I- Cumhurbaşkanı, Milletvekili ve Belediye Başkanı Seçilme Yeterliliği

Anayasa m.101/1’de; Cumhurbaşkanının “milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması” şartı aranmaktadır. 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun “Seçilme yeterliği” başlıklı 6. maddesine göre; “Kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip her Türk vatandaşı Cumhurbaşkanı seçilebilir”.

Milletvekili seçilme yeterliliği, hem Anayasa m.76’da ve hem de 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu m.11’de düzenlenmektedir.

Belediye başkanı seçilme şartları; 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun m.9’da düzenlenmiş olup, seçilme yeterliliği yönünden 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu m.11’de belirtilen sakıncaları taşımamak şartı öngörülmüştür. 5393 sayılı Belediye Kanunu m.44/2-b’de; seçilme yeterliliğini kaybeden belediye başkanlarının bu sıfatlarının, İçişleri Bakanlığı’nın başvurusu üzerine Danıştay tarafından verilecek kararla sona ereceği düzenlenmiştir. Bunun dışında 5393 sayılı Kanun m.45/1’de; belediye başkanları yönünden “kamu hizmetinden yasaklılık” hali doğduğunda, bu yasaklılık hali seçim dönemini aşmamakta ise belediye meclisleri tarafından bir başkan vekili seçileceği, yasaklılık halinin seçim dönemini aşması halinde ise belediye meclisleri tarafından bir başkan seçileceği düzenlenmiştir. Kamu hizmetinden yasaklılığın terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçlarından doğması halinde; büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından, belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir (5393 sayılı Kanun m.45/2 ve m.46).

Sonuç olarak; Cumhurbaşkanı, milletvekili ve belediye başkanı olarak seçilebilmek için, milletvekili seçilmeye engel halin bulunmaması gerekmektedir.

2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu m.11’de; kamu hizmetinden yasaklıların, taksirli suçlar hariç olmak üzere, toplam bir yıl veya daha fazla hapis cezasına veya süresi ne olursa olsun maddede sayılan suçlardan mahkum edilenlerin seçilemeyecekleri belirtilmiştir. Ceza miktarına bakılmaksızın seçilmeye engel olan mahkumiyetler;

- Affa uğramış olsalar bile, basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından mahkumiyet,

- Türk Ceza Kanunu'nun (mülga 765 sayılı TCK) İkinci Kitabının birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların işlenmesini aleni olarak tahrik etme suçundan mahkumiyet,

- Terör eylemlerinden mahkumiyet,

- Türk Ceza Kanunu (mülga 765 sayılı TCK) 536/1, 2 ve 3, 537/1 ila 5. fıkralarında yazılı fiilleri siyasi ve ideolojik amaçlarla işlemekten mahkumiyet,

Şeklinde sayılmıştır. 2839 sayılı Kanun m.11’de yer verilen ve mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’na atıf yapılan suçlar yönünden, bu suçların 5237 sayılı TCK’da düzenlenen karşılıklarından mahkumiyet kararı verilmesi halinde de seçilmeye engel hal doğacaktır.

II- Mahkumiyetin Yasal Sonucu Olarak Hak Yoksunlukları (TCK m.53) ve Seçilme Yeterliliği Engeli Olarak “Kamu Hizmetinden Yasaklılık”

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlıklı 53. maddesinde, kasten işlenen bir suçtan hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak uygulanacak hak yoksunlukları düzenlenmiştir. Taksirle işlenen suçlardan verilen hapis cezaları ve/veya ister doğrudan isterse hapis cezasından çevrilen adli para cezaları yönünden TCK m.53 uygulanamaz. Çünkü hükümde hak yoksunluklarının sadece ve açıkça “kasten” işlenen bir suç ve “hapis cezası” halinde uygulanacağı öngörülmüştür.

TCK m.50/5’de yer alan; “Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir.” hükmü sebebiyle, kısa süreli hapis cezasından çevrilen adli para cezalarına veya diğer seçenek yaptırımlara hükmedilmesi, TCK m.53’ün tatbiki sonucunu doğurmayacaktır.

Benzer şekilde; kısa süreli, yani bir yıl veya daha az hapis cezası ertelenen kişiler ve fiili işlediği sırada 18 yaşından küçük olan kişiler hakkında da TCK m.53 uygulanmayacaktır (TCK m.53/4). Seçilme yeterliliği yönünden bu hüküm, Anayasa m.76/2’yi genişletecek şekilde tatbik edilemeyecektir. Bir başka ifadeyle; bir yıl hapis cezası alan ve bu mahkumiyeti ertelenen kişiler ve ayrıca, bir yıldan daha az hapis cezası alan ve bu cezası ertelenen, mahkumiyetine konu suçu Anayasa m.76/2 ve 2839 sayılı Kanun m.11’de sayılan suçlar olan kişiler, Anayasa m.76/2 ve 2839 sayılı Kanun m.11 uyarınca seçilme yeterliliğini kaybedeceklerdir.

Taksirle işlenen suçlardan hak yoksunluğu ile ilgili istisna; TCK m.53/6’da düzenlenmiş olup, kişi belli bir meslek veya sanatın veya trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlediği taksirli suçtan mahkum olmuşsa, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına veya sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilecektir. Bu hükme göre uygulanacak yasaklama ve geri alma; hükmün kesinleşmesi ile yürürlüğe girecek ve süre cezanın tümü ile infazından itibaren işlemeye başlayacaktır.

TCK m.53/1-a’da; kasten işlediği bir suçtan hapis cezası alan kişinin, “sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten” mahrum kalacağı düzenlenmiştir. Kanunlarda seçilme yeterliliği ile ilgili yer verilen “kamu hizmetlerinden yasaklı olmama” şartı, esasen bu hükümdür.

Seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanma ehliyetinden yoksunluğu düzenleyen TCK m.53/1-b ile ilgili olarak, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 E. ve 2015/85 K. sayılı kararı ile iptal kararı verilmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararında; genel itibariyle Anayasa m.76/2’de düzenlenen seçilme yeterliliğine ilişkin koşulların kanunla genişletilmesi sonucunu doğurduğuna işaret edilirken, “diğer siyasi hakları kullanmaktan” yoksun kalınması ile ilgili olarak, kişinin Anayasada belirtilen tüm siyasi haklardan yoksun bırakılması sonucunu doğuran kuralın, ulaşılmak istenilen amaç bakımından gerekli olmadığı gerekçesiyle iptal kararı verilmiştir. İptal kararının bu yönüyle; Anayasa m.70’de siyasi hak olarak düzenlenen “kamu hizmetine girme hakkı” yönünden hak yoksunluğuna sebep olup olmayacağı sorusu gündeme gelebilirse de, TCK m.53/1-a’nın yürürlükte olması sebebiyle, bu fıkrada sayılan hallerle sınırlı olarak, cezanın infazı süresince hak yoksunluğu doğacaktır.

TCK m.53/2’de; hak yoksunluklarının, cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği belirtilmiştir. Burada ifade edilen “cezanın infazı”; cezanın tümü ile çekilmesi veya çekilmiş sayılması, bir başka ifadeyle bihakkın infazdır.

Hak yoksunluğunun cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesinin istisnası; TCK m.53/3’de düzenlenmiştir. Buna göre; hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğu uygulanmayacak olup, aynı durumda olan hükümlü hakkında TCK m.53/1-e’de düzenlenen “bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten” yoksun bırakılmamasına karar verilebilir.

Hak yoksunluğunun cezanın infazından daha uzun süre tatbik edilebileceği haller, TCK m.53/5’de öngörülmüştür. Buna göre; Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkumiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adli para cezasına mahkumiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adli para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar”.

III- Seçilme Yeterliliği Yönünden Özellikli Durumlar

- Kasten işlenen bir suçtan verilen hapis cezası bir yıl veya daha az süreli olup; TCK m.50 uyarınca adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlara çevrilmişse, TCK m.53 uygulanmaz. Bu sebeple, “kamu hizmetinden yasaklılık” sonucu doğmaz. Ancak mahkumiyete konu olan suç; Anayasa m.76/2 ve 2839 sayılı Kanun m.11’de sayılan katalog suçlardan birisi ise, cezanın miktarına ve türüne bakılmaksızın seçilme yeterliliği kaybedilir. Katalog suçlardan birisi değilse, seçilme yeterliliği kaybedilmez.

- Kasten işlenen bir suçtan verilen hapis cezası bir yıl veya daha az süreli olup; TCK m.51 uyarınca ertelenmişse, TCK m.53 uygulanmaz. Bu sebeple, “kamu hizmetinden yasaklılık” sonucu doğmaz. Bununla birlikte; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının “seçilme ehliyeti” yönünden ortaya koyduğu gerekçe itibariyle, kısa süreli hapis cezası ertelenen kişilerin Anayasa m.76/2’de sayılan hallerin gerçekleşmesi durumunda seçilme engeli sözkonusu olur. Buna göre; bir yıldan daha az süreli olup ertelenen mahkumiyetlerde, mahkumiyete konu olan suçun Anayasa m.76/2’de ve 2839 sayılı Kanun m.11’de sayılan suçlardan olması halinde, seçilme yeterliliği kaybedilir. Ayrıca; mahkumiyete konu suç katalog suçlardan olmasa bile, bir yıl hapis cezası verilmişse ve bu ceza ertelenmişse, seçilme yeterliliği yine kaybedilir.

- Kasten işlenen bir suçtan verilen hapis cezası bir yıl ve daha az süreli hapis cezası olup ertelenmemişse; TCK m.53 uygulanır, cezanın infazı süresince “kamu hizmetinden yasaklılık” doğar ve bu durum seçilmeye engel oluşturur. Mahkumiyetin; Anayasa m.76/2 ve 28396 sayılı Kanun m.11’de sayılan suçlardan mahkumiyete ilişkin olması halinde, seçilme engeli cezanın infazından sonra da devam eder. Ayrıca; suçun türüne bakılmaksızın, bir yıl hapis cezası verilmesi halinde, yine seçilme yeterliliği kaybedilir ve bu etki cezanın infazından sonra da devam eder. Bunlar dışında; bir yıldan daha az süreli hapis cezaları, cezanın infazı süresince TCK m.53’den doğan yoksunluk dışında, seçilmeye engel oluşturmaz.

- Kasten işlenen bir suçtan verilen hapis cezası bir yılın üstünde olup, TCK m.51 uyarınca ceza ertelenmişse TCK m.53 uygulanır. Bu durumda; cezanın infazı süresince, “kamu hizmetinden yasaklılık” sonucu doğar ve seçilmeye engel hal oluşur. Buna ek olarak; Anayasa m.76/2 ve 2839 sayılı Kanun m.11’de öngörülen “bir yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkumiyet” şartı gerçekleşeceğinden, seçilme yeterliliği kaybedilir.

- Kasten işlenen bir suçtan verilen hapis cezası yönünden CMK m.231 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse; mahkumiyet kararında yer verilen TCK m.53’ün tatbikine ilişkin karar da HAGB’ye bağlı olarak askıda olacağından, hukuki sonuç doğurmaz. Denetim süresi içerisinde kasten işlenen başka bir suçtan dolayı hükmün açıklanması ve açıklanan bu hükme karşı kanun yolları tüketilerek mahkumiyetin kesinleşmesi halinde, TCK m.53 uygulanabilir hale gelir. Bunun dışında; HAGB, “kamu hizmetinden yasaklılık” ve mahkumiyete bağlı “seçilmeye engel hal” oluşturmaz.

IV- Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi

TCK m.53’den doğan cezanın infazı süresince kamu hizmetinden yasaklılık hali dışında; yukarıda açıkladığımız nedenlerle, cezanın infazından sonra da seçilme engelinin devam ettiği durumlarda, kişinin seçimden önce 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu m.13/A’da öngörülen şekilde yasaklanmış haklarının geri verilmesine dair karar alması gerekir. Çünkü TCK m.53’den doğan hak yoksunlukları kural olarak cezanın tümü ile çekilmesi ile sona erer; ancak kasten işlenen suçlarda bir yıl ve daha uzun süreli hapis cezalarına mahkumiyet ve Anayasa m.76/2 ile 2839 sayılı Kanun m.11’de sayılan suçlardan cezanın türüne ve miktarına bakılmaksızın her türlü mahkumiyet halinde süresiz hak yoksunluğu doğar. Süresiz hak yoksunluklarının ortadan kaldırılması ise, ancak yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı ile mümkündür. Yasaklanmış hakların geri verilmesi, bu kararın verildiği tarihten itibaren ileri etkilidir.

Daha önce kaleme aldığımız yazılarda ifade ettiğimiz üzere[1]; kanaatimizce, normlar hiyerarşisi gereğince, Anayasa m.76/2’nin milletvekili seçilebilmek için öngördüğü yeterlilik şartlarının kanunla genişletilmesi mümkün değildir. Çünkü Anayasa m.76/2, milletvekili seçilemeyecek olanları açık şekilde düzenlemiştir. Anayasada yer alan açık yasak, 5352 sayılı Kanun m.13/A’da düzenlenen yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesi ile bertaraf edilemez. Anayasa m.11/2’de uyarınca, kanunlar Anayasaya aykırı olamaz; dolayısıyla, yasaklanmış hakların geri verilmesi ile milletvekili seçilme yeterliliğinin yeniden kazanılacağı konusunda 2839 sayılı Kanun hükümlerinin değiştirilmesi de sonuca etkili olmaz. Anayasada düzenlenen “milletvekili olmaya engel suçlardan mahkum olmama” şartı; yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı ile ortadan kaldırılabilecek bir hak yoksunluğu niteliğinde olmayıp, milletvekili olabilme şartıdır. Anayasa m.76/2 kapsamına giren kişilerin; yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alsa bile, milletvekili olabilme imkanının bulunmadığı kabul edilmelidir. Anayasa m.76/2’de kapsamına giren kişilerin yeniden milletvekili olabilmesi istenmekte ise, milletvekili seçilme yeterliliğinin yeniden kazanılabileceği ve bu kazanmanın şartlarının yine Anayasada düzenlenmesi gerekir. Ancak uygulamanın aksi yönde olduğunu, yasaklanmış hakları geri verilen kişilerin seçilme yeterliliğini yeniden kazandığını da ifade etmek isteriz.

IV- Sonuç

TCK m.53 uyarınca; kamu hizmetinden yasaklılık sonucu doğuran mahkumiyetlerde, ceza tümü ile infaz edilinceye kadar seçilmeye engel hal oluşur. Cezanın infazı tamamlandığında, “kamu hizmetinden yasaklılık” haline bağlı seçilme engeli ortadan kalkar. Bununla birlikte; seçilme engeli sadece kamu hizmetinden yasaklılık hali ile sınırlı olmadığından, cezanın infazı tamamlansa bile, Anayasa m.76/2 ve 2839 sayılı Kanun m.11’de sayılan suçlardan her türlü mahkumiyet veya herhangi bir suçtan bir yıl ve daha fazla süreli hapis cezasına mahkumiyet halinde, seçilme yeterliliği kaybedilir ve mahkumiyete bağlı bu engel hal, cezanın infazından sonra da etkisi sürdürür. Bu hak yoksunluğunun giderilmesi için, 5352 sayılı Kanun m.13/A uyarınca yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması gerekir.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Beyza Başer Berkün

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-----------------

[1] Bkz. Ersan Şen - Bilgehan Özdemir, “Yasak Hakların İadesi Karşısında Karayolları Trafik Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanunu’nun Değerlendirilmesi”, s.335-356, Prof. Dr. Köksal Bayraktar’a Armağan, Cilt I, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2010/1, İstanbul, Ekim 2011, s.352-353; Ersan Şen - Beyza Başer Berkün - Fatma Koç, “Adli Sicil ve Arşiv Kaydının Silinmesi ile Yasak Hakların İadesi Etkisi”, Yorumluyorum 26, Seçkin Yayıncılık, Ankara, Mayıs 2022, s.588-589..