Evlilik kadar eski bir kurum olan boşanma, günümüz dünyasında hem sosyokültürel açıdan hem de hukuki açıdan toplumda önemli bir yer edinmektedir. Eşler henüz hayattayken evlilik birliğini sonlandırma gereksinimi boşanma kurumunun esasını ortaya çıkarmıştır. Hukukumuzda boşanma, hukuk düzeni tarafından korunan bir haktır.

ANLAŞMALI BOŞANMANIN KOŞULLARI NELERDİR?

Anlaşmalı boşanma, evlilik birliği en az 1 yıl süren eşlerin her ikisinin mahkemeye başvurması veya da eşlerden birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi ile gerçekleşen Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. Maddesine dayalı bir davadır.

“Evlilik birliğinin sarsılması” başlığını taşıyan Türk Medeni Kanunu 166/3 “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” Şeklindedir.

Mahkeme tarafından anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için;

1) Evlilik birliğinin en az bir yıl sürmelidir. Aksi taktirde hâkim diğer şartları incelemeden boşanma davasını reddetmelidir.

2) Eşler mahkemeye birlikte başvurmalı veya bir eş diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmelidir. Burada önemli olan tarafların boşanma iradelerini aynı anda ve duruşmada hâkime beyan etmesidir.

3) Eşler iradelerini hâkime bizzat açıklamalıdır. Hâkimin eşleri dinleyerek serbest iradelerinin oluşup oluşmadığına karar vermesi gerekir. Madde hükmü, duruşmada tarafların her türlü baskı ve tehditten uzak olarak özgür iradeleri ile beyanda bulunduklarının denetlenmesini amaçladığından, hâkimin bu hususta her türlü özeni göstermesi gerekmektedir.

4) Anlaşmalı olarak boşanmak isteyen eşlerin boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda da anlaşmış olmaları ve buna ilişkin düzenlemeyi hâkimin onayına sunmaları gerekir.

5) Anlaşmalı boşanma davasına iki tarafın katılmaması halinde duruşma yapılmayacaktır. Tarafları temsil eden avukatları bulunsa dahi duruşmaya tarafların katılması şarttır.

ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ NEDİR?

Tarafların anlaşmalı olarak boşanabilmesi için çocukların durumu, boşanmanın mali sonuçları ve sair hususlarda mutabık olmaları gerekmektedir. Bu hususlardaki mutabakatlar “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” adı verilen düzenleme ile sağlanır. Taraflar, mahkemeye bir protokol sunabilecekleri gibi sözlü olarak beyanda da bulunabilirler. Ancak ikinci durumda sözlü beyanın zapta geçirilmesi ve taraflarca imzalanması gerekmektedir. [1]

Geçerli bir protokolden bahsedilmek için; tarafların, boşanmanın mali sonuçları ve ortak çocuğun velayeti hususlarında kanunun amacına ve ruhuna uygun hareket etmeleri gerekmektedir.

GEÇERLİ BİR ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ NASIL HAZIRLANMALIDIR?

1) Boşanma protokollerinde herhangi bir şekil şartı aranmamakla beraber uygulamada yazılı olarak hazırlandığı görülmektedir.

2) Boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında yapılan düzenlemelerde tarafların serbest iradelerinin uyuşması gerekmektedir.

3) Hâkim, taraflarca yapılan anlaşma niteliğindeki bu protokolü onaylamalıdır. Hâkim tarafından onaylanmayan bu anlaşmalar hukuki sonuçlarını doğurmayacağı gibi, tarafların da kendilerine önerilen değişikliği kabul etmesi hâlinde anlaşma geçerli olacak ve boşanma kararı verilebilecektir.

4) Boşanmaya ilişkin olarak oluşturulacak protokol, belli başlı konuları içermeli ve mevzuatta belirtilen şartlara uygun bir düzenlemeyle tanzim edilmelidir. Protokol, kanuna ve Anayasaya aykırı olarak düzenlenemez ve taraflar birbirlerine tanınan temel haklara ilişkin sınırlandırmada bulunamaz. Zira Türk Borçlar Kanunu Madde 27 “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” Şeklinde açıkça belirtilmiştir.

5) Tarafların boşanmaya ilişkin ortak iradeleri doğrultusunda boşanmanın mali sonuçlarına yer verilmelidir. "Boşanmanın mali sonuçları" ile kastedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası, ortak çocuğun varlığı hallinde ise iştirak nafakası talepleridir.

6) Tarafların, boşanma ile birbirlerinden nafaka, iştirak nafakası, maddi ve/veya manevi tazminat talepleri var ise, bu hususlar da gerek miktar gerekse ödeme takvimi olarak protokolde açıkça belirtilmelidir.

7) Müşterek çocuk var ise velayetin kime verileceği açık bir şekilde belirtilmelidir. Çocuğun velayetinin hangi eşte kalacağının belirlenmesinin ardından, diğer eş bakımından çocukla olan ilişkinin detaylı bir şekilde düzenlenmesi şarttır. Yapılacak olan bu düzenleme ile dengeli bir plan oluşturulmalı; çocuk, ebeveynleri arasında manen bir yıpranma yaşamamalıdır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup, bu hususta anne ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Burada önemli olan husus çocuğun “yüksek menfaatidir.” Esas olan çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

ANLAŞMALI BOŞANMANIN ÇEKİŞMELİ BOŞANMAYA DÖNMESİ

Hâkim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak anlaşmada gerekli gördüğü değişikliği yapabilir ise de bu durumda yapılacak iş, taraflara bir öneride bulunmak, öneri kabul edildiği takdirde buna göre karar vermek, kabul edilmediği ve taraflarca anlaşmaya varılarak mahkemenin de uygun bulacağı yeni bir düzenleme de yapılmadığı taktirde, davanın Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca çekişmeli boşanma davası olarak sürdürülüp sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Tarafların boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkındaki düzenlemelerden birinde dahi anlaşmaya varmamış olmaları, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca boşanma kararı vermeye engeldir. [2]

Bu durumda boşanma artık anlaşmalı boşanmadan, çekişmeli boşanmaya evrilir. Hâkimin anlaşmalı boşanma protokolü üzerinde re ’sen takdir yetkisi vardır. Özellikle çocuğun üstün yararı söz konusu olduğunda tarafların anlaştığı hususun çocuğun üstün menfaati ilkesi dışına çıkmamış olması gerekmektedir.

Anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma davasına dönüşmesine neden olan husus anlaşmanın birtakım hükümlerinde dava sonuçlanmadan çıkan anlaşmazlıklar olup söz konusu anlaşmazlıklar çocuklara ilişkin, nafakaya ilişkin, tazminata ya da mal paylaşımına ilişkin olabilmektedir.

1) Eşlerin aralarında yaptıkları protokole aykırı hareket etmeleri,

2) Protokolden daha sonra vazgeçmeleri,

3) Duruşmaya katılmamaları,

4) Duruşma esnasında anlaşmanın bozulduğunu beyan etmeleri,

5) Duruşmada boşanma beyanından vazgeçmeleri,

6) Anlaşmalı boşanma protokolünde bulunan bir husus ile ilgili hâkimin takdir yetkisini kullanıp müdahale ettiği bir hususu tarafların kabul etmemesi,

7) İrade fesadı hallerinin varlığı,

8) Kamu düzenine ve ahlaka aykırı hususlar içeren bir anlaşmalı boşanma protokolünün bulunması,

Hallerinde aile mahkemesi hâkimi; eşler arasındaki anlaşmanın bozulmuş olmasından ötürü anlaşmalı boşanmanın çekişmeli boşanmaya dönmesine kararı vermektedir. Çekişmeli boşanmaya dönüşen dava artık çekişmeli boşanma davası usul ve esaslarına göre görülmektedir. Anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli hale dönmesi halinde, dilekçeler ve tahkikatın genişletilmesi ile birlikte boşanmaya ilişkin olaylar aydınlatılmalıdır. Bu süreçten sonra dava yeni açılmış gibi yargılamanın aşamaları işletilmekte ve uyuşmazlık çözümlenmektedir.

Sonuç olarak; Günümüz toplumunun temel sorunlarından biri olan boşanma kurumu bu prensipler açısından değerlendirildiğinde temelinde tek bir formda düzenleme konusu yapılamadığı gibi; işbu hususların gerek hukuka ve hakkaniyete aykırılık yaratılmaması gerekse de anlaşmalı boşanma sürecinin ivedilikle tamamlanması noktasında büyük bir öneme sahiptir. Hazırlanacak olan anlaşmalı boşanma protokolü taraflar özelinde değerlendirilip sosyal ve ekonomik koşullar çerçevesinde mağduriyet yaratmayacak şekilde bir hukukçu tarafından titizlikle ve detaylıca hazırlanmalıdır.

Anlaşmalı boşanma sonrasında tüm haklarından feragat eden tarafların mağduriyet yaşamamaları için bu protokol maktu olarak düzenleme konusu yapılmamalıdır. Değişen dünya düzeni içerisinde her geçen gün artış gösteren boşanma sayılarının varlığı ortadayken bu kurumu göz ardı etmek sosyolojik, kültürel, ekonomik ve hukuki açıdan mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle hazırlanacak olan anlaşmalı boşanma protokolü ve içerisinde yer alan konular detaylıca incelenerek düzenlemeye tabi tutulmalıdır.

KAYNAKÇA:

[1] Akıntürk T: Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s271

[2] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2650 E. 2019/485 K. Sayılı İçtihat Metni