Son günlerde, İstanbul Anadolu Adliyesi’nde açılan ve konusunu cinsel istismar ile saldırı suçlarının oluşturduğu bir davanın yankıları sürüyor. İddianameye konu olaylar ve suçlamalar ağır.

'Çocuk gelinler' sorununun artmasını değerlendiren Prof. Dr. Ersan Şen, "Burada kimseyi yargısız infaz edecek veya yerin dibine sokacak değiliz, bir hukukçunun işi bu olamaz. Delillerin hukuka uygun şekilde toplanıp toplanmadığını da tartışacak değiliz." dedi.

SUÇSUZLUK - MASUMİYET KARİNESİ

Sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulunan Şen, "Suçsuzluk/masumiyet karinesine saygı göstermek en doğrusu, gerçi hiç kimsenin başına bir iş gelmedikçe bu evrensel ilkeyi tanıdığı da söylenemez. Adı olan kendisi olmayan, çok kıymetli ve önemli bir ilkedir suçsuzluk/masumiyet karinesi.

Suç varsa ve iddia kanıtlanırsa, bunun içinde olanlar cezalandırılmalıdır. Yargılama süreci bunu gösterecek. Maddi hakikate ve adalete de ancak yargılama yapılarak ulaşılır. Burada size TCK m.102 ve m.103’da düzenlenen suçları anlatacak değiliz.

Ceza Kanunumuzda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar için son derece ağır yaptırımlar öngörülmüştür, fakat konu sadece bundan ibaret değil." ifadelerini kullandı.

SEBEPLER ÜZERİNDE DURMAK GEREK

"Sonuçlar değil, sebepler üzerinde durmak gerekir. Meseleyi din, iman, kuran kursu üzerinden tartışmak, kişileri düşmanlaştırmak veya tatsız konuları masumlaştırmak çabaları da beyhudedir. Medeni nikahın kıyılamadığı bir yerde, konu imam nikahı kıyılarak meşrulaştırılamaz." diyen Şen, sözlerine şöyle devam etti;

"ÇOCUK GELİNLER"

"Ceza Hukuku sorunları çözmede ve hukuki yararları korumada yardımcı kaynaktır. Toplumumuzun “çocuk gelinler” sorunu olduğu gerçektir, bunu çözebilmek için yapılanlar ve alınan mesafe ise belirsizdir.

Bir tarafta çocuk gelinler sorununu çözmeye çalışacaksınız, diğer taraftan TCK m.236/5-6’da Anayasa Mahkemesi’nin iptali ile suç olmaktan çıkarılan imam nikahı ve çocuk gelinler sorununun artmasının önüne geçmeyeceksiniz.

Bir taraftan eğitim öğrenim birliği diyeceksiniz, Anayasanın 42. maddesinde eğitim ve öğrenim Devletin gözetimi ve denetimi altında sürdürülebilir diyeceksiniz,

Anayasanın 10, 41 ve 42. maddelerinde çocuklarımızın pozitif ayırımcılık da dahil olmak üzere özel olarak korunmasından, “sosyal devlet” ilkesine uygun olarak eğitilip öğretilmesinden bahsedeceksiniz,

Anayasa m.174 ile bir inkılap kanunu olan Tevhidi Tedrisat Kanunu için özel koruma öngöreceksiniz, diğer taraftan kanuna aykırı eğitim öğrenim kurumu açmayı suç olmaktan çıkaracaksınız.

Tüm bunların yanlış olduğu, çocukların korunmasına katkı sağlamadığı, çocuk gelinler sorununu artırdığı, denetimden ve gözetimden uzak, Kanuna aykırı eğitim öğrenim kurumlarının açılmasını cesaretlendirdiği, imam nikahı kıyılması ile izinsiz eğitim öğrenim kurumlarının suç olmaktan çıkarılmasının, bu tür hukuka aykırılıkları artırdığı görmezden gelinemez.

Kimse, bu sorunu duymak istemiyorum, bilmek istemiyorum diye gözardı edemez, çocuk gelinler ciddi bir sorundur ve tüm gerçekliği ile karşımızdadır. Bu sorunun önlenmesi bizim elimizdedir.

Önce amacı belirleyelim. Amacımız Medeni Kanuna aykırı evliliklerin önüne geçmek, özellikle kız çocuklarımızın korunmasını sağlamak, kanuna aykırı eğitim ve öğrenim veren kurumların açılmasını önlemek ise, Türk Ceza Kanunu’ndan çıkarılan suç ve cezalarla ilgili adım atılmalıdır.

SUÇ İŞLENMEDEN ÖNLENMELİ

Önemli olan hukuka aykırılıkların ve suçların işlenmesinden sonra yaptırım tatbiki değil, işlenmeden önlenmesi ve üstün hukuki yararların korunmasıdır.

Umarım bu konu birkaç gün sonra unutulup gitmez, tarafları kutuplaştıran hassas konular üzerinden tartışılmaz ve çocukların korunması bakımından yapıcı şekilde çözümler üretilir. Çocuklarımız geleceğimizdir!.." (hukukihaber.net)