Toplum içerisinde Kabul görmüş şu özlü sözler avukatlık mesleğinin ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır:

- Avukat, herkese kendisininkini verdirmektir. Malı, canı, hürriyeti, namusu saldırıya uğrayan kişi, avukatta korunma, sığınma ve emniyet bulur.

- Hakim hakkı uygular, hukuku yaratan, canlandıran avukattır.

- Avukat, masumların savunucusu, adaletin yardımcısı, yetimlerin koruyucusudur.

- Avukatlık, hakimlik kadar eski, fazilet kadar asil, adalet kadar gereklidir.

Avukatlık mesleğinin amacı, hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özelkişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır ( 1136sayılı Av. K. m. 2, I).

Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, davaların görülmesinde mahkemelerin işlerini büyük ölçüde kolaylaştırmak suretiyle adaletin hızlı ve doğru bir şekilde gerçeleşmesine yardımcı olur. Avukatı, mahkemelerin yardımcısı olarak kabul eden kanun koyucu, avukatın hak ve görevlerini bu esasa paralel bir şekilde düzenlemiştir.

Ayrıca avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler( 1136 sayılı Av. K. m 34).

Yargılamanın olmazsa olmaz şartlarından olan savunma makamını işgal eden avukatlar ile yargılamayı yapan hakim ve yargılamada iddia görevini ifa eden savcı arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiğine dair 2802 sayılı Kanun,1136 sayılı Avukatlık HAKİMLER VE SAVCILAR İLE AVUKATLARIN GÖREV VE ŞAHSİ İLİŞKİLERİ Hüsnü ALDEMİR Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı 34 Erzincan Barosu Dergisi Kanunu ile usul kanunlarında açıkça hüküm bulunmamakla birlikte, Türkiye Barolar Birliği tarafından kabul edilen meslek kurallarında avukatların yargı organları ile adli mercilerle ilişkilerinin önemine binaen şu kurallar kabul edilmiştir:

1. Hakim ve savcılarla ilişkilerinde, avukat, hizmetin özelliklerinden gelen ölçülere uygun davranmak zorundadır. Bu ilişkilerde karşılıklı saygı esastır.

2. Avukat, dahaönce hakim, savcı, hakem ya da başka resmi bir sıfatla incelediği işte görev alamaz.

3. Hakim ve savcı ile hısımlık ya da evlilikten gelen engelleri gösteren, kanun hükmünde yazılı derece dışında kalan hısımlıklar ve başkaca yakınlıklarda, avukat, meslek onuruna en uygun biçimde takdirini kullanır.

4. Avukatlar ve avukat stajyerleri, mesleğe yara- şır bir kılık ve kıyafetle, başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar. Duruşmalara, Türkiye Barolar Birliği’nce şekli saptanmış cübbe ile ve temiz bir kıyafetle çıkarlar. Erkek avukatlar, iklim ve mevsim koşullarının elverdiği ölçüde kravat takarlar.

5. Avukat duruşmayı terk edemez. Ancak kişisel veya meslek onurunun zorunlu kıldığı hallerde duruşmalardan ayrılabilir. Bu durumda avukat derhal baroya bilgi verir.

6. Avukat savunma için zorunlu olmadıkça davanın uzaması sonucuna varacak isteklerden kaçınır.

7. Hakimin reddi, savcıların ve başkaca adalet görevlilerinin reddi veya şikayet edilmesi konusunda ve genellikle konuşmalarında ve yazılarında avukat, kanunun gerektirdiği gerekçeleri amacı aşmayacak biçimde açıklar. Ret veya şikayet dilekçelerinin bir örneği de baroya verilir.

8. Avukat, ilerde tanık olarak dinlenecek kimselerden, istisnai olarak bazı hususları öğrenmek mecburiyetinde kalmış olursa, onları etkilemiş olma şüphesi altına düşmekten kaçınmalıdır. Avukat, tanıklara tavsiyelerde bulunamaz, ne şekilde tanıklık edecekleri veya hakim önünde nasıl hareket edecekleri hakkında talimat veremez.

9. Avukat, mahkeme kalemlerinde, icra dairelerinde ve her türlü mercilerde çalışan görevlilerle olan ilişkilerinde de meslek onuruna ve ağırbaşlılığına uygun tutum ve davranışlarını korur.

Uluslararası özelliğe sahip olan Avrupada Avukatlık Mesleğine İlişkin Temel İlkeler Tüzüğü’nde de gözetilen, Avrupada Avukatların Tabi Olduğu Meslek Kuralları’nda da bu hususta bir takım hükümlere yer verildiği görülmektedir. Şöyleki;

Avrupada Avukatların Tabi Olduğu Meslek Kuralları’nın “Mahkemelerle İlişkiler” başlıklı 4. maddesinde şu hususlar hükme bağlanmıştır:

1. Mahkeme veya bir heyet önünde dava takip eden veya duruşmaya çıkan avukat, o mahkeme veya heyetin daha once belirlenen meslek kurallarına uymalıdır.

2. Bir avukat, duruşmaların adilane bir şekilde yürütülmesine daima gereken özeni göstermelidir.

3. Bir avukat, mahkemeye karşı gerekli saygı ve nezaketi gösterirken, müvekkilinin çıkarlarını; kendi çıkarlarını ve kendisi veya üçüncü şahıslar bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlarını düşünmeksizin, onurlu ve korkusuz bir biçimde savunacaktır.

4. Bir avukat hiç bir zaman mahkemeye, bilerek, yanlış veya yanıltıcı bilgi sunmaz.

5. Bir avukatın mahkemelerle olan ilişkilerinde tabi olduğu kurallar, arada sırada başvurulsa dahi, hakem heyetleri, mahkeme ve mahkeme benzeri iş- levleri üstlenmiş diğer kişilerle olan ilişkileri bakı- mından da geçerlidir.

Hakim (savcı) ile avukatlar, adaletin gerçekleş- mesinde birlikte çalışması gereken kamu görevlileri oldukları kabul edilmektedir. Aynı mekanda ve zamanda birlikte çalışmak zorunda olan (başka bir değişle görev bakımından boşanamayacak derecede birbirleri ile evlilik ilişkisi gibi bir ilişkisi bulunan) hakim (savcı) ile avukatların amaçları da ortaktır. Bu ortak amaç da “adaletin gerçekleşmesi”dir. Birlikte çalışmak zorunda olan ve amaçları bir olan hakim (savcı) ile avukatlar arasındaki ilişkinin ne olduğu ve nasıl olması gerektiği hususu tartışılırken, söz konusu bu kişilerin ortak amaçları gözönünde tutulması gerekmektedir.

Ayrıca, hakim (savcı) ile avukatlar arasındaki ilişkilerin hangi esaslar doğrultusunda tanzim edilmesi gerektiğine dair ( daha once belirtilen metinler dışında) yasal veya usul hüküm bulunmamasına rağmen, yıllardır bu ilişki nezaket ve hoşgörü ilişkisi üzerinden yürütülmüştür. Zaman zaman belirtilen 35 Erzincan Barosu Dergisi nezaket ve hoşgörü ilişkisine aykırı şekilde tavır ve harekette bulunan hakim, savcı veya avukatların duruşma, keşif gibi yargılama faaliyetlerinin yapıldığı yerlerde istenmeyen olaylara neden olduklarına şahit olunmuştur.Hoş karşılanmayan bu olaylar, basına yansıması nedeniyle vatandaşların yargıya olan gü- venlerinin azalmasına yol açtığı inkar edilemez bir gerçektir.

Basına yansıyan ve yargıya güvenin zedelenmesine yol açan ( hakim (savcı) ile avukatlar arasında yaşanan ve toplum tarafından hoş karşılanmayan) olayların olmaması için şu hususlara özenle uyulması gerektiğine inanmaktayım:

a- Hakim (savcı) ile avukatların görevleri ile ilgili olarak hak, yetki ve yükümlülüklerinin neler olduğu açıkça usul ve diğer kanunlarda açıkça hükme bağlanmıştır. Adaletin gerçekleşmesi için ortak çaba gösteren bu kişilerin, söz konusu usul ve maddi hükümlere uygun davranmaları ve güven zedeleyici veya şüphe doğurucu hiçbir kanuna aykırı iş ve işlem yapmamaya özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Belirtilen hususlara dikkat edilmesi halinde uyuş- mazlıklar usule uygun, doğru ve hızlı bir şekilde çö- zümlenmesi sağlanmış olacaktır.

b- Vatandaşların yargıya olan güvenini artıran en önemli etkenlerden birisi, ilgili hakim (savcı) ve avukatların görev bilinci içerisinde hareket etmeleridir. Bu nedenle dava dosyalarını incelemek suretiyle duruşmaya hazırlıklı çıkılması, kanundaki sürelere özenle uyulması, delillerin zamanında ve hızlı bir şekilde dosyaya sunulması ve gerçeklerden ayrınılmaması gerekir.

c- Hakim veya savcıların sık sık görev yerlerinin değişmesi, görev yerlerinde yaşayan vatandaşlar ile ilişkisinin çok sınırlı olması gibi hususlar gözetildi- ğinde, avukatların, hakim ve savcılara nazaran toplumda kamu oyu oluşturma bakımından çok avantajlı oldukları inkar edilemez bir gerçektir. Hakim veya savcıların yapmış oldukları iş ve işlemlerden dolayı, kamu oyunda yanlış algıların oluşmasının önlenmesi veya haksız eleştirilen önüne geçilmesi amacıyla, toplum içerisinde saygınlıkları ve itibarı bulunan avukatların dikkatli davranması ve gerçekle ilişkisi bulunmayan söz ve davranışlardan özenle kaçınması gerekmektedir. Aksine bir davranış halinde, yetersiz hukuk bilgisine sahip olmayan veya kötü niyetli ki- şiler tarafından hakim veya savcıların haksız eleştirilmesine yol açacak ve dolaylı bir şekilde adliyenin itibarı kamu oyunda olumsuz etkilenecektir.

d- Münasip olmayan hal ve hareketlerde bulunan hakim veya savcılar ile avukatlar, karşılıklı olarak gereksiz veya anlamsız bir tartışma ortamının yaratılımasına zemin hazırlamış olacaktır. Bu durum ise kamu görevi yürüten bu kişiler arasında istenmeyen olayların yaşanmasına veya anlamsız çekişmelerin başlamasına neden olacağı inkar edilemez bir gerçektir. Bu nedenle hakim/savcı ve avukatların görevlerinin kutsallığına yakışır özen, doğruluk ve onur içinde haraket etmek zorundadırlar. Karşılıklı olarak birbirlerine saygılı davranmak zorunda olan ve yargısal faaliyet yürüten bu kişilerin, en küçük hatalı davranışı hem yürütülen yargısal faaliyetin ciddiyetine ve hem de görev gereklerine aykırı olacaktır. Akisne bir davranış ise yargısal faaliyete katılan herkesi yüceltici bir etkiye sahip olacaktır.

e- Yargılama faaliyetine katılan hakim, savcı ve avukatların karşılıklı saygı ve hoşgörü kurallarını dikkate alarak tartışma açmaktan, duruşmalara özensiz gelmekten, dilekçe, mütelaa veya kararlarda gereksiz sözlerle saldırılarda bulunmaktan, usul kanunlarında öngörülmeyen bir şekilde davranışta bulunmaktan, hukuki metinlerde öngörülen kılık-kıyafetten başka, bir giyim tarzı ile yargılama faaliyetine katılmaktan, objektif olmayan, incitici, kırıcı anlatımlarla verilen kararı eleştirmek veya kanun yoluna başvurmaktan ve söz kesmekten önemle ve özenle kaçınılmalıdır. Aksine bir davranış adaletin hizmetinde bulunan kişilerin onur ve saygınlığını zedeleyecektir.

f- Saygı ve sevgi kurallarına uymak zorunda olan hakim, savcı ve avukatların karşılıklı güven ilişkilerini güçlendirecek davranış tarzı içerisinde bulunmakla yükümlüdürler. Karşılıklı güvenin bulunmadığı yerde şüphe, şüphenin bulunduğu yerde de güven bulunmaz. Güvensizliğin hakim olduğu ortamlarda görev yapan kişiler de birbirlerine kırıcı ve önyargılı davranmaya başlarlar. Güvene davayalı ve önyargılardan uzak ortamlarda yürütülmesi gereken yargısal faaliyetlere katılan hakim savcılar, avukatların doğruyu, hakkı, gerçeği dile getirdiklerine inanmalı ve onların beyanlarına değer vermelidir. Aynı şekilde avukatlar da hakim ve savcılara güvenmeli, görev gereği yapılan iş ve işlemlere önyargılı davranmamalıdır. Güven ilişkisinin zedelenmesine yol açan davranışlardan özen ve önemle kaçınmalıdır. 36 Erzincan Barosu Dergisi Güven ilişkisinin tesisinde, vatandaşlarla yakın ilişki içerisinde bulunan avukatların büyük bir sorumluluğu ve özverili davranma yükümlülüğünün olduğu unutulmamalıdır.

g- İçinde bulundukları olumsuz şartlara karşın, işlerin yoğunluğu nedeniyle mesai mefumu gözetmeksizin çalışmak zorunda kalarak ruhen ve fikren gerilen hakim ve savcıların bu durumunu anlayışla ve hoşgörü ile düşünülerek değerlendirilmeye tabi tutulması, anlık tepki gösterilmemesi, sabırla karşı tarafı anlamaya çalışmak suretiyle çözüm odaklı yaklaşımlarda bulunulmasının onurlu bir davranış olduğu ve avukatlık mesleğinin yüceliğine yakışır bir tutum olacağını belirtmek isterim.

h- Müvekkillerinin hak ve menfaatlerini korumakla yükümlü olan avukatlara, duruşmalarda ve diğer iş ve işlemlerinde müvekillerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla yapmış oldukları sözlü savunmalarını kısıtlayıcı veya ortadan kaldırıcı davranışlardan özellikle ve önemle kaçınılması gerekmektedir. Aksine bir davranış, avukatlar ile hakim ve savcılar arasındaki ilişkileri zedeleyecek ve olumsuz etkileyecektir. Bu durum hem adil yargılanma hakkına aykırı olacak hem de yargının güvenirliği ve tarafsızlığı bakımından önyargıların oluşmasına neden olacaktır.

Bu çerçevede avukatların da hakim ve savcılar tarafından yapılan yargısal iş ve işlemlerini objektif bir şekilde değerlendirmesi, müvekillerinin duygu ve yaşantılarını yansıtarak taraf haline gelmemeye dikkat etmesi, hukuk içerisinde kalarak anlaşmazlıkların çözülmesine yardımcı olması, hukuki ve cezai soruşturma veya kovuşturmalarda yapılacak savunmaların hukuki sınırlarının aşılmaması, savunmaları- nın öz, kısa ve anlaşılır bir şekilde dosyaya yansıtılması gerektiğini önemle belirtmek isterim.

ı- Uyuşmazlıkların öğreti ve uygulamada yapılmış bilimsel çalışmalar ışığı altında çözülmesi gerektiği hususunda, hakim ve savcının avukatları, avukatların da hakim ve savcıları teşvik edici tutum sergilemeleri hem adaletin gerçekleşmesi hususundaki ortak çabaya uygun olacak, hem de adaletin yücelmesine yararlı olacağı inkar edilemez bir ger- çektir.

i- Usul yasaları dahil olmak üzere bir çok hukuki metinde, hakim – savcı ve avukatların görev ilişkilerinin sınırları az çok çizilmiş olmasına karşın, bu ki- şiler arasındaki özel ilişkilerin sınırlarının ne olacağı veya nasıl olması gerektiğine dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle hakim ve savcılar ile avukatlar arasındaki görev ilişkilerinden dolayı bir yakınlaşma sağlanmış olmasına rağmen, bu kişiler arasındaki özel ilişkilerde aynı yakınlaş- ma sağlanamamıştır. Başka bir ifade ile bu kişiler görevleri ile sınırlı olmak üzere bir araya gelmekte, ancak birlikte bir gezi veya piknik yapma, aynı koroda şarkı veya türkü söyleme, birlikte sinema veya tiyatroya gitme, ailece görüşme, aynı mekanda bulunarak birlikte kültürel faaliyette bulunma gibi özel ilişkiler yönünden bir yakınlaşma sağlanamamıştır. Belirtilen yakınlaşma sağlanamamanın sebebi şahsi değil, özellikle hakimlik ( savcılık) mesleğinin niteliklerinden kaynaklandığını göz ardı edilmemesi gerekir. Şöyle ki; hakimlik (savcılık) mesleğinin en temel özelliklerinden biri özde ve görünürde tarafsız olmaları zorunludur. Başka bir ifade ile hakim veya savcı görevlerini tarafsızlık ilkesi uyarınca yerine getirmesi beklendiği gibi tarafsız görev yaptıklarının inancını doğuracak hal ve davranış içerisinde olduklarını çevrelerine göstermeleri beklenmektedir.

Hal böyle olunca, hakim veya savcıların özel yaşantılarında bir çevre oluşturmaları her zaman şüphe ile karşılanmaktadır.Uyuşmazlıklara çözüm bulmaya çalışan yargı mensupları, iki taraftan birini haklı veya haksız çıkaracağını düşünerek, özel ilişkilerinde çekingen davranmakta ve her zaman dikkatli davranmak zorunda kalmaktadır.Bu gerçekten hareketle, hakim ve savcıların bu durumunu bilerek veya bilmeyerek eleştiriye tabi tutulması, kınanması veya hoşgörülmemesi yargının saygınlığını, güvenirliğini ve toplum nezdindeki itibarını zedeleyeceği inkar edilemeyecek bir gerçektir.

Avukatların kamuoyu oluşturmasındaki gücü gözetildiğinde, hakim ve savcıların bu tavrını hoş- görü ile karşılaması, özellikle kültürel (hukuk üzerine yapılan söyleşiler, konfernslar, açık oturumlar, bilimsel seminerler, resim veya fotoğraf sergisi gibi) faaliyetler kapsamında birlikte ve gönül hoşluğu içerisinde yürütülecek etkinliklerle örnek davranış kalıplarının oluşması sağlanmış olacaktır.

Son olarak eski Yüksek Hakimler Kurulu Baş- kanı M. Mahzar BUDAK Beyefendinin “ Hakim ve Avukat İlişkileri” konulu makalesinde de belirtildi- ği gibi; objektif ölçüler içinde görev yapan hakim 37 Erzincan Barosu Dergisi (savcı) avukatların hukuk bilgisi, adalet duygusu, gerçekleri bulma aşkı aynı doğrultuda olduğu sürece karşılıklı saygı ve anlayış içinde hukuki anlaşmazlıkların kolayca çözüme bağlandığı, bu yoldaki uygulamanın adalete olan güveni artırdığı ve adaletin ayrılmaz öğeleri olan hakim (savcı) ve avukatların saygınlığı ile birlikte kişiliklerini de yücelttiği görülmektedir.

Pek nadir olsa dahi bu anlayış ve ölçüler içinde görevlerini sürdürmeyen hakim (savcı)ve avukat iliş- kilerinin üzücü olaylara neden olduğu anlaşılmaktadır.

Hakimlerin o yüce kürsülerde adalet dağıtmak gibi müstesna bir hizmetin sahipleri olduğu tartış- masız kabul edildiğine gore, adalet mensubu avukatlarımızın bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da adalet ülküsüne içten bağlı olarak hakimlerimize karşı gerekli ölçüde saygı davranışlarını sürdüreceklerine, hakimlerimizin de savunmanın kutsallığını, adaletin ayrılmaz parçası sayılan avukatların kendilerine en yakın yardımcı olduklarını gözönünde tutarak mesleğin onuruna yaraşır biçimde mukabil saygı ve kolaylık göstereceklerinden kuşku duymuyoruz.

Gönlümüz üzücü olayların olmaması temennisi ile doludur.

(HÜSNÜ ALDEMİR / ERZİNCAN CUMHURİYET BAŞSAVCISI)

(Erzincan Barosu Dergisi'nden alıntılanmıştır.)