Kimyagerler de bu yönde kanaat bildirmişti. 1980 öncesi yaygın olarak kullanılan DDT'nin, o dönem yaşayan kilolu insanların vücutlarında tespit edilmesinin normal olduğu belirtilmişti. Polonyum adlı radyoaktif maddenin ise çevresel etkenler vesilesiyle vücuda girdiği kanaatine varıldı. Kefende bile zehirli madde tespit edilmesi radyoaktif maddelerin çevresel faktörler konusunda kanaat oluşmasında etkili oldu. İki radyoaktif madde için Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nden uzman desteği alındı.
TÜBİTAK DA DESTEK VERDİ
Kurul, Kadmiyum maddesi için Adli Tıp'taki çalışmalar sırasında elde edilen 4 farklı ve birbiri ile çelişen sonuç için ise TÜBİTAK'ın Gebze'deki Marmara Araştırma Merkezi'nden yardım aldı. Mezardan alınan bulgular bu merkezde incelendi. Merkezden gönderilen sonuçlara göre zehirlenmeyi kanıtlayacak dozda bulgulara rastlanmadı. Bu dört maddeye ilişkin sonuçlar Özal'ın zehirlenerek ölmediği yönünde kanaat oluşturdu. Kesin rapor önümüzdeki hafta içi yazılarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilecek. Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu'nun ulaştığı sonuçlar Özal'ın zehirlendiği yönündeki iddia ve söylentileri boşa çıkardı.
DDT'nin bulunması normal
DDT maddesinin 1970'li, 80'li yıllarda sebze ve meyvelerde olduğu için o zaman yenilen sebze meyvelerden karaciğere geçmiş olabileceği, bunun normal olduğu belirtilmişti. Uzmanlar, Polonyum 210 ve Amerikyum 241'in de alfa radyoaktif elementler olduğunu, cesetlerde çıkabileceğini söylemişti. Uzmanlar, "Amerikyum 241'in yarı ömrü 458 yıl. 19 yıl kalması mümkün. Polonyum'un yarı ömrü 138 gün (4.5 ay). Kadmiyumun ise sigaradan egzoza her şeyde bulunduğu ve Özal'ın naaşında da çıkmasının normal olduğu belirtilmişti.