İcra takibine konu bir çek, poliçe ve bono, yani bilinen adı ile kıymetli evrak niteliği taşıyan senetle ilgili olarak senedin, icra veya iflas takibinin yanında, ceza yargılamasına da konu edilmesinin gündeme geldiği hallerde, soruşturma aşamasında, gerek senetle ve gerekse de icra dosyası ile ilgili olarak Cumhuriyet savcısının ne yapabileceği veya nasıl hareket edebileceği soruları akla gelebilir. Böyle bir durumda, Cumhuriyet savcısının icra dosyasına müdahale edip edemeyeceği veya herhangi bir işlem yapabilme yetkisinin bulunup bulunmadığı konusunda tereddütler yaşandığı görülmektedir. Yazımızda; sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasına konu olduğu ileri sürülen kıymetli evrakla ilgili bir örnek üzerinden bu tür bir tereddüdün nasıl giderileceği, böyle ihtilaflar gündeme geldiğinde Cumhuriyet savcısının soruşturma evresinde hangi yetkilerini kullanabileceği kısaca açıklanacaktır. Burada her ne kadar icra takibi desek de bu kavramı, iflas takibini de içine alacak şekilde anlamak uygun olacaktır.

Örneğin; şirket adına düzenlenmiş bir çekin veya bononun icra takibine konu edildiği durumda, borçlu vekilinin senette bulunan imzaya itiraz ederek icra takibinin durmasını sağlayıp, devamında da senedin ilgisiz kişilerce veya şirket yetkilisi olmayan bir kişi tarafından imzalandığı gerekçesiyle kıymetli evrak üzerinde, hem sahtecilik ve hem de dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunması halinde, icra takibi ve soruşturma dosyalarının eş zamanlı derdestliği gündeme gelecektir. Çek veya bononun şekil şartlarının usule uygun olduğu, ancak düzenlendiği aşamada şirket yetkilisi olmadığı iddia edilen bir kişi tarafından imzalandığından bahisle sahte olduğu gerekçesiyle soruşturmaya konu edilmesi halinde, aynı senette bulunan borçla ilgili olarak derdest icra dosyası ile ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının hangi yetkileri kullanabileceğine açıklık getirmek gerekir.

Belirtmeliyiz ki; şirket adına düzenlenen bir senedin şekil şartları eksiksiz olmasına rağmen, senette imzası bulunan kişinin şirkette yetkisi bulunmayan veya sona ermiş bir kişi olması sebebiyle senedi imzalamaya yetkili kişi olmaması halinde, senedin sahteliği gündeme gelecek, bu nedenle de emre muharrer senetle sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarının işlendiği ileri sürülebilecektir. Hem şekli ve hem de fikri sahtecilik iddiası var olduğu bu durumda, olmayan bir borcun üretildiği ve senedin borç doğuran kısmında sahtecilik yapıldığı ileri sürülmektedir. Şirketi temsile ve ilzama yetkisi olmayan veya bu yetkisi son bulan bir kişinin imzaladığı her senedin, sırf diğer şekil şartlarında eksiklik bulunmaması sebebiyle geçerli sayılması kabul edilemez. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı bu tespiti yaptığında, senedin konu edildiği derdest icra dosyası üzerinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ndan kaynaklanan yetkileri bulunmaktadır.

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının, şikayetçinin senette varlığını ileri sürdüğü sahtecilikten dolayı icra takibinin durdurulmasını talebi üzerine ne karar vermelidir? Cumhuriyet savcısı, şikayetçi tarafın talebi üzerine veya re’sen icra takibinin soruşturma evresinde durmasını sağlayabilir mi?

CMK m.123 ve devamı maddelerinde “elkoyma” adlı koruma tedbiri düzenlenmiştir. Bu hükümlere dayanarak soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı; şikayete konu senette yetkili olmayan bir kişinin imzasını tespit ederek, senette sahtecilik ve bu yolla nitelikli dolandırıcılık suçlarının işlendiği kanaatine varması durumunda, elkoyma yetkisini kullanarak icra dosyasına müdahale edebilecektir. Cumhuriyet savcısı yaptığı ve yaptırdığı incelemeler yoluyla sahteciliği belirlediğinde; elkoyma yetkisini icra dosyası üzerinde kullanarak, icra dosyasına elkoymak suretiyle icra takib işlemlerini durdurabilir. Cumhuriyet savcısının senette sahtecilik iddiasını gösteren makul şüphenin varlığı halinde; “Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma” başlıklı CMK m.128/1-e’den hareketle kıymetli evraka değil, CMK m.123/1 ve m.127/1 hükümlerinden kaynaklanan elkoyma yetkisini kullanmak suretiyle icra dosyasına elkoyabilir. Ancak bu elkoymanın hakim kararı üzerine değil de, gecikmede sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılması halinde, hakim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işleminin 24 saat içinde hakim onayına sunulması ve elkoyma kararının onaylanmasına ilişkin kararın da 48 saat içinde verilmesi gerekir, aksi halde elkoyma tedbiri kalkar.

İfade etmeliyiz ki; senedin şekli olarak sahte olmadığı, imzaların orijinal olduğu, ancak senette yetkisiz imzanın veya yetkisiz temsilci imzasının varlığına dair sebepler, Cumhuriyet savcısının elkoyma yetkisini kullanarak icra takibini durdurmasına engel teşkil etmez. Hatta bu iddianın temelini teşkil eden imza sahteciliği; şüpheli tarafından değil de, sırf senedin sahte olduğu iddiasını mümkün kılabilmek için iddia eden şikayetçi tarafından da gerçekleştirilmiş olabilir. İddianın ve savunmanın soruşturma aşamasında değerlendirilmesi, sonuçta iddiaya konu suç veya suçların şüpheli veya şüpheliler tarafından işlendiğine dair yeterli şüpheyi gösteren somut delil veya delillerin varlığı yapılacak soruşturma ile anlaşılabilecektir. İspat aracı olarak yararlı görülen icra dosyasına ve dolayısıyla sahteliği iddia edilen senet veya senetlere elkoyulabilmesi mümkündür. Bununla birlikte; kıymetli evrak niteliği taşıyan senede veya bir hak ve alacağa temsil eden belgeye elkoyulmasında CMK m.128’de öngörülen prosedürün tatbikinin gerektiği, soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde şüpheliye veya sanığa ait hak ve alacağa temsil eden belgeye veya kıymetli evraka veya diğer malvarlığı değerlerine, CMK m.128’de gösterilen rapor alınarak ve bu maddenin ikinci fıkrasında sayılan katalog suçlardan en az birisinin işlendiği iddiasına dair bir soruşturmanın veya kovuşturmanın varlığı ile mümkündür. Bu tedbirin icrası CMK m.128’in 4 ila 7. fıkralarına göre yapılmalıdır. Somut olaya döndüğümüzde; her ne kadar icra takibi dosyasının bir hak ve alacağı temsil ettiği ileri sürülse de, esasen icra veya iflas dosyası bir kamu kurumu olan icra ve iflas müdürlüğü vasıtasıyla başlatılan işlemlerin yürütülmesi ile ilgili olup, bizatihi hak ve alacağı veya kıymetli evrakı veya sair malvarlığı değerini temsil etmez. Bu nedenle, CMK m.123 ve m.127’nin icra ve iflas dosyaları hakkında tatbikinin mümkün olduğunu kabul etmek gerekir.

Kanun koyucu CMK m.123’de; “Muhafaza altına alma” ve “Elkoyma” adı altında iki tedbir düzenlemiş gözükse de, esasen muhafaza altına alma bulunan veya rastlanan eşyanın alınması, elkoyma ise malikinin veya zilyedinin rızası olmaksızın veya olup olmadığına bakılmaksızın eşyaya elkoyulmasıdır.

Dikkat edilmelidir ki; CMK m.123 ve devamı elkoymayı düzenlemekte, CMK m.128 ise farklı olarak taşınmazlara, haklara veya alacaklara elkoyulması durumları ile ilgili olarak özel bir düzenleme öngörmektedir. Bu sebeple; örnek üzerinden açıkladığımız hallerin meydana gelmesi durumunda icra dosyasına elkoyulabilmesi için CMK m.123 ve devamı hükümlerine göre hareket edilmeli, ancak icra dosyası yanında ayrıca hak veya alacağa elkoyulmasının da gündeme gelmesi durumunda CMK m.128 hükmünün tatbiki gerekmektedir.

CMK m.128; adli makamlara, belirli suçlar bakımından bazı malvarlığı değerlerine muhakeme devam ettiği müddetçe tedbir amacıyla elkoyma yetkisi vermektedir. Kanun koyucu bu hükümde; taşınmaz, hak ve alacaklar üzerinde geçici nitelikte ve tasarruf yetkisini kısıtlayan özel bir elkoyma hükmüne yer vermiş ve bu tür malvarlığı değerlerine elkoyma açısından daha sıkı şartlar öngörmüştür[1]. Bu nedenle; yazımızda örnek vererek açıkladığımız duruma benzer hallerde, senette sahtecilik iddiasının bulunduğundan bahisle icra dosyasına elkoyma ve icra işlemlerinin durdurulması bakımından CMK m.123 ve devamı hükümlerine göre hareket etmek yeterli olabilecek iken, ayrıca herhangi bir hak veya alacağa elkoyulmasının gündeme gelmesi durumunda, bu hükümlerin uygulanması yerine CMK m.128’in tatbiki gerekecektir. CMK m.128’e göre elkoymanın yapılabilmesi için, somut olayın özelliğine göre hükümde belirtilen kurumlardan rapor alma zorunluluğu öngörülmüş olup, bu husus mülkiyet hakkına ağır bir müdahale teşkil eden ve özellikle ticari alanda faaliyet gösteren muhatapları bakımından telafisi zor neticelere sebebiyet verebilen yanlışlık ve aksaklıkların önüne geçilebilmesi amacıyla 21.02.2014 tarih ve 6526 sayılı Kanunla getirilmiştir[2]. Dolayısıyla; senette bulunan sahtecilik ve dolandırıcılık iddiaları sebebiyle soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısından icra dosyasına elkoymak suretiyle icra işlemlerinin durdurulmasının talep edilmesi halinde CMK m.123 ve devamı hükümlerin tatbiki yeterli olacak iken, aynı icra dosyasından kaynaklanan hak veya alacağa elkoyulabilmesi için ise CMK m.128 hükmündeki ek koşulların sağlanması gerekecektir.

Netice olarak; CMK’da düzenlenen elkoyma yetkisini soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının derdest bir icra veya iflas dosyası için kullanabileceğini, yazımıza konu ettiğimiz olayın veya bir benzerinin gerçekleşmesi halinde, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının CMK m.123 ve devamı hükümlerinde düzenlenen elkoyma yetkisine dayanarak gecikmesinde sakınca bulunan bir halin varlığı halinde kendisinin bu yetkiyi kullanmasının, sonrasında bu kararını CMK m.127 uyarınca sulh ceza hakimine onaylatmasının veya gecikmesinde sakınca bulunan bir hal yoksa kararı sulh ceza hakiminden talep ederek, icra dosyasına elkoymanın ve dolayısıyla icra işlemlerinin durdurulmasının, hak ve alacağa elkoymanın amaçlanması halinde ise CMK m.128 hükümlerinin dikkate alınmasının, bu maddede öngörülen kurumlardan rapor alınmak suretiyle hak ve alacakla ilgili kaydi elkoymanın, yani bulunduğu yerde tutulması veya tedbirle kayıtlanmasının mümkün olduğunu ifade etmek isteriz.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Cem Serdar

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

------------

[1] Ersan Şen, H. Sefa Eryıldız, Elkoyma, Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, 2017, Ankara, s.145.

[2] Şen, Eryıldız, a.g.e., s.159.