2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 2. Maddesine göre Çevresel Etki Değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları ifade etmektedir.
ÇED sürecini genel olarak, ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevreyi ve kapsamındaki değerlerini ekonomik politikalar karşısında koruyarak yeni proje ve gelişmelerin; çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi amacına yönelik bir süreç olarak tanımlayabiliriz.
Kimya, sanayi, tarım, petrokimya, ilaç atıkları, turizm, orman, ulaşım, madencilik gibi alanlarda projelerin ve yatırımların hayata geçirebilmesi için yatırımcılar tarafından “ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararının alınması gerekmektedir. Bu karar, Komisyon tarafından yapılan değerlendirme sonucunda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilmektedir. Bakanlıkça “ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmadan yatırımcıya onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez ve projeye başlanamaz.
“ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” olarak verilen kararlara karşı; sağlık, doğal kaynaklar, hava, içme suyu kaynakları, iklim, toprak, geçim faaliyeti, ekonomi, çevre, bitki, biyolojik çeşitlilik, flora ve fauna, sit alanları, yaşam vb. konularda doğrudan ya da dolaylı olarak zarar gören, menfaati ihlal edilen tarafların iptal davası açabilmesi mümkündür.
“ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararlarına karşı iptal davası açabilecek tarafları inceleyecek olursak;
İlk olarak bu durumdan menfaatleri olumsuz etkilenen gerçek kişileri değerlendirmek gerekir. Genel olarak bu durum projenin gerçekleşeceği yere yakın yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlar bakımından yaşanmaktadır. Projenin gerçekleşeceği yerleşim yerinde hayatları olumsuz yönde etkilenecek olan halk menfaat ihlalini kanıtladığı durumda projenin iptali için dava açma yoluna başvurabilecektir.
Gerçek kişilerin dışında başta meslek kuruluşları, dernek, vakıf, platform gibi sivil toplum kuruluşları, belediyeler, köy tüzel kişilikleri, kent konseyleri, köy muhtarları da verilen kararın iptali için dava açma yoluna başvurabilmektedir.
Ancak, bir gerçek kişinin veya tüzel kişiliğin “ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı dava açabilmesi için menfaatinin olumsuz etkilenmesinin yanında o kişinin genel dava açma ehliyetinin de bulunması gerekmektedir.
Sonuç olarak; bir idari işlemden dolayı dava açılabilmesi için dava açacak kişinin genel dava ehliyetinin yanında bu kişinin idari işlemden kaynaklı olarak menfaatinin de ihlal edilmesi gerekmektedir. Bu menfaat ihlalinden etkilenen taraf; bir kişi, bir topluluk olabileceği gibi bir kurum da olabilir. Somut olay ve dava durumuna göre, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğini idare mahkemeleri değerlendirmektedir. Menfaat ihlalinden kaynaklı dava açabilme ile ilgili Danıştay içtihadı, projeden olumsuz etkilenen tarafların dava ehliyetinin yanında menfaat ihlalinin bulunması durumunda haklı nedenle dava açabileceği yönündedir.
Haklı nedeni ispat edilemeyen ve bu nedenle dava açma ehliyetinin olmadığına ilişkin örnek karar göstermek gerekirse;
“ÇED Olumlu” kararı verilen İzmir İli, Bergama İlçesi, Ovacık Köyü sınırları içerisinde yapılması planlanan “Ovacık Altın Madeni Projesi” ile ilgili; “… Uyuşmazlık konusu olayda da, anılan davacıların Ulusal Yargı Ağı Portalı (UYAP) kayıtlarına göre, davanın açıldığı tarih itibarıyla dava konusu proje alanı veya proje etki alanında ikamet etmediği gibi, bu alanlarda taşınmazının da bulunmadığı anlaşıldığından, … “ÇED Olumlu” kararı ile kişisel, güncel ve meşru bir menfaatinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle, bakılan davayı açma ehliyetinin bulunmadığı… “(Danıştay Altıncı Dairesi 24.9.2020 tarih ve E:2020/4813, K:2020/8251) kararıdır.
Yine “ÇED Olumlu” kararı verilen projeye ilişkin; “… dava konusu yerin Antalya İli, Kumluca İlçesi sınırları içerisinde olduğu, dava açan şahısların ise Antalya Merkez-Muratpaşa İlçesinde ikamet ettikleri anlaşılmakla işleme dava açmasına yetecek menfaat bağının bulunmadığı…” (Danıştay Ondördüncü Dairesi 06.10.2015 tarih ve E:2014/491, K:2015/7128) kararıdır.
Bu bağlamda; “ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı yargı yoluna başvurmak istenirse bu konuda uzman bir hukukçudan destek alınmasının yerinde olacağı düşünülmektedir.

Av. Arb. İrem DOLUNAY
Danıştay Altıncı Dairesi 24.9.2020 tarih ve E:2020/4813, K:2020/8251
Danıştay Ondördüncü Dairesi 06.10.2015 tarih ve E:2014/491, K:2015/7128





