Denetimli serbestlik; suç işlemiş ve cezasını infaz etmekte olan hükümlüye verilmiş olan bir şans olup, hükümlünün infaz sürecinde toplumla yeniden kaynaşmasını ve yeniden suç işlememesini sağlamaya yönelik bir uygulamadır. Koşullu salıverilmesine belirli bir süre kalan hükümlüler, bu uygulamadan yararlanabilirler.

Denetimli Serbestlik tedbiri, 5275 sayılı Ceza İnfaz ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.105/A’da düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca, kişinin infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanması üç şarta bağlanmıştır. Hükümlü için öngörülen bu şartlar;

1- Cezasının son altı ayını kesintisiz olarak açık ceza infaz kurumunda geçirmesi[1],

2- Koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalması,

3- İyi halli olmasıdır.

Bu üç şartın gerçekleşmesi halinde ve hükümlünün talebi üzerine infaz hakimi, hükümlünün cezasının infazının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verebilir.

Hakim; bu kararını verirken yukarıda yer verilen üç şarta ek olarak, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporunu dikkate alır.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşan hükümlüler hakkında şu düzenlemeye yer verilmiştir;

Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi halli hükümlüler, açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarının oluşmasından itibaren en az altı aylık sürenin geçmiş olması durumunda, diğer şartları da taşımaları halinde, birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler”.

17.08.2016 tarihli ve 29804 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 671 sayılı KHK’nın 32. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a Geçici Madde 6 eklenmiştir. Bu madde uyarınca, 01.07.2016 tarihine kadar işlenen suçlar için (01.07.2016 tarihi dahil) koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik süreleri geçici olarak değiştirilmiştir.

Geçici Madde 6’ya göre;

“01.07.2016 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından; 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun kasten öldürme suçları (madde 81, 82), üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar (madde 102, 103, 104, 105), özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138), uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu (madde 188) ve İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12.04.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere, bu Kanunun;

a) 105/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘bir yıl’lık süre ‘iki yıl’,

b) 107nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘üçte iki’lik oran ‘yarısı’,

Olarak uygulanır”.

Bu düzenleme ile 01.07.2016 tarihinde ve bu tarihten önce işlenen ve maddede istisna olarak sayılanlar dışında kalan suçlardan verilen cezaların denetimli serbestlik uygulanarak infazı için koşullu salıverilmeye bir yıl veya daha az süre kalması şartı değiştirilerek bu süre iki yıla çıkarılmış ve süreli hapis cezalarının infazında koşullu salıverilmeden faydalanılabilmesi için cezanın 2/3’ünün kapalı cezaevinde çektirilmesi şartı 1/2 olarak değiştirilmiştir. Düzenleme; 01.07.2016 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından, denetimli serbestlik tedbirinden faydalanma sürelerini iyileştirmiştir. Belirtmek isteriz ki; denetimli serbestlikten faydalanmanın ön şartı, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkını kazanmasıdır.

Kasten öldürme (TCK m.83’de tanımlanan kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve m.85’de yer alan taksirle ölüme sebebiyet verme hariç, çünkü KHK’da yalnızca m.81 ve 82), üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama, cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma, verileri yok etmeme, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları ile Devletin güvenliğine, Anayasa ile kurulu düzene ve bu düzenin işleyişine, milli güvenliğe ve Devlet sırlarına karşı suçlar, 01.07.2016 tarihinden önce işlenmiş olsa bile, bu suçlardan verilen veya verilecek cezaların infazında 671 sayılı KHK m.32 ile Ceza İnfaz Kanununa eklenen Geçici m.6’da öngörülen süreler tatbik edilmeyecektir.

01.07.2016 tarihinden sonra işlenen suçlarda yukarıda açıkladığımız KHK düzenlemesi değil, 5275 sayılı 105/A maddesinde yer alan infaz düzenlemesi geçerli olacaktır. Bir başka ifadeyle; suç tarihi 01.07.2016’dan sonra ise hükümlü, koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalması halinde denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabilecektir. Suçun 01.07.2016 tarihinden önce işlenmiş olması yeterlidir, mahkumiyet daha sonraki bir tarihte gerçekleşse bile, hükümlü KHK’da düzenlenen denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanabilecektir.

671 sayılı KHK’nın 32. maddesinin tatbikinde, cezaevinde bulunan hükümlünün iyi halli olma şartı aranmaktadır. Çünkü Ceza İnfaz Kanunu m.105/A ve m.107’de koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbiri tatbik edilerek cezanın infazında hükümlünün iyi halli olması şartı aranmış ve 671 sayılı KHK’da iyi halin aranmayacağına dair bir hükme yer verilmemiştir. Hükümlü cezaevinde kaldığı süre boyunca cezaevi kurallarına uygun davranmış, yükümlülüklerini yerine getirmiş ve herhangi bir disiplin cezası almamışsa, cezaevi idare ve gözlem kurulu tarafından verilecek olumlu bir raporla iyi halli olduğu tespit edildiği takdirde yeni düzenlemeden faydalanabilir.

Hükümlünün açık cezaevine ayrılabilmesi, özellikle 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname m.32 ile Ceza İnfaz Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddenin uygulanabilmesi yönünden önem arz etmektedir. Ceza İnfaz Kanunu m.105/A’da düzenlenen denetimli serbestlikten faydalanmak suretiyle cezanın infaz edilebilmesi için, hükümlünün açık cezaevine ayrılma hakkını kazanması gerekmektedir.

Hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları ise Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Açık ceza infaz kurumuna geçecek hükümlüler, ayrıntıları ve istisnaları Yönetmelikte saklı olmakla birlikte;

- 5275 sayılı Kanunun 14. maddesine dayanılarak çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 5. maddesine tabi olup, cezasının infazı doğrudan açık ceza infaz kurumunda yerine getirilecek olanlar,

- Kasten işlenen suçlarda üç yıl ve taksirle işlenen suçlarda beş yıldan fazla ceza alıp, Yönetmelik m.6 kapsamında olanlar (cezasının infazına kapalı kurumda başlanıp, daha sonra açık cezaevine geçecek olanlar),

- 671 sayılı KHK m.32 kapsamına giren, Yönetmeliğin Geçici 1. maddesine göre olanlar (01.07.2016 tarihine kadar işlenen suçlar sebebiyle beş yıldan az süre ile mahkum edilenler),

Olarak, üç kategoriye ayrılabilir.

I- Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 5. Maddesine Tabi Olan Hükümlüler

5275 sayılı Kanunun 14. maddesine dayanılarak çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre; kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına ve taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olanların doğrudan açık cezaevine geçebileceği, bu durumda olan kişilerin cezalarının cezaevine girmeden, doğrudan denetimli serbestlikle infaz edilebileceği görülmektedir.

Kişi doğrudan açık ceza infaz kurumuna giriş şartlarını yerine getiriyorsa, yani Yönetmelik m.5 kapsamında ise, doğrudan açık ceza infaz kurumuna girişi engellenmemelidir. Açık ceza kurumuna geçiş şartları net bir şekilde düzenlenmiş olup, hükümlünün cezasının miktarına ve işlediği suçun tipine göre, tabi olduğu uygulamalar nettir.

II- Kasten İşlenen Suçlarda Üç Yıl ve Taksirle İşlenen Suçlarda Beş Yıldan Fazla Ceza Alıp, Yönetmelik m.6 Kapsamında Olan Hükümlüler

Kasten işlenen suçlarda üç yıl ve taksirle işlenen suçlarda beş yıldan fazla ceza alan hükümlülerin, Yönetmeliğin 6. maddesinde öngörülen sürelerin kapalı cezaevinde infaz edilmesi gerekeceği[2], hükümlülerin ancak Yönetmelik maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde açık cezaevine ayrılmaya hak kazanabileceği ve dolayısıyla 671 sayılı KHK m.32’de öngörülen düzenlemeden ancak bu şekilde faydalanabileceği görülmektedir.

671 sayılı KHK kapsamında olan, yani suç tarihi 01.07.2016’ya kadar işlenen suçlardan mahkum edilen hükümlüler Yönetmelik m.5 kapsamında değil, ancak Yönetmelik m.6 kapsamına girdikleri halde, hükümde yer alan açık ceza infaz kurumuna geçiş şartını yerine getirmeleri gerekir. 671 sayılı KHK kapsamında olan hükümlünün denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için; cezası 10 yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve yukarı olanlar ise onda birini kapalı kurumda infaz etmeleri gerekmektedir.

671 sayılı sayılı KHK kapsamında olmayıp da, cezası on yıldan az ancak beş yıldan fazla ise Yönetmelik m.6/1-a uyarınca cezasının bir ayını kapalı cezaevinde geçirmek şartıyla açık ceza infaz kurumuna geçebilecektir.

Özetle; hükümlünün KHK kapsamında olup, Yönetmelik m.5’e tabi olmaması halinde, Yönetmelik m.6’ya göre açık cezaevine geçme şartını karşılaması gerekiyor. Maddede bazı suç tipleri için ayrı süreler öngörülmüş olup, kimin hukuki durumu hangisine uyuyorsa o süreler uygulanacaktır.

III- 671 sayılı KHK Kapsamında Olup, Yönetmelik Geçici m.1’e Tabi Olan Hükümlüler

Kanunun 14. maddesine dayanılarak çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin Geçici 1. maddesine göre;5275 sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesi gereğince istisna tutulan suçlardan hükümlü olanlar hariç olmak üzere, 01.07.2016 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, beş yıldan az hapis cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna alınan hükümlüler, en geç üç gün içerisinde yapılacak ilk gözlem sonucu iyi halli oldukları tespit edildiği takdirde bu Yönetmeliğin 10 ncu maddesine göre açık kuruma ayrılabilir”.

Yukarıda yer verilen Yönetmelik hükmü; Ceza İnfaz Kanunu Geçici m.6’da istisna tutulan suçlar hariç olmak üzere, 01.07.2016 tarihine kadar işlenen suçlardan verilen ve 5 yıldan az olan hapis cezalarının infazı için hükümlünün öncelikle kapalı ceza infaz kurumuna alınmasını, en geç üç gün içerisinde ilk gözlemin yapılmasını ve iyi hali tespit edilen hükümlülerin açık ceza infaz kurumuna ayrılmasını öngörmektedir[3].

Netice itibariyle; kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına ve taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olanların doğrudan açık cezaevine geçebileceği, bu durumda olan kişilerin cezalarının cezaevine girmeden, doğrudan denetimli serbestlikle infaz edilebileceği, 07.09.2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’ne eklenen Geçici 1. maddeye göre 01.07.2016 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, beş yıldan az hapis cezasının infazı için kapalı cezaevine alınan hükümlülerin en geç üç gün içerisinde yapılacak ilk gözlem sonucu iyi halli oldukları tespit edildiği takdirde açık cezaevine ayrılabileceği ve dolayısıyla 671 sayılı KHK m.32’de öngörülen düzenlemeden ancak bu şekilde faydalanabileceği görülmektedir.

Denetimli serbestlik ile açık ceza infaz kurumuna ayrılma müesseseleri birbirinden farklı olup; denetimli serbestliğin uygulanmasına dair esaslar 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu m.105/A’da yer almakta iken, açık ceza infaz kurumlarına ayrılma müessesesi aynı adı taşıyan Yönetmelikte düzenlenmiştir. Bununla birlikte; denetimli serbestlikten faydalanmanın ön şartı, hükümlünün açık cezaevine geçmesi veya açık cezaevine ayrılma hakkını elde etmesidir. Çünkü Ceza İnfaz Kanunu m.105/A’da öngörülen “açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçirme” şartı içerisinde bulunan “altı aylık süre koşulu” uygulaması, Kanunun Geçici 4. maddesi ile 31.12.2020 tarihine kadar ertelenmiş olup, bu erteleme sadece açık cezaevinde infaz edilecek süre zorunluluğunu geçici olarak ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla; hükümlünün denetimli serbestlikten faydalanması için, 31.12.2020 tarihine kadar her ne kadar açık cezaevinde son altı ayını kesintisiz geçirmesi gerekmese de, açık cezaevine ayrılma hakkını elde etmesi zorunluluğu devam etmektedir. Hükümlünün; 671 sayılı KHK m.32 kapsamına girmesi halinde, denetimli serbestlik infaz usulünden faydalanabilmesi, denetimli serbestliğin ön şartı olan açık ceza infaz kurumuna geçiş hakkının kazanılmış olması şartına bağlı olup, bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti, Yönetmelik hükümleri dikkate alınmak suretiyle yapılacaktır.

Özetle;

- Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az süreyle veya taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen hükümlülerin, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.5 uyarınca cezalarının infazına doğrudan açık ceza infaz kurumunda başlanması öngörüldüğünden, denetimli serbestlikten de doğrudan faydalanabileceklerdir.

- Hükümlü; 671 sayılı KHK m.32 kapsamına girip, beş yıldan az süreyle hapis cezasına mahkum edilmiş ve kapalı ceza infaz kurumuna alınmış ise[4], Yönetmelik Geçici m.1 gereğince en geç üç gün içerisinde yapılacak gözlem sonucu iyi halli olduğu tespit edildiği takdirde, açık ceza infaz kurumuna alınabilir[5].

- Hükümlü; kasten işlenen bir suçtan üç yıldan fazla süreyle veya taksirle işlenen bir suçtan beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkum edilmişse, Yönetmeliğin 6. maddesinin (a) bendine göre toplam cezası 10 yıldan az ise bir ayını, toplam cezası on yıl ve daha fazla ise onda birini, Yönetmelik m.6’nın diğer bentlerinde sayılan bazı istisnai suçlar yönünden öngörülen farklı infaz sürelerini kapalı infaz kurumunda geçirdikten sonra kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna geçebilecek ve açık ceza infaz kurumuna geçme hakkını elde etmesi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirinden faydalanabilecektir.

.

Prof. Dr. Ersan Şen

Stj. Av. Filiz Demirbüker

.

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------------------

[1] 5275 sayılı Kanun Geçici Madde 4 uyarınca, “altı aylık süre” şartı 31.12.2020 yılına kadar aranmayacaktır.

[2] Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6’da; toplam hapis cezası süreleri ve bazı suç tiplerine göre ayrı ayrı süre ve şartlar belirlenmiş olup, hükümlü hangi bent kapsamına girmekte ise, o bentte öngörülen şartları taşıması halinde 671 sayılı KHK m.32’den faydalanabilecektir.

[3] Uygulamada; Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinde aranan şartları taşıyan bazı hükümlüler hakkında, müddetnamenin geç düzenlenmesi ve tebliğ edilmesi sebebiyle işlem yapılamadığı ve gözlem raporu düzenlenemediği görülmektedir. Hükümlü hakkında ilk gözlemin ve iyi hal tespitinin yapılabilmesi için, müddetnamenin düzenlenip hükümlüye tebliğ edilmesi gerekir. Hükümlü hakkında verilen kesinleşmiş mahkumiyet kararlarının cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesini takiben, savcılık tarafından gecikmeksizin infaz işlemlerine başlanması ve hükümlünün çağrı kağıdı veya yakalama emri ile cezaevine girişi sağlandıktan sonra ivedilikle müddetname düzenlenerek hükümlüye tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Müddetname düzenlenmesi için Kanunda azami bir süre öngörülmediği ve iş yoğunluğu gibi sebepler gerekçeler gösterilmek suretiyle hükümlülerin kapalı kurumlarda daha uzun süre kalmasına sebep olunması, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.5 ve Anayasa m.19’da düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalini gündeme getirecektir. Bu noktada; kişinin kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne dayalı olarak tutulduğu gerekçesi ileri sürülse bile, bu tutmanın “yasaya uygun” şekilde yapılması zorunluluğunun arandığı ve yasal düzenlemelere göre kapalı cezaevine alınmasından sonra en geç üç gün içerisinde iyi hal tespiti yapılarak hükümlünün açık cezaevine ayrılmasının sağlanması gerektiği dikkate alındığında, aksi yönde bir yaklaşımın yasaya uygunluğundan bahsedilemeyeceği ve bu gerekçenin hak ihlalini ortadan kaldırmayacağı dikkate alınmalıdır.

[4] 671 sayılı KHK Geçici m.6’da istisna olarak sıralanan suçları işleyen hükümlüler, Yönetmelik Geçici m.1’in uygulama alanı dışında tutulmuştur.

[5] Yönetmeliğin 10. maddesine göre; hükümlüler, talepleri üzerine açık ceza infaz kurumlarına ayrılabileceği gibi, Yönetmelikte belirtilen şartları taşımaları halinde infazın gerçekleştirildiği kurumun bağlı olduğu cumhuriyet başsavcılığınca re’sen yapılacak inceleme ile de hükümlünün açık cezaevine ayrılmasına karar verilebilir.