1. ARKEOLOJİK SİT ALANININ TANIMI

Arkeoloji, kelime anlamı olarak Yunanca “arkhaio” ve “logos” kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. Yunanca “arkhaio” kelimesi “eski” anlamına; logos kelimesi ise “bilim” anlamına gelmektedir. Arkeoloji bu iki kelimenin birleşmesiyle  “eskinin bilimi” anlamı taşımaktadır. Arkeolojik sit alanları, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde, Türkiye’nin de taraf olduğu milletlerarası antlaşmalarda ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararlarında tanımlanmıştır. Kısa tanımıyla arkeolojik sit alanları “koruma gerektiren özel nitelikli alanlardır.”

658 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararı’ndaki tanımına göre arkeolojik sit; “İnsanlığın varoloşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanlardır.” Şeklinde tanımlamaktadır.

Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun 658 Sayılı İlke Kararıyla arkeolojik sit alanları üç derecede tanımlanmıştır.

A) 1. DERECE ARKEOLOJİK SİT ALANI

1.Derece arkeolojik sit alanları korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarıdır. İlke kararında bu alanlarda kesin surette yapılaşmaya izin verilemeyeceği, imar planlarında da aynen korunacak sit alanı olarak belirleme yapılacağı, bilimsel amaçlı kazıların dışında hiçbir kazı yapılamayacağı belirtilmiştir. Ancak istisnaları mevcuttur. Şöyle ki;

a) Resmi ve özel kuruluşlarca zorunlu durumlarda yapılacak alt yapı uygulamalarında müze müdürlüğünün görüşüyle ve varsa kazı başkanının görüşüyle konu koruma kurulunca değerlendirilebilecek,

b) Bu alanlarda yeni tarım alanları açılmadan, sadece sınırlı tarımsal faaliyetlerin ve seracılığın devam edebileceği,

c) Höyük ve Tümülüslerin olduğu yerlerde mevcut ağaçların ürünlerinin alınabilmesinin dışında hiçbir faaliyet yapılamayacağı,

d) Maden ocakları açılmamasına, taş toprak kum alınmamasına, toprak cüruf vs. atık dökülmemesine,

e) Yol, meydan, WC, otopark, kulübe gibi yapımların koruma kurulu izni ile yapılabileceği

f) Halen kullanılan umuma açık mezarlıklarda sadece defin işlemi yapılabileceği,

g) Koruma kurulundan izin almak suretiyle tevhit ve ifraz yapılabileceğine karar verilmiştir.

562 sayılı ilke kararı ile bu maddeye eklenen g fıkrasına göre ise;

h) Olağan hayatı durduracak ya da kesintiye uğratacak şekilde kamu düzeni ve güvenliğinin bozulması durumunda, yapılmasında zorunluluk bulunan geçici uygulamalara izin verilebileceğine karar verilmiştir.

B. 2. DERECE ARKEOLOJİK SİT ALANI

Esas itibariyle 1.derece arkeolojik sit alanıyla benzerdir. Koruma ve kullanma koşulları koruma kurulları tarafından belirlenen, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarıdır. Yine bu alanlarda da yapılaşmaya izin verilmeyecektir. 2. Derece arkeolojik sit alanı ilan edilen yerlerdeki tescilsiz yapıların basit onarımlarına izin verilebilmekte ancak diğer konular bakımından bu alanlar 1. Derece arkeolojik sit alanları ile aynı kısıtlamaya tabi olacaktır.

C. 3. DERECE ARKEOLOJİK SİT ALANI

Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun 658 Sayılı İlke Kararı ile bu alanlarda koruma ve kullanma kararları doğrultusunda yeni düzenlemelere izin verilebilmektedir.

Bu alanlarda;

a) Geçiş dönemi yapılanma koşullarının belirlenmesine, Geçiş dönemi yapılanma koşullarının belirlenmesinde;

- Öneri yapı yoğunluğunun, mevcut imar planı ile belirlenmiş yoğunluğu aşmamasına,

- Alana gelecek işlevlerin uyumuna,

- Gerekli alt yapı uygulamalarına,

- Öneri yapı gabarilerine,

- Yapı tekniğine ve malzemesine, Mevcut ve olası arkeolojik varlıkların korunması ve değerlendirilmesini sağlayacak bir biçimde çözümler getirilmesine,

b) Varsa onaylı çevre düzeni ve nazım plan kararları ile yerleşime açılmış kesimlerinde arkeolojik değerlerin korunmasını gözeterek, koruma amaçlı imar planlarının yapılmasına,

c) Bu ilke kararının alınmasından önce Koruma Amaçlı İmar Planı yapılmış yerlerde planın öngördüğü koşulların geçerli olduğuna.

ç) (Değişik 18/01/2017 tarih, 29952 sayılı Resmi Gazete, 29/12/2016 tarih ve 663 sayılı İlke Kararı) Bu alanlarda Belediyesince veya Valilikçe inşaat izni verilmeden önce, ilgili müze müdürlüğü uzmanları tarafından sondaj kazısı gerçekleştirilerek, sondaj sonuçlarına ilişkin raporun, kültür varlığının bulunması halinde varsa kazı başkanının görüşleri ile birlikte müze müdürlüğünce koruma kuruluna iletilip kurul kararı alındıktan sonra uygulamaya geçebileceğine,

d) III. Derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenen arkeolojik sit alanlarında koruma kurullarının, sondaj kazısı yapılacak alanlara ilişkin genel sondaj kararı alabileceğine,

e) Taşınmaz kültür varlıklarının mahiyetine tesir etmeyecek şekilde ilgili koruma kurulundan izin almak koşuluyla birleştirme (tevhit) ve ayırma (ifraz) yapılabileceğine,

f) Bu alanlarda, taş, toprak, kum vb. alınmamasına, kireç, taş, tuğla, mermer, kum, maden vb. ocaklarının açılmamasına, toprak, curuf, çöp, sanayi atığı ve benzeri malzemenin dökülmemesine,

g) Ülke enerji üretimine getireceği katkı ve kamu yararı doğrultusunda bu alanlarda koruma kurulunca uygun görülmesi halinde rüzgar enerji santralları yapılabileceğine,

h) Sit alanlarındaki su ürünleri üretim ve yetiştirme tesislerine ilişkin yürürlükteki ilke kararının geçerli olduğuna,

4) (26/03/2015 tarih, 416 sayılı Koruma Yüksek Kurulu kararı) Dalışa Yasak Alanlar ile Çakışan Arkeolojik Sitler: 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 35. Maddesi kapsamında dalışa yasak alan ilan edilen yerlerin arkeolojik sitler ile çakışması durumunda, anılan kanun maddesi kapsamında, alanın sit derecesine göre, yukarıda sayılan müdahalelerin ilgili koruma bölge kurulunun izni doğrultusunda yapılabileceğine izin verilmiştir.

2. ARKEOLOJİK SİT ALANLARINDA TRAMPA USULÜ

2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu’nun 15.maddesinde koruma amaçlı imar planlarında “kesin inşaat yasağı” getirilen alanların takas kapsamında olacağı belirtilmiştir.

Yine Sit Alanların Kalan Taşınmazların Hazine Taşınmazları İle Değiştirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 4. Maddesinde “Sit alanlarından 1. Ve 2. Derece arkeolojik sit alanı ile 1. Derece doğal sit alanı olarak tescil edilen ve 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu yerlerde kalan ve Bakanlık tarafından her yıl belirlenecek trampa programlarına alınan yerlerde bulunan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazlar Hazine taşınmazları ile trampa edilebilir.” Denmiştir. Ancak yönetmeliğe göre Bakanlık izniyle gerçekleştirilen kazıların yapıldığı alanlarda bulunan parsellerde 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planı koşulu aranmayacaktır.

2863 Sayılı Yasanın 15. Maddesine göre “Taşınmaz kültür varlıkları ve bunların koruma alanları” maddedeki esaslara göre “kamulaştırılabilir” . Aynı maddenin birinci fıkrasına eklenen (Ek:17/6/1987 – 3386/5 md; Değişik 25/6/2009-5917/24md.) (f) bendi ile “sit alanı ilan edilen ve 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu parseller, başka hazine arazileri ile müstakil veya hisseli olarak değiştirilebilir.” Şeklinde belirtmek suretiyle sit alanlarına takas imkanı sağlanmıştır.

A) TRAMPAYA KONU EDİLEBİLECEK TAŞINMAZLAR

Sit Alanlarında Kalan Taşınmazların Hazine Taşınmazları İle Değiştirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 4. Maddesine göre:

MADDE 4 – (1) Sit alanlarından, I. ve II. derece arkeolojik sit alanı ile I. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen ve 1/1000 ölçekli onanlı  koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu yerlerde kalan ve Bakanlık tarafından her yıl belirlenecek trampa programlarına alınan yerlerde bulunan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazlar Hazine taşınmazları ile trampa edilebilir.

(2) Bakanlık izniyle gerçekleştirilen kazıların yapıldığı alanlarda bulunan parsellerde 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planı şartı aranmaz.

(3) Ancak;

a) Mülkiyet uyuşmazlığı olan,

b) 26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri gereğince Devletçe dağıtımı yapılan taşınmazlardan sit alanı olarak belirlenen taşınmazlar ile tapu kütüklerinde halen 3573 sayılı Kanun kapsamında kaldığına dair şerh bulunan,

c) 19/10/1989 tarihli ve 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen özel çevre koruma bölgelerinde I. derece doğal sit alanı olarak belirlenen,

ç) Sit alanı olduğuna dair tapu kütüğüne şerh konulduktan sonra, miras ve ölüme bağlı tasarruflar dışında sonradan edinilen,

d) Tapu kütüklerinde sit alanında kaldığına dair şerh dışında başka takyidatlar bulunan,

e) 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında bulunan taşınmazlardan kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında bulunan ve taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalması durumunda ise deniz tarafında kalan,

f) 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında kalan,

g) 22/11/1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununa göre uygulama alanı ilan edilen bölgelerde kalan,

ğ) 18/12/1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında kalıp Milli Savunma Bakanlığınca kamulaştırılması gereken,

h) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında kalan,

ı) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan ve Bakanlıkça kamulaştırılması gereken,

i) 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında kalması nedeniyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca kamulaştırılması gereken,

j) 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında kalan,

k) İmar planında yola, oto parka, yeşil sahaya rastlayan veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri kapsamında sorumlu bulundukları veya bakım ve onarım ile görevli oldukları,

taşınmazlar, Hazine taşınmazları ile trampaya konu edilemez.

B) TRAMPA EDİLEMEYECEK TAŞINMAZLAR

Yine aynı Yönetmeliğin 8. Maddesine göre:

MADDE 8 – (1) Hazine taşınmazlarından;

a) Kamu hizmetlerine tahsisli bulunan,

b) Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup tapuda Hazine adına tescil edilmeleri mümkün olmayan,

c) 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında bulunan,

ç) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında olup, Bakanlıkça, bu amaçla trampası uygun görülmeyen,

d) 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları içinde kalması nedeniyle Çevre ve Orman Bakanlığına tahsisi gereken,

e) 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununa göre uygulama alanı ilan edilen bölgelerde kalan ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce trampası uygun görülmeyen,

f) 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında kalıp Genelkurmay Başkanlığınca trampası uygun görülmeyen,

g) 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında kalan taşınmazlar ile 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun hükümleri gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı emrine geçen,

ğ) Hazineye ait olmayanlarla tevhit şartı olanlar ile Hazinenin hissedar olduğu taşınmazlar hariç 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsisi gereken,

h) 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre tapu tahsis belgesi verilen,

ı) 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında kalması nedeniyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığına tahsisi gereken,

i) 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında kalan,

j) Teferruğ yoluyla edinilen ve edinme tarihinden itibaren bir yıl geçmeyen,

k) Kamulaştırma yoluyla edinilip 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 23 üncü maddesinde yazılı süresi dolmayan,

l) Özel kanun hükümleri gereği kamu kurum ve kuruluşlarına tahsisi, devri, terki ve kullanım hakkı verilmesi gereken,

m) Elbirliği halindeki mülkiyet durumu paylı mülkiyete dönüştürülmeyen,

n) İlgili idare tarafından bu hizmette kullanılmayacağı belirtilen taşınmazlar hariç, imar planlarında bir kamu hizmeti için ayrılmış olan,

o) Kısmi satın alma talebi olan ancak, ifrazı Hazine lehine olmayan,

taşınmazlar trampaya konu edilemez.

3. ARKEOLOJİK SİT ALANLARINDA MÜLKİYET HAKKININ İHLALİ

Arkeolojik sit alanları korunacak alanlardan olduğundan, Anayasa, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve yönetmeliklerin yanı sıra Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararları çerçevesinde, özel mülkiyete konu arkeolojik sit alanları mülkiyet hakkının kullanılması bakımından sınırlandırılmaktadır.

Bu sınırlandırmalar 3 tür arkeolojik sit alanlarında aynı değildir. 1. ve 2. Derece arkeolojik sit alanlarında, 658 sayılı İlke Kararı’nda “ Korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır.” Şeklindeki tanımı, kesin yapılaşma yasağına dikkat çektiğinden mülkiyet hakkının tam kısıtlandığı söylenebilir.3. Derece arkeolojik sit alanlarında ise  kısıtlama daha düşüktür. Bu alanlarda, koruma-kullanma kararları doğrultusunda yeni düzenlemelere izin verilebilmektedir. 3. Derece arkeolojik sit alanlarına inşaat yapılabilmesi için öncelikle ilgili müze müdürlüğü tarafından “sondaj kazısı” yapılır. Sondaj sonuçları müze müdürlüğü tarafından koruma kuruluna iletilip, karar alındıktan sonra ilgili belediyeden ve yahut valilikten inşaat izni verilir. Arkeolojik sit alanlarına konu özel mülkiyet sahipleri daha trampa ya da kamulaştırma yöntemiyle taşınmazlarını mecburi olarak elden çıkaramadan, kullanma hakları ortadan kalkmaktadır. Zira, özel mülkiyetlerine konu taşınmazlarını kullandıkları takdirde bile konuyla ilgili cezai hükümler mevcuttur. Kamulaştırma ve takas bakımından ise 3. Derece arkeolojik sit malikleri bu hakka sahip değildir. Yasanın tanıdığı vergi muafiyetlerinden de yararlanamamaktadırlar. Ancak Vergi Daireleri Genel Kurulu tarafından verilen 2009/655E. , 2012/55K. Sayılı karar bakıldığında, vergi muafiyetinin 3. Derece arkeolojik sit alanlarında da uygulanabileceği görülmektedir.