Unutulma hakkı, kişilerin kişisel verilerinin internet arama sonuçlarında kendileriyle ilgili olarak çıkan verilerin görülmemesini isteme hakkıdır. İnternette var olan verilerin uzun süreli olarak yayında kalması verinin öznesi olan kişinin şeref ve itibarını zedeleyen bir hal alabilir. Bu gibi sorunların önüne geçebilmek için verinin öznesi olan kişi, verinin kendisiyle ilgili olan kısmını amacına uygun kullanılmaması ve yahut gereksiz ya da yanlış kullanılması halinde söz konusu verilerin internet arama sonuçlarında gösterilmemesini isteyebilir. İşlenen kişisel veriler gerekli oldukça amacına uygun bir şekilde tutulmalıdır.

Özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması, unutulma hakkı ile doğrudan bağlantılı kavramlardır. Bu kavramların karşısında ise basın özgürlüğü kapsamında ifade özgürlüğü ve kamu yararı kavramları vardır. Kişiden herhangi bir amaçla alınan veriler (işe girme, işten çıkma, okul kayıtları, hastane kayıtları) Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında unutulma hakkına sahiptir. Unutulması istenen bilgilerin verisi alınan kişinin özel hayatına ait hatta sadece kendisinin bildiği ve başkasıyla paylaşmaktan kaçındığı bilgiler olabilir. Kişisel veriler amacı dışında saklı tutulmamalı bununla birlikte amaç ortadan kalktı ise verilere derhal silinmeli ya belirli bir süre saklanıp silinmelidir. 

Türk hukukunda özel hayatın gizliliği ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeler:

T.C. 1982 Anayasası’nın İkinci Bölümünün “Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması” başlıklı ikinci kısmının 20. Maddesi “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hükümler kitabının İkinci Kısmının Dokuzuncu Bölümünde “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında 134. Maddesi “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.   

Unutulma hakkı kavramının karşısında yer alan basın özgürlüğü kavramını Yargıtay 19. Ceza Dairesi “Basın Özgürlüğü: görüş ve düşünceleri, yazılı ve görsel biçimde, basın ve yayın yoluyla yerli ve yabancı tüm muhataplarına açıklayabilme ve yayabilme hakkı şeklinde kendini gösteren bir temel hak ve özgürlüktür.” şeklinde tanımlanmıştır. Yaşanan olayların bilinmesinde kamu yararı bulunuyor ise olayı gerçekleriyle kamuya aktarması gazetecinin en büyük hakkıdır. Bu noktada altını çizmemiz gereken husus kamu yararının bulunmasıdır.

Unutulma hakkına ilişkin verilen yargı kararlarında Mario Costeja Gonzalez v. Google spain SL, Google Inc.- Avrupa Adalet Divanının verdiği karar unutulma hakkı kapsamında büyük önem taşımaktadır. Verilen bu karar ile pek çok ülke unutulma hakkı uygulamasına başlamıştır. Söz konusu bu dava Mr. Costeja Gonzalez adlı avukatın adını girdiğinde “La Vanguardia” gazeteye ait bağlantı linkinde ödeyemediği borçları sebebiyle evinin açık artırma ile satılmasıyla ilgilidir. Haber yıllar öncesine aittir bu yüzden Gonzalez, gazete yer alan ilgili bağlantının kaldırılmasını veya gizlenmesini talep etmiştir.  Mr. Gonzalez, Google İspanya’yı, Google INC. Ve La Vanguardia gazetesini İspanyol Veri koruma Ajansına şikayet etmiştir.

İspanyol Veri Koruma Kurumunun (AEPD) Google hakkında bağlantıları kaldırma kararı verirken gazeteye ilişkin karar vermemiştir. Bunun üzerine Google yetkilileri kararı temyize taşımıştır ve vaka İspanyol Yüksek Mahkemesinin önüne gelmiştir. Mahkeme görüş almak için vakayı Avrupa Birliği Adalet Divanına (ABAD) taşımıştır. ABAD, 13 Mayıs 2014 tarihinde verdiği kararı 95/46/EC sayılı Bireylerin Kişisel Verilerinin İşlenmesine ve Serbestçe Dolaşımı Karşısında Korunmasına İlişkin Direktif’e dayandırmıştır. ABAD kararında özel hayatın gizliğinin korunmasına yönelik verdiği karara istisna olarak unutulma hakkının kamunun üstün yararı olması halinde uygulanmayacağını belirtmiştir.  

Unutulma hakkı yerel mevzuatta Kişisel Verilerin Korunma Kanununda ve Anayasada düzenlenmiştir. Unutulma hakkı Anayasada açık bir şekilde düzenlenmemekle birlikte Anayasa “Devletin Temel Amaç ve Ödevleri” başlığı altında 5. Maddede “İnsanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” ifadesi ile devlete pozitif yükümlülük getirmiştir. Anayasanın 20. Maddesinde “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” Şeklinde düzenleme ile kişisel veriler ve özel hayat koruma altına alınmıştır. Kişisel verilerin silinmesi ve unutulma hakkı kişilerin geçmişte yaşadıkları olumsuz durumlarla herhangi bir yerde karşı karşıya kalma durumunu engellemek içindir. Devlet Anayasada yer alan kanun maddeleriyle vatandaşlarının geçmişte yaşadıkları olumsuz olayların başkaları tarafından öğrenilmesini engellemekte ve verileri koruma altında tutmaktadır. Unutulma hakkı Anayasada doğrudan düzenlenmese de Anayasanın 5., 17. Ve 20. Maddelerinin sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişilerin verileri internette kolayca ulaşılabilir olması verilere ulaşanlar tarafından kişi üzerinde büyük bir önyargıya sebep olabilecek nitelikte olup manevi varlığın geliştirilmesini, onurlu bir yaşam sürülmesini engelleyebilmektedir.

25 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün (GDPR) 17. Maddesiyle verisi kullanılan kişinin artık verisinin işlenmesini istememesi ve söz konusu verilerin tümüyle silinmesini istemesi gündeme gelmiştir. Türkiye’de ise 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 7 Nisan 2016 tarihinde 29677 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Unutulma hakkı 6698 Sayılı kanunda açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Fakat “Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi” başlıklı 7. Maddesi unutulma hakkı açısından büyük bir önem arz eder:

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Madde 7 “Bu Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel veriler resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hâle getirilir. Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesine ilişkin diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır. Kişisel verilerin silinmesine, yok edilmesine veya anonim hâle getirilmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Maddede yer alan silinme fiilinden verilere ulaşılmasının, geri getirilmesinin ve verilerin kullanılmasının imkânsız hale gelecek şekilde yapılacağı anlaşılırken yok edilmesinden ise verilerin bulunduğu fiziki evrakların (hardisk, CD, dosya vb) imha edilmesini anlamaktayız. Bununla birlikte maddede yer alan anonimleştirme ise mevcut verilerin isimsizleştirilerek kullanılması anlamına gelmektedir.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun 03.03.2016 karar tarihli 2013/5653 başvuru numaralı kararında, verilere konu olan kişi 1998 ve 1999 yılında uyuşturucu kullanması sonucunda yürütülen soruşturmalara ilişkin yapılan haberlerin halen arşivde yer alması ve internet arama motorlarından kolayca ulaşılabilir durumda olması sebebiyle özel hayatı dahil olmak üzere iş hayatının olumsuz etkilediği ve itibarının zedelendiğini iddia ederek bireysel başvuruda bulunmasıyla başvuru sonucunda kamuya açık belgelerde (haber) başvuran kişinin kimliğinin gizli tutulmasının talebinin kabulüne, şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna hükmetmiştir. Bahsedilen bu olaya benzer bir şekilde yaşanan diğer bir olayda Anayasa Mahkemesi 1/03/2017 tarihli, 2014/17143 başvuru numaralı kararında da yukarıda bahsettiğimiz olayda verilen karara paralel şekilde hüküm vermiştir.

Türkiye’de unutulma hakkı konusunda Anayasa ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında her ne kadar açık ve net bir düzenleme yer almasa da Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay unutulma hakkına ilişkin önemli kararlar vermiştir. Anayasa açısından ilgili maddeler kapsamında dolaylı olarak unutulma hakkı sonucuna gidilmiş olsa da Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında açıkça unutulma hakkının düzenlenmemiş olması mevzuatta önemli boşluğa sebep olmaktadır. Yaşadığımız teknoloji çağında özel hayat bilinci ve bireyselleşme kişiler için giderek önem kazanmaktadır. İlerleyen teknoloji ile birlikte unutulma hakkı bireylerin hayatlarında çok büyük bir öneme sahip olmakla birlikte Türk hukuku açısında da mahkeme kararları ışığında uzun süre konuşulmaya ve tartışılmaya devam edilecek bir konudur.

Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Ayşenur ÖZTÜRK