onlardan daha çok var” diye düşünenler oluyor. Sizce ülkemizde tarihi esere gösterilen önem neden bu kadar az?
Eğitim… Basının ilgisi… Berlin’den sfenksin geri geleceği bir-iki gazete dışında tek sütun olarak yayımlandı. Buna karşılık ünlü bir TV dizi oyuncusu bayanın bacağı görünen resmi sekiz sütun… Bu konuda basınımızın suçu büyük… Şu anda müzeler haftasındayız. Neler yapılıyor bilen var mı?

ÖZGEN ACAR KİMDİR?

Türkiye’nin tarihsel ve kültürel  mirasının korunması ve aralarında  Karun Hazinesi ile Elmalı  Definesi’nin de bulunduğu,  Türkiye’den kaçırılan eserlerin  geri getirilmesi konusunda yıllarca  süren araştırma ve çalışmalar  yapmış bir isim Özgen  Acar. 1996 yılında Boğaziçi  Üniversitesi’nce Onursal  Doktor Unvanı ile ödüllendirilen  Özgen Acar, tarihsel,  kültürel ve dinsel mirasın  korunması konusunda  Roma’da yapılan uluslararası  UNIDROIT toplantılarına  katılan Türk  heyetinde, Dısişleri  Bakanlığı Danışmanı  olarak bulunmuştu. (Radikal)


Resim: Helenistik dönemden kalma Zeus Sunağı, Bergama dan Berlin Pergamon Müzesi ne kaçırıldı.