Göreve iade olan memurların hakları nelerdir? Bu yazımızda, disiplin kurulu kararı ile, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. ve 98. Maddeleri gereğince veya son yıllarda ülke gündemimizde fazlasıyla yer alan OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleriyle görevinden el çektirilmiş olup sonradan göreve iade olan memurların haklarından, bilhassa mali haklarından bahsedeceğiz.

Yukarıda sayılan gerekçelerle görevinden ayrılan personel hakkında, İdari Dava yoluyla veya 2017 yılından bu yana özel bir başvuru yolu olarak getirilen ve belirli bir süre faaliyette bulunması öngörülen OHAL Komisyonu Kararı ile göreve iade kararı verilebilmektedir. Ancak göreve iade olmaları sonrasında, kurumlarıyla aralarında aşağıda yer alan bir kısım yeni uyuşmazlıkların ortaya çıktığı görülmektedir.

Mahkeme Kararı (İptal Kararı) veya OHAL Komisyonu Kararının Sonuçları Nelerdir?

İptal kararlarını sonuçları

Birçok Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu ve Danıştay Genel Kurul Kararında yer aldığı üzere, İdare Mahkemelerince verilen iptal kararları ile birlikte, karara konu idari işlem ve bu işlemin doğurduğu hukuksal sonuçlar ortadan kalkar. Başka bir deyişle iptal kararları geriye yürür ve dava konusu işlem hiç olmamışçasına etki doğurur.

Maliye Bakanlığınca yayınlanan 81 No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nde yer alan “…Danıştay Birinci Dairesinin Esas No: 1982/112, Karar No: 1982/130 sayılı istişari kararında ise; haklarında tesis edilen göreve son verme, görevden çekilmiş sayılma ya da benzeri işlemlerin iptali üzerine göreve döndürülenlerin, dava dilekçelerinde aylık ve diğer özlük haklarına ilişkin bir istemde bulunup bulunmadıklarına bakılmaksızın, işlemin tesisi tarihinden sonraki bütün maddi haklarının ödenmesi gerektiği belirtilmektedir.” ibaresinden de anlaşılacağı üzere iptal kararı sonrası davacının geriye dönük özlük haklarına ilişkin tüm ihlallerin talep dahi olmadan re’sen giderilmesi gerekmekte olup, bunun dışında süresi içerisinde davalı idareden maddi ve manevi tazminat talep etme hakları saklı kalacaktır.

OHAL Komisyonu kararının sonuçları

7075 sayılı “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’da” da iptal kararlarının sonuçlarına benzer şekilde düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre bahse konu kanunun Kararların uygulanması başlıklı 10. maddesinde “…İlgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” hükmü yer almaktadır. Şu kadar ki bu madde kapsamında göreve iade olanların tazminat talebinde bulunma hakkı engellenmiştir.

Göreve İade Olduktan Sonra Oluşan Bazı Yeni Uyuşmazlıklar

Bir başvuru yolunun etkililiğinden söz edebilmek için, verdiği kararlarla başvuru konusu olayın sebep olduğu tüm ihlalleri uygun bir şekilde gidermesi gerekmektedir. Bir başka deyişle uyuşmazlık hiç yaşanmamışçasına tüm etkileri giderilmelidir.

Yargı yolu açık bütün idari işlemler hakkında, idare mahkemelerince verilen iptal kararlarında olduğu gibi, OHAL Komisyonu tarafından verilen kabul kararlarında da bu husus geçerli olmalıdır. Bilindiği üzere OHAL Komisyonu, OHAL döneminde yürürlüğe giren KHK’lara karşı yargı yolunun kapalı olması sebebiyle özel ve sonuçları itibariyle etkili bir başvuru yolu olarak düzenlenmiştir.  

Ancak bu kararların pratik olarak uygulanması aşamasında davalı idareler ile davacılar arasında yeni uyuşmazlıkların oluştuğu ve dolayısıyla yeni dava konusu işlemlerin ortaya çıktığı görülmektedir. Büyük bir kısmı mali haklarla ilgili olan bu uyuşmazlıkların bir kısmına aşağıda kısaca yer vereceğiz.

Göreve iade olan memurlara mali haklarının yasal faizi ile ödenmemesi

Mahkeme kararıyla veya OHAL Komisyonu kararıyla göreve iade olan memurlara geriye dönük mali haklarının yasal faiziyle ödenmemesi yeni bir uyuşmazlık doğmasına sebep olmaktadır.

AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın çeşitli kararlarında, herhangi bir sebeple hakları ihlal edilenlere, geriye doğru mali hakları toplu olarak ödenerek mağduriyetleri giderilirken, bu mali hakkına geç kavuşması sebebiyle paranın enflasyon karşısında değer kaybettiği gözetilmeden ödeme yapılmasının, ayrıca mülkiyet hakkının ihlali anlamına geleceği ifade edilmektedir.

Biz de gerek mahkeme kararıyla, gerekse de OHAL Komisyonu Kararıyla göreve iade edilen memurlara mali hakları ödenirken yasal faiziyle beraber ödenmesi gerektiğini değerlendirmekteyiz.

Göreve iade edilenlerde vergi matrahı sorunu

Göreve iade olan memurlara mali hakları ödenirken ödemenin, ödeme yapılan dönemin vergi matrahına ilave edilmesi yeni bir uyuşmazlık konusu olmaktadır.

Konu ile ilgili idareler, Maliye Bakanlığının da görüşleri doğrultusunda geriye dönük ücret ödemeleri hangi dönemde ödenecek ise o dönemde geçerli olan gelir vergisi tarifesinin esas alınacağını belirtmektedirler.

Ancak Danıştay’ın bazı kararlarından, İdari yargının bu konuda farklı düşündüğü ve geçmiş dönemler için yapılan ödemelerin toplu olarak ödemenin yapıldığı dönemin vergi matrahına dahil edilmemesi gerektiği, her bir ödemenin söz konusu olduğu döneme ait olacak şekilde ayrı ayrı vergi kesintisine tabi tutulması gerektiği kanaatini taşıdığı anlaşılmaktadır.

Konu ile ilgili Danıştay 4. Dairesinin 28.11.2005 tarihli, E:2005/340, K:2005/2266 sayılı kararında “Yargı kararıyla görevine dönen kişiye geçmiş 5 yıllık dönem için ödenen toplam ücretin, ödeme tarihindeki oran üzerinden değil, her bir vergilendirme dönemi için geçerli olan oran üzerinden vergi hesaplanması gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Vergi Usul Kanunun 122. ve 124. maddelerinde dava açma süresinin geçirildiği hallerde dahi düzeltme talebi ve şikayet yolu ile vergi hatasının giderilmesi talebinde bulunulabileceği öngörülmüştür. Bu yolla da olumlu sonuç alınamaması halinde bu işleme karşı Vergi Mahkemesinde dava açılması mümkündür.

Göreve iade olan öğretmenlerin ek ders ücretinin ödenmemesi

Göreve iade olan öğretmenlere, fiili olarak öğretmenlik görevini icra etmemeleri gerekçesiyle geçmişe ait ek ders ödemelerinin yapılmaması da göreve iade sonrasında ortaya çıkan yeni uyuşmazlıklardan bir tanesidir.

Uyuşmazlık konusu ek ders ücretinin ödenip ödenemeyeceği hususunda karar verirken ilgili mevzuatın incelenmesi ve ek ders ücreti alma konusunda ihtimal sınırlarını aşan bir kesinlik söz konusu ise, yani o dönemlerde çalışan tüm öğretmenler bu ödemeden yararlanmış ise göreve iade olan öğretmenlere de bu ödemenin yapılması gerektiğini değerlendirmekteyiz.

Ancak ihtimal söz konusu ise veya ek ders verilmesi idarecilerin takdirine veya belli koşullara bağlanmış ise duruma göre değerlendirilerek bu ödemelerin yapılmaması da mümkün olabilecektir.

Göreve iade olan polislerin fazla çalışma ücretinin ödenmemesi

Göreve iade olan polislere, 3201 sayılı Kanunun ek 21. maddesi uyarınca ödenen fazla çalışma ücretinin geriye dönük olarak ödenmemesi de göreve iade sonrası oluşan bir başka uyuşmazlık türüdür. Göreve iade olan polisler fiili olarak çalışmadıkları gerekçesiyle kurum bu geçmiş ödemeleri ödemeyebilmektedir.

Ancak 3201 sayılı Kanunun ek 21. maddesi uyarınca ödenen ve fazla çalışma ücreti adı verilen bu ödeme tüm polislere her ay düzenli olarak ödenmekte olup, aslında fazla çalışmış olmanın karşılığı ödenen bir ücret değildir. Bu sebeple göreve iade olan polislere geriye dönük olarak bu alacağın da ödenmesi gerekmektedir. İdari yargının da bu yönde kararlar verdiği görülmektedir.

OHAL Komisyonu Kararıyla göreve iade olan memurların tazminat talep etmesinin engellenmesi

7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun Kararların uygulanması başlıklı 10. maddesinde “…İlgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” hükmü yer almaktadır.

Tazminat talebinde bulunma hakkına engel getirilmesi, Anayasa’nın Yargı yolu başlıklı 125. Maddesinin  “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır…. İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükümleri ile bağdaşmamaktadır. İlgili Kanundaki bu hüküm göreve iade olan memurların maddi ve manevi tazminat talep etme haklarının önünde engel teşkil etmekte olup, idareler bu hükme dayanarak tazminat taleplerini reddedeceklerdir.

Göreve iade edilen memurların tazminat taleplerinin reddedilmesi işlemine karşı dava açmaları durumunda 7075 sayılı Kanunun 10. Maddesinde yer alan “…Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” ibaresinin Anayasa’ya aykırılığı gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesine gönderilmesi talebini de dava dilekçelerine eklemeleri yerinde olacaktır. Aksi takdirde ilgili kanun hükmü dolayısıyla davalardan sonuç alınması zor gözükmektedir.

Anayasanın 153. Maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi geçerlidir. Ancak iptal kararları, görülmekte olan ve henüz kesinleşmeyen davaları etkilemektedir. Bu sebeple Anayasa Mahkemesince verilecek iptal kararlarından devam eden ve henüz kesinleşmeyen tüm davalar etkilenecektir.

OHAL Komisyonu Kararıyla göreve iade olan bazı memurların eski görevine iade edilmemesi

7075 sayılı Kanunun Kararların uygulanması başlıklı 10. Maddesinin “…Kamu görevine iade edilmesine karar verilenlerin eski kadro veya pozisyonuna atanması esastır. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilenlerin atama teklifleri; Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine önceki kadro unvanlarına uygun olarak on beş gün içinde yapılır…” hükmü,

Yine aynı kanunun Türk Silahlı Kuvvetleri ile genel kolluk kuvvetleri personeli ve Dışişleri Bakanlığı diplomatik kariyer memurlarına ilişkin kararların uygulanması başlıklı 10A maddesinin “…kamu görevinden, meslekten veya görevden çıkarılan ya da ilişiği kesilen subay, astsubay, uzman jandarmalar ile Emniyet Genel Müdürlüğünde emniyet hizmetleri sınıfına tabi olanlar ve Dışişleri Bakanlığı diplomatik kariyer memurlarından; haklarında mahkemeler tarafından göreve iade mahiyetinde karar verilenler ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından başvurunun kabulü kararı verilenlerden, eski kadro, rütbe veya unvanına atanması ilgili bakan onayı ile uygun görülmeyenler ilgisine göre Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı bünyelerinde kurulan araştırma merkezlerinde bu madde esaslarına göre istihdam edilir.” hükmüne göre, bazı kurumlarda görev yapan personelin göreve iade olması durumunda eski görev yerinden başka görevlere atanabileceği düzenlenmiştir.

Bu kanun hükümleri gereğince yapılacak uygulama, kamu görevinden çıkarılmanın sebep olduğu bir takım etkilerin devam ettiği ve tam anlamıyla giderilmediği izlemini vermektedir.

Anayasa Mahkemesi 24.12.2019 tarihli ve 2019/93 K. Sayılı kararıyla 7075 sayılı Kanunun Kararların uygulanması başlıklı 10. Maddesinin 1. Fıkrasının 3. Cümlesinde yer alan “…Müdür yardımcısı veya daha üstü ile bunların eşdeğer yöneticilik görevinde bulunmaktayken kamu görevinden çıkarılmış olanların atamalarında, söz konusu yöneticilik görevlerinden önce bulundukları kadro ve pozisyon unvanları dikkate alınır." cümlesini anayasaya aykırı bularak, oy birliğiyle iptaline karar vermiştir.

Karar gerekçesinde “Komisyon kararıyla kamu görevinden çıkarılma işleminin sebep unsuru tamamen ortadan kalktığı halde yönetici pozisyonundayken kamu görevinden çıkarılan ve komisyon kararı sonrasında yeniden kamu görevine dönen kişilerin atanmasında yöneticilik görevlerinden önce bulundukları kadro ve pozisyonların dikkate alınmasını öngören kural, bu kişilerin üyelik, mensubiyet, aidiyet, iltisak veya irtibatına dair şüphelerin tam olarak ortadan kalkmadığı izlenimi oluşturmaktadır. Bu durum kişilerin meslek hayatlarında kişisel gelişimlerinin, üçüncü kişilerle olan ilişkilerinin ve itibarlarının olumsuz şekilde etkilemesine sebebiyet vermektedir." denilmekte ve bu kuralın bu yönüyle özel hayata saygı hakkının ihlali anlamı taşıyabileceğine dikkat çekilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri büyük oranda yukarıda yer verilen ve halen yürürlükte olan hükümler açısından da geçerli gözükmektedir. Bu konuya başka bir yazımızda ayrıntılı olarak yer vermek üzere şimdilik bu kadarla yetiniyoruz.

Sonuç Olarak

İdari Dava yoluyla veya OHAL Komisyonu Kararı ile göreve iade olanlar ile idareler arasında yeni uyuşmazlıklar ortaya çıkabilmekte ve bu yeni uyuşmazlıklar yeni davaların yolunu açmaktadır. Umarız ki Mahkemelerce de istikrar kazanmış kararlar, uygulamada idarelere daha fazla yol gösterir ve barışçıl çalışma hayatı yeni uyuşmazlıklardan olumsuz etkilenmez.