Koronavirüs tedbirleri dolayısıyla tatil edilen iş yerlerinde çalışıp da kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan ve hiçbir ücret alamayan işçiler ile işverenler arasında önümüzdeki dönemde anlaşmazlıklar yaşanması bekleniyor. Kanuna göre, zorlayıcı sebeplerle tatil edilen iş yerlerinde ikinci haftadan itibaren iş sözleşmeleri askıya alınıyor. İşverenin, ikinci haftadan itibaren ücret ödeme yükümlülüğü bulunmuyor. Ancak, iş sözleşmesinin askıya alındığı dönemde ücret alamayan, kısa çalışma ödeneğinden de yararlanamayan işçiler açısından ise iş akdini fesih hakkı ortaya çıkıyor. Bu gerekçeyle iş akdini fesheden işçiler kıdem tazminatı talebiyle önce arabulucuya, sonra mahkemeye başvuracaklar.

HaberTürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre; Koronavirüs tedbirlerinin kaldırılıp iş yerlerinde yeniden çalışmaya başlandığında işverenler, bazı kalifiye elemanlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak. İş akdini haklı nedenle fesheden işçiler nedeniyle yüklü kıdem tazminatı ödemeleri de gündeme gelecek. Kısa çalışma ödeneği alanlar açısından haklı fesih sebebi oluşmadığından, kısa çalışma uygulaması işvereni bu açıdan da rahatlatacak.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca karara bağlanan (Esas No: 2018/850, Karar No 2019/1186) bir dava dosyası, bu konuda işçi ve işverene de fikir verici nitelikte. Onbir yıl süren dava dosyasına göre, uluslararası TIR şoförü olarak çalışan bir işçi 15 Ocak 2008 tarihinde emekli olduğunu ancak çalışmaya devam ettiğini, 4 Ağustos 2008 tarihinde yıllık ücretli izin talebinde bulunduğunu, işverenin ise 8 Ağustos tarihinde ücretsiz izne çıkardığını belirtti. İş yerinde asgari ücret + Avrupa’ya yaptığı sefer başına 600 avro prim ile çalıştığını, ayda ortalama 1.5 sefer yaptığını belirten işçi, işverenin ücretsiz izin döneminde ücretini ödememesi üzerine 22 Ağustos 2008 tarihinde şifahen iş sözleşmesini feshettiğini belirterek, kıdem tazminatı ve diğer alacaklarının ödenmesini talep etti.  

İşveren ise işçi ile ilişkinin 2007 Kasım ayında sona erdiğini, tüm işçilik alacaklarının başka bir şirket üzerinde kalacağı hususunda anlaşıldığını, emekliliğinin yakın olması nedeniyle Ocak 2008 tarihine kadar sigortalılığın kendi şirketi üzerinde kalması hususunda anlaştıklarını savundu. İşveren, işçinin emeklilikten sonra başka bir şirkette çalışmaya başladığını, o şirkette de bir ay devamsızlık yaptığı için iş akdinin haklı olarak feshedildiğini ileri sürdü.

İŞ AKDİNİN FESHİ YAZILI OLMALI

Halk arasında “işten istifa” olarak adlandırılan, iş akdinin sonlandırılması işleminin yazılı yapılması gerekir. Esasen iş yerinde işçi ve işveren arasında ileride dava konusu olabilecek tüm işlemlerin yazılı olarak belgelenmesinde yarar bulunuyor. Aksi takdirde haklı iken hakları kaybetme riski ortaya çıkar.

Neyse ki söz konusu dosyada mahkeme, davacının 15 Ocak 2008 tarihinde emekli olmasına karşın, işverenin kıdem tazminatı ödemediğini dikkate alarak, ücretsiz izne çıkartılması nedeniyle iş akdini fesheden işçiye kıdem tazminatı ödenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, işçinin 1997’den 22 Ağustos 2008 tarihine kadar olan döneme ait kıdem tazminatı ve diğer alacaklarının ödenmesine hükmetti.

Mahkeme, kıdem tazminatının hesabında sefer başına ödenen tutarı tespit etmek için tanıkların ifadesini aldı ve meslek örgütünün görüşüne başvurdu. İşçinin tanıkları İngiltere, Almanya gibi ülkelere yük taşıyan şoförlere sefer başına 600 avro ödendiğini belirtirken, meslek örgütü sefer başına 300 ila 600 avro ödendiği yönünde görüş bildirdi. İşverenin tanığı ise 500 avro ödendiğini belirtti. Mahkeme kıdem tazminatı hesabında 600 avronun dikkate alınmasını kararlaştırdı.

İşverenin itirazı üzerine dosya önce Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’ne geldi. Daire, işçinin ücretsiz izne çıkartılması nedeniyle iş akdini feshetmesinin haklı olduğuna dair mahkeme kararına yapılan itirazı reddetti. Daire sadece mahkemenin prim hesaplamasına işverence yapılan itirazı yerinde bularak, 600 avro yerine 500 avro üzerinden hesaplama yapılmasını kararlaştırdı.

Yerel mahkemenin önceki kararında ısrar etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 7. Daire’yi haklı bularak, kıdem tazminatının brüt asgari ücret + 500 avro sefer ücreti üzerinden hesaplanmasına hükmetti.