Boşanan Eşin Miras Hakkı[1] oluyor da, tüp bebek hakkı mı olmayacak? Efendim, tüp bebek dediğimiz in vitro fertilisation, yani doğal yollardan olamayan döllenmenin, dışarıdan sperm ve yumurtayı birleştirerek zigotun oluşturulması. Bunun yumurta sahibi anne dışında başka bir kadına yerleştirilmesi, yani taşıyıcı annelik bizde henüz yasal değil ama 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun ek m. 1 eşler arasında olduğu sürece tüp bebek yöntemine izin veriyor. Tabii buradaki eşlerden anlamamız gereken hükümet nikahıyla olanlar.

Kanunu açıklayan Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik m. 20/5 hükmü Danıştay 10. Daire önüne geliyor 2022/2208 Esas ile. Şimdi bu döllenme esnasında fazla embriyo elde edilirse, eşlerin rızası olmak şartıyla bunlar saklanabiliyor. Ancak her yıl eşler birlikte gelerek imza atacaklar saklanmaya rızalarının devam ettiğine dair. Birlikte gelecekler lafzından ve hükmün devamından anlıyoruz ki eşlerden birinin ölümü veya boşanmanın kesinleşmesi halinde bu embriyolar imha edilecek.

Maalesef koca Hakk’ın rahmetine kavuşuyor. Geri kalan eş de artık 45 yaşındayım, her geçen gün anne olma ihtimalim azalıyor, anne olmak için de yeniden evlenmek istemiyorum, rahmetli eşimin çocuğunu dünyaya getirmek istiyorum diye idareye başvuruyor, haliyle red tabii.

İdare mahkemesi kabul ediyor istemi açık hükme rağmen. İdari yargının en güzel tarafı; insan lehine uygulayabilmek, amaç doğrultusunda hüküm verebilmek. Ancak bölge idare mahkemesi dur diyor. Sen böyle bencil olamazsın, babasız bir çocuğu dünyaya getirme hakkın yok diye set çekiyor.

Danıştay farklı bir yorum yapıyor. Evet kanunun amacı çocuğun aile içerisinde doğumudur, sağlıklı çocuk anne ve babayla büyüyen çocuktur ancak nasıl ki bir kere kadın hamile kaldıktan sonra artık erkeğin hiçbir söz hakkı kalmıyor, TMK m. 28 ana rahmine düşmeyi belirtiyor filan derken, karşı oylarla da olsa hükmü iptal ediyorlar. Hala Danıştay Savcısının karar düzeltmesi var da, çok önemli değil, bugün olmasa yakın da kadın tek başına da anne olabilir yeter ki o çocuğa bir sürü babalı çocuktan daha iyi bir gelecek sunabileceğini ispatlayabilsin, ikna edici olabilsin.

Biz sürekli emsal karar ararız Yargıtay’dan, oysa ki orada kanun açıktır, kanunun zaten yazdığı için emsal karara gerek yoktur; önemli olan kanunun aksi yönünde emsal karar bulabilmektir eğer ona ihtiyacımız varsa. Daha da önemlisi AİHM kararlarını takip etmektir. Bize şu anda çok uç gelen düşünceler ilk başta oralarda karşı oy olarak çıkar. Sonra AİHM kabul eder, ardından bizim AYM, sonra bir bakarız iç hukuk yolu olmuş.

Geride kalan eşin anne olma hakkı varsa, acaba boşanan eşin de böyle bir hakkı olamaz mı? AİHM Evans vs İngiltere başvurusunda bu husus dikkate alınmış. Anne kanser hastası, embriyoları transfer edecekler, o sırada ayrılıyorlar ve baba yeni bir hayat kurmak istiyor; yeniden evlenecek ve eski eşinin kendinden bir çocuk dünyaya getirmesini istemiyor. Tabii yasalar ondan yana da, bir de işin finansal sorumluluğu var çünkü, neyse yüksek mahkemenin önüne kadar geliyor. Az bir farkla ihlal verilmiyor ama karşı argümanlardan anlıyoruz ki, eğer siz o çocuğa babasız olarak da çok iyi bir gelecek verebileceğiniz konusunda güçlü doneler sunabilirseniz, asla biyolojik babaya bir finansal yükümlülük getirmeyeceğiniz konusunda mahkemeyi ikna edebilirseniz, bir gün ayrılsanız da çocuğu dünyaya getirebileceksiniz efendim.

----------

[1] https://www.hukukihaber.net/bosanan-esin-miras-hakki-ozgur-turkes