6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU TASARISI İLE YÜRÜRLÜĞE GİREN BAŞLICA YENİ DÜZENLEMELER


ÖNEMLİ TARİHLER

Resmi Gazete’de yayınlandığı tarih: 04.02.2011

Yürürlüğe gireceği tarih (md.451) : 01.10.2011

Kabul tarihi: 12.01.2011


TASARI İLE DEĞİŞİKLİĞE UĞRAYAN BAŞLICA KONULAR

YETKİ
DAVAYA VEKALET
TEMİNAT
SÜRELER
ESKİ HALE GETİRME
DAVA ÇEŞİTLERİ
DAVA ŞARTLARI
DAVA AÇILMASI
CEVAP DİLEKÇESİ
ÖN İNCELEME
BEKLETİCİ SORUN
ISLAH
İSPAT VE DELİLLER
BELGE VE SENET
TANIK
BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ
KEŞİF
DAVAYA SON VEREN TARAF İŞLEMLERİ
BASİT YARGILAMA USULÜ
YARGILAMA GİDERLERİ
İHTİYATİ TEDBİR


A) YETKİ
Sözleşmeden doğan davalarda yetki (md. 10): Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.

1086 sayılı kanunun 10. Maddesinde yer alan sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesine ilişkin yetki kuralı, davalının veya vekilinin dava tarihinde sözleşmenin kurulduğu yerde bulunma şartına bağlandığı için bu durumun tespiti davacı açısından zorluk teşkil etmekteydi. Bu sebeple tasarıda, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesine (uygulama alanı bulamadığından) yer verilmemiştir.

Haksız fiilden doğan davalarda yetki (md. 16): Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.

Uygulama ve doktrindeki görüşler dikkate alınarak yeniden düzenlenen bu hükümde, 1086 sayılı kanunun 21. Maddesindeki tek yetkili mahkeme olan haksız fiilin işlendiği yer mahkemesine ek olarak, zararın farklı bir yerde gerçekleşmesi durumunda zararın meydana geldiği yer mahkemesi veya söz konusu ihtimal varsa o yer mahkemesi de yetkili kılınmıştır.
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler (md. 20):  (1)Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin veya süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise, kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. …

1086 sayılı kanunun 193. Maddesine göre her iki halde de kararın kesinleştiği tarihten itibaren on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kâğıdı tebliğ ettirilmesi gerekirken; bu süre tasarıda artırılarak on beş gün olarak kararlaştırılmıştır

B) DAVAYA VEKALET
Vekilin İstifası (md. 82): (1) İstifa eden vekilin vekalet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süreyle devam eder. (2) ) Avukat ile takibi zorunlu olmayan davada, vekilinin istifa etmiş olmasına rağmen vekâlet veren davayı takip etmez ve vekil de görevlendirmez ise, tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır. (3) Avukat ile takibi zorunlu davada vekâlet veren taraf, istifanın kendisine tebliğinden itibaren en geç on beş gün içinde yeni vekilini mahkemeye bildirmek zorundadır. Aksi takdirde, tarafın yokluğu hâlinde uygu­lanacak hükümlere göre işlem yapılır.
    1086 sayılı kanunun 68. Maddesinde dar bir kapsamda düzenlenen avukatın istifa hali, tasarıdaki ilgili maddede avukatla takibi zorunlu olan ve olmayan davalarda müşterek olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, vekilin istifasının vekalet verene tebliği anında vekil edenin hemen sorumluluk altına girmesi mağduriyetine sebep olabileceğinden, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 41. Maddesine uyum sağlaması amacıyla istifanın vekalet verene tebliğinden itibaren on beş gün süreyle vekilin sorumluluğunun devamını öngörmektedir

C) TEMİNAT

Teminat gösterilmemesinin sonuçları (md. 88): (1) Hâkim tarafından belirlenen kesin süre içerisinde teminat gösterilmezse, dava usulden reddedilir. (2) Müdahale talebinde bulunan kişi, kesin süre içinde istenen teminatı vermezse, müdahale talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.

1086 sayılı kanunun 99. Maddesinde teminat gösterilmezse muhakemede hazır bulunmamış addolunurken; yeni düzenlemede davanın usulden reddi mümkün hale gelmiştir. Bu durum dava şartları başlıklı 119. Maddenin (ğ) bendinde düzenlenen, teminat kararının yerine getirilmesi hususunun dava şartı olarak öngörülmesinin doğal bir sonucudur. 2. Fıkra ise, fer’i müdahale bağlamında doğabilecek boşluğu doldurmuştur.

D) SÜRELER
Tatil günlerinin etkisi (md. 93): Resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde, süre, tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter.

1086 sayılı kanunun 162. Maddesindeki düzenlemede sürenin “tatilin ertesi günü” biteceğine dair kural, tasarıda daha açık bir ifadeyle düzenlenerek sürenin “tatilin ertesi günü çalışma saati sonunda” biteceği şeklinde değiştirilmiştir.

E) DAVA ÇEŞİTLERİ
Aşağıda sayılı olan davaların 1086 sayılı kanunda karşılıkları bulunmayıp; tasarıda genel olarak tanımlamaları yapılmış ve her biri için dava açılmasının şartları belirtilmiştir.
EDA DAVASI
TESPİT DAVASI
İNŞAİ DAVA
KISMİ DAVA
TERDİTLİ DAVA
SEÇİMLİK DAVA
TOPLULUK DAVASI

F) DAVA ŞARTLARI

Tasarının 114. maddesinde düzenlenen dava şartları genel itibariyle, her davanın hazırlık sürecinde gözetilen hususlar, bu maddede dava şartları olarak düzenlenmiştir. Örneğin: yetkili ve görevli mahkeme, tarafların dava ve taraf ehliyetine sahip olması, teminatın veya avansın yatırılmış olması, derdestlik, v.s.

Maddenin (e) bendinde belirtilen dava takip yetkisi, hukukumuzda ilk defa yasal bir dayanak ile temellendirilmiştir. 1086 sayılı kanun zamanında da dava takip yetkisinin bir dava şartı olduğu doktrinde kabul edilmekteydi fakat bunun kanunda bir karşılığı yoktu.

G) DAVA DİLEKÇESİNİN İÇERİĞİ
Tasarının 119. maddesinde düzenlenen dava dilekçesinin içeriğini düzenleyen bu hüküm, 1086 sayılı kanunun 179. maddesine karşılık gelmektedir.

Eski maddeden farklı olarak, yeni maddede, dava dilekçesinde bulunması gereken üç tane yeni hususun varlığı aranmıştır:
    1. Mahkemenin adı
    2. Davacının T.C. Kimlik numarası
    3. İddia edilen her bir vakıanın hangi delille ispat edileceği

H) HARÇ VE AVANS ÖDENMESİ

Harç ve avans ödenmesi (md. 120): (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkartılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.  (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya yedi günlük kesin süre verilir.

1086 sayılı kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, dava açılırken yargılama harçlarının yanı sıra; her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri, gibi giderleri karşılayacak tutarın avans olarak davacı tarafından yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Yapılan düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmek amaçlanmıştır.

I) DAVA DİLEKÇESİNİN TEBLİĞİ
Dava dilekçesinin tebliği (md. 122): Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir. Davalının on beş gün içinde davaya cevap verebileceği tebliğ zarfında gösterilir.

Madde ile cevap süresi, Kanun tarafından düzenlenerek belirli bir süre haline getirilmiştir. Böylece cevap süresinin kanuni cevap süresinden daha uzun bir müddet olarak davacı tarafından belirtilmesi esasından vazgeçilmiştir. Cevap süresinin on beş güne çıkarılması ile davalı tarafın hak arama özgürlüğünü daha geniş bir süre içinde kullanılması amaçlanmıştır.

J) Cevap dilekçesi
Cevap dilekçesi verme süresi (md.127): Cevap dilekçesi verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren onbeş gündür. Ancak, hâl ve şartlara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi verildiği, mahkemece taraflara derhâl bildirilir.
1086 sayılı kanunun 197. md’sinde düzenlenen hükümde ek süre için herhangi bir üst süre öngörülmemişken; tasarının 127. md’sinde üst süre 1 ay olarak belirlenmiş üstelik bu sürenin kesin süre olduğıu ve sadece 1 defaya mahsus verilebileceği hüküm altına alınmıştır. 

Cevap dilekçesi verilmesinin sonucu (md.131): Cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazlar ileri sürülemez.

Davalının cevap dilekçesini vermekle usulü itirazlarını bildirdiği ve esasa girildiği kabul edildiğinden, tereddütlerin giderilmesi amacıyla, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazların ayrı olarak ileri sürülemeyeceği açıkça kurala bağlanmıştır.

K) ÖN İNCELEME
Kapsamı (md.137): (1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede, dava şartlarını ve ilk itirazları inceler; uyuşmazlık konularını tam olarak belirler; hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar; tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe yahut arabulucuya gitmeye teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. (2) Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için oturum günü verilemez.

ÖN İNCELEME KURUMUNUN ÖZELLİKLERİ
Ön inceleme kurumu, ‘dilekçeler teatisi’ ve ‘tahkikat’ kesitleri arasında konumlanmış bir kurumdur.

Mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar vermesi ve gerektiğinde duruşma yapabilmesi, sürecin mantıklılığına uygundur böylece uyuşmazlık konularının tespiti daha kolaylaşacak ve açık hale gelecektir.

Bu süreç, davaların disiplinli ve başarılı bir şekilde devam etmesini ve uygulamadaki aksaklıkların mümkün olduğu kadar kısa zamanda çözülmesini sağlamaya yöneliktir.

L) ÖN İNCELEME DURUŞMASINA DAVET
(md.139): … oturuma sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir.

Bu hüküm, adaletsiz ve orantısız olduğu noktasında eleştiriye uğramıştır. İstanbul Barosu’nun önerisine göre ön inceleme duruşmasına gelmeyen taraf, duruşmayı takiben vereceği bir dilekçe ile “genişletme veya değiştirmeye muvafakat etmediğini” bildirebilmelidir.
http://www.istanbulbarosu.org.tr/detail.asp?CatID=1&SubCatID=1&ID=4378

M) İDDİA VE SAVUNMANIN DEĞİŞTİRİLMESİ VEYA GENİŞLETİLMESİ
İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi (md. 141): (1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise, ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. …

1086 sayılı kanuna göre, cevaba cevap dilekçesine yeni savunmalar eklenemezken; tasarı ile cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesinde bu yasak ortadan kalkmıştır.

N) Delil sözleşmesi
Delil Sözleşmesi (md. 193): (1) Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler. (2) Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalâde güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir. 
   
Maddenin 2. Fıkrası, 1086 sayılı kanunda yer almamaktaydı. Bu fıkra ile güçlü olan tarafın, diğer tarafın ispat hakkını imkansız kılacak veya zorlaştıracak anlaşmaların geçersiz kılınacağı hükme bağlanarak, aslında MK 2. Maddedeki dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilebilecek bir kural tesis edilmiştir.

O) BELGE VE SENET
Belge (md. 199): Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli, yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu kanuna göre belgedir.

Tasarıda belgenin tanımı yapılmıştır, senedin tanımı açısından uygulama ve teoride bir tereddüt olmadığı için bunun tanımından kaçınılmıştır.

P) BİLİRKİŞİ
Bilirkişi raporuna itiraz (md. 281): (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren on beş gün içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise, bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bir bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. …

1086 sayılı kanundan farklı olarak, itiraz süresi bir hafta yerine on beş gün olarak kurala bağlanmıştır. Bu süre kesin süredir ve hak düşürücü nitelik taşır. Taraflar, bu süre içinde itirazlarını dile getirmezlerse, bilirkişi raporu onlar bakımından kesinleşir; yani taraflar rapora itiraz olanağını tümüyle kaybederler.

Bilirkişinin ceza hukuku bakımından durumu (md. 284): Bilirkişi, Türk Ceza Kanunu anlamında kamu görevlisidir.

1086 sayılı kanunda yer almayan bu yeni madde, bilirkişilerin kamu görevlilerinin işleyebileceği suçları işleyebileceğine, bu suçların aktif süjesi olabileceğine açıklık getirmiş ve ayrıca onlara yöneltilebilecek sözlü ve fiili tecavüzlerin de önüne geçilmesi amacı güdülmüştür.

Bilirkişinin hukuki sorumluluğu (md. 285): (1) Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için Devlete karşı tazminat davası açabilirler. (2) Zarara uğramış olanlar, hukuki yollara başvurmak suretiyle zararın doğmasını önlemek imkânına sahip olmalarına rağmen bu yollara gitmemişlerse tazminat talep edemezler. (3) Devletin sorumlu bilirkişiye rücu hakkı saklıdır.
  
1086 sayılı kanunda yer almayan ve tasarı ile yasalaşan bu hükümde, bilirkişinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir. Bilirkişinin, hakimin yardımcısı olma niteliğini de dikkate alırsak, hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin düzenlenen rejime paralel bir düzenlemeye yer verişmiştir.

R) KEŞİF
Keşif kararı (md. 288): (1) Hakim uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları ve bilirkişi aracılığıyla, bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. (2) Keşif kararı, mahkemece, sözlü yargılamaya kadar taraflardan birinin talebi üzerine veya re’sen alınır.

Bu maddeye ilişkin önemli husus, 1086 sayılı kanunun 363. Maddesinde sadece taşınmazlara ilişkin keşif kararı alınabilir iken; tasarıda böyle bir ayrım yapılmayarak menkul ve gayrimenkuller için keşif imkanının yolu açılmıştır.

S) İHTİYATİ TEDBİR
İhtiyati tedbir talebi (md. 390): (1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. …

1086 sayılı kanunun 105. Maddesine göre ihtiyati tedbir kararı her mahkemeden talep edilebilirken; tasarıda ilgili mahkemeden (esas hakkında görevli ve yetkili mahkemeden) talep edilmesi mecburi hale getirilmiştir.

İhtiyati tedbir kararının uygulanması (md. 393): (1) İhtiyati tedbir kararının uygulanması, verildiği tarihten itibaren yedi gün içinde talep edilmek zorundadır. Aksi halde kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar. …

İhtiyati tedbir kararının uygulanması bakımından 1086 sayılı kanunda açık bir süre öngörülmemiştir. Geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbirin çok uzun süre uygulanmadan ayakta kalması, kötüye kullanıma meydan vermekte ve amacına aykırı düşmektedir. Bu sebeple, tasarıda tedbirin belli bir süre içinde uygulanması ve aksi halde kararın kendiliğinden kalkması kabul edilmiştir.

Tazminat (md.399): (1) Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise teminat gösterilmiş olmasından dolayı uğranılan zararı tazminle yükümlüdür. (2) Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır. (3) Tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

1086 sayılı kanundan farklı olarak, aleyhine tedbir kararı verilen ya da uygulanan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.

Yeni düzenlemelere ilişkin yazılarımız devam edecektir...

Av. Ferhat AKBAŞ


(Bu yazı, sayın Av. Ferhat AKBAŞ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)