Bilindiği üzere İİK’nın 134/8.maddesinde; “İhalenin feshini şikayet yoluyla talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu durumda bir ihalede zarar unsuru gerçekleşmemiş ise ihalenin feshi isteminde hukuki yarar yoktur (Prof.Dr.Timuçin MUŞUL, İhale ve İhalenin Feshi, IBaskı, Ankara 2016, s.462-466 ; Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.25 ; Dr. Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.126 ; Dr. Ahmet Cemal RUHİ, İhalenin Feshi, 6. Baskı, Ankara 2022, s.95). Burada hukuki menfaatinin bulunduğunu ispat yükü, ihalenin feshini talep eden davacı üzerindedir (Dr.Ahmet Cemal RUHİ, İhalenin Feshi, 4.Baskı, Ankara 2016, s.116).

 Tekraren belirtmek gerekir ki ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin, somut bir olayda ihalenin feshini isteyebilmesi için, ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı (menfaati) bulunması şarttır (dava şartı). Yani, ihalenin feshini isteyen kişinin, somut bir ihalenin feshi sebebine (yolsuzluğa) dayanması ve bu yolsuzluk nedeniyle menfaatinin ihlal edilmiş (zarar görmüş) olması gerekir (Prof.Dr.Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku, 2.Baskı, Ankara 2013, s.714 ; İstanbul Hukuk Hakimi Hasan ÖZKAN, İhalenin Feshi, İstanbul 2014, s.129). Bu kapsamda icra mahkemesi, yapacağı ilk (ön) inceleme sonucunda, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığı, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı bulunmadı kanısına varırsa ihalenin feshi talebini, esasa girmeden (usulden) reddeder (Prof.Dr.Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku, II.Baskı, Ankara 2013, s.720). Bu çerçevede bakıldığında satılan (taşınır veya taşınmaz) malın muhammen bedelin altında bir bedelle satılmış olması, yalnız başına ihalenin feshi sebebi teşkil etmez; yani, geçerli bir ihalenin feshi sebebine (yolsuzluğa) dayanmayan ilgilinin, sadece malın muhammen bedelinin altında satılmış olduğuna dayanarak ihalenin feshini istemekte hukuki yararı yoktur (Prof.Dr.Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku, 2.Baskı, Ankara 2013, s.714). Yargıtay başka bir kararında, arttırma şartnamesinde ihale konusu taşınmazın yüz ölçümünün gerçek yüz ölçümünden fazla gösterilmesi durumunda ortada bir maddi hata olduğu ve bu durumunda taşınmaza daha fazla alıcı çıkmasına ve taşınmazın yüksek bedelle satılmasına neden olduğundan borçlu zarar görmediğinden bahisle de ihalenin feshi talebinde bulunmasında hukuki yarar olmadığını vurgulamıştır (Y.12.HD. 02.06.2022 T. 2022/2531 E. 2022/3513 K.).

 Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesinin 05.07.2019 Tarihli 2019/1472 E. 2019/1140 K.sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır; “…davaya konu taşınmazın 10.09.2018 tarihli kıymet takdiri raporunda muhammen bedelinin 160.000 TL olarak tespit edildiği, taşınmazın 1.ihalede 229.000 TL bedelle ihale edildiği görülmüş olup taşınmaz muhammen bedelinin üzerinde ihale edilmiş olmakla ZARAR UNSURU GERÇEKLEŞMEMİŞ OLUP bu durumda şikayetçi İİK’nın 134/8.maddesi kapsamında kendi menfaatinin kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından…davacı vekilinin istinaf başvurusunun …esastan reddine…” (Aynı yönde İstanbul BAM 20.HD. 31.05.2017 T. 2017/842 E. 2017/808 K. ;  Ankara BAM 19.HD. 05.12.2019 T. 2019/2914 E. 2019/2797 K. ; Antalya BAM 12HD. 23.02.2022 T. 2021/3068 E. 2022/417 K. ; Samsun BAM 4.HD. 04.05.2018 T. 2017/3067 E. 2018/1055 K. ; İzmir BAM 12.HD. 02.04.2018 T. 2017/3399 E. 2018/683 K. ; Konya BAM 7.HD. 18.12.2019 T. 2019/1767 E. 2019/1757 K. ; Y.12.HD. 21.10.2021 T. 2021/9076 E. 2021/9384 K. ; Y.12.HD. 25.02.2013 T. 2012/33602 E. 2013/5611 K. ; Y.12.HD. 21.06.2012 T. 6574/21987; Y.12.HD. 2020/1607 E. 2020/4600 K. ; Trabzon BAM 4. Hukuk Dairesi Üyesi Yasin KÖSE, İhalenin Feshi Şikayetinde Usul Kuralları, s.64 ; Prof.Dr.Ramazan ARSLAN -  Prof. Dr. Ejder YILMAZ - Prof. Dr. Sema TAŞPINAR AYVAZ, İcra ve İflas Hukuku, 6. Baskı, Ankara 2020, s.352 ; Prof. Dr. Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s.714 ; Prof. Dr. Timuçin MUŞUL, İhale ve İhalenin Feshi, I.Baskı, Ankara, 2016, s.411).

 Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 09.12.2021 T. 2021/1413 E. 2021/2872 K. sayılı ilamında benzer yönde karar tesis edilmiştir; “…KIYMET TAKDİR RAPORUNUN, SATIŞ İLANININ, USULÜNE UYGUN TEBLİĞ EDİLMEDİĞİ, GAZETE İLANI YAPILMADIĞI, BELEDİYE İLANININ CEVABININ İCRA DOSYASINDA MEVCUT OLMADIĞI, TÜM PAYDAŞLARA TEBLİGAT YAPILMADIĞI İLERİ SÜRÜLMÜŞSE DE 26.000,00 TL olan muhammen değerin üzerinde bir bedelle taşınmaz satıldığından bu sebeplerle ihalenin feshini istemekte şikayetçinin hukuki yararı yoktur.” (Aynı yönde İzmir BAM. 8.HD. 7.12.2021 T. 2021/2733 E. 2021/3125 K.).

 Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin 12.09.2019 Tarihli 2019/777 E. 2019/795 K.sayılı kararında; “…satış bedelinin taşınmaza takdir edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen muhammen bedelin %50’si ile satış masraflarını karşıladığı, kıymet takdirinin yapıldığı 02.01.2017 tarihinden itibaren 2 yıl içinde 10.07.2018 tarihinde ihalenin yapıldığı, ilanların süresinde yapıldığı, resen incelenmesi gereken hususlar da ihalenin feshini gerektiren bir nedenin bulunmadığı…”

Yine bilindiği üzere ihalenin feshi davası açılırken, davacının yurtiçinde bir tebligat adresi göstermesi gerektiği İİK.m.134/2 hükmüdür. Bu sebeple ihalenin feshi davasını açarken şikayetçi-ihalenin feshini isteyenin, yurtiçinde mutlaka bir adresinin dava dilekçesinde yer alması gerekmektedir (Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.101 ; Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s.716). Nitekim İcra ve İflas Kanunu md.134/2’de; “İhalenin feshini, Borçlar Kanunu'nun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler "yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla" icra mahkemesinden şikâyet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler.” şeklinde düzenleme mevcuttur. İşte ihalenin feshi talebi için yurtiçinde bir adres gösterme zorunluğunun sebebi tebligat hukukundan kaynaklanan aksaklıkların ve yanlış uygulamaların önüne geçmektir. Çünkü uygulamada tebligat hususunda meydana gelen aksaklıklar ihalenin feshi yargılamasını uzatır. Böylece ihalenin kesinleşmesi gecikir. Bu kapsamda tebligat problemleri bakımından ihalenin feshi talebi için getirilen bu şart yerindedir. Böylece ilgiye tebligat kanunu hükümlerine uygun şekilde kural olarak adresinde tebligat yapılabilmesi kolaylaşır. İlgili düzenlemenin icra ve iflas hukukunun özel hukuk kapsamında olmasına rağmen kamu hukuku karakterini örneklediği belirtilebilir (Dr.Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.101). Bu çerçevede şikayet edenin kendisini vekille temsil ettirmesi yurtiçinde bir adres gösterme zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Vekilin yurtiçi adresi bulunsa dahi, asilin yurtiçi adresinin gösterilmesi zorunludur (Trabzon BAM 4.Hukuk Dairesi Üyesi Yasin KÖSE, İhalenin Feshi Şikayetinde Usul Kuralları, s.19 ; Prof. Dr. Timuçin MUŞUL, İhale ve İhalenin Feshi, I.Baskı, Ankara, 2016, s.406).

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2021/2166 E. 2021/3505 K.sayılı ilamında da aynı husus vurgulanmıştır; “…Somut olayda ihalenin feshini isteyen borçlunun şikayet dilekçesinde yurt dışında bir adresin gösterildiği ve vekilinin vekaletnamesinde de aynı adresin yer aldığı görülmektedir. Bu durumda bölge adliye mahkemesince …. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak İİK 134/2. maddesindeki koşulu taşımayan DAVA DİLEKÇESİNİN REDDİNE karar verilmesi gerekirken…” (Aynı yönde Y.12HD. 14.10.2014 T. 2014/20701 E. 2014/23600 K. ; Y.12HD. 11.11.2014 T. 2014/23152 E. 2014/26828 K.).

Yargıtay 12.Hukuk Dairesi nin2021/1609 E. 2021/2183 K.sayılı ilamı; “…Davacı asilin kendisini vekille temsil ettirmesi halinde dahi anılan maddede belirtilen bu koşulun yerine getirilmesi gereklidir. Zira vekilin vekaletten çekilmesi ihtimali gerçekleştiğinde davacı asile yapılacak tebligatlar için ve işin sürüncemede kalmamasını amaçlayan (yurtiçinde adres gösterme koşulu) yerine getirilmelidir.” (Aynı yönde; Y.12HD. 2017/4868 E. 2017/1089 K. ; Y.12HD. 22.02.2008 T. 2008/264 E. 2008/3227 K.).

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 25.12.2017 T. 2017/6263 E. 2017/16088 K.sayılı ilamı; “…Şikayetçi asilin kendisini vekille temsil ettirmesi halinde dahi anılan maddede belirtilen bu koşulun yerine getirilmesi gereklidir. Zira vekilin vekaletten çekilmesi halinde şikayetçi asile yapılacak tebligatlar ve işin sürüncemede kalmaması için “yurt içinde adres gösterme koşulu” yerine getirilmelidir. İİK.nun 134/2. maddesindeki bu düzenlemenin hükümet gerekçesine bakıldığında “ihaleye iştirak edenlerin şikayet yoluyla ihalenin feshini isteyebilmeleri için yurt içinde adres göstermeleri zorunluluğu getirmek suretiyle kötü niyetli isteklilerin önüne geçilmesinin amaçlandığı” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

Tüm bu hususlarla birlikte ihale sürecinde ortaya çıkan hukuka aykırılık ile başvuran kişi arasında hukuki bağ yok ise ihalenin feshi talebi, hukuki yarar yokluğundan reddedilir. Çünkü ihalenin ayakta tutulması ve ihalenin kesinleştirilmesi icra takibi için çok önemlidir. Bu nedenle icra mahkemesi tarafından hukuki yarar incelemesi yapılırken ihalenin feshi talebinin takibe faydası gözetilir (Dr.Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.118). Bu kapsamda davacı ihale tarihi itibariyle tapu sicilinde ilgili sıfatına sahip değilse ihalenin feshi davası açamaz (Y.12HD. 20.12.2021 T. 2021/11727 E. 2021/11618 K.). Burada tapu sicilindeki ilgililerin tespitinde esas alınacak tarih ise ihale tarihidir. Nitekim Yargıtay ilgilerin tespiti için son içtihatlarında ihale tarihini esas almaktadır (Y.12HD. 2021/6025 E. 2021/6869 K. ; Trabzon BAM 4. Hukuk Dairesi Üyesi Yasin KÖSE, İhalenin Feshi Şikayetinde Usul Kuralları, s.13-14). Ayrıca İİK.m.134’de yer alan yalnız ibaresi ile ihalenin feshi davası açabilecekler sınırlı sayıda tutulmuştur. Kanun metnindeki bu yalnız ifadesi, düzenlemenin geniş yorumlanmasını zorlaştırmaktadır. Bu anlamda fesih talep eden ilgili kavramı, resmi bir belge ile ispatlanmalıdır (Dr.Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.90). İİK.m.134’te ihalenin feshi davası açabilecek tapu sicilindeki ilgililer kavramı, yorum yoluyla da genişletilemez (YHGK. 25.06.2019 T. 2018/12-77 E. 2019/790 K. ; Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.34).

Yukarıda yer alan açıklamalar, İİK.m.193 ile de doğrudan bağlantılıdır. Nitekim İİK’nın İflasın Hukuki Neticelerini düzenleyen bu madde “Takibin durması ve düşmesi” başlığı altında düzenlenmiş olup ilgili düzenleme şu şekildedir; “İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur. İFLAS KARARININ KESİNLEŞMESİ İLE BU TAKİPLER DÜŞER. İflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı birinci fıkradaki takiplerden hiçbiri yapılamaz. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflastan sonra da takip alacaklıları tarafından iflas masasına karşı devam edilir ve satış bedeli 151 inci maddeye göre rehinli alacaklılara paylaştırılır.” Madde içeriğinde ihalenin feshi talebinde bulunabilecekler sınırlı sayıda olup şikâyetçinin tek başına iflas masasına alacak kaydı yaptırması ya da iflasın kesinleşmesi öncesi ihale konusu taşınmaz üzerine haciz şerhi işletmesi kendisine İİK'nun 134. maddesinde belirtilen dava açma hakkı bulunan kişilerden olma hakkını kazandırmaz. Nitekim haczin düşmesi ile birlikte tapu sicilindeki ilgili sıfatı da sona ermektedir.

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 02.05.2016 Tarih ve 8586 E. 12864 K. sayılı Kararında da aynı husus vurgulanmıştır;         “…Somut olayda, şikayetçi T.A., müflis … San. ve Tic.Ltd.Şti.'nin kendisine borçlu olduğunu ileri süren, iflas masasına alacak kaydı yaptıran masa alacaklısıdır. …İİK’nın 193. maddesi uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhinde haciz yolu ile yapılan takipler durur ve iflas kararının kesinleşmesi ile de, takipler ve dolayısıyla borçlunun malları üzerindeki hacizler düşer. …ŞİKAYETÇİNİN, İFLAS MASASINA ALACAK KAYDI YAPTIRMASI, İFLÂS İDARESİNCE, AYRICA YETKİ VERİLMEDİKÇE TEK BAŞINA, KENDİSİNE İİK'NUN 134. MADDESİNDE BELİRTİLEN DAVA AÇMA HAKKI KAZANDIRMAZ. O halde mahkemece, şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle istemin reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. İhale alıcısı ve iflas idare memurlarının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA…”

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin T. 2.10.2014 E. 2014/22346 K. 2014/23326 sayılı kararında; “…Dava, ihalenin feshi istemine ilişkindir. Şikayetçinin tek başına iflas masasına alacak kaydı yaptırması kendisine İİK'nun 134. maddesinde belirtilen dava açma hakkı bulunan kişilerden olma hakkını kazandırmaz. O halde mahkemece, şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle istemin reddi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin E: 2014/1130, K: 2546 sayılı ve 17.02.2014 tarihli kararında"…Dosyadaki bilgi ve belgelerden, takip borçlusu İ... Ambalaj San. Tic. Ltd. Şti. hakkında İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ….2007 tarih … Esas ve … sayılı Karar ile verilen ve …2008 tarihinde kesinleşmiş iflas kararı bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, adı geçen borçlu davalı YÖNÜNDEN İİK’NUN 193/2 MADDESİ UYARINCA TAKİBİN DÜŞTÜĞÜ VE HACİZLERİN KALKTIĞI DOLAYISIYLA DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kaldığı hususu gözönüne alınmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır."

Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.11.2009 Tarih E.4207 K.7969 sayılı kararında; "…Mahkemece toplanan delillere göre; "borçlu hakkında kesinleşmiş iflas kararı bulunduğundan İİK'nun 193/2. maddesi uyarınca takibin düşmesi ve hacizlerin de kalkmış olması nedeni ile konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı" gerekçesi ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı "istihkak" davası niteliğindedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı (üçüncü kişi) Mustafa Oğuztekin vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA…"

 Yukarıda da belirttiğimiz üzere ihale sürecinde ortaya çıkan hukuka aykırılık ile başvuran kişi arasında hukuki bağ yok ise ihalenin feshi talebi hukuki yarar yokluğundan reddedilir. Çünkü ihalenin ayakta tutulması ve ihalenin kesinleştirilmesi icra takibi için çok önemlidir. Bu nedenle icra mahkemesi tarafından hukuki yarar incelemesi yapılırken ihalenin feshi talebinin takibe faydası gözetilir (Dr.Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.118). Bu nedenle İİK.m.134’de yer alan yalnız ibaresi ile ihalenin feshi davası açabilecekler sınırlı sayıda tutulmuştur. Kanun metnindeki bu yalnız ifadesi düzenlemenin geniş yorumlanmasını zorlaştırmaktadır (Dr. Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.90). Dolayısıyla bir davada şirket tüzel kişiliği, ilgili sıfatına sahip olsa dahi bu şirketin yetkilisi tek başına ilgili sıfatına sahip olmadığından ihalenin feshi davası açamaz. Zira şirket yetkilisi icra takibinin tarafı olmadığından, pey sürmek suretiyle ihaleye de katılmadığından, tek başına ihalenin feshi davası açabilecek kişiler arasında sayılmamıştır (Y.12.HD. 2020/1028 E. 2020/1874 K.). Yine şikayetçinin, takibe konu alacak için kefil olması ya da satış ilanının fuzuli bir şekilde kendisine de tebliğ edilmiş olması ihalenin feshini talep hakkı vermez (Y.12.HD. 2021/2416 E. 2021/3210 K. ; Y.12.HD. 2017/387 E. 2017/4900 K. ; Y.12.HD. 2016/26921 E. 2017/3758 K.). Yine satış isteminde bulunmayan rehin alacaklısının ihalenin feshi davası açmasına olanak yoktur (DİYARBAKIR BAM 6.HD. 24.02.2022 T. 2021/3052 E. 2022/518 K.). Yine istihkak iddiasını ileri süren tarafın dahi ihalenin feshi talep hakkı yoktur (Gaziantep BAM. 12.HD. 05.10.2019 T. 2019/459 E. 2019/2078 K. ; Y.12HD. 17.11.2011 T. 2011/5422 E. 2011/22622). Yine taşınmaz mallarda hacze iştirak eden alacaklı, yalnızca bu sıfatına dayanarak ihalenin feshini isteyemez (İstanbul BAM Üyesi İsmail ERCAN, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 8.Baskı, Ankara 2021, s.702). Yine ihalesi yapılan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulması, İİK’nın 134.maddesinde düzenlenen ihalenin feshi nedenleri arasında yer almadığından ihalenin feshini talep hakkı vermez (Y.12.HD. 2018/10024 E. 2019/580 K. ; Y.12.HD. 2016/18094 E. 2016/21013 K.).

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 26.2.2020 Tarihli E. 2020/1028 K. 2020/1874 kararı da benzer yöndedir; …İİK'nun 134/2. maddesinde; "İhalenin feshini, Borçlar Kanunu'nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler, yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler" denilmekte olup, maddeyle ihalenin feshini talep edebilecek kişiler açıkça sayılmıştır. Somut olayda, ŞİKAYET EDEN ... BORÇLU ŞİRKETİN YETKİLİSİ OLMAKLA BERABER İCRA TAKİBİNİN TARAFI OLMAYIP İHALEYE KONU TAŞINMAZLARIN MALİKİ DE DEĞİLDİR. YİNE ŞİKAYETÇİ, TAPU SİCİLİNDEKİ İLGİLİ VEYA İHALEYE PEY SÜREN KİŞİ DE DEĞİLDİR. Yukarıda yazılı maddede, ihalenin feshini isteyebilecek ilgililer sınırlı olarak sayılmıştır. Öte yandan ...'ın davayı şirket yetkilisi olarak şirket adına değil kendi adına açtığı görülmektedir. Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince, ihalenin feshi istemini esastan reddeden ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek, istemin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddi doğru değil ise de neticede istinaf istemi reddedildiğinden bu husus sonuca etkili görülmemiştir…”

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 20.10.2015 Tarihli 2015/21986 E. 2015/25170 K.sayılı kararı; “…Somut olayda, şikayetçi .., ...İnşaat San. ve Tic Ltd. Şirketi'nin YETKİLİSİ OLUP, kendisinin borçlu sıfatı bulunmadığı gibi, feshini istediği 21.07.2014 tarihli artırmada yetkilisi olduğu ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şirketi adına pey sürmüş ise de, pey sürdüğü şirket adına şikayette bulunmadığı, dolayısıyla adı geçen ŞİKAYETÇİNİN İİK'NUN 134/2. MADDESİNDE SAYILAN KİŞİLERDEN OLMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR. Bu durumda mahkemece, husumet ehliyetinin öncelikle gözetilerek şikayetçi ...'in isteminin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi doğru değil ise de, sonuçta istemin reddine karar verildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır…”

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 4.10.1995 Tarihli 1995/12476 E. 1995/12872 K.sayılı kararı; “…MÜFLİS ŞİRKET ORTAĞININ ŞİKAYET HAKKI YOKTUR. İİK.133 maddesi uyarınca ihalenin feshi süresiz şikayete tabi ise de; MÜFLİS ŞİRKET ORTAĞININ ŞİKAYET HAKKI BULUNMAMASINA, SONUÇ: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun merci kararının İİK.366 ve HUMK.438 maddeleri uyarınca ONANMASINA, …oybirliğiyle karar verildi.”

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 09.09.2014 Tarih ve 2014/18135 E. 2014/20671 K.sayılı kararı; “…Şikayetçinin icra mahkemesine başvurusu ihalenin feshi istemidir. İhalenin feshini talep edebilecek kişiler, İİK’nın 134/2.maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, somut olayda şikayetçinin icra dosyasında taraf sıfatı bulunmadığı gibi, pey sürmek suretiyle ihaleye katılan kişilerden de olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece istemin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.”

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 04.11.2014 Tarih ve 28514 E. 26152 K. Sayılı Kararı; “…Somut olayda ihalenin feshi talebinde bulunan şikayetçi, icra takibinde taraf olmadığı gibi ihale konusu taşınmazın tapu sicilinde ilgili sıfatı da bulunmamaktadır. Öte yandan şikayet konusu ihaleye de pey sürmek suretiyle katılmamıştır. Bu nedenlerle ihalenin feshi davası açmasına yasal imkan yoktur. O halde, mahkemece şikayetin aktif husumet yokluğundan reddi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden karar sonucu itibari ile doğrudur. Bu durumda mahkemece, istemin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, …”

 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 23.03.2017 Tarih ve 2016/23777 E. 4393 K. Sayılı Kararı; “…Şikayetçilerden ..., ihaleye konu takip dosyasında borçlu olmayıp, tapudaki ilgililerden olmadığı gibi, ihalede pey sürenlerden de değildir. Bu durumda, adı geçen şikayetçinin, İİK’nın 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, şikayetçi ... yönünden ihalenin feshi isteminin aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.”

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 22.3.2021 Tarihli 2021/2416 E. 2021/3210 K.sayılı kararı; “…Somut olayda, şikayetçi ... ipoteğe esas KREDİ SÖZLEŞMESİNİN KEFİLİDİR. Bu durumda şikayetçi, tapu sicilindeki ilgili sıfatını haiz olmadığı gibi, ihaleye pey süren kişi de değildir. Ayrıca şikayetçinin, ipoteğe esas kredi sözleşmesinde ASIL BORÇLU SIFATI DA YOKTUR. Her ne kadar takip talepnamesi ve icra emrinde şikayetçinin borçlu olarak ismi yer alsa da, yukarıda açıklandığı üzere ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte kendisine icra emri gönderilemez. Bu nedenle şikayetçinin takipte borçlu sıfatı da bulunmamaktadır. Yukarıda yazılı maddede, ihalenin feshini isteyebilecek ilgililer sınırlı olarak sayılmıştır. ŞİKAYETÇİNİN, TAKİBE KONU İPOTEĞE ESAS KREDİ SÖZLEŞMESİNDE KEFİL OLMASI YA DA SATIŞ İLANININ FUZULİ ŞEKİLDE KENDİSİNE TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASI, İHALENİN FESHİNİ TALEP HAKKI VERMEZ.

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 30.03.2017 Tarihli 2017/387 E. 2017/4900 K. sayılı kararı; “…Bu durumda şikayetçi, tapu sicilindeki ilgili sıfatını haiz olmadığı gibi, ihaleye pey süren kişi de değildir. Ayrıca şikayetçinin, ipoteğe esas kredi sözleşmesinde ASIL BORÇLU SIFATI DA YOKTUR. Yukarıda yazılı maddede ihalenin feshini isteyebilecek ilgililer sınırlı olarak sayılmış olup, şikayetçinin takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesinde KEFİL OLMASI YA DA SATIŞ İLANININ FUZULİ BİR ŞEKİLDE KENDİSİNE DE TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASI İHALENİN FESHİNİ TALEP HAKKI VERMEZ.” (Aynı yönde Y.12.HD. 13.03.2017 T. 2016/26921 E. 2017/3758 K.).

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 28.09.2017 Tarihli 2017/6497 E. 2017/11590 K.sayılı kararı; “…Somut olayda satışın yapıldığı icra takip dosyasının alacaklısı …, borçluların …Ltd.Şti.şirketi olduğu, asıl dosyada ihalenin feshi talebinde bulunan şikayetçi …isimli kişinin takip dosyasında taraf olmadığı gibi ihale konusu taşınmazın tapu sicilinde ilgili sıfatının da bulunmadığı, şikayet konusu ihalelere PEY SÜRMEK SURETİYLE DE KATILMADIĞI, …bu durumda adı geçen şikayetçiler …İİK’nın 134/2 maddesi uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığından, mahkemece İHALENİN FESHİ İSTEMİNİN AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN işin esasının incelenmesi doğru değildir.” (Aynı yönde Gaziantep BAM. 12.HD. 13.09.2019 T. 2019/2075 E. 2019/1677 K. ; Y.12.HD. 04.07.2017 T. 2017/4376 E. 2017/10050 K. ; Y.12.HD. 27.10.2016 T. 2016/10245 E. 2016/2509 K. ; Y.12.HD. 09.09.2014 T. 2014/18135 E. 2014/20671 K. ; Y.12.HD. 17.12.2018 T. 2018/1044 E. 2018/13561 K. ; Y.12.HD. 09.09.2014 T. 2014/18135 E. 2014/20671 K. ; Y.12.HD. 04.11.2014 T. 28514 E. 26152 K. ; Y.12.HD. 23.03.2017 T. 2016/23777 E. 4393 K.).

 İhalenin feshi davalarının esası yönünden bakıldığında ise; uyuşmazlıklarının temelinde ağırlıklı olarak kıymet takdir raporlarının ve satış ilanlarının usulsüz tebliği iddialarının olduğu görülmektedir. Yukarıda da vurguladığımız üzere satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, yalnızca kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir (Antalya BAM 12HD. 03.11.2021 T. 2021/863 E. 2021/2462 K. ; Y.12.HD. 2018/1173 E. 2018/11128 K.). Yani tebligat işlemi, bir tebliğ (bildirim) işlemi olup, doğrudan doğruya tebligatın muhatabı tebliğ yapılan şahıs olduğundan tebligatın yapılmadığı veya usulsüzlüğü bizzat muhatap tarafından ileri sürülmediği sürece diğer ilgililerin bu tebligata ilişkin itiraz ve şikayet hakları yoktur (Y.12.HD. 11.11.2008 T. 2008/16106 E. 2008/19669 K.). Diğer bir deyişle usulsüz tebligat kime yapılmışsa ihalenin feshi istemine dair yalnızca o kişinin başvuru hakkı vardır (Y.12.HD.  17.6.2014 T. 2014/15503 E. 2014/17514 K.). Tüm bu hususlarla birlikte satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için usulsüz olduğu ileri sürülen hususun, ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise; İİK’nın 16/1.maddesinde öngörülen yasal 7 günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu yasal sürede icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez (Adana BAM 10.HD. 03.12.2021 T. 2021/2619 E. 2021/2945 K. ; İstanbul BAM 21.HD. 03.07.2019 T. 2019/474 E. 2019/1438 K. ; İzmir BAM 8.HD. 17.10.2018 T. 2018/963 E. 2018/2021 K. ; Sakarya BAM 8HD. 12.01.2022 T. 2021/1567 E. 2022/59 K. ; Ankara BAM 18.HD. 30.12.2021 T. 2021/1031 E. 2021/2629 K. ; Y.12.HD. 03.04.2019 T. 2019/4158 E. 2019/5463 K. ; Y.12.HD. 17.01.2017 T. 2016/32012 E. 2017/484 K. ; Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.340). Bu hususta İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin 20.11.2019 T. 2019/2644 E. 2019/2998 K.sayılı karar içeriği dikkate çekicidir; “…Dava, İİK’nın 134.maddesi uyarınca ihalenin feshi istemine ilişkindir. Somut olayda, borçlu davacı vekiline satış ilanı tebliğ edilmiş olup yasal süresi içinde satışa hazırlık işlemlerinin şikayete konu edilmediği anlaşıldığından, davacının SATIŞ İLANINDA İMAR DURUMUNUN VE MENKULLERİNİN GÖSTERİLMEDİĞİ, KDV oranının yanlış belirlendiği gerekçesiyle İHALENİN FESHİNİ İSTEMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesinin 2018/1737 E. 2018/1705 K. sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır; “…diğer ihalenin feshi sebeplerinden satışa ilişkin ilanlarda bir usulsüzlük bulunmayıp, BORÇLUNUN KENDİSİNDEN BAŞKA DİĞER İLGİLİLERE TEBLİGAT YAPILMADIĞI YA DA USULSÜZ TEBLİĞ EDİLDİĞİ HUSUSUNU FESİH NEDENİ OLARAK İLERİ SÜREMEYECEĞİ, satış ilanının tebliği ile satış tarihi arasında bir aydan fazla sürenin bulunduğu, satış ilanının elektronik ortamda yapıldığı, ilanın elektronik ortamda yapıldığına ilişkin kayıtların icra dosyası içerisinde mevcut olduğu anlaşılmaktadır. …Şikayetçi borçlular vekili tarafından ihaleye katılımın daha fazla olması gerekirken bunun engellendiğini belirterek İHALEYE FESAT KARIŞTIRILDIĞI İLERİ SÜRÜLMÜŞ İSE DE BU YÖNDEKİ İDDİANIN SOMUT DELİLLERLE İSPATLANAMADIĞI anlaşılmıştır, …Yukarıda açıklanan sebeplerle şikayetçi borçlular vekilinin …istinaf başvurusunun …esastan REDDİNE, …” (Aynı yönde Y.12HD. 26.03.2013 T. 2013/3441 E. 2013/1162 K. ; Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.303).

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesinin 2018/1737 E. 2018/1705 K. sayılı kararı da benzer yöndedir; “…diğer ihalenin feshi sebeplerinden satışa ilişkin ilanlarda bir usulsüzlük bulunmayıp, BORÇLUNUN KENDİSİNDEN BAŞKA DİĞER İLGİLİLERE TEBLİGAT YAPILMADIĞI YA DA USULSÜZ TEBLİĞ EDİLDİĞİ HUSUSUNU FESİH NEDENİ OLARAK İLERİ SÜREMEYECEĞİ,…’’  (Aynı yönde ; Y.12HD. 02.03.2015 T. 2014/34715 E. 2015/4311 K. ; Y.12HD. 9.10.2012 T. 2012/17183 E. 2012/28683 K.).

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2008 Tarih ve 2008/16106 E., 2008/19669 K. Sayılı Kararı; “…Kabule göre de: tebligat herhangi bir hukuki işlem veya olaydan haberdar olmak için muhataba yapılan bir tebliğ ( bildirim ) işlemi olup, doğrudan doğruya tebligatın muhatabı tebliğ yapılan şahıs olduğundan TEBLİGATIN YAPILMADIĞI VEYA USULSÜZLÜĞÜ BİZZAT MUHATAP TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLMEDİĞİ SÜRECE DİĞER İLGİLİLERİN BU TEBLİGATA İLİŞKİN İTİRAZ VE ŞİKAYET HAKLARI YOKTUR. Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde ihalenin feshini isteyen borçlunun, diğer borçluya satış ilam tebliğ edilmediğinden bahisle ihalenin feshini isteme hakkı olmadığından Mahkemece takibin diğer borçlusuna satış ilanı tebliğ edilmediğinden bahisle ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.”

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 22.6.2016 Tarih ve 2016/15493 E., 2016/17466 K. Sayılı Kararı; “…Takip borçlusunun, icra mahkemesine başvurusunda, şikayet dilekçesinde belirttiği sebeplerle ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece; ipotek veren …'ya çıkarılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüyle ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır. SATIŞ İLANI TEBLİGATININ USULSÜZLÜĞÜ SEBEBİYLE İHALENİN FESHİNİ İSTEME HAKKI, SADECE KENDİSİNE USULSÜZ TEBLİGAT YAPILAN YA DA HİÇ TEBLİGAT YAPILMAYAN İLGİLİSİNE AİTTİR. İhalenin feshini isteyen borçlu, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediğini, ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA…..”

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin  01.12.2015 Tarih ve 2015/27819 E. 2015/30079 K. Sayılı Kararı; “…Takip borçlusu, icra mahkemesine başvurarak, şikayet dilekçesinde belirttiği sebeplerle ihalenin feshini talep etmiş, mahkemece, ihaleye konu taşınmaz hissedarlarına tebligat yapılmadığı ve 328.760 TL değer belirlenen taşınmazın muhammen bedelinin, satış ilanında 328.700 TL olarak gösterildiği gerekçesiyle şikayetin kabul edilerek ihalenin feshine karar verilmiştir. Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü sebebiyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulsüz tebligat yapılan ya da hiç tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İHALENİN FESHİNİ İSTEYEN BORÇLU, KENDİSİ DIŞINDAKİ DİĞER İLGİLİLERE SATIŞ İLANININ TEBLİĞ EDİLMEDİĞİNİ, İHALENİN FESHİ SEBEBİ OLARAK İLERİ SÜREMEZ. …Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nın 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA…”

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 17.6.2014 Tarih ve 2014/15503 E. 2014/17514 K. Sayılı Kararı; “…Borçlu …Kimya Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından taşınmaz ihalesinin feshinin talep edildiği, mahkemece diğer borçlu … satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle ihalenin feshine karar verildiği görülmüştür. Somut olayda ihalenin feshini isteyen Borçlu … Kimya Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. vekiline satış ilanının 12.03.2013 tarihinde tebliğ olunduğu anlaşılmıştır. İİK’nın 127. maddesi uyarınca adı geçenin, KENDİSİ DIŞINDAKİ DİĞER KİŞİLERE YAPILAN USULSÜZ TEBLİĞ İŞLEMLERİNİ GEREKÇE GÖSTEREREK İİK’NIN 134. MADDESİ UYARINCA İHALENİN FESHİNİ İSTEME HAKKI BULUNMAMAKTADIR. Diğer bir deyişle usulsüz tebligat kime yapılmışsa o kişinin başvuru hakkı vardır. Bu durumda dava konusu ihale usulüne uygun yapıldığından, talebin reddi yerine yazılı şekilde ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.”

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 1.11.2012 Tarih ve 2012/19365 E. 2012/31277 K. Sayılı Kararı; “…Tebligat herhangi bir hukuki işlem veya olaydan haberdar olmak için muhataba yapılan bir tebliğ ( bildirim ) işlemi olup, doğrudan doğruya tebligatın muhatabı tebliğ yapılan kişi olduğundan tebligatın yapılmadığı veya usulsüzlüğü bizzat muhatap tarafından ileri sürülmediği sürece diğer ilgililerin bu tebligata dair itiraz ve şikayet hakları yoktur. Somut olayda ihalenin feshini isteyen BORÇLUNUN, DİĞER BORÇLUYA SATIŞ İLANI TEBLİĞ EDİLMEDİĞİNDEN BAHİSLE İHALENİN FESHİNİ İSTEME HAKKI BULUNMAMAKTADIR. Bir başka anlatımla, İCRA TAKİBİNİN DİĞER BORÇLUSUNA SATIŞ İLANININ TEBLİĞ EDİLMEMİŞ OLMASI, KENDİSİNE USULÜNE UYGUN TEBLİGAT YAPILAN BORÇLUYA DEĞİL, TEBLİGAT YAPILMAYAN İLGİLİSİNE ŞİKAYET HAKKI VERİR. Adı geçen S.'in böyle bir başvurusu da bulunmadığına göre mahkemece icra takibinin diğer borçlusu S.'e satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshine karar verilemez.    Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA….”

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 03.03.2015 Tarih ve 1523 E., 4536 K. Sayılı Kararı; “…Diğer taraftan, tebligat eksikliği nedeniyle İHALENİN FESHİNİ İSTEME HAKKI, SADECE KENDİSİNE TEBLİGAT YAPILMAYANA AİTTİR. İhalenin feshini isteyen borçlu, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediğini ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceğinden mahkemece satış ilanının taşınmazlar üzerinde haciz koyduran diğer alacaklılara satış ilanı tebliğ edilmediği hususunun ihalenin feshi sebebi olarak değerlendirilmesi doğru değildir. O halde, mahkemece ihalenin feshi sebepleri yerinde olmadığı ve ihalenin feshini gerektirecek başkaca nedende bulunmadığından, şikayetin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir. …Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nın 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA…”

 Bu kısımda önemle belirtmek gerekir ki ihalenin feshi davalarında iddia edilen fesih nedeninin varlığını ispat yükü şikayet eden davacıda olduğu gibi ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasının ispatı da yine davacıdadır (Trabzon BAM 4.Hukuk Dairesi Üyesi Yasin KÖSE, İhalenin Feshi Şikayetinde Usul Kuralları, s.55). Uygulamaya bakıldığında ise ihaleye fesat karıştırıldığı iddiası, icra memuruna bu yönde bir beyanda bulunulmadığı sürece bazı durumlarda ispatlanamamaktadır (Y.12HD. 13.10.2011 T. 2011/9900 E. 2011/18864 K). Ve hatta ihaleye katılımının engellendiğini iddia eden kişi İİK m.134/2’de sayılan ihalenin feshi davası açabilecek kişilerden olmadığından ihalenin feshi davası aktif husumet yokluğundan reddedilmektedir (Y.12.HD. 2020/7338 E. 2021/246 K.).

Tüm bu hususlarla birlikte İİK’nın 18.maddesi uyarınca icra yargılaması basit yargılama usulüne tabidir (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s.719 ; Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.21, Dr. Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.124). Bu nedenle ihalenin feshi talebinde yer alan vakıalar daha sonra değiştirilemez ve genişletilemez (Dr. Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.113 ; Y.12HD. 2019/851 E. 2019/5126 K.). Yine ihalenin feshi davalarında HMK.357/1 gereği istinaf aşamasında yeni bir iddia ileri sürülemez (Gaziantep BAM. 12.HD. 10.05.2019 T. 2019/833 E. 2019/1020 K.). İşte basit yargılama usulünün uygulandığı ihalenin feshi davalarında HMK’nın 318.maddesi uyarıca davacının delillerini dava dilekçesi ile birlikte sunması zorunluluğu getirilmiş, bunun yanında yazılı yargılama usulünde uygulanan HMK’nın 140/5 maddesi gibi (dayanılıp da sunulmayan deliller var ise ön inceleme duruşmasında bu delillerin ibrazı için taraflara kesin süre verileceğine dair) bir hüküm de düzenlenmemiştir. O halde ihalenin feshi davalarında tanık deliline dayanılması halinde tanık listesinin de dava dilekçesiyle birlikte sunulması gerekmektedir. Dolayısıyla dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ancak tanık isimleri bildirilmemişse, ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasına dayalı olarak daha sonra sunulan tanık listesi mahkemece dikkate alınamaz. Zira bu ihtimalde süresinden sonra delil bildirimi söz konusu olup süresi geçtikten sonra bildirilen tanıkların dinlenmesi mümkün değildir (Adana BAM 10.HD. 01.12.2021 T. 2021/2402 E. 2021/2875 K. ; Benzer yönde Adana BAM. 10.HD. 01.12.2021 2021/2642 E. 2021/2901 K.).

 Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 01.12.2021 Tarihli 2021/2402 E. 2021/2875 K.sayılı karar içeriği şu şekildedir; “…Davacının fesat iddiasının incelenmesinde ihale esnasında çantacı-komisyoncu olarak bilinen kişilerin ihaleye katılan ilgililere komisyon alıp verme karşılığında ihaleden çekilme gibi vaatlerde bulunduğu, bu şekilde ihaleye fesat karıştırıldığı ileri sürülmüş ve bu iddianın ispatına yönelik tanık deliline dayanılmış ise de tanık listesinin sunulmadığı görülmüştür. Bununla birlikte BASİT YARGILAMA USULÜNÜN UYGULANDIĞI İŞBU DAVADA HMK’NIN 318.MADDESİ UYARICA DAVACININ DELİLLERİNİ DAVA DİLEKÇESİ İLE BİRLİKTE SUNMASI ZORUNLULUĞU GETİRİLMİŞ, BUNUN YANINDA YAZILI YARGILAMA USULÜNDE UYGULANAN HMK’NIN 140/5 MADDESİ GİBİ (DAYANILIP DA SUNULMAYAN DELİLLER VAR İSE ÖN İNCELEME DURUŞMASINDA BU DELİLLERİN İRAZİ İÇİN TARAFLARA KESİN SÜRE VERİLECEĞİNE DAİR) bir hüküm de düzenlenmemiştir. O halde tanık deliline dayanılması halinde tanık listesinin de DAVA DİLEKÇESİYLE BİRLİKTE SUNULMASI GEREKMEKTEDİR. Davacı tanık deliline dayanmış ise de tanık listesi sunmadığından ileri sürülen fesat iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmıştır. (Bu yönde daha önce dairemizce verilen 2020/672 Esas 2020/952 Karar temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2020/7631 E. 2020/10202 K. Sayılı kararıyla onanmıştır)” (Benzer yönde Adana BAM. 10.HD. 01.12.2021 2021/2642 E. 2021/2901 K. ; Dr.Ahmet Cemal RUHİ, İhalenin Feshi, 6.Baskı, Ankara 2022, s.440) (EK-5).

 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesi 2018/1737 E. 2018/1705 K. sayılı kararında; “…Şikayetçi borçlular vekili tarafından ihaleye katılımın daha fazla olması gerekirken bunun engellendiğini belirterek İHALEYE FESAT KARIŞTIRILDIĞI İLERİ SÜRÜLMÜŞ İSE DE BU YÖNDEKİ İDDİANIN SOMUT DELİLLERLE İSPATLANAMADIĞI anlaşılmıştır, …Yukarıda açıklanan sebeplerle şikayetçi borçlular vekilinin …istinaf başvurusunun …esastan REDDİNE, …” (Aynı yönde Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, s.303 ; Y.12HD. 26.03.2013 T. 2013/3441 E. 2013/1162 K.).

 Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesinin 18.09.2019 Tarihli 2019/1707 E. 2019/1780 K.sayılı kararında; “…İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında; 1- İhaleye fesat karıştırılmış olması 2-Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler 3-İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler 4-Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanabilir. …Davacı tarafça ileri sürülen fesat iddiası SOYUT OLDUĞU GİBİ bu iddiayı ispata yarayacak bir delil sunulmamıştır. Dolayısıyla ihaleye fesat karıştırıldığı İSPATLANAMADIĞINDAN BU SEBEBE DAYALI FESİH NEDENİNİN MEVCUT OLMADIĞI GÖRÜLMÜŞTÜR. İhaleye elektronik ortamdaki katılıma ilişkin tutanak mevcut olup ihale tutanağı da usulüne uygun şekilde düzenlenmiştir.”

 Tüm bu hususlarla birlikte Yargıtay uygulamasında da vurgulandığı üzere ihale tutanağında ihalenin başlangıç saati yazılmamasına rağmen ihaleye yeterli katılım sağlandıysa bu durum bir ihalenin feshi sebebi teşkil etmez (Y.12.HD. 01.04.2013 T. 2013/5446 E. 2013/12246 ; Y.12.HD. 24.05.2011 T. 2010/28629 E. 2011/10541 K.). Yine ihale tutanağında ihale bitiş saati gösterilmemesine rağmen satış bedeli muhammen bedelden fazla ise ihale feshedilemez (YHGK. 2007/12-318 E. 2007/327 K.). Yine ihale tarihinin, ihale tutanağına sehven yanlış yazılması ihalenin feshi nedeni değildir (Y.12.HD. 09.03.2010 T. 2010/2097 E. 2010/5396 K.). Yine elektronik ortamda verilmiş teklif olup olmadığının ihale tutanağına yazılmadığı ve ihale tutanağında ihaleye hangi bedel üzerinden başlandığının belirtilmediği ve ihale tarihinden önce elektronik ortamda ilan edildiğine ilişkin tutanağın satış dosyasına girmediği hususları TEK BAŞINA İHALENİN FESHİ NEDENİ OLMADIĞINDAN bu nedenlere dayanılarak da ihalenin feshine karar verilemez (Y.12.HD. 2018/564 E. 2018/1390 K. ; Y.12.HD. 2016/14973 E. 2016/16474 K.). Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 09.06.2016 Tarihli 2016/14973 E. 2016/16474 K.sayılı kararında da bu husus vurgulanmıştır; “…İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında; 1- İhaleye fesat karıştırılmış olması 2-Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler 3-İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler 4-Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır. Somut olayda mahkemece satış kararında elektronik ortamda teklif vermeye ilişkin hususlar gösterilmediği, ihale tutanağında da ELEKTRONİK ORTAMDA VERİLMİŞ BİR TEKLİF BULUNUP BULUNMADIĞININ BELİRTİLMEDİĞİ gerekçeleri ile ihalenin feshi isteminin kabul edildiği görülmektedir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü, yukarıda açıklanan FESİH NEDENLERİ ARASINDA BULUNMAMAKTADIR.”

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 20.11.2012 tarihli 2012/23906 E. 2012/33944 K.sayılı kararı; “…Borçlu ihalenin fesih nedeni olarak tutanakta ihale tarihi ve ihalenin bitiş saatinin gösterilmediğini ileri sürmüş ise de ihalenin belirtilen gün ve saatte yapılmadığına ilişkin herhangi bir iddiası yoktur. Kaldı Kİ İHALE TUTANAĞININ DEVAMI OLAN PEY TUTANAĞINDA İHALENİN YAPILDIĞI TARİH VE İHALENİN BİTİŞ SAATİ YAZILIDIR. Bu durumda ihalenin feshine karar verilen taşınmazın ihalesinin şartnamede belirtilen gün ve saatte yapıldığının kabulü zorunludur. O halde mahkemece ihalesinin feshi yönünde hüküm tesis edilen taşınmaz yönünden de İHALENİN FESHİ İSTEMİNİN REDDİNE karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.”

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 09.03.2010 Tarihli 2010/2097 E. 2010/5396 K.sayılı kararı; “…Kural olarak ihalenin ilan edilen günde ve saatlerde başlayıp bitirilmesi gereklidir. Ancak, artırmanın devam etmesi halinde ihale saatinin belirlenen saatten sonraya taşması durumu, bu kuralın tarafların menfaatine uygun gelen istisnasıdır. Ne var ki, satış ilanında 1.artırmanın 01.12.2009 tarihinde, 2.artırmanın ise 11.12.2009 tarihinde yapılacağı belirtilmesine rağmen, açık artırma tutanağında 3 nolu bağımsız bölüme ilişkin ihalenin 01.11.2009 tarihinde yapılacağı yazılıdır. Bu tarihin hatalı yazıldığı tartışmasız olup, ihale tutanağına ekli pey sürme tutanağından, gerçekte ihalenin satış ilanına uygun olarak 01.12.2009 tarihli 1.artırmada yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ihalenin ilan edilen günde gerçekleştirildiği, İİK.nun 8.maddesine uygun bir icra tutanağı ile belirlendiğinden, BU HUSUSUN İHALENİN FESHİ NEDENİ OLAMAYACAĞINA, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK. 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 15,60 TL onama harcı alındığından mahsubuna, bakiye 1,55 TL harcın temyiz edenden alınmasına, 09/03/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.06.2007 Tarihli 2007/12-318 E.  2007/327 K.sayılı ilamı; “…ÖZET : Dava, kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılan icra takibi sırasında yapılan taşınmaz satışına ilişkin ihalenin feshi istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece SATIŞA DAİR İLANDA SATIŞIN BAŞLAMA VE BİTİŞ TARİHLERİ BELİRTİLDİĞİNDEN, SATIŞ TUTANAĞINDA BU YÖNDE AÇIKLAMA BULUNMAMASININ FESİH İÇİN NEDEN OLUŞTURMAYACAĞI, satış bedeli muhammen bedelden daha fazla olmakla zarar unsurunun da gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetlidir.”

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 28.03.2013 Tarih ve 3813 E. 11770 K. sayılı kararında; “…Somut olayda, satış ilanında, artırmanın saat 10:00'da başlayıp 10:10'da biteceği belirtilmiş olup, 18.06.2012 tarihinde gerçekleşen ihalenin de satış ilanına uygun olarak saat 10:00'da başladığı ve 10:10'da bitirildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan ihalenin ilan edilen saatlerden önce bitirildiğine dair taraflarca ileri sürülmüş bir iddia da yoktur. İhale tutanağında ihale bitiş saatinin 10:00 yazdığının kabulü AŞIRI ŞEKİLCİLİK OLUP, hak kaybına yol açabileceği tabiidir. Bu nedenle mahkemenin ihalenin ilan edilen saatten önce bitirildiğine ilişkin gerekçesi doğru değildir. O halde mahkemece davacının dilekçede ileri sürdüğü diğer fesih nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.”

 İİK’nın 114.maddesi uyarınca ise her ihalenin gazete ilan zorunluluğu bulunmayıp satış memurluğuna her iki tarafın menfaatini gözetmek koşuluyla bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır (Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.36). İİK.m.126/son maddesinin göndermesiyle taşınmaz satışlarında da uygulanması gereken aynı kanunun 114/2.maddesi gereğince ilanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü, gazeteyle yapılıp yapılmayacağı icra müdürlüğünce ilgililerin menfaatine uygun olacak şekilde tespit edilir (Hakim Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR, İhalenin Feshi Davaları, Ankara 2020, s.38). Bu kapsamda münferit olarak gazete ilanı gerekçesine dayanılarak bir ihalenin feshi talep edilemez. Bu hususta Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 09.12.2021 T. 2021/1413 E. 2021/2872 K. sayılı ilam içeriği önem arz etmektedir; “…kıymet takdir raporunun, satış ilanının, usulüne uygun tebliğ edilmediği, GAZETE İLANI YAPILMADIĞI, BELEDİYE İLANININ CEVABININ İCRA DOSYASINDA MEVCUT OLMADIĞI, TÜM PAYDAŞLARA TEBLİGAT YAPILMADIĞI ileri sürülmüşse de 26.000,00 TL olan muhammen değerin üzerinde bir bedelle taşınmaz satıldığından bu sebeplerle ihalenin feshini istemekte şikayetçinin hukuki yararı yoktur.” (Aynı yönde İzmir BAM 8.HD. 7.12.2021 T. 2021/2733 E. 2021/3125 K.).

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 27.05.2014 Tarihli 2014/13238 E. 2014/15187 K.sayılı kararı; “…Şikayetçi borçlunun, diğer fesih nedenleri yanında taşınmazın bulunduğu KÖYDE İLAN YAPILMADIĞINI İLERİ SÜREREK ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK.nun 126/son maddesinin göndermesi ile taşınmaz satışlarında da uygulanması gereken aynı kanunun 114/2.maddesi gereğince İLANIN ŞEKLİ, ARTIRMANIN TARZI, YER VE GÜNÜ VE GAZETE İLE YAPILIP YAPILMAYACAĞI İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE İLGİLİLERİN MENFAATİNE UYGUN OLACAK ŞEKİLDE TESPİT EDİLİR. Satışın gerçekleştirilmesinde, hem alacaklının alacağını tahsil etmesi, hem de borçlunun borcunu ödemesi ve bu suretle tarafların karşılıklı menfaatlerinin dikkate alınması esastır. Somut olayda, 10.07.2013 tarihli satış kararında köyde ilan yapılmasına karar verilmediği görülmektedir. Satış kararında köyde ilan yapılması yönünde karar alınmadığından satışın KÖYDE İLAN EDİLMEMİŞ OLMASI İHALENİN FESHİ NEDENİ OLARAK KABUL EDİLEMEZ. Kaldı ki taşınmazların niteliği ve değeri gözönünde bulundurularak yerel gazetede belediyede ve icra müdürlüğünün divanhanesinde gerekli ilanlar yapılmakla ilanlardan beklenen amaç yasanın öngördüğü şekilde yerine getirilmiş bulunmaktadır. O halde mahkemenin ihalenin feshi talebinin reddine ilişkin kararı doğru olup, Dairemizce hükmün onanması gerekirken, maddi hataya müsteniden sehven bozulduğu anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir (EK-8 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 27.05.2014 Tarihli 2014/13238 E. 2014/15187 K.).

Ve yine Yargıtay, iflas idaresince yapılacak artırma suretiyle satışın şartlarını düzenleyen İİK.nun 244.maddesinde yapılan ihale ile ilgili olarak ilgililere tebliği içeren aynı yasanın 127.maddesine açıkça bir atıf yapılmamış olduğundan bu nedenle tapudaki haciz alacaklısına satış ilanının tebliği gerekmediği, bu nedenin bir ihalenin feshi nedeni yapılamayacağı görüşündedir (Y.12.HD. 16.10.2006 T. 2006/16064 E. 2006/19360 K.). Yani satış ilanının iflas idaresi yanında müflise tebliği zorunlu değildir (Y.12.HD. 2018/15978 E. 2019/4780). Yine şikayetçinin, takibe konu alacak için kefil olması ya da satış ilanının fuzuli bir şekilde kendisine de tebliğ edilmiş olması ihalenin feshini talep hakkı vermez (Y.12.HD. 2021/2416 E. 2021/3210 K. ; Y.12.HD. 2017/387 E. 2017/4900 K. ; Y.12.HD. 2016/26921 E. 2017/3758 K.). Ve hatta bir satış dosyasında, ödeme emrinin ve 103 davet kağıdının tebliğ edilmemiş olması ihalenin feshi nedeni değildir (Y.12.HD. 24.11.2015 T. 2015/24737 E. 2015/29307 K.). Yine asıl alacağa ve borca yönelik itirazlar, ihalenin feshi sebebi yapılamaz (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesinin 03.07.2019 Tarihli 2019/474 E. 2019/1438 K.). Yine kesinleşen takibin daha sonra iptal edilmiş olması da tek başına ihalenin feshi nedeni değildir (Y.12HD. 15.07.2005 T. 2005/11944 E. 2005/15760 K.).

Son olarak İİK.m.134/2 uyarınca ihalenin feshi hakkında talebin reddine karar verilmesi halinde talep sahibi, icra mahkemesi tarafından feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir. Disiplin para cezasının amacı ihale hakkında gereksiz ve dayanaksız başvuruların önlenmesi, ihalenin kesinleşmesinin sürüncemede bırakılmasının engellenmesi ve böylece kamusal bir işlem olan güvenin korunmasıdır (Dr. Ömer ÇON, İhalenin Feshi, Ankara 2021, s.135). Yargıtay uygulaması ve doktrinde de aynı görüş hakimdir;

 Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 20.04.2016 Tarihli 2016/5209 E. 2016/11802 K.sayılı kararı; “…İİK’nın 134/2.maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece resen uygulanmalıdır.” (Dr.Ahmet Cemal RUHİ, İhalenin Feshi, 4.Baskı, Ankara 2016, s.200).

“…İhalenin feshi talebinin icra mahkemesince esastan reddi halinde şikayetçinin feshi istenilen ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesini öngören İİK.m.134/f.2, sondan 2.hükmü emredici olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan icra mahkemesince resen uygulanmak gerekir.” (Prof.Dr.Timuçin MUŞUL, İhale ve İhalenin Feshi, I.Baskı, Ankara 2016, s.498).

SONUÇ OLARAK;  . İcra ve İflas Kanunu m.134/8 gereği ihalenin feshi davalarında hukuki yarar bir dava şartıdır. İİK.m.134/2 hükmü gereğince ise ihalenin feshi davası açılırken davacının, yurtiçinde mutlaka bir adresi dava dilekçesinde yer almak zorundadır. Zorunluğunun sebebi tebligat hukukundan kaynaklanan aksaklıkların ve yanlış uygulamaların önüne geçmektir. Bu çerçevede şikayet edenin kendisini vekille temsil ettirmesi yurtiçinde bir adres gösterme zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Vekilin yurtiçi adresi bulunsa dahi, asilin yurtiçi adresinin gösterilmesi zorunludur. Aksi takdirde dava dilekçesinin reddine karar verilir. Yine İİK.m.193 uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhine haciz yolu ile yapılan takipler durur ve iflasın kesinleşmesi ile beraber borçlunun malları üzerindeki hacizler düşer. Bu ihtimalde ihale tarihinde taşınmazda ilgili sıfatı bulunmayan kişinin, ihalenin feshi davası açma hakkı da yoktur. Tüm bu hususlarla birlikte ihalenin feshi davalarında şirket tüzel kişiliği, ilgili sıfatına sahip olsa dahi bu şirketin yetkilisi tek başına ilgili sıfatına sahip olmadığından ihalenin feshini talep edemez. Zira şirket yetkilisi icra takibinin tarafı olmadığından, taşınmazda haciz alacaklısı görünmediğinden ve pey sürmek suretiyle ihaleye de katılmadığından, İİK.m.134 kapsamında tek başına ihalenin feshi davası açabilecek kişiler arasında sayılmamıştır. Yine yargıtay uygulaması gereği şirket yetkilisinin, takibe konu alacak için kefil olması ya da satış ilanının fuzuli bir şekilde kendisine de tebliğ edilmiş olması o kişiye ihalenin feshini talep hakkı vermez.