Anlaşmalı boşanma, Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 166/3 hükmü uyarınca, eşlerin evlilik birliğini karşılıklı rıza ile ve boşanmanın tüm hukuki sonuçları üzerinde anlaşarak sona erdirmelerini sağlayan bir yoldur. Bu süreçte hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolü, boşanmanın gelecekteki tüm hukuki ve mali sonuçlarını belirleyen, taraflar için bağlayıcı nitelikte kritik bir belgedir. Protokolün eksiksiz, hukuka uygun ve tarafların gerçek iradelerini yansıtacak şekilde hazırlanması, ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçmek ve tarafların haklarını güvence altına almak açısından büyük önem taşır. Bu makalede, anlaşmalı boşanma protokolünün geçerlilik şartları, protokolde mutlaka yer alması gereken maddeler ve özellikle velayet, kişisel ilişki, maddi ve manevi tazminat hususları Yargıtay içtihatları ışığında detaylı olarak incelenecektir.
YASAL ÇERÇEVE
Anlaşmalı boşanmanın temelini oluşturan Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin üçüncü fıkrası, bu boşanma türünün şartlarını açıkça ortaya koymaktadır:
Anlaşmalı boşanma için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi ve hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi gerekmektedir. En kritik nokta ise, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemenin hâkim tarafından uygun bulunmasıdır. Hâkim, tarafların ve özellikle çocukların menfaatlerini gözeterek bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir ve bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur.
Yargıtay içtihatları, anlaşmalı boşanma protokolünün sadece bir dilekçe eki olmaktan öte, mahkeme kararının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve infaz edilebilir nitelikte olması gerektiğini vurgular. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2012/22825 E., 2013/9417 K. sayılı kararında, anlaşmalı boşanma için duruşma dışında hazırlanan protokolün sunulmasının yeterli olmadığı, eşlerin bizzat duruşmaya katılıp iradelerini hâkim önünde açıklamaları gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2020/1714 E., 2020/5488 K. sayılı kararında, anlaşmalı boşanma hükmünün kesinleşmesi ile birlikte boşanma protokolünde taraflara yüklenilen edimlerin boşanmanın ayrılmaz bir parçası haline geldiği ve bu edimlerin yerine getirilmesi aşamasında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda protokolün özel hukuk sözleşmeleri gibi yorumlanamayacağı belirtilmiştir. Bu durum, protokolün ne kadar titizlikle hazırlanması gerektiğini açıkça göstermektedir.
Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Geçerlilik Şartları
Bir anlaşmalı boşanma protokolünün hukuken geçerli sayılabilmesi için aşağıdaki temel şartların eksiksiz yerine getirilmesi zorunludur:
1. Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması: TMK m. 166/3 hükmü gereği, anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evliliğin fiilen en az bir yıl sürmüş olması şarttır. Bu süre, dava açıldığı tarihte tamamlanmış olmalıdır.
2. Eşlerin Birlikte Başvurması veya Birinin Diğerinin Davasını Kabul Etmesi: Taraflar, ya mahkemeye birlikte başvurarak anlaşmalı boşanma davası açmalı ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eş kabul etmelidir.
3. Hâkimin Tarafları Bizzat Dinlemesi: Hâkim, tarafların iradelerinin serbestçe ve baskı altında kalmadan oluştuğuna kanaat getirmek amacıyla onları duruşmada bizzat dinlemek zorundadır. Bu, anlaşmalı boşanmanın en temel şartlarından biridir ve vekil aracılığıyla yerine getirilemez.
4. Boşanmanın Mali Sonuçları ve Çocukların Durumu Hakkında Anlaşma: Protokolde, nafaka (iştirak ve yoksulluk), maddi ve manevi tazminat, velayet, kişisel ilişki ve mal paylaşımı gibi boşanmanın tüm Fer’i ve mali sonuçları üzerinde tarafların tam bir mutabakata varmış olması gerekmektedir.
5. Hâkimin Anlaşmayı Uygun Bulması ve Gerekirse Değişiklik Yapması: Hâkim, tarafların sunduğu protokolü, özellikle çocukların menfaatleri açısından değerlendirir. Protokolün çocukların üstün menfaatine aykırı olduğunu tespit ederse, bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabul edilmesi halinde boşanmaya hükmolunur.
6. Protokolün Mahkeme Kararının Hüküm Fıkrasında Yer Alması: Yargıtay, protokol hükümlerinin infazda duraksama yaratmaması için mahkeme kararının hüküm fıkrasında açıkça yer alması gerektiğini belirtmektedir. Protokole atıf yapmak yeterli görülmemektedir.
PROTOKOLDE MUTLAKA YER ALMASI GEREKEN MADDELER VE DETAYLI DÜZENLEMELER
Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alması gereken temel maddeler ve bu maddelerin nasıl detaylandırılması gerektiği aşağıda, özellikle velayet ve tazminat hususlarına ağırlık verilerek açıklanmıştır:
1. Velayet ve Kişisel İlişki
Müşterek çocukların velayeti, anlaşmalı boşanma protokolünün en hassas ve önemli unsurlarından biridir.
Protokolde, müşterek çocuk/çocukların velayetinin hangi eşe bırakılacağı açıkça ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilmelidir. Velayet kendisine bırakılmayan eş ile çocuklar arasındaki kişisel ilişki de çocuğun üstün menfaati esas alınarak son derece detaylı ve uygulanabilir bir şekilde düzenlenmelidir. TMK m. 182, bu konuda hâkime geniş bir takdir yetkisi tanır ve çocuğun menfaatlerini ön planda tutar.
Kişisel ilişki düzenlemesinde aşağıdaki hususlar, olası uyuşmazlıkları engellemek adına titizlikle ele alınmalıdır:
Yargıtay, kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun menfaatini her zaman ön planda tutar. Çocuğun yaşı, gelişim düzeyi, okul durumu ve istekleri dikkate alınarak en uygun düzenlemenin yapılması esastır.
2. Nafaka
Nafaka, anlaşmalı boşanma protokolünde düzenlenmesi gereken bir diğer önemli konudur. Türk Medeni Kanunu'nda üç tür nafaka bulunmaktadır:
- İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası): Velayet kendisine bırakılmayan eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması zorunluluğudur (TMK m. 182). Bu nafaka, çocuğun menfaatleri doğrultusunda belirlenir ve tarafların mali durumları dikkate alınır. Protokolde, iştirak nafakasının miktarı, ödeme şekli (aylık, üç aylık vb.) ve ödeme tarihi açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, nafakanın her yıl belirli bir oranda (örneğin, TÜFE oranında veya belirli bir yüzde ile) artırılacağına dair bir madde de eklenebilir. Bu artış oranı, enflasyon karşısında nafakanın değerini koruması açısından önemlidir.
- Yoksulluk Nafakası: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak isteyebileceği nafakadır (TMK m. 175). Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Protokolde, yoksulluk nafakasının miktarı, ödeme şekli ve ödeme tarihi belirtilmelidir. Yoksulluk nafakasının süresiz olduğu unutulmamalıdır. Ancak, TMK m. 176'ya göre, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi, evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılabilir. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2016/19622 E., 2017/8097 K. sayılı kararında, anlaşmalı boşanma protokolünde kararlaştırılan nafakanın artırılması talebinde, ahde vefa ilkesi gereğince uyarlama şartları gerçekleşmediği müddetçe nafakanın değiştirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, nafaka miktarlarının belirlenmesinde güncel ekonomik koşullar ve gelecekteki olası değişiklikler göz önünde bulundurularak gerçekçi bir değerlendirme yapılmalıdır.
3. Maddi ve Manevi Tazminat
Maddi ve manevi tazminat, boşanmanın en önemli mali sonuçlarından biridir ve anlaşmalı boşanma protokolünde bu hususun açıkça düzenlenmesi büyük önem taşır. TMK m. 174, tazminat taleplerinin hukuki dayanağını oluşturur.
Anlaşmalı boşanma protokolünde, tarafların birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talep edip etmedikleri, talep ediyorlarsa miktarı, ödeme şekli (tek seferde veya taksitler halinde) ve ödeme tarihi açıkça belirtilmelidir. Eğer taraflar tazminat talebinde bulunmayacaklarsa, bu durumun da protokolde "tarafların birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmamaktadır" şeklinde açıkça ifade edilmesi, ileride bu konuda dava açılmasını engellemek açısından kritik öneme sahiptir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2014/589 E., 2015/2784 K. sayılı kararında, kesinleşen boşanma protokolünde tarafların birbirlerinden tazminat ve benzeri talep haklarının olmadığı kararlaştırıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar, protokolde tazminat taleplerinin açıkça reddedilmesinin hukuki sonuçlarını göstermektedir.
4. Mal Rejiminin Tasfiyesi ve Mal Paylaşımı
Türk Medeni Kanunu'na göre, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır (TMK m. 202). Boşanma halinde mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179). Anlaşmalı boşanma protokolünde, eşlerin evlilik birliği içinde edindikleri malların (taşınmazlar, araçlar, banka hesapları, hisse senetleri vb.) nasıl paylaşılacağı detaylı olarak belirtilmelidir. Bu, boşanmanın ferilerinden olmamakla birlikte, tarafların iradesiyle protokole dahil edilebilir ve bu sayede ayrı bir mal rejimi davası açılmasına gerek kalmaz.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2016/2660 E., 2018/12125 K. sayılı kararında, anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması ve bu yöndeki anlaşmanın geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça belirlemiş olmaları gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenle, mal paylaşımı maddesi hazırlanırken her bir malvarlığı değerinin (ev, araba, banka hesabı vb.) açıkça belirtilmesi ve kime kalacağının netleştirilmesi önemlidir.
5. Ziynet Eşyaları
Ziynet eşyaları, genellikle kadına ait kişisel mal olarak kabul edilir. Ancak, anlaşmalı boşanma protokolünde bu konuda da bir düzenleme yapılması, ileride doğabilecek uyuşmazlıkları engeller. Ziynet eşyalarının kimde kalacağı, iadesi veya bedelinin ödenmesi gibi hususlar protokole eklenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2014/589 E., 2015/2784 K. sayılı kararında, boşanan eşlerin kişisel eşya ve ziynetlere ilişkin taleplerinin boşanmanın ferisi niteliğinde olmadığı ve bu nedenle anlaşmalı boşanma protokolünün söz konusu maddeleri içermesi gerekmediği belirtilmiştir. Ancak, tarafların bu konuda anlaşarak protokole dahil etmeleri mümkündür.
6. Ortak Konutun Durumu
Evlilik birliği içinde kullanılan ortak konutun boşanma sonrası durumu da protokolle düzenlenebilir. Konutun kime kalacağı, satılıp gelirinin paylaşılması, kira bedeli ödenmesi gibi seçenekler değerlendirilebilir.
7. Soyadı
Boşanan kadının soyadı konusunda da protokole bir madde eklenebilir. Kadın, evlenmeden önceki soyadını kullanma hakkına sahiptir. Ancak, hâkimden kocasının soyadını kullanmaya devam etme izni de isteyebilir. Bu durumun protokole yansıtılması, kadının boşanma sonrası soyadı konusunda netlik sağlar.
8. Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücreti
Boşanma davasının yargılama giderleri ve tarafların avukatlık ücretlerinin kim tarafından karşılanacağı da protokole eklenebilir. Genellikle anlaşmalı boşanmalarda taraflar kendi vekalet ücretlerini ve yargılama giderlerini kendileri karşılamayı kabul ederler.
Yargıtay İçtihatları Işığında Önemli Noktalar
- Protokolün Hüküm Fıkrasında Yer Alması: Yargıtay, anlaşmalı boşanma protokolündeki eda hükümlerinin, infazda duraksama yaratmaması için mahkeme kararının hüküm fıkrasında açıkça yer alması gerektiğini vurgulamaktadır. Protokole atıf yapmak yeterli görülmemektedir.
- Mal Rejimi Tasfiyesinin Açıkça Belirtilmesi: Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin, duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça belirlenmiş olması gerekmektedir. Muğlak ifadeler, bu tür anlaşmaların geçerliliğini etkileyebilir.
- İrade Beyanının Serbestliği: Tarafların protokolü kendi özgür iradeleriyle imzaladıkları ve mahkeme huzurunda da bu iradelerini teyit ettikleri çok önemlidir. İrade fesadı halleri (hata, hile, ikrah) protokolün iptaline yol açabilir.
- Dürüst Davranma Kuralı: Anlaşmalı boşanma protokolüne güvenerek boşanmayı kabul eden tarafın, daha sonra protokol hükümlerine aykırı taleplerde bulunması, TMK m. 2'de düzenlenen dürüst davranma kuralına aykırılık teşkil edebilir.
SONUÇ
Anlaşmalı boşanma protokolü, eşlerin boşanma sürecini karşılıklı rıza ile ve daha hızlı bir şekilde tamamlamalarını sağlayan önemli bir hukuki belgedir. Protokolün geçerliliği için evliliğin en az bir yıl sürmesi, tarafların boşanma ve ferileri konusunda anlaşması, hâkimin tarafları bizzat dinlemesi ve protokolü onaylaması gerekmektedir. Özellikle velayet ve kişisel ilişki ile maddi ve manevi tazminat hususları, protokolde en detaylı ve açık şekilde düzenlenmesi gereken konulardır. Çocukların üstün menfaati, kişisel ilişki düzenlemesinde her zaman öncelikli olmalı; tazminat talepleri ise kusur, zarar ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde netleştirilmelidir. Mal paylaşımı, ziynet eşyaları, ortak konut ve soyadı gibi diğer hususlar da olası uyuşmazlıkları önlemek adına titizlikle ele alınmalıdır. Yargıtay içtihatları, protokol hükümlerinin mahkeme kararının hüküm fıkrasında açıkça yer alması ve mal rejimi tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma protokolünün hazırlanması sürecinde bir avukattan hukuki destek almak, tarafların haklarını korumak ve sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlamak adına büyük önem taşır.
Av. Selenay Feyza BIKMAZ TÜREN
KAYNAKÇA
- https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=4721&mevzuatTur=1&mevzuatTertip=5 (Türk Medeni Kanunu)
- DEMİRBAŞ, Feride, “Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Taşınmazlar Üzerindeki Aynî Haklara İlişkin Hükümleri ile İlgili Bazı Hukuki Sorunlar”, Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi Dergisi (YBHD), Yıl 5, Sayı 2020/2, s. 559–598.
- DOĞAN, Burak, “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma (TMK m. 166/III) / Agreed Divorce in Turkish Law (TCC Art. 166/III)”, Hakemli Araştırma Makalesi (Peer-Reviewed Research Article), Arş. Gör. Dr. Burak DOĞAN.
- 2. Hukuk Dairesi 2012/22825 E. , 2013/9417 K.
- 2. Hukuk Dairesi 2020/1714 E. , 2020/5488 K.
- 2. Hukuk Dairesi 2012/25949 E. , 2013/11249 K.
- 3. Hukuk Dairesi 2016/19622 E. , 2017/8097 K.
- Hukuk Genel Kurulu 2014/589 E. , 2015/2784 K.
- 8. Hukuk Dairesi 2016/2660 E. , 2018/12125 K.
- 8. Hukuk Dairesi 2016/4790 E. , 2018/13987 K.





