Dönemin Ankara Barosu Başkanı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan'ın da aralarında bulunduğu 11 yönetim kurulu üyesi hakkında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın 24 Nisan 2020 tarihindeki Cuma hutbesinin içeriğiyle ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle inceleme başlatıldı. Adalet Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesi üzerine Erinç Sağkan ve o dönem Ankara Barosu Genel Sekreteri olan Ankara Barosu Başkanı Kemal Koranel'in de aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında 'Kamu görevlisine dini inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret' suçundan 1 yıldan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Mahkeme Başkanı, “Dosya bize düştü. Bize geldi. İddianameyi kabul mabül yok, doğrudan geldi bize” dedi ve salonda gülüşmeler yaşandı.

9 SANIK HAZIR BULUNDU

Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk celsesine tutuksuz sanıklardan 9’u katılırken, mazeret bildiren 2 sanık katılmadı. Sanıkların müdafiliğini 3 avukat üstlenirken, müşteki Prof. Dr. Ali Erbaş’ı temsilen 2 avukat hazır bulundu. Sanıklara destek için onlarca avukat duruşmayı takip etti. İddianamenin özetinin okunmasının ardından savunmalara geçildi.

SAĞKAN: ELEŞTİRİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KULLANDIK

Savunmasını yapan TBB Başkanı Erinç Sağkan, 22 yıldır duruşma salonlarında görev yaptığını, ilk kez sanık sandalyesinde oturduğunu belirterek, "İddianamede suçlamanın ne olduğu somut olarak yer almamış. Kullanılan hangi ibarelerle hakaret suçunu işlediğimiz belirtilmemiş. Açıklama yanlış bulunabilir, çok ağır eleştirilebilir; ancak açıklamanın suç unsuru içermediğini tüm hukukçular bilir. Diyanet İşleri Başkanının toplumun bir kesimini hedef gösteren, bilimsel verilerden uzak ayrımcılık ve nefret söylemine karşı Avukatlık Kanunu 76’ncı ve 95’nci maddesi gereği görevimizi yerine getirerek bu açıklamayı yaptık. Açıklamada kullanılan ifadeleri benzer durumlarda Ortaçağ'da yaşanan hedef göstermeler sonucu yaşanan trajedileri örnek olması için kullandık. Eleştiri ve düşünce açıklama özgürlüğünü kullandık. Açıklamanın hakaret içermediği ve kutsal değerleri aşağılamadığı açıktır. Hakkımda beraat kararı verilmesini talep ediyorum" dedi.

'AÇIKLAMA HAKARET KASTI İLE YAPILMAMIŞTIR'

Savunmasını yapan Ankara Barosu Başkanı Kemal Koronel ise yapılan açıklamada suçun yasal unsurlarının oluşmadığı belirterek, "İddianamede kişinin onur ve saygınlığının rencide edecek somut bir olgu ve isnat yoktur. Açıklama, Diyanet İşleri Başkanına hakaret maksatlı yapılmamış, barolara tanınan hukuk ve insan hakları savunma görevi nedeniyle kanun gereği yapılmıştır. Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma maksatlı yapılan açıklama ifade özgürlüğü ve düşünceyi açıklama niteliğindedir. Bu açıklamanın eleştiri hakkının kullanılması kapsamında değerlendirilmesi gerekirdi. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum" dedi.

Diğer sanıklar da açıklamanın suç unsuru içermediğini, ilgili maddenin barolara verdiği yetki ile toplumun bir kesimini hedef gösteren, ayrımcılık ve nefret söylemine karşı, düşünce özgürlüğünü kullanmak olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

ESKİ AİHM YARGICI TÜRMEN SAVUNDU

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Avukat Rıza Türmen, sanıklar adına yaptığı savunmada; “Dava konusu iki beyan mevcuttur. İlk beyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın cuma hutbesinde söylediği sözler, diğer beyan da Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin yaptığı açıklama. Bu beyanları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında değerlendirmek istiyorum” dedi.

Türmen, Erbaş’ın eşcinseller ve nikahsız yaşayanları hedef alan açıklamasının “nefret söylemi” olduğunu belirterek, “Diyanet İşleri Başkanı’nın eşcinsel ve evlilik dışı birliktelik yaşayan kişilere karşı mücadele çağrısı içeren, bir kesimi ayrıştıran açıklaması AİHM içtihatları çerçevesinde nefret söylemidir…. AİHM nefret söylemi ya da nefrete teşvik için şiddet aramayacağını ifade etmiştir. Yetkililerin nefret söylemine karşı önlem almaları gerektiğini belirtmiştir. Cinsel yönelime ayrımcılık ile ırk, kökene yönelik ayrımcılığı bir tutmuştur” diye konuştu.

Türmen, Erbaş’ın “cinsel yönelimi hedef alan söylemlerine” ilişkin “Ne ilktir, ne tek kelimedir. Sistematik niteliktedir” dedi.

Türmen, “Devlet görevlilerinin nefret söyleminden kaçınmaları gerekir. Devletin bir pozitif sorumluluğu vardır. Nefret söylemine ilişkin soruşturma açmalıdır. Bu olayımızda devlet hem negatif hem de pozitif sorumluluğunu yerine getirmemiştir” dedi.

“BARO YÖNETİM KURULU ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YERİNE GETİRDİ”

Türmen baronun açıklamasının nefret söylemiyle mücadele kapsamında olduğunu ifade ederek, “Baronun açıklamasında nefret söyleminin kan ve şiddete yol açabilecek endişeyi yansıtmaktadır. Devlet söylemiyle yasal yolların yanında bunun zararlarını ortadan kaldıracak söylemelerle de mücadele edilmelidir. Tam baronun yaptığı da budur. Baro yönetim kurulu kendilerine düşen görevi yerine getirmiştir” dedi.

“BÖYLE BİR USUL YOK” ATIŞMASI

Avukat Bülent Yücetürk, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili sözlerini anımsattı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın avukatı Mahmut Acerce, “Böyle bir usul yok. İddianame dışına çıkıyor” dedi. Mahkeme Başkanı da Acerce’ye “Asıl böyle bir usul yok. Size söz verdiğimde ‘Böyle bir usul yok’ diyebilirsiniz. Savunma yapıyor” karşılığını verdi. Yücetürk savunmasına devam etti.

Diyanet İşleri Başkanlığı Avukatı Mahmut Acerce, Erbaş’ın hutbesinden söylemlerinin kendisinin değil, Kur’an- Kerim’de yer aldığını açıkladı. Acerce, Ankara Barosu yönetiminin “niyet okuduğunu” belirterek; “Bizler hukukçu olarak ne zaman niyet okumaya başladık. Müvekkilim bir hutbe ifade ediyor. Sonraki adım, elinde meşalelerle cadı avına çıkacaksın. Sonra de hukukçuyuz diyeceğiz… Ben Diyanet İşleri Başkanı’nın bütün cümlelerine katılıyorum. Sonra ben düşüncelerimden dolayı üyesi olduğum baro tarafından kınanıyorum. Ben bu kınamayı ifade özgürlüğü olarak görmüyorum” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşaviri Bekir Korkmaz, sadece Erbaş değil tüm din görevlileri adına suç duyurusunda bulunduklarını ifade ederek, “Hukukun üstünlüğünü savunan baro eliyle halkımız kışkırtılmaya çalışılmıştır” dedi ve sanıkların cezalandırılmasını istedi.

“AMERİKAN FİLMİNDEKİ GİBİ İTİRAZ EDİYORUM MU DİYELİM”

Korkmaz, hakimin sanık avukatlarına karşı müdahalede bulunmadığını, savunma sınırlarının aşıldığı söyledi. Mahkeme Başkanı ise “Amerikan filmlerindeki gibi itiraz ediyorum mu diyelim. Herkes sırası gelince konuşuyor” karşılığını verdi.

“KAMU GÖREVLİSİNE ELEŞTİRİ MAHİYETİNDE”

Baro Yönetim Kurulu üyesi sanık Burcu Mine Gargın, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın açıklamasına karşı insan haklarını savunmak kastıyla hareket ettiğini kaydederek, “Şiddete çağırmadan, ayrıştırmadan, hakaret etmeden eleştiri kapsamındadır… Kamu görevlisine eleştiri mahiyetindedir. Katılanın kamu görevi nedeniyle eleştiriye katlanma zorunluğunu bulunmaktadır” dedi.

Baro Yönetim Kurulu üyesi sanık Çağrı Eryılmaz Avukatlık Kanunu’ndaki hükümleri anımsatarak, “Diyanet İşleri Başkanı’nın toplumun bir kesimini hedef gösteren ve mücadele çağrısından sonra yönetim kurulumuz davaya konu açıklamayı yaptı. Eleştiri yapmak demokratik toplum düzeni gereğidir. Buna katlanmak da (kamu görevlisinin) görevidir” dedi.

Baro Yönetim Kurulu üyesi sanık Özgen Hindistan, “Herkesçe dinlenen kamu görevlisinin öyle bir şeyi söylemesi kadına, çocuğa şiddeti arttırmaktadır. Kişisel olarak da olsa aynı bildirinin altına imza atarım. Hoşgörüyü bütünleştirici beyefendi bulunması gereken kamu görevlisinin şiddete verecek açıklaması yapmasına karşı biz de açıklamamızı yaptık” diye konuştu.

Diğer yönetim kurulu üyeleri de açıklamalarının eleştiri kapsamında olduğunu belirterek, haklarında beraat kararı verilmesini istediler. Sanıkların hepsi savunmalarında hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumak için bu açıklamayı yaptıklarını vurguladı.

ERBAŞ, KATILMA TALEBİNDE BULUNDU

Sanık avukatlarının savunmalarının ardından söz alan Ali Erbaş’ın avukatı şikayetlerinin devam ettiğini belirterek, sanıkların cezalandırılmalarını talep etti. Erbaş’ın avukatı ayrıca müvekkili ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın duruşmaya katılma taleplerini içeren dilekçelerin mahkemeye yazılı olarak sunulduğunu da belirtti. Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, katılma taleplerinin bir sonraki celse değerlendirilmesine ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.