TEKLİFİN ÖZETİ

Teklif ile, Türk Ceza Kanunu'nun takdiri indirim nedenlerine ilişkin hükümlerinde değişiklik yapılarak failin duruşmada mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışlarının takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaması, kasten öldürme suçunun kadına karşı işlenmesi hâlinin suçun nitelikli hâli kapsamına alınması, kasten yaralama, işkence, eziyet ve tehdit suçlarının kadına karşı işlenmesi hâllerinde öngörülen cezaların alt sınırlarının artırılması, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçunun konusunun sağlık hizmeti olması durumunda verilecek cezada artış yapılması, ısrarlı takip fiilinin müstakil bir suç olarak düzenlenerek yaptırıma bağlanması ve bu suçun uzlaştırma kapsamı dışında tutulması, çocukların cinsel istismarı, ısrarlı takip ve kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında mağdurun ile şikâyetçinin istemi hâlinde baro tarafından ücretsiz olarak avukat görevlendirilmesi, kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan hekim, diş hekimi ile diğer sağlık mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle yapılacak adli soruşturmalar için izin alma usulünün getirilmesi ve bu kapsamda izin verme yetkisinin Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kuruluna verilmesi amaçlanıyor.

İHTİYACA GÖRE YASAL DÜZENLEME YAPILMALI

Teklifini hukukihaber.net'e özel değerlendiren Prof. Dr. Ersan Şen, "Ceza Hukukunun yegane çözüm yeri olmadığı, yardımcı kaynak olduğu, asıl olanın önleyicilik olduğu, suç işlendikten sonra yapılan müdahalenin ödetmeye yönelik olduğu, caydırıcılığının da önemli olduğu, bu açıdan adaletli ve etkin bir cezalandırma ve infaz usulünün dikkate alınması gerektiği, Ceza ve Ceza Yargılaması Hukuku müesseselerinin amaçları ile fonksiyonlarını bozmadan gerekli değişikliklerin yapılabileceği, etki ve tepkiden değil de ihtiyaca cevap verebilecek biçimde yasal değişikliklere gidilmesi gerektiği tartışmasızdır. Bu nedenlere; korunması özellik taşıyan, “eşitlik” ve “adalet” ilkelerinin özünü de bozmayacak şekilde, şiddete be tehdide karşı kadınları ve sağlık personelini daha fazla güvence altına alan, koruyan düzenlemeler yapılabilir. Nitekim uluslararası sözleşmeler ve Anayasa m.10/2 gereğince kadınlar yönünden pozitif ayırımcılığa uygun koruyucu, gözetici ve eşitliği sağlayıcı kanunlar çıkarılmalıdır." dedi.

"ASIL SORUN GEREKÇESİZLİK"

"Toplamı 17 olsa da 14’ü asıl, birisi geçiş hükümlerinden ibaret 15 maddelik Teklifi okudum" diyen Şen sözlerine şöyle devam etti; "1. maddenin bir kısmı ile 14. ve 15. maddeler dışında kalanlara esaslı bir itirazım olmamakla birlikte, tutuklamanın alanının genişletildiğini, bir tür emniyet tutuklamasının getirileceğini, 14. ve 15. maddelerle de özellikle ceza soruşturmaları ve adaleti bakımından ciddi gecikmelerin yaşanabileceğini, Sağlık Bakanlığı’na bağlı olacağı ve özerkliği bulunmayacağı anlaşılan Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun tarafsız hareket edemeyebileceği, yine tazminatın rücuu konusunda da benzer sorunun yaşanabileceği, Teklifte esaslı bir sorunun kanaatimce uygulamadan kaynaklanan sıkıntı ve adaletsizliklere kanaatimce popülist bir yaklaşımla çözüm olarak TCK m.61/2’ye eklenmesi düşünülen, gayriciddi bulduğum cümlenin hatalı olduğunu, eklenecek cümleye bakıldığında “Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz.” ibaresi ile kamuoyunda “kravat indirimi” olarak bilinen sanığın giyim kuşamı üzerinden indirim yapılamayacağı dair bir hükmün hakimlerin mesleki alanlarının özüne müdahalenin yanında, bugüne kadar takdiri indirim gerekçesine kravat, takıp takım elbise giydiğine dair bir indirim gerekçesinin de yazılmadığı, yazılsa dahi bunun hukuki ve kanuni olmayacağı, TCK m.62/2’de yaşanan asıl sorunun gerekçesizlik, eksik veya yetersiz gerekçe ile bu konuda uygulamada yeknesaklığın sağlanamaması olduğu, bunu önlemenin yolunun da bu tür kabulü mümkün olmayan yargının yetkisi alanına müdahale ile giderilemeyeceği, TCK m.62’nin bir cezayı bireyselleştirme yöntemi olduğu, bugüne kadar denetiminin de özellikle Yargıtay tarafından maddi vakayı inceleyen ve sanığı gören hakimin ve mahkemenin alanına girerek yerine getirildiği, tüm bu durumda TCK m.62’de yapılan diğer değişiklilere itirazımız olmasa da, bu müesseseyi kaldıracak, etkisini azaltacak veya hakimin yetkisine esaslı müdahale içerecek yukarıda belirttiğim şekilde hükümlere karşı olduğumuzu ifade etmek isteriz."

"HUKUK SİSTEMİNİ BOZMAMAK GEREKİR"

"TCK m.62/2’ye eklenmesi düşünülen cümle, hukuki bir dile ve tekniğe de sahip değil. Kravat, takım elbise indirimin önüne geçeceğiz diyerek, “failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum davranışları” ibaresi, hem mesleki tecrübesi ile cezayı bireyselleştirme yetkisi ve yeteneğini olan hakime müdahale ve hem de yargılamayı yapan hakimin bilgisini, yargılamayı yürütürken takip gücünü gözardı etmek anlamına gelir. TCK m.62 ile ilgili uygulamadan kaynaklandığı ileri sürülen sorunu aşmanın yolu, bu tür bir hükmü TCK m.62/2’ye eklemekle bulunamaz. Bu halde; sanıkların cezada indirim almak için kravat takmaması, takım elbise giymemesi, iyi giyinmemesi gibi bir sonuca ulaşılır ki, bunun kabulü de mümkün değildir, bunda mantık aranmaz. Hukuk sistemini ve kanun tekniğini bozmamak gerekir." (hukukihaber.net)

>> Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi için TIKLAYINIZ