T.C.

DİYARBAKIR

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2025/1436

KARAR NO : 2025/1262

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN :

MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DAVANIN KONUSU : Limited Şirket Pay Devrinin Tespiti, Pay Defterine Kaydı ve Ticaret Siciline Tescil ve İlanı

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

KARAR TARİHİ : 20/11/2025

Taraflar arasında görülen davada İlk Derece Mahkemesince geçici hukukî koruma talebinin reddine dair verilen ara kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili; Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğüne ....... sicil numarası ile kayıtlı, ........ MERSİS numaralı, davalı .......Ticaret Limited Şirketi'nin 600 adet payının hak sahibi...... tarafından ........ Noterliğinin .... tarih ve ......yevmiye numaralı pay devri sözleşmesi ile müvekkiline devredildiğini, devir sözleşmesinde yer alan devir bedeli olan 600.000,00 TL'nin ekte yer alan dekontlardan görüldüğü üzere tamamen ödendiğini, 6102 sayılı TTK'nun 595. Maddesi uyarınca pay devrinin .... Noterliğinin .... tarih ve ....... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete bildirildiğini ve pay devri hususunda ortaklar genel kurulunun toplanmasının (pay devrine onay verilmesi için karar alınmasının, pay devrinin pay defterine işlenmesinin) talep ve ihtar edildiğini, söz konusu ihtarın 03/06/2025 tarihinde tebliğ edildiğini, bu başvuruya rağmen ilgili şirket tarafından ortaklar genel kurulunun toplanmadığını ve pay devri hususunda bir karar alınmadığını, 6102 sayılı TTK m. 595(7) hükmündeki "Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır" hükmü doğrultusunda, başvuru üzerinden 3 ay geçmiş olup yasal düzenleme uyarınca ilgili şirketin 600 adet payının müvekkiline geçtiğini, müvekkiline devredilen ve bedeli ödenen davalı şirketin 600 adet payının, davalı şirket ortakları tarafından 3. kişilere hisse devri yapılması halinde müvekkilim açısından 6102 sayılı TTK'nun 595(7). maddesi uyarınca hak kazanılan pay devrinin imkansız hale geleceğini ve telafisi mümkün olmayacak zararların oluşacağını, zira tedbir kararı verilmemesi ve davalı şirket ortakları tarafından 3. kişilere hisse devri yapılması halinde, işbu davanın bir anlamı kalmayacağını ve müvekkilinin hak kazandığı pay devrinin imkansız hale geleceğini beyan ederek; 6100 sayılı HMK'nun 389 ve devamı maddeleri gereğince öncelikle teminatsız aksi halde uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilerek dava sonuçlanıncaya kadar davalı ... Limited Şirketi'nin 3. şahıslara hisse devrinin önlenmesi için ticaret sicil kayıtlarına tedbir konulmasına, ...... Noterliğinin .... tarih ve ..... yevmiye numaralı pay devri sözleşmesi gereğince, ..... MERSİS numaralı, ... Limited Şirketi'nin 600 adet payının müvekkile devredildiğinin tespiti, hisse devrinin pay defterine işlenmesi ve ticaret sicil müdürlüğünde tescili ve ticaret sicil gazetesinde ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İlk Derece Mahkemesince 09/10/2025 tarihli ara kararı ile özetle; somut olayda, davacı yanca dava konusu limited şirket hisse devri sözleşmesi ile gerçekleştiği iddia olunan pay devrinin tespiti ile pay defterine işlenmesi ve ilgili devrin ticaret sicil müdürlüğünde tescili ile ilanı istemleri ile davalı şirkete ait tüm hisselerin tamamına tedbir konulması talep edilmiş olup, 6100 sayılı HMK'nın 390/3. maddesi gereğince davacı yanın yaklaşık olarak ispata elverişli deliller sunması gerektiği, davacı vekilinin, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat eder nitelikte yeterli bilgi ve belge sunmadığı, yalnızca davacı taraf beyan ve delillerinin yaklaşık ispat olarak kabul edilemeyeceği, dava konusu limited şirket pay devri hususunda ortaklar genel kurulunun onay şartının yasal düzenleme kapsamında hüküm altına alındığı ve bu yönüyle talebin yargılamayı gerektirdiği, mevcut aşamada davacının haklılığının yaklaşık olarak ispat edilemediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.

Ara karara karşı, davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf kanun yoluna başvuran davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili; ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin yaklaşık ispatın sağlanamadığı gerekçesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya noter pay devir sözleşmesi, ihtarnameler, tebliğ şerhlerinin dosyaya sunulduğunu, 6102 sayılı TTK'nun 595(7). maddesi uyarınca genel kurulun devre zımnen onay verdiğini, davalı şirketin cevap dilekçesinde, ihtarı üzerine genel kurulun toplandığına ve pay devrine onay verilmediğine ilişkin bir yazılı delil (toplantı daveti, olağanüstü toplantı yapılmışsa tüm ortakların bulunduğuna ilişkin hazır bulunanlar listesi ve genel kurulun pay devrine onay vermediğine ilişkin kararın yer aldığı onaylı genel kurul karar defteri sayfası vb.) sunmadığını, bu konuda genel kurulun devredilemez yetkisi olduğunu, yine davalı şirketin cevabında pay devrinin bildirildiğine ve pay devri hususunda ortaklar genel kurulunun toplanması talep ve ihtarına ilişkin ihtarnamenin şirkete tebliğ edildiğini de inkar etmediğini, yaklaşık ispata yarar delillerin dosyaya ibraz edildiğini, dava konusu limited şirket pay devri hususunda ortaklar genel kurulunun onay şartının yasal düzenleme kapsamında hüküm altına alındığı ve bu yönüyle talebin yargılamayı gerektirdiği gerekçesinin de yerinde olmadığını, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde müvekkili açısından telafisi imkansız zarar meydana geleceğini veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağını beyan ederek; 09/10/2025 tarihli ara kararının kaldırılmasına ve 6100 sayılı HMK'nun 389 ve devamı maddeleri gereğince öncelikle teminatsız aksi halde uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilerek dava sonuçlanıncaya kadar davalı ... Limited Şirketi'nin müvekkili tarafından devralınan 600 adet payının 3. şahıslara hisse devrinin önlenmesi için ticaret sicil kayıtlarına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:

6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;

Talep, dava dışı ortağın davalı limited şirketteki hissesini davacıya devrettiğinin tespiti ile devredilen hisselerin davacı adına şirket pay defterine kaydına ve ticaret sicil gazetesinde ilanına ilişkin derdest davada davaya konu hisselerin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yönelik verilen ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.

6100 sayılı HMK’nun onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi, 389. madde başlığında "Geçici Hukuki Korumalar" olarak vasıflandırılış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar ile takip edilmesi ve yapılması gerekli usul işlemleri açıklanmıştır.

6100 sayılı HMK m. 390(3) hükmünde tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Madde gerekçesinde ise, HMK m. 390(3) hükmündeki düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.

6102 sayılı TTK'nun dava konusu olayla ilgili m. 595 hükmü ise şu şekildedir:

"(1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.

(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.

(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.

(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.

(5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.

(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.

(7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır."

Limited Şirketlerde pay devri 6102 sayılı TTK'nun m. 595 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Buna göre; pay devri dört aşamada gerçekleşmektedir:

(i) 6102 sayılı TTK m 595(1) hükmüne göre, limited şirkette esas sermaye payının devri ile devir borcu doğuran diğer tüm işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onaylanır. Yasa öngörülen bu şekil devir işleminin geçerlilik şartıdır. Devir sözleşmesi yazılı olarak yapılıp imzaların noterce onaylanması ile taraflar arasında yürürlüğe girer ve sermaye payı devralana geçer. Bu işlem pay mülkiyetini geçiren tasarruf işlemdir (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu - Ortaklıklar Hukuku - II, 13. Bası, İstanbul 2017, s. 408-409).

(ii) İkinci aşamada ana sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı müddetçe, 6102 sayılı TTK'nun m. 595(2) hükmü gereği genel kurulun hisse devrine onayı vermesi gerekir. Söz konusu hüküm uyarınca, devrin şirkete karşı geçerliği, işlemin genel kurul tarafından onaylanmasına bağlıdır. Bu işlem devrin şirket tarafından tanınmasıdır. Payın devri sözleşmesinin genel kurulun onayına sunulabilmesi için şirkete bildirilmesi gerekir. Bildirim işleminin kural olarak devreden ve devralan tarafından birlikte yapılması gerekir; ancak bildirimin taraflardan birisi tarafından yapılması da mümkündür (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu - Ortaklıklar Hukuku - II, 13. Bası, İstanbul 2017, s. 409-410). 6102 sayılı TTK'nun 595(3) ve 595(7) hükümleri gereği, başvurudan itibaren 3 ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onay verilmiş sayılır.

(iii) Üçüncü aşamada, pay devri genel kurul tarafından onaylandığı veya 6102 sayılı TTK m. 595(7) hükmü uyarınca (başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurulca reddedilmeyerek) onay verilmiş sayıldığı takdirde, devir işlemi müdürler tarafından pay defterine kaydettirilir. Pay defterine kayıt kurucu olmayıp açıklayıcı nitelikte bir işlemdir. Pay devri ortaklar genel kurulunun onay kararıyla gerçekleşmekte olup pay defterine kayıt pay sahipliğinin şirkete karşı ileri sürülmesi bakımından durumun tespitini sağlayan işlemdir.

(iv) Dördüncü aşama ticaret siciline tescil işlemidir (6102 sayılı TTK m. 598). Tescil için şirket müdürü tarafından ticaret sicile başvurulması gerekmektedir. Başvurunun 30 gün içinde yapılmaması halinde ayrılan ortak adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine ticaret sicili müdürü şirkete iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir. Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur. Ticaret siciline tescil işlemi, pay devri yönünden kurucu değil, açıklayıcı bir etkiye sahiptir.

Yukarıda açıklanan kanun hükümleri ve ilkeler ile maddi olay tespitleri doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde:

Dosya kapsamının incelenmesinde Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünün ...... sicil numarasında kayıtlı ... Ltd. Şti. deki 600 adet payın 600.000,00 Tl bedelle ...... tarafından .....'a .... Noterliğinin ...... tarih ve ..... yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile devredildiği, davacı ...... tarafından 6102 sayılı TTK m. 595 hükmü uyarınca esas sermaye payının devrinin bildirimi ve bu konuda genel kurul kararı alınması talebini içeren ..... Noterliğinin ....tarih ve ..... sayılı ihtarnamesinin ...... Ltd. Şti. Ne 03/06/2025 tarihinde,.....'a 30/05/2025 tarihinde, ...'a 30/05/2025 tarihinde tebliğ edildiği, buna dair noter pay devri sözleşmesi, ihtarname ve tebliğ şerhlerinin dosya kapsamında olduğu, bu durumda davacı tarafça sunulan belgelerin yaklaşık ispatı sağladığı, limited şirket esas sermaye payının mülkiyetine (aynına) yönelik eldeki davada 6100 sayılı HMK m. 389 ve devamı hükümlerinde öngörülen koşulların oluştuğu, tedbir kararı verilmediği takdirde esas sermaye payının başka kişilere devir ve temlik edilerek davanın konusu ortadan kalkabileceği, sermaye payının aynına ilişkin olan işbu davada, ihtiyatî tedbirin koşullarının gerçekleşmiş olması nedeniyle; dava konusu edilen hisselerin (600 adet payın) üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi hususunda ihtiyatî tedbir kararı verilmesi gerekir.

Buna rağmen, İlk Derece Mahkemesince, yasal ve yerinde olmayan gerekçeler ve dosya kapsamındaki delil durumu ile bağdaşmayan değerlendirmeler sonucunda, davacı tarafın ihtiyatî tedbir talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.

Zira mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktır (Yargıtay HGK'nın 19/12/2019 tarih ve 2017/13-676 E., 2019/1415 K. sayılı kararı).

Öte yandan; geçici hukukî koruma yollarından ihtiyati tedbirde teminat konusundaki düzenleme olan 6100 sayılı HMK m. 392 hükmüne göre, durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir ise de, davanın tarafları arasındaki hak ve menfaat dengesi gözetildiğinde, ihtiyati tedbir talep eden davacının yargılama sonucunda haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu, 6100 sayılı HMK'nın m. 87 hükmü uyarınca teminatın tutarını ve şeklini hakimin serbestçe tayin edeceği de gözetilerek, ihtiyati tedbir kararının teminat karşılığında verilmesi gereklidir.

Bu nedenlerle, istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesinin ara kararının kaldırılarak, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK m. 87, 389 ve 392(1) hükümleri uyarınca dava konusu somut uyuşmazlığın mahiyeti, davalının uğraması muhtemel zararların teminatı aşan kısmının tazminat yoluyla davanın diğer tarafından istenebilecek olması gibi hususlar birlikte değerlendirilerek, pay devir sözleşmesindeki satım bedeli olarak kararlaştırılan 600.000,00 TL'nin takdiren %20'si (yüzde yirmi) oranında teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, ...... Noterliğinin ..... tarih ve ..... yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile ... tarafından davacı .......'a devredilen ancak hâlihazırda sicil kayıtlarında ... adına kayıtlı olan Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20241 sicil numarasında kayıtlı . ... Ltd. Şti.'deki dava konusu (600) adet payın üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına dair 6100 sayılı HMK m. 353(1)-b-2 hükmü gereğince aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

I-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesinin 2025/1310 E. sayılı dosyasında verilen 09/10/2025 tarihli ara kararının davacı tarafın istinafına atfen KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK m. 353(1)-b-2 gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;

1-) İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜNE, ..... Noterliğinin ..... tarih ve .....yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile ... tarafından davacı .....'a devredilen ancak hâlihazırda sicil kayıtlarında ... adına kayıtlı olan Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20241 sicil numarasında kayıtlı .... Ltd. Şti.'deki dava konusu (600) adet payın üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönünde İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA,

2-) 6100 sayılı HMK m. 87 ve 392(1) hükümleri uyarınca, pay devir sözleşmesindeki satım bedeli olarak kararlaştırılan tutarın (600.000,00 TL) takdiren % 20'si (yüzde yirmi) oranında (120.000,00 TL) teminat ALINMASINA,

3-) Takdir edilen teminatın depo edilmesi konusunda İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı vekiline muhtıra çıkarılarak uygun bir kesin SÜRE VERİLMESİNE, kesin süre içerisinde teminat yatırıldığı takdirde ihtiyati tedbirin İNFAZ EDİLMESİNE, İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı tarafa çıkarılacak muhtırada verilen kesin sürede teminatın yatırılmaması halinde ihtiyati tedbirin KALDIRILMASINA,

II-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 1.683,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye GELİR KAYDINA, 615,40 TL istinaf peşin harcının talep halinde istinafa başvuran davacıya İADESİNE,

III-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından harcanan 1.683,10 TL istinaf başvuru harcı ile 430,00 TL istinaf posta masrafından ibaret toplam 2.113,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

IV-) İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın kendisine İADESİNE,

V-) 6100 sayılı HMK'nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,

dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın m. 362(1)-f hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/11/2025