1-Genel Olarak

Günümüz dünyasında gerçek-tüzel kişiler günlük yaşamlarında sayısız sözleşmeye taraf olmaktadırlar. Sözleşmelerle üstlenilen tüm edimlerin ifasının da bizzat yerine getirilmesi mümkün değildir. Nitekim yasal düzenlemeler de bu durum gözetilerek gerçekleşmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Borçların İfası başlıklı 83. Maddesi “ Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir.” Bahsi geçen kanun hükmünden anlayacağımız üzere sözleşmeye taraf olan gerçek-tüzel kişilerin çıkarlarına aykırı olmaması şartıyla üstlenilen edimlerin bizzat yerine getirilmesi zorunlu değildir. Sözleşmenin tarafı olan borçlu, edimlerin ifasının gerçekleştirilmesi amacıyla adam çalıştırabilir.

Adam çalıştıranın sorumluluğu 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda Kusursuz Sorumluluk başlığı altında düzenlenmiştir.

Hukukun genel ilkeleri uyarınca zarardan sorumluluğun doğabilmesi için kusurlu olunması esastır ancak bu kural bazı somut vakalar düşünüldüğünde hakkaniyet ve dürüstlük kuralı ile uyuşmamaktadır. Bu nedenle de ilgili mevzuatta sayılan şartlar oluştuğunda zarardan sorumluluğun doğması için kusur şartının aranmayacağı yasa koyucular tarafından 6098 Sayılı kanun ve ilgili diğer kanunlarla düzenlenmiştir.

Yargıtay Büyük Genel Kurulu 27/03/1957 tarih ve 1957/1 E. , 1957/3 K. Sayılı kararı ile kusursuz sorumluluk ilkesinin gerekliliğine ve ortaya çıkma nedenlerine değinmiştir:

19. yüz yıl baslarındaki kanun yapma hareketlerinde haksız fiilden doğan mesuliyet hükümleri, zararı meydana getirenin kusurlu olması esasına dayanmakta idi yani bir kimsenin isteyerek yahut önleyebileceği bir zararı önlemek için dikkatli davranmamış olması yüzünden meydana getirdiği bir zararın karşılığını tazmin etmesi kabul edilmekte idi, diğer tabirle iradesini gereği gibi kullanmayan kimse, iradesini kullanıştaki bozukluktan dolayı mesul tutuluyordu. Lakin o yüz yılın ortalarına doğru tatbik sahasına giren yeni keşifler ve bu arada sanayinin ve ziraatın gösterdiği olağanüstü gelişmeler ve iktisadi hayata hakim olan makineleşme hareketi, insanlar arasındaki münasebetleri eskisine göre çok sıklaştırdığı gibi tehlike ihtimallerini eskisine göre pek çok artırdığı cihetle kusura dayanan mesuliyet sistemi ile zararların karşılanmasına bir çok hallerde imkan kalmadığı görüldüğünden, kanunlara, sırf zarar tehlikesinin mevcut olması esasına dayanan bir takım mesuliyet hükümleri konulmasına zaruret duyulmuştur ki, bunlara kusursuz mesuliyet hükümleri yahut tehlike esasına dayanan mesuliyet hükümleri denilmektedir…”   

2- ADAM ÇALIŞTIRANIN SORUMLULUĞUNUN KAPSAMI

Adam Çalıştıranın Sorumluluğu 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. Maddesi ile düzenlenmiştir. “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” Mezkur madde metni doğrultusunda adam çalıştıranın sorumluluğunun, sözleşme dışı üçüncü kişilere verilen zararları kapsadığı açıktır. Karşılaştığımız somut olayı adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamına dahil edebilmek için zararın sözleşmeye taraf olan kişi nezdinde değil üçüncü kişi nezdinde doğması gerekmektedir. Yine 6098 Sayılı Kanunda düzenlenen Yardımcı Kişilerin Fiillerinden Doğan Sorumluluk ile Adam Çalıştıranın Sorumluluğu karıştırılabilmektedir.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/2839 E. 2019/3978 K. Sayılı kararı ile karıştırılabilecek bu hükümler arasındaki ayrım net bir biçimde vurgulanmıştır.

Yardımcı kişinin isin görülmesi sırasında başkalarına vermiş olduğu zarardan adam çalıştıranın sorumluluğu iki ayrı şekilde ele alınmıştır. TBK 66’ya göre yardımcı kişi, üçüncü kişiye sözleşme dışı sorumluluk çerçevesinde zarar verir. Burada gerçeklesen zarardan önce, zarar gören üçüncü kişi ile adam çalıştıran arasında hiç bir hukuki, özellikle de sözleşmeye dayalı ilişki yoktur. Yardımcı kişinin davranışından sorumluluğun ikinci türü, TBK 116. maddede düzenlenmiştir. Burada borçlu borcun ifasında yardımcı kişi kullanmaktadır. TBK 116’da zarar gören alacaklı ile borçlu arasında daha önce kurulmuş bir sözleşme ilişkisi vardır. Bu maddede, borçlunun, borcun ifasında veya bir borçtan doğan hakkın kullanılmasında, çalıştırdığı yardımcı kişinin isini gördüğü sırada alacaklıya vermiş olduğu zarardan sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu nedenle TBK 66 sözleşmeden doğan borç ilişkilerine uygulanmaz.

3- Adam Çalıştıranın Sorumluluğunda Kurtuluş Beyinnesi

Yasa koyucu adam çalıştıranın sorumluluğunu düzenlerken elbette sınırsız bir sorumluluk öngörmemiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. Maddesinin 2. Fıkrası ile adam çalıştıran kişilere kurtuluş beyyinesi sunma hakkı tanınmıştır.

Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.

Madde hükmüne ilişkin Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2012/23133 E. 2013/3 K. Sayılı kararı : “O halde mahkemece, davalı …'in eylemi sebebiyle davalı şirketin B.K.nun 55. (T.B.K. 66.) maddesi hükmü gereğince sorumlu tutulması gerekirken bu davalı yönünden redde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca davalı, adam çalıştıran sıfatı ile de sorumludur. Bilindiği gibi adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur. Burada yasa adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlüğü, bir gözetim Ödevi yüklenmiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlaliyle meydana gelen zarar arasında, uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir. Adam çalıştıran, görülecek işe uygun fikri, mesleki bilgi ve yeteneklere sahip bir kişi seçmekle yükümlüdür. Seçeceği yardımcı kişinin göreceği iş için vasıflı, yeterli eğitim görmüş, yeni bilgi, yöntem ve tekniği, özümsemiş ve izlemiş olmasını arayacaktır (Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Prof. Fikret Eren, Cilt; 2-4 bası, sh.160). (HGK. 15.6.1994 gün ve 11-178 K.). Davalının bu en basit tedbirlere başvurmaması objektif özen görevini açıkça kötüye kullandığını kanıtlayan deliller olarak görülmelidir. Davalı, adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluktan kurtulabilmesi için, gerekli özeni göstermiş olması halinde de zararın gerçekleşeceğini ispat etmesi icap etmesi gerekecektir.”

Mezkur Yargıtay ilamı, adam çalıştıranın, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellerken hangi kriterleri uygulayacağını ne şekilde bir özen göstereceğini anlatması açısından önemlidir.

4- Adam Çalıştıranın Sorumluluğunda İlliyet Bağı

Kurtuluş beyinnesinden ayrı olarak adam çalıştıran, çalıştırdığı kişinin eylemi ile doğan zarar arasında illiyet bağını kesen sebeplerin bulunduğunu ispat ederse yine zarardan sorumlu tutulmayacaktır.

Anılan husus Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin  2016/9444 E. 2016/11405 K. Sayılı ilamı ile vurgulanmıştır:

Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Ancak illiyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi zarardan sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada mücbir sebep, zarar görenin tam veya üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir, bu üç olgudan birinin bulunması hâlinde kusursuz sorumlu kimse de sorumluluktan kurtulacaktır.”

5- Adam Çalıştıranın Sorumluluğunda İşletme Faaliyetlerinden Kaynaklanan Zarar

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. Maddesinin 3. Fıkrasında adam çalıştıranın işletmenin çalışma düzeninin belirlenmesinden ve oluşturulmasından da sorumlu olduğu aksi halde işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zarardan sorumlu tutulacağı düzenlenmiştir.

“Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.”

6- Adam Çalıştıranın Sorumluluğunda Rücu Hakkı

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. Maddesinin 4. Fıkrasında adam çalıştırana, zarar gören üçüncü kişiye ödediği tazminat için çalıştırılan kişiye sorumlu olduğu oranda rücu edebilme hakkı tanınmıştır.

“Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.”

7- Adam Çalıştıran İle Çalıştırılan Kişi Arasındaki Hukuki İlişki

Adam çalıştıran sözleşme borçlusu ile çalıştırılan kişi arasında kurulacak hukuki ilişki açısından kanunda herhangi bir sınırlama veya açıklama öngörülmemiştir.

Anılan hususta Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/18133 E. 2019/7766 K. Sayılı ilamı yol gösterici olmaktadır:

“Adam çalıştırma ilişkisi için çalıştırılanın, çalıştıranın buyruğu altında olması, onun gözetiminde işi yapması ve onun talimatıyla bağlı bulunması gerekir. Bunun yanında meydana gelen zararın müstahdemin istihdam edenin maksatları için bir hizmetin görüldüğü sırada doğmuş olması zorunludur. Başka bir deyişle, müstahdeme gördürülen hizmetle zarar arasında “gaye ve görev bakımından” çok sıkı bir münasebet olmalıdır. Bu bakımdan hizmetin ifası ile zararın ikaı arasındaki zaman ve yer bağlılığı ve zararın istihdam edenin hizmetin görülmesi için verdiği vasıta ile meydana getirilmesi hizmetin icrası esnasında zararın meydana geldiğini bir karine, emare olarak kabul edilebilirse de, daima bu unsurlara isnat etmek doğru sonuç vermez. Bu nedenle, bu dış görünüş unsurlarından ziyade, zarar verici fiilin, istihdam edenin müstahdeme kendi gayesi için tevdi ettiği hizmetlerin ifası alanında işlenmiş olması nazara alınır.”

7- Adam Çalıştıranın Sorumluluğunda Uygulanacak Zamanaşımı

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 72. Maddesinin 1. Fıkrası adam çalıştıranın sorumluluğuna uygulanacak zamanaşımını belirtmektedir.

“Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiğin tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.”

8- Adam Çalıştıranın Sorumluluğunda Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Adam çalıştıranın sorumluluğu 6980 Sayılı Kanunda Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri başlığı altında düzenlenmiştir. Bu nedenle adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin uyuşmazlıklarda yetkili mahkeme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. Maddesi ile belirlenecektir:

“Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.”

Görevli mahkeme ise adam çalıştıranın sorumluluğundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda davacı ile davalı arasında ticaret, tüketici, iş hukuku gibi özel sebeplerden kaynaklanan bir ilişki mevcut olmayacağından görevli mahkeme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 2. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri olacaktır:

“Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”

Hazırlayan

Stj. Av. Emre Mükerrem Oypan

KAYNAKÇA:

1- www.mevzuat.gov.tr

2- www.sinerji.mevzuat.com.tr

3- www.kubatsolak.av.tr

4- www.cayir-altuntas.av.tr