I.GEMİ ADAMI KİMDİR?

Biş iş akdine bağlı olarak gemide çalışan işçilerin gemi adamı sayılabilmesi ve haklarında Deniz İş Kanunu’nun uygulanabilmesi için bir takım özel şartlar aranmıştır.

Buna göre, gemide çalışan bir işçinin gemi adamı sayılabilmesi ve hakkında Deniz İş Kanunu’nun uygulanabilmesi için çalıştığı geminin;

-“Yüz ve daha yukarı grostonilatoluk  bir gemi olması(işveren ait tüm gemilerin grostonilatoları toplamının yüz veya daha fazla olması da yeterli görülmüştür)”

veya

-“İşverenin çalıştırdığı gemiadamı sayısının 5 veya daha fazla olması” gerekmektedir.

Gemi adamı olarak çalışmakta olan işçilere Deniz İş Kanunu’nda ve Türk Ticaret Kanunu’nda birçok önemli haklar tanınmıştır. Bunlardan en önemlisi TEMİNATSIZ olarak işin ifa edildiği gemiye İHTİYATİ HACİZ konulabilmesidir. İşçilere tanınan bu hak oldukça önemli olup çoğu zaman alacaklarının tamamını güvence altına almaktadır.

II.GEMİ ADAMLARININ İŞÇİLİK ALACAKLARI İÇİN İHTİYATİ HACİZ

İhtiyati haciz kavramı gemi adamları için TTK’da düzenlenmiştir. TTK’ya göre haczin tatbik edilebilmesi için öncelikle işçinin Deniz İş Kanunu’na tabi olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere bu durum Deniz İş Kanunu’nun 1. Maddesinde açıkça düzenlenmiştir.  İlgili kanun maddesindeki şartlardan en azından birinin sağlanması halinde işçi “gemi adamı” olarak Kabul edilebilecek ve hakkında Deniz İş Kanunu uygulanabilecektir. Bu durumda karşımıza çıkan en önemli kavram TTK’da düzenlenen İHTİYATİ HACİZ” kavramıdır.

Deniz alacaklarının teminat altına alınması için GEMİNİN ihtiyati haczine karar verilebilir. Bunun için kanun koyucu bir takım şartlar öngörmüştür. TTK m.1362 uyarınca bir alacak sebebiyle geminin ihtiyaten haczedilebilmesi için  alacağın; TTK m.1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından olduğu ve parasal değeri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delil göstermesi YETERLIDIR. Görüleceği üzere ihtiyati haczin tatbiki için kanun koyucu kesin ve net bir delil aramamış aksine mahkemede kanaat uyandıracak kadar delil sunulmasını yeterli görmüştür.

Bu kapsamda öncelikle, gemi adamlarının işçilik alacaklarının deniz alacaklarından olup olmadığının ayrımının yapılması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1320/1-a. ve 1352/1-o.  maddelerine baktığımızda ise  gemi adamlarının işçilik alacaklarının hem DENİZ ALACAĞI hem de GEMİ ALACAĞI olarak tanımlandığını görmekteyiz. Dolayısıyla bir gemi adamının mahkemeye, işvereninden alacağı olduğuna dair kısmi bir delil göstermesi halinde lehine ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini söyleyebiliriz.

YARGITAY11. HUKUK DAİRESİE. 2015/12944K. 2015/12348T. 23.11.2015 sayılı kararında;

“Talep, işçilik alacaklarını teminen geminin ihtiyaten haczi istemine ilişkindir.

İhtiyati haciz, bir para alacağının zamanında ödenmesini sağlamak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına geçici bir süre el konulmasıdır. ihtiyati haczin koşulları 2004 Sayılı İİK'nın 257. maddesinde hükme bağlanmış olup, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, alacaklının, alacağın varlığı ile yasada belirtilen koşulların oluştuğu yönünde mahkemeye olumlu şekilde kanaat uyandırması gereklidir. Buradaki ispat asıl davadaki gibi kesin ve tam bir ispat olmayıp aynı Kanun'un 258. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin "ALACAĞIN VARLIĞI HAKKINDA KANAAT EDINMIŞ OLMASI" yeterlidir.

Somut olayda; mahkemece talebe konu alacak ve miktarı hususunda yeterli delil sunulmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiş ise de, ihtiyati haciz talep eden vekilinin, kanıt olarak… ÇALIŞANLARIN YAPTIKLARI IŞLERI VE MAAŞ ALACAKLARINI GÖSTEREN BELGE ILE ...” BAŞLIKLI GEMI ÇALIŞANLARININ BILGILERINI IÇERIR IKI BELGE SUNULDUĞU… anlaşılmıştır.

Bu durum karşısında Türk Ticaret Kanunu'nun 1353. maddesiyle İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesi hükümlerine göre muaccel olmuş çalışma karşılığı ücret alacağı için ihtiyati haciz talep koşulları bulunduğu gözetilerek, mahkemece ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin reddi doğru olmamış bu husus bozmayı gerektirmiştir.” demektedir.

Yargıtay kararından da görüleceği üzere gemi adamı alacakları hakkında gemiye ihtiyati haciz konulabilmesi için KESİN DELİL olmasına gerek yoktur. Aksine kanun açıkça kısmi ispatı yeterli görmüştür. Öyle ki, ihtiyati haciz kararı için borçlunun mal kaçırma kastı dahi aranmamıştır.

Ayrıca ihtiyati haciz kararının uygulanabilmesi için geminin Türk bayrağı taşıyıp taşımaması önem arz etmeyeceği gibi ihtiyati haczi talep edilen geminin sicile kayıtlı olup olmaması da önem arz etmemektedir. Bununla birlikte bir geminin ihtiyati haczi, borçlunun o geminin işletilmesinden elde ettiği geliri ve menfaatleri de kapsamaktadır.

Tüm bunlara ek olarak bilindiği üzere İİK’ya göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için uygun bir teminat yatırılması gerekmektedir. Bu teminat ile alacaklının haksız çıkması durumunda karşı tarafın zararlarının koruma altına alınması hedeflenmiştir. Peki gemi adamlarının işçilik alacakları sebebiyle uygulanacak ihtiyati haciz kararında teminat aranacak mıdır?

TTK m.1363/3  bu durumu çok net bir şekilde açıklamış ve gemi adamlarının işçilik alacakları sebebiyle gemiye TEMİNATSIZ OLARAK ihtiyati haciz konulacağını hükme bağlamıştır.

Burada gemi adamlarına tanınmış oldukça önemli bir hak olduğunu görmekteyiz. Zira işveren karşısında zaten güçsüz konumda olan işçi kendisine tanınmış bu hak doğrultusunda alacaklarını en baştan güvence altına alabilecektir.

III.İHTİYATİ HACZİN TATBİKİ

İhtiyati haciz talebi asıl davada istenebileceği gibi dava açılmadan önce de talep edilebilir.  Burada yetkili mahkemenin belirlenmesi oldukça önemlidir.

Türk Bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı sadece, geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı veya kızağa alındığı yer mahkemesi ya da Türk Gemi Siciline kayıtlı gemilerde, sicil yeri mahkemesi, sicile kayıtlı olmayan gemilerde malikin yerleşim yeri mahkemesi TTK’nın 941 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca tutulan özel sicile kayıtlı gemilerde kiracının yerleşim yeri mahkemesinden talep edilebilir. Türkiye’de bulunan yabancı bayraklı gemiler hakkında  ise ihtiyati haciz kararı, sadece geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı ya da kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından verilebilir. Bir deniz alacağı hakkında, yurt içinde mahkemede dava açıldıktan sonra, ihtiyati haciz kararı, sadece davayı gören mahkemeden istenebilir.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi de alacaklının, İHTİYATİ HACİZ KARARININ VERİLMESİ TARİHİNDEN İTİBAREN 3 İŞ GÜNÜ İÇERİSİNDE kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki veya geminin bulunduğu yerdeki icra dairesinden kararın infazını istemek zorunda olmasıdır. Daha önceki makalelerimizde de değindiğimiz gibi burada hakimin geç onaylaması, memurun sisteme geç giriş yapması gibi birçok sebeple verilen kararın, UYAP sistemine karar tarihinden oldukça sonra düştüğünü bilmekteyiz. Bu sebeple ihtiyati haciz kararı talep ettiğimiz takdirde her gün mahkeme kalemine bizzat sonucun sorulması gerekmektedir. Günümüz teknolojisinde yaşanan bu durum oldukça trajikomik olsa da kanun maddesi sebebiyle uygulayabileceğimiz başkaca bir yol bulunmamaktadır. Zira haczin icrası için TEBLİĞ TARİHİNDEN itibaren DEĞİL, KARAR TARİHİNDEN itibaren 3 iş günü kadar süremiz bulunmaktadır. Aksi taktirde verilen ihtiyati haciz kararı kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.

Alacaklı süresinde ihtiyati haciz kararını icraya koyduktan sonra artık borçlu yalnızca haczi tatbik eden icra dairesinin bağlı bulunduğu İCRA HUKUK MAHKEMESİ’NDEN haczin kaldırılmasını isteyebilecektir. Burada borçluların yaptığı en büyük hata haczin kaldırılmasını ihtiyati haciz kararı veren mahkemeden istemeleridir.

TTK m.1371/1. Maddesinde;

“Geminin maliki veya borçlu, geminin değerini geçmemek kaydıyla, deniz alacağının tamamı, faizi ve giderler için yeterli teminat göstererek, ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.” Demektedir.

Kanun maddesinden de görüleceği üzere icra hukuk mahkemesinden ihtiyati haczin kaldırılmasını talep edebilmek için borçlunun ayrıca YETERLİ BİR TEMİNAT göstermesi de gerekmektedir.

IV.GEMİ ADAMININ REHİN HAKKI NEDİR?

TTK M.1321 uyarınca işçilik alacağı bulunan gemi adamının ayrıca KANUNİ REHİN HAKKI da bulunmaktadır. Gemi alacaklısının rehin hakkı, kanunda da belirtildiği üzere, kanunda belirtilen alacaklardan birinin doğmasıyla birlikte tescil ve teslime gerek olmaksızın kendiliğinden meydana gelen kanuni rehin hakkını ifade eder. Dolayısıyla ‘gemi alacaklısının rehin hakkı’ kanundan doğan haktır.

Gemi alacaklılarının sahip olduğu kanuni rehin hakkı, gemi üzerinde tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün kanuni ve akdî rehin haklarıyla ayni yükümlülüklerden önce gelir. Bununla birlikte kanuni rehin hakkı sahibinin bu hakkı gemi alacağının doğduğu andan itibaren 1 YIL geçmesi halinde düşecektir.

Ancak her ne kadar burada tanınan hak KANUNİ bir hak olsa da uygulanabilmesi için yetkili ve görevli mahkemelerce tespit edilmesi gerekmektedir. Rehin hakkı sahibi doğrudan bu hakkını kullanarak rehin yoluyla icra takibi yapabileceği gibi işçilik alacakları sebebiyle dava açmış olduğu mahkemeden bu hakkın tespitini de talep edebilecektir.

YARGITAYHUKUK GENEL KURULUE. 2017/9-2516K. 2019/360T. 28.3.2019 sayılı kararında;

“Alacaklıya gemi alacağı hakkı veren bu alacaklardan biri de 6102 Sayılı TTK'nın 1320'nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen; “Ülkelerine getirilme giderleri ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma payları da içinde olmak üzere, gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları”dır.

6102 Sayılı TTK'nın 1321'inci, 6762 Sayılı mülga TTK'nın ise 1236'ncı maddeleri uyarınca gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir. DOLAYISIYLA GEMİ ALACAĞINDAN KAYNAKLANAN KANUNİ REHİN HAKKI, GEMİ ADAMININ ÖDENMEYEN ÜCRET ALACAKLARININ TAHSİLİNİ KOLAYLAŞTIRMAK VE ÜCRETİNİN GÜVENCE ALTINA ALINMASINI SAĞLAMAK AMACIYLA KANUNDAN KAYNAKLANAN BİR REHİN HAKKIDIR...

Uyuşmazlık 854 Sayılı Deniz İş Kanunu'na tabi gemi adamı olarak hizmet (iş) sözleşmesi ile çalışan ve bu sözleşme uyarınca ödenmesi gereken ücretlerinin davalı işveren tarafından ödenmemesi nedeniyle tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi olup, taraflar arasında iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözüm yeri iş mahkemesidir.

Mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine ilişkin önceki kararda direnilmesi yerinde değildir. “ demektedir.

Yargıtay kararından da görüleceği üzere gemi adamının işçilik alacakları nedeniyle rehin hakkının tespitini talep etmesi halinde bu hakkın mahkemelerce hükme bağlanması gerekmektedir.