Spor Hukunun Tarihçesi

Spor, küresel bir endüstridir.Bundan dolayıdır ki, spor hukuku ülkemizdeki en evrensel kurallarla bezenmiş ve uluslararası hukuk ve yargılamayla iç içe girmiş bir hukuk dalıdır.Uluslararası alandaki mevzuatlar ve düzenlemeler ülkemizce iktibas edilmiştir.Küresel ekonomide spor alanındaki en büyük pay futbola ait olmasından ötürü henüz 1900’lü yılların başında FIFA adlı futbol örgütü diğer tüm spor branşlarına da yön vermiş ve ülkelerin hukukunu da etkisinde bırakmıştır.Ülkemizde de 1922 yılında ilk kez spor dünyasını bir araya getiren birlik olan Türkiye İdman Cemiyeti İttifakları kurulmuş olup bu birlik spor hukukundaki ilk yapılanmadır.1938 yılında da Spor Hukuku başlıklı  ilk makale Necdet AZAK tarafından kaleme alınmıştır.

Ülkemizdeki Spor Federasyonlarının Yapılanması

Spor müsabakalarının tanzim edilmesi ve adil rekabetin sağlanması için federasyonlara ihtiyaç duyulmuştur.Ülkemizde 3 ana başlıkta spor federasyonları değerlendirilir.Bunlar; Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Spor Genel Müdürlüğü’nün bünyesindeki ‘ bağlı federasyonlar ‘ , ‘özerk federasyonlar’ ve bağımsız federasyonlar olarak yer almaktadır.Bağlı federasyonlar, idare ve  yargılama anlamında Spor Genel Müdürlüğü’nün atama ve işlerine tabii olmaktadırlar.Spor Genel Müdürlüğü’nün bünyesinde yer alan fakat özerk federasyon olarak nitelendirilen federasyonlar ise yönetim kapsamında kendi delegelerini ve başkanlarını seçebilme yetkilerine rağmen, yargılama alanında  Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı,  tamamı hukukçulardan oluşan ve müdürlük tarafından atanan üyelerin oluşturduğu Tahkim Kurulu’na tabiidirler.Bağımsız federasyonları diğer iki federasyondan ayıran temel özellik de yargılama alanındadır.Türkiye Futbol Federasyonu Türkiye’deki spor alanında bağımsız federasyondur.Parlamentonun özel yasa hazırlaması ile ve federasyon bünyesinde Tahkim Kurulu’nun bulunması ve idare-yargı alanında tam bağımsızlık kazanması bağımsız federasyonu diğer federasyonlardan ayırmaktadır.

SPORCU SÖZLEŞMELERİNDE ÇIKAN UYUŞMAZLIKLARDA USULLER

Sporcu sözleşmelerindeki uyuşmazlıklara uygulanan usuller bakımından futbol ve diğer branşlar farklılıklar göstermektedir.Profesyonel futbolcu sözleşmelerindeki uyuşmazlıkların çözümünde en mühim detay sözleşmede taraflarca belirlenen ‘yetki’ kavramıdır.Anlaşmazlıkların ihtilafı başlıklı maddede uyuşmazlık çözümüne yetki 2 seçenek arasından o kararlaştırılır.

a)Yetki Türkiye Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na verildiyse;

Türkiye Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu federasyondaki ilk derece mahkemedir.Federasyona ait kurula başvurulmasında belli talimatlar vardır.Basit yargılama usulünün uygulandığı bu sistemde şikayetçi tarafın hazırladığı ıslak imzalı dilekçenin de dahil olduğu dosyanın bir sureti kargo ile bir sureti de faks yolu ile  Türkiye Futbol Federasyonu’na gönderildikten sonra tahkim yargılaması başlar ve davalı tarafın cevap dilekçesini beyanı talep edilir.Türkiye Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nda yapılan yargılamalardaki karar organı 3 hakemden oluşmakta, 1’er hakem taraflarca seçilmekte ve 3.hakem ise federasyonda düzenli görev yapan hakemlerden atanmaktadır.Yargıya konu ihtilaf ile ilgili karar oy çokluğuyla alınır.Kurulun kararlarına karşı itiraz 7 gün içinde temyiz makamı olan Tahkim Kurulu’na aynı prosedür ile yapılır ve işler dosya üzerinden görülür.

b)Yetki belirlenen bir mahkemeye verildiyse;

4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre sporcu sözleşmelerinde İş Kanunu uygulanmamaktadır.Borçlar Kanunu’na tabii olan bu ihtilaflar hizmet akdi olarak değerlendirilmekte ve alacak davası niteliğinde Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde görülmekteydi.2017 yılında 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun kabulü ve Arabulucuk faaliyetlerinin yasamıza dahli ile sporcu sözleşmelerindeki yetkili mahkeme değişikliğe uğramıştır.7036 İş Mahkemeleri Kanunu 5. Md 1/a bendine göre;  6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemeleri yetkilidir.Arabulucuya gitme zorunluluğunun da dahil olduğu usulde, yetkili mahkeme İş Mahkemesi olmasına rağmen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.Henüz çok güncel olan kanun uygulamadaki bir çok davaya yetki ihtilafı getirmiş olup mahkemelerde problem oluşturmuştur.Bölge Adliye Mahkemesi’nin vermiş olduğu emsal kararlar ile bahse konu sözleşmelerin iş mahkemesinin yetkisine girdiği de perçinlemiştir.

Uyuşmazlıklarda Yabancılık Unsuru

Sözleşmeye taraf futbolcu , uyuşmazlıktaki spor klübünün faaliyet gösterdiği ülkenin vatandaşı değil ise sözleşme kurulurken bazı seçimlik haklara sahiptir.Doğacak ihtilaflara karşı yetkinin FIFA veya TFF olduğuna karar verme serbestisi olmasına rağmen bu hak, klübün faaliyet gösterdiği ülkeye ait vatandaşlığa sahip futbolculara tanınmamıştır.Türkiye’de futbol oynayan bir Türk futbolcunun uyuşmazlıkta FIFA’ya yetki vermek gibi bir seçimlik hakka sahip olması söz konusu değilken Türk olmayan bir futbolcunun FIFA’yı yetkilendirmesi bir haktır.

FIFA’DA YARGILAMA USULÜ

FIFA futbol branşının en yüksek ve etkili idari organizmasıdır.Bahsedildiği üzere Türkiye Futbol Federasyonu FIFA’nın idari yapı ve yargısal hükümlerini birebir iktibas etmiş olmasına karşın FIFA’nın TFF’den yargılama anlamında bazı farklılıkları bulunmaktadır.FIFA, çıkan ihtilafları Uyuşmazlık Çözüm Kurulu olan (FIFA DISPUTE RESOLUTION CHAMBER) tarafından değerlendirmekte ve karara bağlamaktadır.Basit yargılama usulünün uygulandığı bu sistemde, dilekçeler ıslak imzalı olarak kargo yoluyla Zürih’e gönderilir ve FIFA Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na e-mail aracılığıyla sureti yollanır.FIFA’nın Türkiye Futbol Federasyonu’ndan yargısal anlamdaki farkı, FIFA DISPUTE RESOLUTION CHAMBER kararlarına karşı temyiz merciinin ayrı bir organizma olan yüksek spor mahkemesi CAS (COURT OF ARBITRATION FOR SPORT) olmasıdır.FIFA DISPUTE RESOLUTION CHAMBER kararlarına karşı gerekçeli karar talep edilir ve 21 gün içerisinde temyiz makamı olan CAS’a başvurulur.CAS’daki bir yargılamanın ortalama 60 bin Euro olması da bazı hallerde temyize caydırıcı bir unsurdur.

6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun

Sporda ahlak ve rekabet kurallarıyla bağdaşmayan bazı eylemlerin mahkemelerce cezalandırılmasına yönelik çıkarılan bu yasa spor kanunu olarak da değerlendirilmektedir.Yasanın ilk halindeki hükümlerin, diğer ceza hukuku hükümlerince değerlendirildiğinde, işlenen eylem- verilen ceza dengesinin uygun olmaması, ceza hukukunun en temel ilkelerinden ‘orantılılık’ prensibine muhalefet oluşturduğu düşüncesi ile parlamentoda ‘oy birliği’ ile değişiklikler sağlanmış, cezalar işlenen eyleme daha uygun hale getirilmiştir.Bu değişime öncülük eden emsal dava, spor hukukunda bir çerçeve haline gelmiş olan ‘3 Temmuz Davası’dır.Bu yasada yer alan; şike ve teşvik primi, kötü tezahürat, yasak maddeler, usulsüz seyirci girişi, spor alanlarına zarar verme, yasak alanlara girme ve seyirden yasaklılık gibi cezai hüküm ve başlıklar tedbirci tutum ve caydırıcılığın içeriğini oluşturmaktadır.Kanunun öne çıkan maddelerinden biri olan ‘’Spor alanlarına zarar verme’’, TCK hükümlerine göre zarar verilen spor alanı veya tesislerin kamu malı niteliğinde sayılacağını, doğan zararların tazmininde zarar veren ve zarar verenin taraftarı olduğu spor klübü müteselsilen sorumlu olacağını sarih şekilde belirtmiştir.

Transfer Görüşmelerindeki Etik Sorunları

Spor klüplerinin birbirlerine karşı tutumları veyahut bir sporcunun transferi konusunda dikkat etmesi gereken bazı yükümlülükler vardır.Gerçekleşen olay, niteliğine göre Türkiye Futbol Federasyonu’nun bünyesinde yer alan Etik Kurulu veya Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu yetkisi dahilinde değerlendirilir.TFF Etik Kurulu Talimatı ve TFF Disiplin Talimatı hükümlerince bahse konu olay içeriği talimatların birinde aidiyetlik kazanır ve kurulca karar verilir.Uygulamada en çok karşılaşılan olaylardan biri olan sporcunun bonservisine sahip olan klübün izni alınmadan sporcu ile görüşülmesi ‘’ sporcunun ayartılması’’ hususu  olarak değerlendirilecek ve ‘transfer yasağı’ gibi bazı disiplinel cezalara sebebiyet verecektir.

Stj. Av. Rıfat Can Çiloğlu