Söz konusu madde şu şekildedir: “Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.” Getirilen kira artışına ilişkin üst sınırla, kiraya verenlerin yüksek enflasyon oranlarını gerekçe göstererek her ay açıklanan enflasyon oranlarının üzerinde kira artışı yapmalarının önüne geçilmek istenmiştir. Bu durumda kiraya veren, mevcut konut kira sözleşmelerinde yenilenen kira dönemi için artış yapmak istediğinde bu oran %25’i geçemeyecektir.

Günümüzde enflasyon oranları karşısında kiraya veren, söz konusu artış miktarından çok daha fazla oranda kira miktarına artış yapmak istemektedir. Kiracı ise kiraya verenin bu talebini kabul etmeyerek Kanun’da düzenlendiği gibi kira miktarına en fazla %25 oranında artış yapılmasını talep etmektedir.

Kanunla bu konuya ilişkin açık bir düzenleme getirilmişse de kiraya veren ve kiracı arasında kira miktarı konusunda anlaşmazlık yaşanmakta ve kiraya veren, kiracısını evden tahliye edebilmek için birtakım yollara başvurmaktadır.

Son günlerde sıklıkla karşılaştığımız yollardan biri de kiraya verenin mevcut kiracının bilgisi ve rızası olmadan kiraya veren adına kayıtlı olan elektrik, su, doğalgaz aboneliklerini iptal ederek kiracıyı tahliyeye zorlamasıdır.

Bu durum karşısında kiracı, kiraya verene karşı hukuki ve cezai olarak aşağıda belirttiğimiz yollara başvurabilir:

1) Ceza Hukuku Yönünden: Kiraya verenin kiracının elektrik, su, doğalgaz aboneliklerini kiracının bilgisi ve rızası dışında sonlandırması halinde kiraya veren, Türk Ceza Kanununun 123. maddesi uyarınca “kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu[1]” kapsamında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulabilir. Bu suç ile kişilerin psikolojik, ruhsal sükûn içinde yaşama hakkı korunmaktadır. Kişilerin huzur ve sükûnu bozma suçu TCK 123. Maddede şöyle düzenlenmiştir: “ Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”  Madde gerekçesinde de yer verildiği üzere; suçun oluşması için özel bir maksatla hareket edilmesi şarttır.(Somut olayımızda; bu özel amaç, kiracının evi tahliye etmesini sağlamaktır.) Bu suçun soruşturulması ve kavuşturulması, suçtan zarar görenin şikâyetine bağlı olduğu unutulmamalıdır.

2) Özel Hukuk Yönünden: Kiraya verenin elektrik, su, doğalgaz aboneliklerini iptal ettirmesi halinde kiracının başvurabileceği bir diğer yol ise bu kapsamda uğramış olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi amacıyla maddi ve manevi tazminat davası açmaktır.

Kiracı, elektrik, su, doğalgaz aboneliğini yeniden açtırmak için birtakım maddi zarara uğrayacaktır. Aynı zamanda elektrik, su ve doğalgaz aboneliğinin kiraya veren tarafından iptal ettirildiği günden aboneliğin yeniden açtırıldığı güne kadar da kiracı tarafından karşılanacak birtakım maddi zararlar meydana gelecektir. Bu süre zarfında kiracı tarafından karşılanan işbu maddi zararlar, açılacak olan maddi tazminat davası ile kiraya verenden istenebilir.

Aynı zamanda kiraya veren tarafından aboneliklerin kesilmesi nedeniyle kişilik değerlerinde oluşacak elem, üzüntü nedeniyle manevi tazminat davası da açılabilir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. TBK.nun 114. (BK 98) maddesinin ikinci fıkrasında “haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır” tarzında yapılan yollamanın kapsamına manevi tazminat da girmektedir.

Benzer bir hususta Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin Esas No: 2014/5018 Karar No: 2015/1060 sayılı kararı şöyledir; “Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının kiracısı bulunduğunu, kira borcunu ödemediği gerekçesiyle davalının haksız bir şekilde, evine giden su borusunu keserek götürdüğünü, davalının, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan cezalandırıldığını, davalının haksız eylemi nedeniyle üzüntü yaşadığını belirterek uğradığı manevi zararın tazminini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, manevi tazminat tazminat şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre; davalı tarafından, kiracısı olan davacıyı kira borcunu ödememesi nedeniyle evden çıkarmak için, su saatini açma kapama vanasının yanından söktüğü ve su saatinden ev giriş plastik borusunu kestiği sabittir. Davacının suyunun kesilmesi nedeniyle en doğal insani ihtiyaçlarını gideremeyeceği aşikardır. Davalının haksız eylemi nedeniyle yaşam için en doğal ihtiyaçlardan olan suyun kesilmesi davacının kişilik değerlerinin zedelenmesine yol açmıştır. Yerel mahkemece, açıklanan yönler gözetilerek davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.”

Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında kiracının, kiraya verenin böylesi bir tutumuna maruz kalmaması için kira sözleşmesinin imzalanması sonrasında kiralanan taşınmazın elektrik, su, doğalgaz abonelikleri üzerine alması şarttır. Zira; kiracı adına kaydı güncellenmiş aboneliklerin, kiraya veren tarafından iptal edilmesi/ettirilmesi mümkün değildir.

Av. Gamze ÇELİKKOL