T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2023/1421
K. 2023/4380
T. 27.3.2023

FARK ÜCRET, FARK İKRAMİYE VE FARK İLAVE TEDİYE ALACAKLARI ( Dava Konusu Alacakların Dava Tarihinden Önce Arabuluculuk Aracılığıyla Talep Edilmesi Karşısında Davalı İşverenin Arabuluculuk Son Tutanak Tarihi İtibarıyla Temerrüde Düştüğünün Kabulü Gerektiği/Bu Sonuç Davalı İşverenin Usulüne Uygun Davet Edilmesine Rağmen Arabuluculuk Görüşmelerine Katılmadığı Durumlarda da Geçerli Olup Mahkemece Alacaklara İlişkin Arabuluculuk Son Tutanak Tarihinden İtibaren Faize Hükmedilmesi Doğru İse de Arabuluculuk Son Tutanak Tarihi Yerine Arabuluculuk Başvuru Tarihinin Yazılmasının Hatalı Olduğu )

TEMERRÜT ( Dava Konusu Alacakların Dava Tarihinden Önce Arabuluculuk Aracılığıyla Talep Edilmesi Karşısında Davalı İşverenin Arabuluculuk Son Tutanak Tarihi İtibarıyla Temerrüde Düştüğünün Kabulü Gerektiği/Fark Ücret Fark İkramiye ve Fark İlave Tediye Alacaklarına İlişkin Arabuluculuk Son Tutanak Tarihinden İtibaren Faize Hükmedilmesi Gereği )

İLAVE TEDİYE ALACAĞINA UYGULANACAK FAİZ ( Alacağa Uygulanması Gereken Faiz Oranının Kanunen Yasal Faiz Olduğu/Kaldı Ki Davacı İlave Tediye Alacağına Gerek Dava Gerek Islah Dilekçesi İle Yasal Faiz Uygulanmasını Talep Ettiği - Bu Durumda Hüküm Altına Alınan İlave Tediye Alacağına Yasal Faiz Yürütülmesi Gerekirken Yasal Faizi Aşmamak Üzere Bankalarca Mevduata Uygulanan En Yüksek Faize Hükmedilmesinin Hatalı Olduğu )

KHK-375/Geç.m.23

4857/m.22,34

ÖZET: Uyuşmazlık, 696 Sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile davacının fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, alacakların hesaplanması, uygulanan faiz oranı ve faiz başlangıç tarihine ilişkindir.

1-Dava konusu alacakların dava tarihinden önce arabuluculuk aracılığıyla talep edilmesi karşısında davalı işverenin arabuluculuk son tutanak tarihi itibarıyla temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Bu sonuç davalı işverenin usulüne uygun davet edilmesine rağmen arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı durumlarda da geçerlidir. Mahkemece, fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacaklarına ilişkin arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru ise de arabuluculuk son tutanak tarihi yerine arabuluculuk başvuru tarihinin yazılması hatalı olmuştur.

2-Diğer taraftan ilave tediye alacağı, 6772 Sayılı Kanun ile öngörülmüş bir alacak olup bu alacağa uygulanması gereken faiz oranı kanunen yasal faizdir. Kaldı ki davacı ilave tediye alacağına, gerek dava gerek ıslah dilekçesi ile yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir. Bu durumda hüküm altına alınan ilave tediye alacağına yasal faiz yürütülmesi gerekirken yasal faizi aşmamak üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi de hatalı olup bozma sebebidir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışmaktayken 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, davalı Bakanlık ile davacı arasında sürekli işçi kadrosuna geçirilirken imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7. maddesinde asgari ücretin belirli bir oran fazlasının davacının ücreti olarak öngörüldüğünü, sözleşme hükmüne göre ücretin her yıl asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlenmesi gerekirken sözleşmeye aykırı olarak davacının ücretinin asgari ücret seviyesine çekilmek ve bu ücrete %4 oranında zam uygulanmak suretiyle eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek davacının eksik ödemeden kaynaklı ücret, ikramiye ve ilave tediye fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ücretinin sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra da ilgili düzenlemeler uyarınca eksiksiz ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davacının sürekli işçi kadrosuna geçirilmeden önce, işçilerin ücretlerinin asgari ücretin belli bir oranda fazlası olarak belirlendiği, 01.01.2019 tarihinden itibaren davacıya davalı tarafça ücret değişikliği teklifinde bulunulduğu ve davacının da bunu kabul ettiğine ilişkin bir belge ibraz edilmeden, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun ( 4857 Sayılı Kanun ) 22. maddesine uygun olacak şekilde işçinin yazılı onayı alınmadan ücretinin düşüldüğü, bu durumda davacının ücretinin düşürülmesi mümkün olmadığından, bilirkişi tarafından 01.01.2019 tarihinde geçerli yasal asgari ücret miktarının iş sözleşmesinde belirlenen oranda yüzdelik fazlası olan tutarına, toplu iş sözleşmesi ile düzenlenen %4 oranında zammın uygulanması ile bulunacak ücret miktarına göre davacının tespit edilen ücret ile sonradan ödenen ücret arasındaki farka göre dava konusu alacakların belirlenmesinin isabetli olduğu, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda dava tarihine göre alacaklar hesaplanmış ise de Yargıtay ilke kararı doğrultusunda ek rapor üzerinden arabuluculuk başvuru tarihine kadar olan alacaklar resen hesaplanarak belirlenen alacakların hüküm altına alınması suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacı hakkında yapılan ücret artışlarının yasal düzenlemelere, toplu iş sözleşmesi hükümlerine ve Bakanlığın görüş yazılarına uygun olduğunu, davacının ücretinin kanuni düzenlemelere uygun olarak belirlenip ödendiğini, davacının ücretinde herhangi bir indirime gidilmediğini ve %4 oranındaki artış hükmünün uygulandığını, davacının sendika üyesi olup olmadığının, üye ise sendikaya üyelik tarihinin, sözleşmesinin sona erip ermediğinin ve dayanışma aidatının ödeyip ödenmediği hususlarının tespiti gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadroya geçirilirken imzalanan iş sözleşmesinde ücret miktarının asgari ücretin belli oranda fazlası olarak belirtildiği, dava konusu dönem itibarıyla temel ücretin, brüt asgari ücretin belirtilen oranda fazlası olup davacıya toplu iş sözleşmesi uyarınca her dönem için %4 oranında zam uygulanarak hesaplanan miktar nazara alındığında, davacının kadroya geçtikten sonraki ücretinin taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesine uygun olarak ödenmediğinin anlaşıldığı, hesaplanan miktardan ödenen miktarın mahsubu ile ödenmemiş fark ücret alacağı, fark ikramiye alacağı ile fark ilave tediye alacağının olduğu, Mahkemece arabuluculuk son tutanak tarihi nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ve resen gözetilecek sair nedenlerle kararın hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 696 Sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile davacının fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, alacakların hesaplanması, uygulanan faiz oranı ve faiz başlangıç tarihine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 Sayılı Kanun'un 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri, 4857 Sayılı Kanun'un 22 ve 34. maddeleri, 696 Sayılı KHK ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23. madde, 6772 Sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun'un (6772 Sayılı Kanun) ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca, işçi muaccel alacaklarını ... ... belirtmek kaydıyla ihtarname ile işvereni temerrüde düşürebilir. Söz konusu ihtarnamede alacak miktarlarının belirtilmesi gerekmez. Dava tarihinden önce yürütülen arabuluculuk süreci sonucunda anlaşma yapılamadığına dair düzenlenen son tutanak bu bağlamda değerlendirildiğinde; dava konusu alacakların dava tarihinden önce arabuluculuk aracılığıyla talep edilmesi karşısında davalı işverenin arabuluculuk son tutanak tarihi itibarıyla temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Bu sonuç davalı işverenin usulüne uygun davet edilmesine rağmen arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı durumlarda da geçerlidir. Mahkemece, fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacaklarına ilişkin arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru ise de arabuluculuk son tutanak tarihi yerine arabuluculuk başvuru tarihinin yazılması hatalı olmuştur.

3. Diğer taraftan ilave tediye alacağı, 6772 Sayılı Kanun ile öngörülmüş bir alacak olup bu alacağa uygulanması gereken faiz oranı kanunen yasal faizdir. Kaldı ki davacı ilave tediye alacağına, gerek dava gerek ıslah dilekçesi ile yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir. Bu durumda hüküm altına alınan ilave tediye alacağına yasal faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde yasal faizi aşmamak üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi de hatalı olup bozma sebebidir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 Sayılı Kanun'un 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararının düzeltilerek onanması gerekir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın temyiz itirazının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde temerrüt tarihi olarak yer alan "11.11.2020" rakamlarının hükümden çıkarılarak yerine "01.12.2020" rakamlarının yazılması;

Hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "yasal faiz oranını geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faizi" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "yasal faizi" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.03.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır