Haciz, borçlunun alacaklıya ödemekle (ifa etmekle) yükümlü olduğu bir miktar para borcunun ödenmemesi üzerine alacaklının talebi ile (kanun belirlemiş olduğu istisnai durumlarda icra müdürleri tarafından resen) alacaklının alacağını karşılayacak olan miktarı kadar borçlunun gerek uhdesinde bulundurduğu gerekse üçüncü şahıslar nezdinde bulunan haczi caiz mal ve / veya haklarına icra daireleri tarafından hukuken ve / veya fiilen el konulmasıdır[1]. Borçlunun, hangi mal veya hakların haczedilebileceğinin veya ne oranda haczedilebileceği hususu diğer kanunlarda düzenlenmekle birlikte temel olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun da düzenlenmiştir. Borçlunun haczi caiz mallarından birisi de elbirliği (iştirak) mülkiyetine tabi olan taşınmazıdır. (İİK m.94 )[2]

Bilindiği üzere, Miras bırakanın ölümü üzerine daha doğru bir ifade ile mirasın açılması üzerine, miras bırakanın terekesinde yer alan miras yoluyla intikal edebilecek olan taşınırlar, taşınmazlar, alacak hakları ve diğer hakları zilyetliğin devri, alacağın temliki, tapuda tescile gerek olmaksızın kanun gereği ( ipso iure) külli olarak diğer bir ifade ile aktif ve pasifi ile birlikte yasal ( ve varsa atanmış ) mirasçılarına geçmektedir( MK 599)[3]. Bu surette miras intikali sonucunda yasal mirasılar (ve varsa atanmış) arasında kendilerine miras yoluyla intikal eden taşınırlar, taşınmazlar, alacak hakları ve diğer hakları üzerinde paylaşma anına kadar “elbirliği ile hak (ve borç) sahipliği(ortaklığı)[4] “meydana gelmektedir (MK 640/1)[5]. Bunun sonucu olarak ta paylı (müşterek) mülkiyete tabi taşınmazlarda olduğunun aksine borçlunun alacakları borçlunun elbirliği ile maliki olduğu taşınmazda ki payına doğrudan doğruya (hissesine) haciz konulması ve akabinde sadece borçlunun payının satılması kanun belirlemiş olduğu istisnalar saklı kalmak üzere mümkün değildir. Borçludan alacaklı olan kişiler(alacaklılar) ancak kesinleşmiş olan icra takibinden sonra İİK m.94 gereğince borçlunun elbirliği ile maliki bulunduğu taşınmaza/taşınmazlara haciz koyabilir. Ancak İİK m.94 gereğince alacaklının talebi üzerine konulan haciz, borçlunun elbirliği ile maliki bulunduğu taşınmazdaki payına(hissesine) değil bu taşınmazın tasfiyesi halinde ki borçlunun hissesine düşen paya haciz konulmuş olur (İİK m.94/1 ikinci cümle)[6].

Alacaklının talebi üzerine, borçlunun maliki bulunduğu elbirliği mülkiyeti rejimine tabi olan taşınmazın tapu kayıtlarına icrai haciz şerhi konulduktan sonra haciz konulan bu taşınmazın satışı müstakil mülkiyete tabi ya da paylı mülkiyete tabi olan taşınmazın satış usulünden (paraya çevrilmesinden) farklı bir satış (paraya çevrilmesi) usulü vardır. Bu usulde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 121. Maddesinde detaylı bir şekilde düzenlenmiştir[7]. Bu maddeye göre, üzerine haciz konulmuş olan elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazın satışının nasıl yapılacağını alacaklının talebi üzerine icra dairesi tarafından icra hukuk mahkemesince karar vermek üzere icra dosyasını kül halinde icra hukuk mahkemesine tevzi eder. Tevzi üzerine, icra hukuk mahkemesi elbirliği(iştirak) mülkiyetine tabi olan taşınmazın nasıl paraya çevrilmesi hususunda üç şekilde karar verebilir;

1-) Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmaz üzerindeki ortaklığın herhangi bir şekilde sona ermesi halinde borçlunun payına düşen payın satışına karar verebilir.

2-) Üzerine haciz konulan elbirliği mülkiyetine tabi olan taşınmazın gelir (irat) getirisinin olacağına, borçlunun payına düşen gelirinde uygun, makul, alacaklı tarafından katlanabilir, kabul edilebilir ve tarafların menfaatlerine uygun düşen bir zamanda borçlunun borcunu ödeyecek olmasına kanaat getirirse söz konusu malın icra dairesi tarafından idaresine karar verebilir.

3-) Elbirliği mülkiyetine tabi olan üzerine haciz konulan taşınmazın üzerindeki ortaklığın sona erdirilmesi için talebi üzerine taşınmaza haciz konulan alacaklıya ortaklığın giderilmesi davası eski tabiri ile “izale-i şuyu davası “açıp takip etmek üzere, yetki verilmesine karar verebilir.

İcra hukuk mahkemesi, iştirak halinde ki taşınmazın paraya çevrilmesi hususunda İİK m121 gereğince yukarıda belirtmiş olduğumuz üç ayrı karar verebilme takdiri ve yetkisi olsa da uygulama özellikle icra hukuk mahkemeleri, haciz konulan taşınmazın vasfı, niteliği, büyüklüğü, yüz ölçümü, tapu kayıtlarında ki malik sayısı, özellikleri, taraf menfaatleri, 3194 sayılı İmar Kanun ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı hakkında ki Kanunun taşınmaz mülkiyeti için getirmiş olduğu hukuki ve fiili kısıtlamalar ve benzeri sebeplerle elbirliği( iştirak) mülkiyetine tabi olan üzerine haciz konulan taşınmazın üzerindeki ortaklığın sona erdirilmesi için talebi üzerine taşınmaza haciz konulan alacaklıya ortaklığın giderilmesi davası açıp takip etmek üzere yetki vermektedir.

Alacaklı da icra hukuk mahkemesinden almış olduğu bu yetkiye dayanarak yetkili ve görevli sulh hukuk mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası açması üzerine sulh hukuk mahkemesi açılan dava sonucunda üzerine haciz konulan taşınmazın üzerindeki ortalığın aynen giderilmesine (ya da ivaz eklemek suretiyle aynen giderilmesine) karar verirse alacaklı borçlunun hissesine düşen payın açık artırma usulü satışını icra dairesinden talep eder.

İcra dairesinin yapmış olduğu satış sonucunda alacaklı alacağına kısmen ya da tamamen kavuşur. Ancak sulh hukuk mahkemesi ortaklığın aynen değil de satış suretiyle giderilmesine karar verirse hacizli taşınmazın tamamı satış memurluğu tarafından (alacaklının usulüne uygun satış talebi üzerine) açık artırma ile taşınmazın satışını yapar ve bu satış sonucunda borçlunun hissesine düşen satış bedelini icra dosyasına öder ve bu surette alacaklı alacağına kısmen ya da tamamen kavuşmuş olacaktır.

Bu kısma kadar yapmış olduğumuz açıklamalar konunun anlaşılması ve bağlantılı olduğu için iştirak mülkiyet rejimine tabi taşınmazların üzerine konulan haczin mahiyeti ve paraya çevrilme şekilleri ile ilgili olarak yapmış olduğumuz açıklamalardır. Bundan sonra yapacağımız açıklamalar yazımızın asıl konusunu oluşturan İİK m.121 gereğince alınan yetkiye istinaden açılan ortaklığın giderilmesi davasının hacze ve satış sürelerine etkisine dair olacaktır.

Gerek münferit(müstakil) mülkiyete gerekse elbirliği(iştirak) ya da paylı(müşterek) mülkiyete tabi olan üzerine haciz konulmuş olan taşınmazların satışı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 7343 sayılı kanunun 9. Maddesi ile değişik 106. Maddesi uyarınca kesin hacizden itibaren 1 yıl içerisinde kanun belirlemiş olduğu ayrıksı durumlar hariç olmak üzere alacaklı tarafından istenilmesi gerekmektedir. Aksi halde taşınmazlar üzerindeki hacizler kalkar diğer bir ifade ile düşer (İİK m. 110/1)[8]. Genel kural bu olmakla birlikte acaba elbirliği mülkiyetine tabi olan üzerine haciz konulmuş taşınmazın üzerindeki ortaklığın sona erdirilmesi için icra hukuk mahkemesinden alınan yetki belgesine istinaden alacaklı tarafından yetkili ve görevli sulh hukuk mahkemesinde haciz tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde açılan ortaklığın giderilmesi eski ifade ile izale-i şuyu davası açmakla söz konusu taşınmaz hakkında usulüne satış talebinde bulunulmuş olup olmadığı? Bunun sonucu olarak da satış sürelerinin durup durmayacağı? Sorularına cevap verecek olursak. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; bu hususlarla ilgili olarak İcra ve İflas Kanununda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu soruların cevapları doktrin ve yüksek yargı içtihatlarına kalmaktadır. Yüksek yargı içtihatlarına göre de, alacaklı tarafından, borçlunun maliki bulunduğu iştirak mülkiyete tabi olan taşınmaza haciz konulduğu tarihten itibaren yasal 1 yıllık süre içerisinde icra hukuk mahkemesinden almış olduğu yetkiye dayanarak yetkili ve görevli sulh hukuk mahkemesinde açacağı ortaklığın giderilmesi davası ile dava tarihi itibariyle üzerine haciz konulan iştirak mülkiyet rejimine tabi olan taşınmazın satışının istemiş sayılacağı, süresinde ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı takdirde taşınmaz üzerinde ki haczin kalkmış olacağını ifade edilmektedir. Yüksek yargının kararlarından birkaç tane örnek şu şekildedir;

“"Ortaklığın giderilmesi davası süresince satış isteme süresi işlemeyeceği- Haciz tarihi ile ortaklığın giderilmesi davasını açma tarihi arasında ve karar kesinleştikten sonra satış isteme tarihine kadar geçen süre toplandığında, bir yıllık (İİK. 106) satış isteme süresi dolmadığından, şikayetçinin haczinin ayakta olduğu"na ilişkin içtihat için bknz: 23. HD. 21.05.2018 T. 9164/3238"Borçlunun iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazının tapu kaydına haciz koyan alacaklının İİK.'nun 106. maddesinde öngörülen süre (bir yıl) içinde aynı kanunun 121. maddesine göreicra hukuk mahkemesinden "yetki belgesi" alıp ortaklığın giderilmesi davası açması halinde süresinde satış istemiş sayılacağı (ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı tarihte satış istemiş sayılacağı) aksi taktirde ortaklığın giderilmesi davası açılmaması halinde alacaklının borçlunun hisseli taşınmazı üzerindeki haczinin düşeceği- Alacaklının ayrıca ortaklığın giderilmesi kararından (kanımızca ortaklığın giderilmesi kararının kesinleşmesinden) itibaren İİK.'nun 106. maddesinde belirtilen süre içinde (bir yıl) satış avansını yatırıp satış talebinde bulunması gerekeceği aksi taktirde borçlunun hisseli taşınmazı üzerindeki haczinin düşeceği"ne ilişkin içtihat için ayrıca bknz: 23. HD. 21.05.2014 T. 3962/3960"”[9]

Yukarıda yer vermiş olduğumuz yüksek yargı içtihatlarından da görüleceği üzere, alacaklı tarafından icra hukuk mahkemesinden almış olduğu yetki belgesi ile yetkili ve görevli sulh hukuk mahkemesinde elbirliği mülkiyetine tabi üzerine haciz konulmuş olan taşınmazın üzerindeki ortalığın giderilmesi için kesin haciz tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde açacağı ortalığın giderilmesi davası üzerine usulüne uygun bir şekilde satış talebinde bulunmuş sayılacağı, sulh hukuk mahkemesinin de hacizli taşınmaz üzerinde ki ortalığın aynen giderilmesi kararı verirse ve bu kararın da kesinleşmesi üzerine ortalığın giderilmesi davası açıldığı tarihte duran satış talebi süresi tekrardan işlemeye devam edecektir. Kararın kesinleşmesi üzerine, alacaklı borçlunun hissesine düşen payın satışını kalan satış süresi içerisinde icra dairesinden satışını talep edecektir. Aksi halde taşınmaz üzerindeki haciz kalkacaktır. Ve yine benzer şekilde sulh hukuk mahkemesi elbirliği mülkiyetine tabi haciz taşınmazın üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verirse söz konusu kararın kesinleşmesi üzerine alacaklının ortaklığın giderilmesi davası açılmakla duran satış talebi süresi kaldığı yerden işlemeye devam edecek ve kalan süresi içinde taşınmazın satışının yapılabilmesi için yetkili ve görevli satış memurluğundan talepte bulunması gerekir. Aksi halde taşınmaz üzerindeki haciz kalkacaktır. Süresinde ya da usulüne uygun olamayan satış taleplerini duruma göre, icra dairesi veya satış memurluğu tarafından reddedilmesi gerekmektedir. İcra dairesi ya da satış memurluğu süresinde olamayan ya da usulüne uygun olmayan satış talebini kabul ederse bu durum bir şikâyet sebebidir.

Bu hususa dair Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22.12.2020 karar tarihli, 2018/1139 Esas, 2020/4447 Karar sayılı kararı[10] şu şekildedir;Şikayet olunan, 18.01.2013 tarihinde haciz koymuş olup icra müdürlüğünden aldığı yetkiye istinaden14.08.2013 tarihinde ortaklığın giderilmesi davası açmıştır. Davada geçen süre zarfında satış talep ederek avans yatırması gereken sürenin hesaba katılmayacağı nazara alındığında şikayet olunanın ilk hacizden itibaren dava açana kadar 6 ay 26 gün süresi geçmiş olup ortaklığın giderilmesi davasının karara bağlanmasından sonra satış istemesi için geriye 5 ay 4 gün süresi kalmıştır. Ortaklığın giderilmesi davası feragatle sonuçlanmış olup karar 24.06.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Böylece şikayet olunanın bu tarihten itibaren 5 ay 4 günlük süre içinde satış istemesi ve avans yatırması gerekir. Şikayet olunanın 22.08.2014 tarihinde satış talep etmesine rağmen avans yatırmadığı, icra müdürü tarafından satış talebi reddedilmesine ve bu redde ilişkin işlemin icra hakimliğince şikayet olunan lehine 18.12.2014’te sonuçlanmasına rağmen şikayet olunanın satış avansını 25.12.2015’te yatırdığı anlaşılmaktadır. Bu tarih, yukarıda yapılan hesap sonucunda haciz tarihi olan 18.01.2013 tarihine 1 yıl eklenmesi sonucunda bulunan tarihten sonradır.Sonuç olarak şikayet olunanın 18.01.2013 tarihinde koyduğu haczin düştüğü, 11.06.2014’teki haczinin ise şikayetçinin haczinden sonra olduğunun anlaşılmasına göre şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”

----------------------

[1] Haciz kavramına ilişkin benzer tanımlara ve ayrıntılı bilgi için bkz. Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes, s. 196. Akil, s. 43-45; Topuz, s. 46-47.

[2] Bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi haczedilirse icra dairesi, yerleşim yerleri bilinen ilgili üçüncü şahıslara keyfiyeti ihbar eder. Bu suretle borçlunun muayyen bir taşınmazdaki tasfiye sonundaki hissesi haczedilmiş olursa icra memuru haciz şerhinin taşınmazın kaydına işlenmesi için tapu sicil muhafızlığına tebligat yapar.

[3] Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar

[4] DURAL, M./ ÖZ, T. (2018) miras hukukunun temel kavramı olarak külli halefiyet ve sonuçları, Türk Özel Hukuku cilt 4 Miras Hukuku, 12. Bası, İstanbul, 2018 s. 14

[5] Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

[6] Bu suretle borçlunun muayyen bir taşınmazdaki tasfiye sonundaki hissesi haczedilmiş olursa icra memuru haciz şerhinin taşınmazın kaydına işlenmesi için tapu sicil muhafızlığına tebligat yapar

[7] Bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf olunan bir mal hissesi gibi yukarda ki maddelerde gösterilmeyen başka nevi malların satılması lazım gelirse icra memuru satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesinden sorar.

İcra mahkemesi, yerleşim yerleri malum olan alakadarları davet ve gelenlerini dinledikten sonra açık artırma yaptırabileceği gibi satış için bir memur da tayin edebilir yahut iktiza eden diğer bir tedbiri alabilir.

[8] Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya (…)(1) talep geri alınıp da kanuni müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar. Hacizli malın satılması yönündeki talep bir defa geri alınabilir.

[9] https://app.e-uyar.com/blog/index/6e6ebe04-c878-479c-887a-d99ad0713b27

[10] https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/, http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/iik-121-hukmune-gore-acilan-ortakligin-giderilmesi-davasi-sirasinda-satis-isteme-suresi-islemez