ÖZ

Kamulaştırma,  idarenin taşınmaz malların mülkiyetinin kazanılması yollarından birisidir. İdare, (devlet ya da kamu tüzelkişilerin) yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerini yerine getirmek üzere bir takım taşınmaz mallara ihtiyaç bulunmaktadır. Devlet ya da kamu tüzelkişileri, ihtiyaç ve kamu hizmetine tahsis etmek istemiş olduğu taşınmazları kendi malvarlığı bünyesinde olmadığı takdirde ancak özel hukuk bireylerine ait taşınmazlardan elde etmek zorunda kalmaktadır. Buna göre, devlet ya da kamu tüzelkişileri, kamu yararının bulunduğu hallerde, bedelini peşin ödemek ya da kanunda yer alan usullere göre taksitle ödeyerek özel hukuk gerçek kişilerine veya tüzelkişilerine ait taşınmazların bir kısmının veya tamamının mülkiyetini elde etmesi veyahut taşınmazın üzerinde idari irtifak kurması kamulaştırma olarak tanımlanmaktadır. Devlet veya kamu tüzelkişileri daha üst bir kavram olarak idare özel hukuk gerçek veya tüzelkişilerine ait taşınmazları kamulaştırmadan önce (kamulaştırma için ödenek ayrılması, kamu yararı kararı alındıktan sonra)  kamulaştırmaya konu edilen taşınmazın konumu, yüzölçümü, cinsi, planı, taşınmazların malikleri, tapu kayıtları, tapu kayıtları yok ise o durumda taşınmazın zilyetleri çeşitli yollar ile tespit edilir. Bundan sonra, idare kamulaştırma kararı alacaktır. Kamulaştırma kararı alındıktan sonra idare kamulaştırmanın tapu siciline şerh verilmesi amacıyla kamulaştırmaya konu taşınmaz malın kayıtlı bulunduğu tapu idaresine bildirir. Tapu müdürlüğü tarafından, kamulaştırmaya konu edilen taşınmazların beyanlar hanesine “2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesine göre belirtme” şeklinde ibare işlenmektedir. İdare tarafından, şerh tarihinden itibaren altı ay içinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 10 uncu maddesine göre kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkemeden alınacak belge tapu idaresine ibraz edilmediği takdirde, bu şerh tapu idaresince resen sicilden silinir.

I. GİRİŞ:

Kamulaştırma yapan idare, hazırlık işlemlerini yerine getirdikten sonra özel hukuk bireylerine ait taşınmazlar hakkında kamulaştırma kararı almaktadır. İdare kamulaştırma kararı aldıktan sonra kamulaştırmaya konu taşınmazların tapu kayıtlarına bu hususun belirtmesi amacıyla ilgili tapu idaresine bildirimde bulunmaktadır. Tapu idaresi tarafından taşınmazın tapu kayıtlarına Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesi uyarınca belirtme işlenmektedir. Bu belirtmenin tapu kayıtlarına işlendikten sonra belirtmenin işlendiği tarihten itibaren altı ay içerisinde kamulaştırmayı gerçekleştiren idare tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın idare adına tescili davası açtığına dair mahkemeden yazı getirmediği takdirde ilgili belirtme tapu idaresi tarafında terkin edilmektedir.

İşte bizler bu çalışmamızda Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesi uyarınca taşınmazın tapu kayıtlarına işlenen belirtme, belirtmenin hukuki niteliği, terkinine dair birtakım bilgilere yer vereceğiz.

II. KAMULAŞTIRMA KANUNUN 7. MADDESİ UYARINCA TAŞINMAZIN TAPU KAYITLARINA KONULAN BELİRTME:

A. Genel Olarak:

Devlet veya Kamu tüzelkişileri geniş anlamda idareler, özel hukuk bireylerine ait taşınmazları kamulaştırmadan önce bir takım iş ve işlemler yapması gerekmektedir[1]. İdareler önce kamulaştırma için ödenek ayırmakta ve daha sonra kamu yararı kararı almakta-onaylattırmaktadır. Bundan sonra idareler kamulaştırmaya konu olan taşınmazın veya taşınmazların tespit etmektedir. Bu kapsamda, taşınmazın yüz ölçümü, sınırları, planı, tapu kayıtları, tapu malikleri, tapu kaydı yok ise o durumda taşınmazı zilyetleri, çeşitli vasıtalar ile kamulaştırma idaresi tarafından tespit ettirilir(2942 s. K m. 7 f. 1)

İdare, yukarıda özet olarak belirtilen kamulaştırmaya hazırlık işlemlerini gerçekleştirdikten sonra kamulaştırma konu özel hukuk gerçek veya tüzelkişilerine ait taşınmaz hakkında idari anlamda kamulaştırma kararı almaktadır. Kamulaştırma kararı alındıktan sonra kamulaştırma idaresi, kamulaştırmanın tapu siciline şerh verilmesini kamulaştırmaya konu taşınmaz malın kayıtlı bulunduğu tapu idaresine bildirir.(2942 s. K m. 7 f.3, c.1 ).

Tapu idaresi, Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesi uyarınca kamulaştırmaya konu taşınmazın tapu kayıtlarına konulan “belirtme” konulduğu veya daha doğru bir tabir ile işlendiği tarihten sonra taşınmazın üzerindeki mülkiyet değişikliği veya sınırlı ayni hak tesisi halinde bu değişiklikleri kamulaştırmayı yapan idareye bildirmekle yükümlüdür(2942 s. K m. 7 f.3, c.2).

B. Belirtmenin Hukuki Niteliği:

Yazımızın yukarıdaki ilgili bölümlerinde de ifade ettiğimiz üzere, kamulaştırma kararı sonrasında idare, kamulaştırma durumunun belirtilmesi amacıyla taşınmazın tapu kayıtlarına işlenmesi için taşınmazın bulunduğu yer tapu idaresine( müdürlüğüne) bildirimde bulunması gerekmektedir. Bu hususu düzenleyen Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesinin 3. Fıkrasının 1. Cümlesi şu şekildedir; “İdare kamulaştırma kararı verdikten sonra kamulaştırmanın tapu siciline şerh verilmesini kamulaştırmaya konu taşınmaz malın kayıtlı bulunduğu tapu idaresine bildirir.”

Görülüğü üzere, Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesinin 3. Fıkrasının 1. Cümlesinde “…kamulaştırmanın tapu siciline şerh verilmesini…” öngörmektedir. Kanaatimizce, burada adı geçen “şerh” eşya hukuku anlamındaki şerh ’ten farklıdır. Şöyle ki; burada kast edilen taşınmaz hakkında idare tarafından kamulaştırma kararının aldığının kamuya açık hale getirmek, bu hususta üçüncü kişileri bilgilendirmek amacıyla ilgili taşınmazın tapu kütüğünde beyanlar hanesine işlenmesi gereken bir husustur.

Beyan, hukuk düzeninin açıkça izin verdiği hususların tapu sicilinin beyanlar hanesine yazılmasıdır[2] (TST m.52/I). Beyan ile elde edilmek istenen amaç, taşınmazın fiili ve hukuki durumuna ilişkin olan fakat taşınmaz üzerindeki aynî hak sahipliğini doğrudan etkilemeyen hususların açık hale getirilmesidir[3]. Beyan, kurucu nitelikte değil açıklayıcı niteliktedir. Aynı şekilde beyan, iyi niyeti ortadan kaldırıcı etkiye sahiptir.

Bir taşınmazın tapu kayıtlarında yer alan beyanlar hanesine kaydedilecek olan belirtmeler, Türk Medeni Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu, Tapu Sicili Tüzüğü ve bazı özel kanunlarda öngörülmektedir[4].

Nitekim Yargıtay bir kararında[5] beyan hakkında yukarıda yer vermiş olduğumuz açıklamalara benzer mahiyette açıklama ve değerlendirilmelerde bulunmuştur: “Türk Medeni Kanununun 1012. ve Tapu Sicil Tüzüğünün 60 ila 64. maddelerinde yedi bölüm olarak düzenlenen "beyanlar" gerek tescillerden, gerekse şerhlerden farklıdır. Kütüğün beyanlar hanesine işlenen kayıt, kural olarak ne bir ayni hak ihdas eder ne de şahsi bir hakkı güçlendirmeye yarar. Beyanların fonksiyonu, gayrimenkulle ilgili bazı fiili veya hukuki durumlara ya da zaten mevcut bulunan bazı haklara aleniyet sağlamaktan ibarettir.

"Beyanlar" başlıklı 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi; "Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır" şeklindedir.

Yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine "beyanda" bulunulabilmesi için ya Türk Medeni Kanununda bir hüküm olması veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi yahut Tapu Sicil Tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir.”

Bununla birlikte, öğretide, Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesinde öngörülen düzenlemenin hukuki niteliği tartışmalı olup; çeşitli görüşler ileri sürülmektedir.

Bir görüşe göre[6], adı geçen madde de yer alan düzenlemenin geçici tescil şerhi mahiyetinde olduğu ifade edilmektedir.

Diğer bir görüşe göre de[7], 7. Madde de yer alan düzenlemenin teknik anlamda bir şerh olmadığı, sadece zilyedi açıklama fonksiyonu öngören bir şerh olduğunu kabul etmek gerektiğini ifade etmektedir.

Bir başka görüşe göre de[8], burada yani 7. Madde de yer alan düzenlemenin kamu hukukundan kaynaklanan bir kısıtlamanın tapu siciline beyan olarak işlenmesi durumu olarak belirtilmektedir.

Az yukarıda da belirttiğimiz üzere, kanaatimizce, Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesinde yer alan düzenlemenin hukuku niteliği itibariyle beyan niteliğinde olup; taşınmazın hukuki ve fiili durumu hakkında kamuya bilgi vermek amaçlanmıştır. Her ne kadar düzenlendiği madde metninde “şerh” ibaresi geçse de özü itibariyle bu bir beyandır. Uygulama Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesi uyarınca yapılacak olan belirtmeler ilgili taşınmazın tapu kayıtlarındaki beyanlar hanesine işlenmektedir. Ve yine uygulama da, bu belirtmeye rağmen taşınmazın üzerindeki mülkiyet hakkının devri veya taşınmazın üzerinde sınırlı ayni hakkın tesisi yapılmaktadır. Diğer bir ifade ile söz konusu belirtme taşınmaz üzerinde malikin mülkiyet hakkından kaynaklanan tasarruf yetkisine eşya hukuku anlamındaki şerh’ten farklı olarak kısıtlama, sınırlama getirmemekte veya engel teşkil etmemektedir. Bu yüzden tekrardan belirtmek gerekirse, 7. Maddede yer alan düzenleme beyan niteliğindedir.

C. Belirtmenin Terkini:

Eşya hukuku anlamında, genel olarak terkin, tescilin kendisine hak sağladığı kimsenin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır(TST m. 69 f.1).

 Ancak, bu genel kuralın haricinde Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesinin 3. Fıkrasının 3. Cümlesinde yer alan terkin hususuna dair şöyle bir hükme yer verilmiştir: “İdare tarafından, şerh tarihinden itibaren altı ay içinde 10 uncu maddeye göre kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkemeden alınacak belge tapu idaresine ibraz edilmediği takdirde, bu şerh tapu idaresince resen sicilden silinir.” Buna göre, idare tarafından kamulaştırmaya konu taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu idaresine belirtmenin tesis edilmesini talebi üzerine, tapu idaresi tarafından tesis edilen belirtme, kamulaştırma idaresi tarafından belirtmenin tesis edildiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın kendi adına tesciline dair dava açılmadığı taktirde “belirtme”  tapu idaresi tarafında resen terkin edilmektedir. Yasal mevzuat hükmü her ne kadar bu şekilde olsa da, uygulamada tapu idareleri tarafından belirtmenin tesis edildiği tarihten itibaren 6 ay içinde kamulaştırma idaresi tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın kendi adına tesciline dair dava açıldığına ilişkin belge ibraz etmese dahi söz konusu belirtmeyi resen terkin etmemektedir. Uzun yıllar boyunca taşınmazın tapu kayıtlarında “belirtme” veya beyan kalmaktadır. Bu durum da haliyle, tapu maliklerinin taşınmazlarının üzerindeki hukuki durum hakkında bir belirsizliği neden olmaktadır. Maliklerin, maliki bulunduğu taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesine Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesi uyarınca konulan belirtmenin söz konusu taşınmazın üçüncü kişilere satışına fiili olarak engel olmaktadır. Şöyle ki; Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesi uyarınca konulan belirtmenin taşınmazın satışına, mülkiyetin devrine engel olmasa da söz konusu taşınmaza talip olan üçüncü şahıslar taşınmazı iktisap ettiği zaman daha sonraları taşınmazın idare tarafından kamulaştırması endişesine sebep olmakta haliyle üçüncü şahıslar bu taşınmazı iktisap etmekten kaçınmaktadır. Aynı durum mülkiyetin devri dışında sınırlı ayni hak tesisi içinde geçerlidir. Bu durumda, sonuç olarak taşınmaz malikinin mülkiyet hakkına ölçüsüz bir şekilde müdahalede bulunmaktadır. Bir adım öteye götürülecek olsa taşınmaz malikinin mülkiyet hakkının özüne dokunmaktadır.

Söz konusu belirtmenin kanuni tabir ile şerhin terkini tapu sicil müdürlüğünün kanunda belirtilen hallerin gerçekleşmesi halinde resen gerçekleştirilmesinin dışında birkaç yol bulunmaktadır:

1-) Tapu sicil müdürlüğüne taşınmaz maliki veya yetkili bir temsilcisi tarafından yazılı başvuru yaparak taşınmazın beyanlar sütununa Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca tesis edilen şerhin, şerhin tesis edildiği tarihten itibaren 6 aylık süre içerisinde kamulaştırma idaresi tarafından söz konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın tescili davasını açıldığına dair mahkemeden bir yazı getirmediğinden bahisle belirtmenin terkinini talep etmesi gerekmektedir. Tapu sicil müdürlüğü bu yazılı başvuru üzerine gerekli şartların oluşması halinde taşınmaz tapu kayıtlarındaki beyanlar sütununa işlenen belirtmenin terkinini gerçekleştirecektir. Eğer tapu sicil müdürlüğü, yapılan başvuru üzerine kanuni şartları oluşmuş olmasına rağmen terkini gerçekleştirmediği, diğer bir ifade ile terkin talebini reddettiği takdirde başvuruda bulunan taşınmaz maliki veya yetkili temsilcisi söz konusu terkin talebinin reddi kararının iptali için idari yargıda iptal davası açması gerekmektedir.

2-) Taşınmaz maliki veya yetkili temsilcisi, kamulaştırma idaresine başvuru yaparak taşınmazın tapu kaydında yer alan belirtmenin terkin edilmesini talep edebilir. Ancak kamulaştırma idaresi yüksekle muhtemeldir ki, terkin talebini gerçekleştirmeyecek. Bu belirtmiş olduğumuz yol, uygulamada pek de karşılığı olmayan bir yoldur.

3-) Tapu kaydında yer alan belirtmenin terkini yollarından birisi de Beyanın Terkini davasıdır. Buna göre, taşınmaz maliki veyahut malikin usulüne uygun şekilde yetkilendirmiş olduğu vekili tarafından kamulaştırmayı gerçekleştiren idare aleyhine[9] taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde dava açarak, Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca taşınmaz tapu kayıtlarının beyanlar sütununa şerh verilen yani belirtilen belirtmenin, idarenin kamulaştırmadan vazgeçmiş olması sebebiyle veya idare tarafından belirtmenin tesis edilmiş olduğu tarihten itibaren 6 ay içerisinde kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tescili davasını açmadığını sebebiyle belirtmenin terkinini talep etmesi gerekmektedir.

III. SONUÇ:

Devlet veya kamu tüzelkişileri, özel hukuk gerçek ya da tüzelkişilerine ait taşınmazın kamulaştırması amacıyla bir takım hazırlık işleminde( ödenek ayrılması, kamu yararı kararının alınması, onaylattırılması, kamulaştırılacak olan taşınmazın tespiti vs.)  bulunduktan sonra taşınmaz hakkında kamulaştırma kararı almaktadır. İdare kamulaştırma kararı aldıktan sonra, bu kararının aleni hale getirilmesi amacıyla taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu sicil müdürlüğüne bildirilmektedir. Tapu sicil müdürlüğü bu bildirim üzerine, kamulaştırmaya konu taşınmazın tapu kayıtlarında yer alan beyanlar sütununa Kamulaştırma Kanunun 7. Maddesi mucibinde belirmeyi tesis etmektedir.

Tesis edilen bu belirtmenin tesis tarihinden itibaren 6 ay içerisinde kamulaştırmayı yapan idare tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın idare adına tesciline dair dava açtığını belgelendiren bir mahkeme yazısı getirmediği takdirde belirtme tapu idaresi tarafından resen terkin edilecektir. Ancak uygulama, tapu idareleri resen terkleri gerçekleştirmemektedir. Bu yüzden tapu kayıtlarında söz konusu belirtme kalmaktadır. Bunun terkin edilmesi ancak belirli yollar ile mümkündür. Bu kapsamda, taşınmaz maliki( veya yetkili temsilcisi)  tapu idaresine yazılı başvuruda bulunarak taşınmazın tapu kayıtlarında yer alan beyanın terkini talep edebilir. Tapu idaresi, başvuruyu kabul etmesi ve şartları gerçekleştirmesi halinde söz konusu beyanın terkinini gerçekleştirir. Eğer tapu idaresi, başvuruyu haksız surette reddederse o duruma taşınmaz maliki ret kararının iptali amacıyla idari yargıda iptal davası açabilecektir. Bunun haricinde, taşınmaz maliki kamulaştırma idaresine başvuru yaparak beyanın terkinini gerçekleştirmek için tapu idaresine başvuruda bulunmasını talep edebilir. Ancak bu çok ta uygulaması olmayan hatta deyim yerinde ise imkansıza yakın bir çözüm yoludur. Son olarak, taşınmaz maliki veya yetkili vekili kamulaştırmayı gerçekleştiren kamu idaresini davalı göstermek suretiyle taşınmazın tapu kaydında yer alan beyanın terkinini asliye hukuk mahkemesinden talep ve dava edebilir.

---------------

[1]Ayrıntılı bilgi için bkz: Avukat Çağrı ÜNSAL, “Kamulaştırma kararları ve dava süreçleri”, (https://www.cagriunsal.av.tr/kamulastirma-kararlari-ve-dava-surecleri/) Erişim Tarihi: 24.03.2023.

[2] Kılıç, Y: ( 2017), “Tapu Sicilinde Yapılan Tesciller, Şerhler ve Beyanlar”  Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Özel Hukuk Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, s. 144.

[3] Kılıç, M:(2006)“4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu‟nun Tapu Sicili Hukukunda Getirdiği Yenilikler”, (Prof. Dr. Fikret Eren‟e Armağan, (Yetkin Yayınları), Ankara, ss.619-639), (Yenilikler), s.637.(Naklen, Kılıç, s.144)

[4] Kılıç, s. 147.

[5] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu,  Esas Numarası: 2010/14-202 Karar Numarası: 2010/217, Karar Tarihi: 14.04.2010( http://www.legalbank.net/) Erişim Tarihi: 25.03.2023

[6] Ertaş, Ş: (2008), Eşya Hukuku, (Seçkin Yayınları), 8. Baskı, Ankara, s.208.(Naklen, Kılıç, s.132)

[7] Ünal, M: ( 1994), Şekli Eşya Hukuku, Giriş, Zilyetlik, Tapu Sicili, 2. Bası, Ankara, s.290.(Naklen, Kılıç, s.132)

[8] Doğan, M: (2004), Tapu Sicilinde Tasarruf Yetkisinin Kısıtlamasının Şerhi, (Seçkin Yayınları), Ankara, s.117.(Naklen, Kılıç, s.132)

[9] Bu davada husumet, terkini talep edilen beyanın lehtarına ait olduğu, bu davada husumetin tapu sicil müdürlüğüne yöneltilmeyeceğini Yargıtay bir kararında belirtmiştir: “Davacı, 43 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan "üzerindeki ev A. C. tarafından yaptırılmıştır kaydının terkinini talep etmiştir.

Davalı Tapu Sicil Müdürlüğü, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davayı kabul etmişler, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı Tapu Sicil Müdürlüğü temyiz etmiştir.

1- )Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- )Dava, beyanlar hanesindeki kaydın terkini istemine ilişkindir.

Türk Medeni Kanununun 1012. ve Tapu Sicil Tüzüğünün 60 ila 64. maddelerinde yedi bölüm olarak düzenlenen "beyanlar" gerek tescillerden, gerekse şerhlerden farklıdır. Kütüğün beyanlar hanesine işlenen kayıt, kural olarak ne bir ayni hak ihdas eder ne de şahsi bir hakkı güçlendirmeye yarar. Beyanların fonksiyonu, gayrimenkulle İlgili bazı fiili veya hukuki durumlara ya da zaten mevcut bulunan bazı haklara aleniyet sağlamaktan ibarettir.

Somut olayda da; davaya konu taşınmazın tapu kaydında muhdesat bilgileri bölümünde "üzerindeki ev A. C. tarafından yaptırılmıştır şeklinde beyan kaydı mevcuttur. Davacı ve davalı gerçek kişiler A. C.'in mirasçılarıdır. Beyan kaydı taşınmaz üzerindeki evin A. C. tarafından yapıldığını göstermekte, mirasçılarının taşınmaz üzerindeki eve ilişkin haklarına aleniyet sağlamaktadır. Bu kaydın terkini de onların durumunu etkilemektedir. Kısaca söylemek gerekirse, davaya konu sübjektif hakkın tarafları A. C. mirasçılarıdır. Tapu sicil müdürlüğünün bu hakla ilgisi bulunmamaktadır. Mahkemece bu yön gözetilerek tapu sicil müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddi gerekirken bu davalı yönünden de kabul kararı verilmesi doğru değildir. Karar bu sebeple bozulmalıdır. ”Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2011/4320, Karar Numarası: 2011/5786 Karar Tarihi: 28.04.2011, (http://www.legalbank.net/) Erişim Tarihi: 25.03.2023

Anahtar Kelimeler: Kamulaştırma, 7. Madde Belirtmesi, Terkin, Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Taşınmazın İdare Adına Tescili.