1. GİRİŞ
Destekten yoksun kalma tazminatı, haksız fiil sonucunda meydana gelen ölüm nedeni ile ölen kişinin desteğinden yoksun kalanlara ödenen bir tazminattır. Destekten yoksun kalma tazminatı ile yakınını kaybedenlerin ölen kişinin yokluğu ile oluşan maddi zararları bir nebze olsun karşılanmaktadır. Bu tazminatın hesaplanmasında genel olarak varsayımlar üzerinden hareket edilmekte ve birden çok farazi parametreler kullanılmaktadır. Çalışmamızda destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılırken esas alınması gereken ilkeler ve tazminat hesaplama yöntemleri üzerinde durulacaktır.
2. TAZMİNAT HESAPLAMALARINDA UYGULANACAK KANUNLAR
Tüm haksız fiillerden kaynaklanan tazminat davalarında olduğu gibi destekten yoksun kalma tazminatında da uygulanacak özel kanun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’dur. Konuyla ilgili Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesinde; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır” hükmüne yer verilmiştir.
Yine özellikle trafik kazalarından kaynaklanan tazminat talepleri konusunda önem arz eden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve bu kanun uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları “da mer’i mevzuattır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, maddi ve manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağını belirten 90. Maddesi, 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Torba Kanun’un 3. Maddesi ile “…. Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişikliğin, sigorta şirketleri lehine olduğunu savunanlar azımsanamayacak kadar fazladır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesi’nde yapılan bu değişikliğe karşı bazı mahkemeler itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak 90. Maddenin iptalini talep etmişlerdir. Özellikle sigorta şirketlerine ayrıcalık sağladığı savunulan 90. Madde hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E., 2020/40 K. Sayılı iptal kararı ile aşağıdaki şeklini almıştır:
…. Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminatlara ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonraki bu halinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanmasının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenmeyen hususların bulunması şartına bağlı olduğu gibi bir anlam çıkmakta ise de; Karayolları Trafik Kanunu’nda tazminat hesaplamalarına ilişkin usul ve esaslara yer verilmediğinden, tazminat davalarında zorunlu ve öncelikli olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğini söyleyebiliriz.
3. DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI HESABINA İLİŞKİN İLKELER
Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasının belirli ilke ve kurallar çerçevesinde yapılması gerekmektedir. Bunlardan ilki; zarar başlangıcının olay tarihi olması ilkesidir. Zarar verenin daima temerrüt halinde olması Borçlar Hukuku’na hâkim temel ilkelerdendir. Zarar veren, olay tarihinden itibaren temerrüt halindedir. Bunun doğal sonucu olarak, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasının olay tarihindeki verilerin ve koşulların dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Bu ilke doğrultusunda; tazminata, olay tarihinden itibaren faiz işletilecek, zarar görenlerin olay tarihindeki yaşlarına göre zarar süreleri belirlenecektir. Bu ilkenin tek istisnası, destekten yoksun kalma tazminatı miktarı parasal olarak belirlenirken, rapor tarihine kadar belli olan ücret ve kazançların hesaplamaya esas alınmasıdır. İkincisi, gerçek belli iken varsayımlara dayanılamaz ilkesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının varsayımlara dayalı olarak hesaplanan bir tazminat türü olduğunu belirtmiştik. Ancak hesaplama yaparken, gerçek verilerin elimizde bulunması halinde varsayımlarla sonuca gidilmesi mümkün değildir. Bu ilke kapsamında, olay tarihinden hesaplama tarihine kadar geçen döneme “bilinen veya işlemiş dönem”, hesap tarihinden itibaren başlayan dönem ise “bilinmeyen veya işleyecek dönem” olarak adlandırılmaktadır. Üçüncüsü, hükme en yakın tarihe göre hesaplama yapılması ilkesidir. Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılırken hükme en yakın tarihte belirli olan veriler üzerinden sonuca gidilmesi gerekir. Başka bir deyişle; hesaplamaya ilişkin verilerde bir değişiklik olması halinde hâkim bunu re’sen dikkate almalı ve tazminat miktarını yeniden hesaplattırmalıdır. Uygulamada bu ilke karşımıza en çok asgari ücretlerin değişmesi sonrasında yeniden hesaplama yapılması şeklinde çıkmaktadır. Dördüncüsü ise; destek süreleri ile sınırlı hesaplama yapılması ilkesidir. Hak sahiplerinin, bakiye ömürleri veya destek görme yaşlarına göre belirlenen sürelerde, destekten yoksun kalacakları kabul edilir. Dolayısıyla, hak sahiplerinin zararları da bu dönemlerle sınırlı olacaktır.
4. DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATININ HESAPLANMASI
Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması belirli aşamalardan oluşmakta ve her aşamada belirlenmesi gereken veriler bulunmaktadır. Aşağıda kısaca değinmiş olduğumuz veriler belirlenmediği sürece, tazminat hesabı yapmak mümkün değildir.
a-) Desteğin gelirinin veya kazancının belirlenmesi : Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılırken, gerçek kazançların/gelirlerin araştırılması önemlidir. Aksi halde, asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacak ve hükmedilecek tazminat miktarı önemli ölçüde değişebilecektir. Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarına da göre de; ücret bordroları koşulsuz imzalanmış olsa bile gerçeği yansıtmıyorsa tazminat hesabında esas alınmayacaktır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki; desteğin ölümü ile mirasçılarına intikal edecek olan ve desteğin şahsi emeği ile ilgisi bulunmayan şirket payları, kira gelirleri, hisse senetleri gibi değerler hesaba esas kazancın belirlenmesinde dikkate alınmazlar. (Yargıtay 17 HD. 28/05/2015, 2014/1373 E., 2015/7877 K)
Hesaba esas kazancın belirlenmesi somut olayın özelliğine ve desteğin çalışma durumuna, yaşına, kıdemine … vs göre yapılmalıdır. Bu bağlamda; desteğin “parasal” destek mi yoksa “yardım ve hizmet” anlamında manevi destek mi sağladığının da önemi vardır. Sadece manevi anlamda bir destek söz konusu ise tazminat AGİ dahil net asgari ücret üzerinden hesaplanmakta iken 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun AGİ’ni düzenleyen 32. Maddesi’nin 7349 Sayılı Kanun’un 3. Maddesi ile 01.01.2022 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmasıyla 01.01.2022 tarihinden itibaren yapılan hesaplamalarda net asgari ücret esas alındığını belirtmek gerekir. Örneğin, çalışmayan ev hanımının ölümü halinde yapılacak destekten yoksun kalma tazminatı hesabında durum böyledir.
İnsanların ömürlerinin sonuna kadar çalışmadığı, belli bir yaştan sonra emekli olacağı gerçeği karşısında Yargıtay yerleşik içtihatları ile genel olarak kişinin 18 ile 60 yaş arasında aktif çalışma hayatında olacağı, 60 yaşından itibaren ise emeklilik dönemine geçeceğini kabul etmektedir. (Yargıtay 17.HD 03.02.2020, 2019/1617 E. 2020/371 K.) Hesaba esas kazanç, aktif dönem ve pasif dönem olarak ikiye ayrılmaktadır. Yukarıda, olay tarihinden hesaplama tarihine kadar geçen dönemi “bilinen veya işlemiş dönem”, hesap tarihinden itibaren başlayan dönemi ise “bilinmeyen veya işleyecek dönem” olarak adlandırıldığımızı belirtmiştik. Çalışanlar ve kazanç elde edenler yönünden, aktif dönem – pasif dönem ayrımı yapılmakta; aktif dönem, olay ve rapor tarihleri arası “işlemiş aktif dönem” veya “bilinen aktif dönem” olarak; rapor tarihi ile aktif dönem sonu arasındaki süre “işleyecek aktif dönem” veya “bilinmeyen aktif dönem” olarak değerlendirilmektedir. Pasif dönem bir değer ölçüsü olarak, çalışan çalışmayan ayrımı yapılmaksızın asgari ücret net tutar üzerinden değerlendirilmektedir. Çünkü çalışanların bu dönemde bir kazançları söz konusu olmadığı gibi, emekli aylıkları da tazminatın ölçüsü olamaz. Son olarak; çalışanlar yönünden “işlemiş aktif dönem +işleyecek aktif dönem + pasif dönem= Toplam parasal değer. Kazancı olmayanlar yönünden “işlemiş dönem + işleyecek dönem= Toplam parasal değer üzerinden tazminat hesabı yapılacaktır.
b-) Hak sahiplerinin destek görecekleri sürelerin belirlenmesi : Hak sahiplerinin destekten yoksun kaldığı süreler, hak sahiplerinin veya desteğin bakiye ömürlerine göre belirlenir. Burada, hak sahiplerinin mi yoksa desteğin mi bakiye ömrünün esas alınacağı ve ayrıca bakiye ömür hesabında hangi yaşam tablosunun kullanılacağının tespiti önemlidir. Eşlerin birbirine destekliğinde süreler belirlenirken, destekten yoksun kalan eşin yaşı ve eşini kaybettikten sonra yeniden evlenip evlenmediği, evlenme zamanı ve yeniden evlenme olasılığı gibi hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Kural olarak, destekten yoksun kalan eşin zarar süresi, destek olan eşin yaşam süresi ile sınırlıdır. Ancak, destekten yoksun kalan eş yaşça büyükse, kendi yaşam süresi kadar tazminat hesaplanacaktır.
Yargıtay’ın konuyla ilgili olarak oluşturduğu temel ilkelere göre; kural olarak, erkek çocuklar (18) yaşına kadar, kız çocuklar şehirde yaşıyorsa (22), köyde yaşıyorsa (18) yaşına kadar anne-babalarından destek görürler. Erkek çocuklar orta öğrenim çağında iseler (20) yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa kız- erkek ayrımı yapılmaksızın (25) yaşına kadar destek görürler. Çocukların destekten yoksunluk sürelerinin hesabında temel kriterler bunlar olmakla birlikte; çocuğun ileri derecede sakatlığının olup olmadığı, yetişkin kız çocuğunun evlenip evlenmediği, evlenme yaşı istatistikleri ve bir işte çalışıp çalışmadığı gibi hususlarının da her olayın somut özelliğine göre dikkate alınması gerekecektir. Anne- babaların destekten yoksunluk sürelerinin hesaplanmasında; anne –babaların yaşam süreleri kronolojik bakış ile çocuklarından daha kısa olacağından “kendi yaşam süreleri” ile sınırlı destek görecekleri kabul edilmektedir. Ancak bu kural uygulamada, özellikle küçük yaşta çocukların ölümü halinde ve anne-babanın olay tarihinde yaşlı olması durumunda hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar vermektedir.
Destekten yosun kalma tazminatı hesaplamasında bakiye ömür hesabı yapılırken uzun yıllar PMF 1931 yaşam tablosu kullanılmıştır. Ancak, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Ek.2 Md.3’de trafik kazalarından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında TRH-2010 Tablosunun esas alınacağı belirtilmiştir. Yaşanan bu gelişmelerden sonra Yargıtay, ülkemiz gerçeklerini daha net yansıtan TRH-2010 yaşam tablosunun 01.06.2015 tarihi itibariyle gerçekleşen olaylarda kullanılması gerektiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli 2019/40 E. ve 2020/40 K. Sayılı kararı ile zorunlu mali mesuliyet sigortasından doğan tazminatların "Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları" na göre belirlenmesine ilişkin hükümlerini iptalinden sonra tekrar PMF 1931 yaşam tablosunun kullanılıp kullanılmayacağı konusunda belirsizlikler yaşanmıştır. Nihayet, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 14.01.2021 tarihinde verdiği bir kararla içtihat değişikliğine gittiğini belirtmiştir (Yargıtay 17.HD. 14.01.2021 2020/2598 E., 2021/34K.). Mezkûr kararda, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılırken gerçeğe en yakın verilerin kullanılması gerektiğinden bahsedilmiş ve PMF 1931 Yaşam Tablosu yerine, ülkemize ait güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömürlerin tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakmakla görevli Yargıtay 10. Hukuk Dairesi de 23.02.2021 tarih, 2020/9717 E. 2021/2003 K. sayılı kararı ile TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması gerektiği yönünde oy çokluğu ile görüş değişikliğine gitmiştir. (Yargıtay 10. HD. 23.02.2021 2020/9717 E., 2021/2003 K.) Sonuç itibariyle, uygulamada PMF -1931 yaşam tablosunun yerini TRH -2010 yaşam tablosunun aldığını söylemek mümkündür.
c-) Hak sahiplerinin destek paylarının tespiti : Destek eğer yaşasaydı hak sahiplerine kazancının ne kadarını ayırdığının tespiti ya da maddi bir kazancın değil de hizmet- yardım anlamındaki desteğin hak sahiplerine bölüştürülmesinde hangi yöntemin kullanılması gerektiği öteden beri tartışılan bir konudur. Belirtmek gerekir ki, destekten yoksun kalma tazminatı, doğrudan doğruya hayatta kalanların kişiliklerinde doğan bir hak olarak tanımlandığından, miras payları baz alınarak destek paylarının belirlenmesi mümkün değildir. Nitekim, destekten yoksun kalma tazminatı ölenden hayatta kalanlara geçen bir hak olmayıp, mirasçılık sıfatı ile ilgisi de bulunmamaktadır. Ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2016/5 E. 2018/6 K. Sayılı kararı ile destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların anne-babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir.
Destek paylarının tespitinde, trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakmakla görevli Yargıtay 17. Hukuk Dairesi (kapanarak dosyaları Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne devredilmiştir) ile iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakmakla görevli Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin farklı uygulamalar benimsediklerini görmekteyiz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin son dönemlerde istikrar kazanmış uygulaması, belirli bir pay dağılımı yapılması yöntemidir. Bu yönteme göre, desteğe iki pay, eşe iki pay, çocuklara ve anne-babaya birer pay verilerek paylaştırma yapılmalıdır. (Yargıtay 17. HD 30.11.2020, 2019/1169 E., 2020/7798 K.) Bu farazide; paylar, anne-baba ve eş- çocuklar olmak üzere iki ayrı bölüme ayrılmaktadır. Bir bölümden bir desteğin çıkması halinde, çıkanın payı aynı bölümdeki desteğe verilmekte diğer bölüme sirayet etmemektedir. Destekten yoksun kalanlara hakkaniyete uygun olarak belirli paylar ayrılması mantıklı bir uygulamadır. Fakat payların gerçeğe uygun olarak belirlenmesi oldukça zordur. Zira; evli ve çocuk sahibi olan bir kişinin kendi anne-babasından daha çok eşine ve çocuklarına destek olması hayatın bilinen gerçeğidir. Bu yöntemin, anne-babaya ayrılan paylar nedeni ile eş ve çocuklar yönünden tazminat miktarının azalması sonucunu doğurduğunu söylemek mümkündür.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi ise; her somut olaya göre farklı esaslar belirlenebileceği düşüncesinden hareket etmektedir. Bu nedenle, destek paylarının belirlenmesinde yerleşik bir uygulaması bulunmamaktadır. Daire vermiş olduğu kararlarda payların TMK md.4 ve TBK Md. 50 kapsamında hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerektiğini vurgulamakta (Yargıtay 21 HD. 04.03.2019 2017/4478 E., 2019/1520 K.), anne –babaya desteklik fiili karine olarak kabul edildiğinden, anne- baba lehine TBK md.50 -51 uyarınca hakkaniyete uygun miktarda tazminat hükmedilmesi gerektiğini belirtmektedir.
d-) Tazminat hesaplama yönteminin belirlenmesi : Destekten yoksun kalma tazminatı Yargıtay içtihatlarında kabul görerek uzun yıllar, “progresif rant” adını verdiğimiz bir yöntemle hesaplanmıştır. Bu yönteme göre, ölen kişinin olay tarihi itibariyle bakiye ömrü dikkate alınarak gelecekteki muhtemel gelirinin bugünkü değeri hesaplanmakta ve paylaşıma esas tazminat miktarı bulunmaktadır. Destekten yoksun kalanların bakiye yaşam süreleri mevcut uygulamada TRH 2010 yaşam tablosu kullanılarak, işleyecek dönemin başladığı yani hesap tarihindeki yahut bilinen dönem sonundaki yaş itibariyle ya da haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle belirlenebilmektedir. Destekten yoksun kalanların bu sürelerde kesin olarak yaşadıkları varsayılır. Ayrıca progresif rant hesabı, 1/Kn formülü kullanılarak “bilinen dönem” son gelir/kazanç verisinin %10 arttırılıp %10 eksiltilmesi şeklinde yapılmaktadır. “Bilinen dönem hesaplamasında olay tarihi ile hesap tarihi arasındaki bilinen gelirler, gerçek belli iken varsayımlara dayanılamaz ilkesi gereği bir güncelleme yapılmadan kullanılır.” Bilinmeyen dönem gelirleri herhangi bir ıskonto yapılmadan hesaplamaya dahil edilir. Progresive rant yönteminde gerçekte hiç ıskonto yapılmadığından teknik faiz oranı %0’dır diyebiliriz.
Devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü (aktüeryal yöntem) ise genellikle sigorta şirketlerinin hak sahiplerinin başvurusu üzerine yaptıkları tazminat ödemelerinde kullanılmaktadır. Bu yöntemde, ölen kişinin öldüğü tarihteki yaşı itibariyle beklenen yaşam süresi destek süresi olarak belirlendikten sonra, destekten yoksun kalan kişiler için, desteğin beklenen yaşam süresi ile sınırlı olmak koşuluyla, hesap tarihinden itibaren gelecekteki her yıl için yaşama olasılıkları dikkate alınarak tazminat hesabı yapılır. İlerleyen her yıl için de belirli oranda iskonto yapılmaktadır. Teknik faiz olarak adlandırılan bu ıskonto oranı, 2015 yılında yayımlanan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında %1,8 olarak belirlenmiş idi. Ancak bu oranın, 04.12.2021 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yapılan değişiklik ile %1,65 olarak güncellendiğini görmekteyiz. Hesaplamanın Genel Şartlar esas alınarak yapılması durumunda, poliçe tarihi itibariyle yürürlükte olan Genel Şartlar’ın belirlenmesi ve buna göre hesaplama yapılması gerekmektedir.
e-) İndirim sebepleri : Destekten yoksun kalma tazminatında zarar; ölenin maddi desteğinden veya yardım ve hizmetinden yoksun kalmak şeklinde tanımlanabilir. Zararın varlığı her somut olaya göre ve yukarıda anlattığımız ilke ve kurallar çerçevesinde tespit edildikten sonra, bu zararın ne kadarının sorumlulardan talep edilebileceği sorusunun cevabı bize tazminat miktarını vermektedir. Son olarak ise, hesaplanan tazminat tutarından yasalar, yerleşmiş içtihatlar ve hakkaniyet gereği yapılacak indirimlerin belirlenmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, indirimler önce zarardan sonra tazminattan yapılmalıdır. Ayrıca hakkaniyete ve takdire dayalı indirimler bilirkişiler tarafından yapılmamalı, hakimler tarafından yapılmalıdır.
Hesap unsurları arasında yer alan ve zarar hesabı sırasında yapılan indirimler; kusur, sağ kalan eşin evlenme ihtimali, küçük çocukların yetiştirme giderlerinin indirimi şeklinde sıralanabilir. Bu indirimler yapıldıktan sonra, sorumluların ifa yerine geçen ödemelerin mahsubu gerekecek ve hükme esas tazminat tutarı belirlenecektir. Sorumlular tarafından yapılması muhtemel ödemelere örnek olarak; sigorta şirketleri tarafından yapılan kısmi ödemeler ya da iş kazalarında SGK’nun bağladığı gelirlerin ilk peşin değerlerinin kusura isabet eden tutarı verilebilir. Son olarak, hâkim tarafından hakkaniyet indirimleri yapılacaktır. Bu indirimler; TBK 52/1 maddesinde yer alan “zarar görenin, zarara neden olan fiile razı olması ya da tehlikeyi göze alması ya da zararın doğmasında veya artmasında etkili olması”, TBK Md. 52/2 maddesinde yer alan “hafif kusurlu tazminat yükümlüsünün yoksulluğa düşecek olması” durumlarında takdiren hâkim tarafından yapılabilir. Ayrıca, koşulları sınırlı olmakla birlikte TBK Md. 51/1 uyarınca hatır taşıması indirimi de hâkim tarafından takdiren yapılabilecektir.
Önemle belirtmek gerekirse; destekten yoksun kalma tazminatı iş kazasından kaynaklanmıyorsa SGK gelirlerinin indirimi söz konusu olmayacaktır. Şayet olay iş kazası ve sorumlu (davalı) işveren ise, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin değerinin kusura karşılık gelen tutarı kadar indirim yapılabilir (5510/m.21/f.1) Sorumlu (davalı) üçüncü kişi ise, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin değerinin yarısının (1/2’sinin) kusura karşılık gelen tutarı kadar indirim yapılabilir. Ayrıca, kamu görevlilerinin neden oldukları iş kazalarında, hak sahiplerine bağlanan SGK gelirleri tazminattan indirilemez (5510/md.21/f.5) Son olarak; ölenin bırakmış olduğu mirasın ve miras gelirlerinin, ölüm olayı neticesinde hayat sigortası veya ferdi kaza sigortasının yapmış olduğu ödemeler, zorunlu koltuk sigortasından ölen yolcunun mirasçılarına yapılan ödemeler tazminattan indirilemez.
Av. Arb. Sinem KAZAR
KAYNAKÇA
Çelik Ahmet Çelik/ Ölüm Nedeniyle Destekten Yoksunluk/ Seçkin Yay., 3.Baskı/2021
Öğütoğulları / Bedensel Zaralarda Aktüeryal Tazminat Hesabı/Adalet Yay.1.Baskı/ 2021
Çelik/Güncel Sorunlar/ Aristo Yay. 1. Baskı/ 2019/
S.Olgaç / Emsal İçtihatlarla Borçlar Kanunu / Olgaç Matbaası/ 1976
S.Tekinay/ Destekten Yoksun Kalma Tazminatı/ İÜHF 1963
Doç.Şule Şahin,Dr. Ezgi Nevruz../ Destekten Yoksun Kalma Hesaplama Yöntemleri/ Seçkin 1. Baskı /2020