İş hukukundaki teminat senetleri; ağırlıklı olarak işverenlerin iş ilişkisinden doğan yükümlülükleri için iş sözleşmesi kurulurken veyahut sonrasında teminat olarak işçilerden aldıkları kambiyo senetleriyle ilgilidir.

Yargıtay tarafından bir kambiyo senedinin iş mahkemelerinin görev alanına giren teminat senedi olarak değerlendirilmesine ilişkin kararlarında;

1. Kambiyo senedi henüz işleme koyulmamışsa ve varlığı inkâr ediliyorsa senedin varlığının ispatlanması gerekmektedir.

“Davacı dava dilekçesi ile işyerine girişte işverene verdiğini iddia ettiği teminat senedinin kendisine iadesine karar verilmesini talep etmiş ise de davalı, böyle bir teminat senedi alacağını kabul etmemiş, teminat senedinin var olduğu bu aşamada ortaya konulamamıştır. Buna göre, davacının teminat senedinin kendisine iadesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilememesi hatalıdır.” Yargıtay 9. HD., E. 2016/5826 K. 2019/22774 T. 19.12.2019

2. Kambiyo senedinin bu kapsamda değerlendirilebilmesi için 7036 sayılı Kanunu’nun 5’nci maddesi kapsamına girecek şekilde iş ilişkisinin teminatı olarak verildiğinin ispatı gerekmektedir.

“Yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukuki olgular çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; uyuşmazlıkta .... Ltd. Şti.'nin taraf olmadığı, şirket aleyhine açılan işçilik alacaklarının tahsili davasının da sonuçlandırılmadığı, davalı borçlu davacının ortağı olduğu bu şirkette sigortasız işçi olduğunu savunmuş ve Mahkemece de bu iddiaya dayanılarak hüküm tesis edilmiş ise de davalının ceza yargılamasında şikayetçi olarak verdiği ifadelerinin devamında perakende satmak için şirketten çay aldığı sırada bedelini ödeyememesi nedeniyle boş teminat senedi verdiği şeklinde açıklama getirdiği dikkate alındığında, senedin işçi-işveren ilişkisi çerçevesinde verildiğinin ve bu sebeple iş mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edilemeyeceği açıktır.” (Yargıtay HGK, E. 2017/13-539, K. 2021/170, T. 25.02.2021)

3. İşçi-işveren ilişkisi olsa dahi verilen bu kambiyo senedinin teminat amaçlı düzenlendiğinin ispatlanması gerekmektedir.

“Davacıdan işe girme karşılığında senet alındığı, davalı temsilcisi tarafından beyan edilen römork alımı hadisesinin hayatın olağan akışına uygunluk arz etmediği, kaldı ki senette römorku aldığı iddia edilen amca oğlunun imzasının bulunmamasının da davalı aleyhinde değerlendirilmesi gerektiği, fatura gibi belgelerin her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu ve senet miktarları ile faturanın uygunluk arz etmediği gerekçeleri ile davaya konu senetlerin teminat senedi olarak alındığı kanaatine varılmış ise de gerek davacı tanığı E.. G..ün kendisine boş kağıt imzalatıldığını beyan etmesi ile tanıktan teminat senedi alınmadığının anlaşılması gerek davacının akrabası H. T.'a olan dorse satışının belgelendirilmiş olması ve özellikle davalı şirket hakkında yapılan ceza yargılamasında davalının karşılıksız senedi icraya koymak suçundan suçun sübutuna ilişkin beraat kararının kesinleşmiş olması karşısında söz konusu senetlerin teminat amaçlı verildiğini davacının kanıtlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 7. HD., E. 2014/18310, K. 2014/22075, T. 4.12.2014)

İş Hukukunda teminat senetlerine ilişkin kararlarında Yargıtay 2008 yılı ve sonrasında İş Hukukunda teminat senetleri açısından Ticaret Hukuku içtihatlarından ayrışan farklı bir görüşün oluşarak yerleştiğini söyleyebilmek mümkündür. Böylece Yargıtay tarafından işçi ve işveren arasında bir denge kurulmaya çalışmıştır.

Zira Yargıtay 9. HD., E. 2008/29872, K. 2008/25202 sayılı ve T. 06.10.2008 tarihli kararında; “Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır. Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisinde, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.” hususlarına değinmiştir.

Bunlardan başka Yargıtay; Ticaret Hukukundaki teminat senetlerinden farklı olarak İş Hukukundaki teminat senetlerini ispat hukuku açısından belirgin olarak farklı bir şekilde yorumlamaktadır. Böylece Ticaret Hukukunda teminat senedine ilişkin uyuşmazlıklarda senetle ispat zorunluluğunun sıkı bir şekilde uygulandığı ancak buna karşılık İş Hukukundaki teminat senedine ilişkin uyuşmazlıklarda işçinin korunması ve işci lehine yorum ilkesi gereğince işçiye takdiri delillere başvurabilme olanağının tanındığı görülmektedir.

Zira Yargıtay’ın Ticaret Hukuku ile ilgilenen daireleri evvelden ber; bir senedin teminat senedi olduğu iddialarının ancak kesin delil ile ispatlanacağı yönünde kararlarını bulunurken buna karşılık İş hukuku ile ilgilenen daireler “tanık” deliline dahi cevaz vermektedir.

Buna ilişkin olarak; Yargıtay ilgili hukuk daireleri kararlarında, “Senede karşı ileri sürülen hukuk işlemlerin senetle ispatı gerekeceği kuşkusuzdur. (HUMK. m 298, HMK. m 200 ) Ancak, iddialar hukuk eylem niteliğinde ise tanıkla ispatı mümkündür. Çalışma ilişkiler de işçilerin daha işe, başlarken kendilerinden senet, ibraname ve istifa belgeler alınması işverenlerce çok sık sık başvurulan bir uygulamadır. İşçinin zayıf durumda bulunması işe talebi iş dünyasının sosyal ve ekonomik yapısı göz önünde tutularak bu tür belgelerin değerlendirilmesi gerekir. İşveren ve işçi arasında senetle kurulacak bir ilişkiye kuşkuyla yaklaşmak gerekir. Kökleşmiş içtihatlarımız bu sebeple tanık deliline cevaz vermektedir.” hususlarına yer verilmiştir. (Bkz. Yarg. 9 HD, E. 2008/26781, K. 2008/22092, T. 25.7.2008; Yarg. 9 HD., E. 2008/13255, K. 2008/10991, 1.5.2008 T.; Yarg. 9. HD., E. 2009/40045, K. 2012/3124, T. 13.02.2012; Yarg. 9. HD., E. 2010/18166, K. 2012/24338, T. 25.6.2012; Yarg. 7. HD., E. 2013/18315, K. 2014/13838, T. 19.6.2014; Yarg. 22. HD., E. 2016/18621, K. 2019/16459, T. 17.9.2019)

Bütün bunlardan başka İş Hukukunda işverene teslim edilen teminat senetlerinde teminat ilişkisi ortaya konulmuş olsa dahi senet ancak işverene verilen zarar, işçinin borcu ve yedindeki miktar ile sınırlı olarak geçerliliğini koruyacaktır. Ve ancak olarak işveren bu hususlardan herhangi birini kesin delil ile ispat edilebilirse bu durumda senet kambiyo vasfını koruyacaktır.

Buna ilişkin olarak ise Yargıtay 9. HD., E. 2015/24338, K. 2017/18249 sayılı ve 15.11.2017 tarihli kararında; “İşçiden teminat olarak alınan senet sebebiyle işçinin borcu, işverene verdiği zarar veya yedindeki nakit miktarı ile sınırlıdır. Zararı ve davacı işçiden alacağı olduğunu işveren ispatlamalıdır. Teminat niteliğinde alınan bu senetler işverenin zararını veya alacağını kanıtlamadığı sürece geçersiz sayılmalıdır.” hususlarına değinilmiştir.

Ayrıca Yargıtay 9. HD., E. 2017/6563 K. 2017/17139 sayılı ve 1.11.2017 tarihli kararında ise; “İşçiden teminat olarak alınan senet sebebiyle işçinin borcu, işverene verdiği zarar miktarı ile sınırlıdır. Zararı işveren ispatlamalıdır. Teminat niteliğinde alınan bu senetler işverenin zararını kanıtlamadığı sürece geçersiz sayılmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davaya konu senedin teminat senedi olduğu tartışmasızdır. Davacı işçiden teminat olarak alınan senet sebebiyle işçinin ve kefilin borcu, işverene verdiği zarar miktarı ile sınırlıdır. Hükme esas alınan 08.01.2013 tarihli bilirkişi raporunda, dosyada 07.08.2015 tarihli... adına yapılmış 150,00 Euro tutarlı alacak formuna rastlandığı, diğer zararları ispat edecek belgenin dosyada mevcut olmadığı belirtilmiş olup, bu miktar kadar zarara neden olduğuna göre, zarar mahsup edildikten sonra kalan miktardan davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, davanın yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” hususlarına yer vermiştir.

Sonuç olarak; İş hukukunda teminat senetleri, işverenlerin iş ilişkisinden kaynaklı yükümlülükleri nedeni ile işçilerinden aldıkları kambiyo senetlerini ifade eder. Yargıtay yerleşik içtihatlarında, bu tür senetlerin geçerliliği ve hukuki niteliği konusunda yukarıda izah ettiğimiz doğrultuda ölçütler belirlemiştir. Ticaret hukukundaki kesin delille ispat kuralına karşın, iş hukukunda işçinin korunması ilkesi gereği işçi lehine tanık gibi takdiri delillerin kullanılmasına olanak tanınmaktadır. Bununla birlikte, İş Hukukunda teminat senetleri ancak işverenin uğradığı zararı ya da işçiden olan alacağını kesin delillerle ispatlaması hâlinde geçerli sayılmaktadır.

Saygı ile,

Av. Abdullah Gevher

Av. Büşra Gevher