Mirasçılıktan çıkarma, belirli koşullarda saklı paylı mirasçıları saklı paylarından yoksun bırakma olarak tanımlanabilir. Mirasçılıktan çıkarma ile belirli hallerde, saklı paylı mirasçılar, kanun tarafından himaye edilen bu miras paylarını miras bırakan tarafından yapılacak ölüme bağlı bir tasarruf neticesinde tümden ya da kısmen yitirme sonucu ile karşı karşıya kalmaktadır.[1] Mirasçılıktan çıkarma müessesi yalnız saklı paylı mirasçılar için uygulama alanı bulur. Bu durum miras bırakanın saklı payı olmayan yasal ya da iradi mirasçıları kendi iradesi ile mirastan mahrum bırakma imkânının olmasından kaynaklanır.

Miras bırakanın gelecekte mirasından pay alacak olan kanuni mirasçılarından birini mirasından mahrum edebilmesi için Türk Medeni Kanunu uyarınca bazı şartlar aranmaktadır. Bu şartların oluşması halinde yapılacak ıskat yöneltilen kişiyi mirastan saklı payıyla birlikte çıkarılması sonucuna götürür.

Mirasçılıktan çıkarma muris ile yakınları arasındaki sosyal, ekonomik ve ailevi bağlar göz önüne alındığında sıkı şartlara bağlanmıştır. Kural olarak miras bırakan saklı paylı mirasçılar olan eş ve alt soyun saklı payları üzerinde tasarrufta bulunamaz. Başka bir ifadeyle, mirastan ıskat şartları mevcut değilse miras bırakan istemese de saklı paylı mirasçılar saklı paylarını alır.

Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakanın saklı pay sahibi bir mirasçısını saklı payı ile miras hakkından uzaklaştırdığı ölüme bağlı bir tasarruf türüdür.[2] Daha geniş bir ifadeyle mirasçılıktan çıkarma; miras bırakanın, kanunda gösterilen sebeplerden birine dayalı biçimde gerçekleştirdiği tek taraflı iradesine dayanan ölüme bağlı tasarrufu sonucunda saklı pay sahibi mirasçısının saklı payı da dâhil olmak üzere miras payından tümden yoksun kalması ya da azaltılmış bir saklı pay dışında kalan miras payını yitirmesidir.[3] Mirastan ıskat ile miras bırakan saklı paylı mirasçıları saklı payını almaktan mahrum kılar. Mirasçılıktan çıkarılan saklı paylı mirasçı tenkis davası açma, mirastan pay alma, terekenin tespiti davası açma gibi hiçbir mirasçılık hakkından yararlanamaz.

Mirasçılıktan Çıkarma Koşulları

Mirasçılıktan çıkarma, cezai çıkarma ve koruyucu çıkarma olarak ikiye ayrılır. Cezai çıkarma Türk Medeni Kanunu’nun 510. maddesine göre miras bırakanın saklı paylı mirastan ıskat edebilmesi için mirasçılıktan çıkarmanın koşulları mevcut olmalıdır. Mirasçılıktan çıkarma üç durumda söz konusu olabilir:

- Saklı Paylı Mirasçının Mirasçılıktan Çıkarılabilmesi İçin Mirasçının Miras Bırakan Yahut Yakınlarına Karşı Ağır Bir Suç İşlemiş Olması: Kanunun ifadesindeki “ağır suç” ceza hukuku anlamında ağır bir suç olmak zorunda değildir, bu suçun değerlendirilmesi hukuk hakiminin takdirine bırakılmıştır. Kanun koyucu ıskat sebeplerini düzenlerken fiilin niteliğine değil sonucuna önem vermiştir. Hakim, öncelikle fiilin ağır olup olmadığına sonrasında ise bu fiilin aile bağını koparacak nitelikte olup olmadığına ve fiilen de koparmış olup olmadığını araştırarak karar verecektir. Mirastan ıskat sebebinin varlığı araştırılırken objektif ve subjektif hususlar incelenir. Fiilin aile bağlarını koparacak nitelikle olmasından kasıt, fiilin objektif olarak aile bağını koparacak nitelikte olmasıdır. Fiilen koparmış olması da subjektif unsur olup somut olayda aile bağını koparmış olmasıdır. Böyle bir fiile dayanarak mirastan ıskat için failin işlediği fiil sebebiyle mahkûm olması zorunlu değildir. Soruşturmanın zamanaşımı, af vb. sebeplerle sonuçsuz kalması mirastan ıskata engel olmaz. Ağır suçun mirasçılıktan çıkarma sebebi olabilmesi için hukuka aykırı olması gerekir. Başka bir ifadeyle meşru müdafaa, zorunluluk hali gibi sebeplerle yapılan fiiller zarara sebebiyet verse de hukuka uygun olduğundan mirastan ıskat sebebi yapılamaz.

Kanunda ifade edildiği üzere fiilin doğrudan miras bırakana ya da yakınlarına karşı işlenmesi sonucu değiştirmez. Yakınlar miras bırakanın sevinciyle sevindiği, üzüntüsü ile üzüldüğü kişilerdir. Bu nedenle miras bırakanın yakın arkadaşına yönelik bir eylem de mirasçılıktan çıkarmaya sebep olabilir.

- Saklı Paylı Mirasçının Miras Bırakana ya da Ailesine Karşı Aile Hukukundan Doğan Yükümlülüklerini Önemli Ölçüde Yerine Getirmemesi: Sadakat, bakım ve gözetim, yardım vb. aile hukukundan kaynaklı yükümlülüklerin ihlali halinde ihlal önemli ölçüye ulaşmış yani aile bağlarını zedeler nitelik kazanmışsa ıskata sebep oluşturur nitelikte olduğu kabul edilmektedir.

Eşler arasında, evlilik birliği içinde her bireye düşen yükümlülükler vardır. Bunlardan birisi de sadakat yükümlülüğüdür. Buna aykırı hareket ve zina mirasçılıktan ıskat sebebidir. Kötü bir hayat sürmek, örneğin içki içmek bir ıskat sebebi değildir. Fakat böyle bir kötü hayat aile görevlerinin ihlali sonucuna varırsa, diğer eş eşinin ve çocuklarının bakım ve geçimini ihmal eder veya aile isim ve şerefini lekeleyici bir hayat sürerse, mirasçılıktan çıkarma sebebi meydana gelebilir.

- Borç Ödemeden Aciz Sebebiyle Mirasçılıktan Çıkarma (Koruyucu Iskat): Mirasçılıktan koruyucu (borç ödemeden aciz sebebiyle, önleyici) çıkarma; saklı paylı mirasçının cezalandırılmasını değil, bu mirasçının borçlarını ödemede aciz halinde bulunması sebebiyle sahip olduğu mirasın tamamının derhal alacaklılara geçmesine engel olarak bu mirasçının altsoyunu korumayı amaçlamaktadır.[4] Kısa bir deyişle mirasçılıktan cezalandırıcı çıkarma cezalandırma, mirasçılıktan koruyucu çıkarma ise koruma işlevi göstermektedir.[5] Koruyucu ıskatın şartları aşağıdaki gibidir:

- Mirasçı borç ödemede aciz halinde olmalıdır.

- Mirastan çıkarılan mirasçının alt soyunun olması gerekir.

- Koruyucu çıkarma alt soyun doğmuş yahut doğacak çocukları lehine yapılır.

- Koruyucu çıkarma ile mirasçının saklı payının yarısı mirasçının doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülenir.

- Koruyucu çıkarma vasiyet ya da miras sözleşmesiyle yapılmalıdır.

Mirasçılıktan Çıkarmanın Hükümleri ve Sonuçları

Mirasçılıktan çıkarma, mirasçılık sıfatını sona erdiren hallerden birisini teşkil etmektedir. Nitekim TMK md. 511/1 uyarınca mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi tenkis davası da açamaz. Mirasçılıktan tamamen çıkarılan kimsenin mirasçılık sıfatı ortadan kalkmaktadır.[6] Miras bırakan, mirasçısının saklı payında tamamıyla ıskat edebileceği gibi bunun bir kısmı üzerinden de ıskat edebilir.

Medeni kanun gereğince miras bırakan tarafından aksine tasarruf yapılmamışsa ıskat edilen kimse, miras bırakandan önce ölmüş gibi miras hissesi varsa altsoyuna yoksa miras bırakanın diğer yasal mirasçılarına geçer.

TMK md. 641 uyarınca mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Mirasçılıktan çıkarılarak mirasçılık sıfatını yitiren saklı paylı mirasçı ise bu sıfata bağlı olan haklar ve yükümlülükler son bulduğu için tereke borçlarından müteselsil ve kişisel olarak sorumlu olmaktan kurtulur.[7]

Miras bırakan her ne kadar vasiyetname ile mirasçıyı mirasçılıktan çıkarsa da bu tasarruf kesin değildir ve belirli koşullarda iptal edilebilir. Bu kapsamda murisin mirasçılıktan çıkarma kararı, tasarrufun iptali ya da tenkis davası ile ortadan kaldırılabilir. Mirastan ıskat haksız olabilir ve mirasçının korunmaya değer menfaati bulunabilir. Kanun ıskata itiraz ve ıskatın iptali imkanlarına yer vermiştir. Iskatın iptalini talep ve dava hakkı mirasçılıktan çıkarılan mirasçıya aittir. Mirastan ıskatın iptali davası diğer yasal mirasçılarla atanmış mirasçılara karşı açılır. Burada davacı ıskatın sebebinin bulunmadığını veya yanlış olduğunu iddia edecektir. Davacı ıskatın sebebinin bulunmadığını veya yanlış olduğunu iddia ederken davalılar yani diğer yasal ve atanmış mirasçılar da ıskat sebebinin doğru olduğunu ispat etmek zorundadırlar. Yani burada ispat yükü davalılardadır. Davalılar ıskat sebeplerinin varlığını ispat edemezse miras bırakanın vasiyetnamesindeki tasarruf iptal edilir ve mirasçılıktan çıkarılan şartlara göre saklı payı veya miras payını geri alır.

Yargıtay Kararlarında Mirasçılıktan Çıkarma

Mirasçılıktan Çıkarma Davalarında Asliye Hukuk Mahkemesinin Görevli Olması ve Bu Tasarrufun Ancak Ölüme Bağlı Tasarrufla Yapılabilmesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 16.5.2019 tarih ve 2016/10083E-2019/4473K sayılı kararında ‘’Davacılar vekili, davalı ...'ün müvekkillerinin kızı olduğunu, davalının ... ile evli ve iki çocuklu olduğu halde dava dışı ... ile gayri meşru ilişki yaşadığını, müvekkillerinin toplum içine çıkamaz hale geldiklerini, davalının çocuklarını ve evini terk ettiğini, müvekkilleri ile olan irtibatını tamamen kestiğini, müvekkillerinin torunu olan İbrahim'in annesi tarafından terk edilmesinden dolayı psikolojisinin bozulduğunu, davalının müvekkillerine karşı ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, davalının müvekkillerinin mirasçılığından çıkartılmasına karar verilmesini istemiştir. Türk Medeni Kanununun 510/1 maddesi gereğince mirasçılıktan çıkarma ancak ölüme bağlı bir tasarrufla yapılabilir. Mirastan çıkarmada miras bırakan; mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamaz. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2 uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. Bu yüzden TMK'nın 510 vd. maddelerinin uygulanması gereken uyuşmazlıklarda Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.’’ denilmiştir. Somut olayda davacı herhangi bir ölüme bağlı tasarruf yapmadan saklı pay sahibi kızının aile hukukundan doğan yükümlülüklerine aykırı davrandığını iddia ederek kızının mirasçılıktan çıkarılması için aile mahkemesinde dava açmıştır. Yerel mahkeme doğru olarak davayı reddetmiş ve davacı tarafından bu karar temyiz edilmiştir. Yargıtay mirasçılıktan çıkarmanın ancak ölüme bağlı tasarrufla (vasiyetname veya miras sözleşmesi) yapılabileceğini, mirasçılıktan çıkarılan kişinin alt soyu bulunmakta ise miras bırakanın bu pay hakkında tasarrufta bulunamayacağını, bu payın alt soya geçeceğini, mirasçılıktan çıkarmanın iptali için açılacak davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu ve görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğunu belirterek kararı bozmuştur.

Mirasçılıktan Çıkarmaya İtiraz Davasının Tüm Mirasçılara Karşı Açılması

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 22.11.2018 tarih ve 2016/3076E-2018/8074K sayılı kararında ‘’Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemiş ise ya da miras bırakana veya ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemiş ise miras bırakan yapacağı ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkartabilir (TMK md. 510). Mirasçılıktan çıkartılan (ıskat edilen) kimse mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis davası da açamaz Miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır (TMK md. 511). Ölüme bağlı tasarrufta mirasçılıktan çıkarma sebebi gösterilmişse çıkarma geçerlidir. Mirastan çıkarma sebebinin varlığını ispat etmek çıkarmadan yararlanan mirasçıya ya da vasiyet alacaklısına düşer (TMK md. 512). Çıkarmaya itiraz davasını, çıkarılan mirasçı açar. Çıkarmaya itiraz davası, miras bırakanın kanuni mirasçılarına ve çıkarılanın varsa altsoyuna karşı açılır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayda, taraf teşkili sağlanmamıştır. Öncelikle miras bırakanın mirasçılık belgesi temin edilerek miras bırakanın diğer mirasçılarının ve çıkarılan mirasçının varsa altsoyunun davaya davalı yanda dahil edilmesi daha sonra işin esası hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken eksiklikler giderilmeksizin karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.’’ denilmiştir. Bu kararda Yargıtay, miras bırakanın mirasçılıktan çıkarma iradesi varsa ve mirasçılıktan çıkarılan mirasçı çıkarmaya itiraz davası açarsa bu davada ispat yükünün çıkarmadan yararlanan mirasçılara ait olduğunu, mirası reddetmeyen tüm mirasçıların davalı olarak davaya katılması gerektiğini belirtmiştir. Çünkü bir mirasçı, mirasçılıktan çıkarıldığında eğer çıkarılan mirasçının alt soyu yoksa diğer mirasçıların miras payları artmaktadır. Bu sebeple mirasa hak kazanacak tüm mirasçıların, çıkarmaya itiraz davasına katılması ve menfaatleri olduğu için çıkarma sebebinin varlığını ve geçerliliğini ispat etmesi gerekmektedir.

Çıkarmadan Yararlananların Çıkarma Sebebinin Doğruluğunu İspat Etmesi Gerekliliği

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26.3.2019 tarih ve 2017/13850E-2019/2573K sayılı kararında ‘’Miras bırakan, 05/09/2007 tarihli vasiyetnamesinde mirasçılıktan çıkarma sebebini, hastalığına rağmen kızları olan davacıların kendisine bakmamaları olarak göstermiştir. Somut olayda; miras bırakanın köyde ikamet ettiği, hastalığı sebebiyle zaman zaman ...'ya giderek tedavi olduğu, eşinin 03/07/2007 tarihinde öldüğü, bir süre sonra miras bırakanın ...'da oturan davalı oğlu ...nin yanına taşındığı ve 17/11/2007 tarihindeki vefatına kadar burada kaldığı, ... ve ...'da ikamet eden davacıların taşındığı tarihe kadar kadar köye gelerek miras bırakana karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirdikleri, dinlenen tanık beyanları ile sübuta ermiş; eş söyleyişle, çıkarmadan yararlanan davalılar, gösterilen sebebin doğruluğunu kanıtlayamamışlardır.’’ denilmiştir. Karar incelendiğinde, bir mirasçı mirasçılıktan çıkarıldığında diğer mirasçıların bu çıkarma sebebinin doğruluğunu ispatlamakla yükümlü olduğu görülmektedir. Karara konu olayda miras bırakan kızlarının kendisine hasta zamanlarında bakmadığını gerekçe göstererek onları mirasçılıktan çıkarmıştır. Davacılar da bunun üzerine çıkarmanın iptali talepli olarak dava açmışlardır. Bu davada davalı olan diğer mirasçılar, çıkarma sebebinin geçerli olduğunu ispatla yükümlü olmalarına rağmen bu hususu ispatlayamamışlar ve dinlenen tanıklarla davacıların aile yükümlülüklerini ihmal etmedikleri ve mirasçılıktan çıkarmanın haksız olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Boşanmada Kusurlu Eşin Mirasçı Olamayacağı

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2017 tarih ve 2016/14899E-2017/7670K sayılı kararında ‘’Bilindiği gibi, boşanmada kusurlu bulunan diğer eşin mirasçı olamayacağı TMK'nın 181. maddesinde hüküm altına alınmış olup bu yönde bir tespite dair ayrı bir dava da açılamaz. Farklı bir ifadeyle, boşanma davası sırasında ölen eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi halinde diğer eşin kusurlu olup olmadığının tespiti yapılacak olup, böylesi bir tespit sonucu da anılan yasal düzenleme gereği yasal mirasçı olup olamayacağı saptanmış olacaktır. Açılacak mirasçılık belgesi verilmesi istemli davada da, bu tespit hükmü gözetilerek yasal mirasçılar ile miras paylarının belirleneceği kuşkusuzdur. Bundan ayrı; Türk Medeni Kanunu’nun 510/1 maddesi gereğince mirasçılıktan çıkarma ancak ölüme bağlı bir tasarrufla yapılabilir. Davacı ...'in davalıyı mirasçılıktan çıkardığı ölüme bağlı bir tasarruf da bulunmamaktadır. O halde, mirasçılıktan çıkarma koşulları oluşmadığından anılan yasal düzenlemenin (TMK'nın 510. maddesinin) somut olayda uygulanamayacağı açıktır.’’ denilmiştir. Somut olayda boşanma davası sırasında ölen miras bırakan eşin mirasçıları, diğer eşin boşanmada kusurlu olduğunu iddia ederek mirasçılıktan çıkarılmasını talep etmektedirler. Ancak miras bırakan mirasçılıktan çıkarma için herhangi bir ölüme bağlı tasarrufta bulunmamıştır. Yargıtay ise doğru bir gerekçeyle boşanmada kusurlu olan eşin tespitinin istendiği davada mirasçılıktan çıkarmaya karar verilemeyeceğini, eş zaten kusurlu ise Kanun gereği mirasçı olamayacağından bu davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istemiştir.

Mirasçılıktan Çıkarma Sebebinin İspat Edilememesi Halinde Saklı Payın Korunması

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 22.2.2018 tarih ve 2017/17228E-2018/1512K sayılı kararında ‘’Davada, 14/07/2009 tarihli vasiyetnamede ıskat sebebi yazılmasına rağmen delillere göre yasada aranan ıskat sebeplerinin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde mirasçılıktan çıkarma haricinde vasiyetname bölümü yönünden de davacı iptal sebeplerini ispatlayamamıştır. Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur." hükmü getirilmiştir. Davalılar, mirastan ıskat sebebini ispat edemediğinden TMK'nın 512/3. maddesi gereğince mirastan ıskatın miras bırakanın tasarruf nisabı oranında geçerli olması gerekir. Başka bir ifadeyle tasarruf nisabı sınırları içerisinde geçerli olmak üzere vasiyetnamenin ıskatına ilişkin bölümün hükümsüzlüğüne karar verilerek davacının saklı payını talep edebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edileceği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.’’ denilmiştir. Bu kararda Yargıtay mirasçılıktan çıkarmaya gerekçe olarak gösterilen sebeplerin davalılar tarafından ispat edilememesi halinde mirastan çıkarılan mirasçının saklı payının korunacağını ancak bunun üzerinde bir tasarruf bulunmakta ise bu tasarrufun geçerli olacağını ifade etmiştir. Bu hususu bir örnekle ifade etmek gerekirse, miras bırakanın iki çocuğunun olduğu ve bir çocuğunu mirasçılıktan çıkardığı durumda mirastan çıkarılan çocuğun saklı payı ¼ olduğundan miras bırakan mirastan çıkarılmayan diğer çocuğunun saklı payını koruyarak mirasının ¾’lük oranında tasarrufta bulunduğunda artık mirastan çıkarılan çocuk ¼ miras payını alacak ve ½ oranındaki tasarruf geçerliliğini koruyacaktır.

Mirasçılıktan Çıkarılmayan Diğer Mirasçıların Çıkarmanın İptali Davasını Kabul Etmesi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28.2.2019 tarih ve 2017/14122E-2019/1702K sayılı kararında ‘’Miras bırakan yaptığı vasiyetnamede mirasçılıktan çıkarma sebeplerini göstermiştir. Dava konusu olayda mirasçılıktan çıkarma sebepleri oluşmuş ise de davalılar ... ve ... davayı kabul etmiştir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu’nun 512/3. maddesi uyarınca mirasçılıktan çıkarmanın miras bırakanın tasarruf nisabı oranında geçerli olacağı, başka bir ifade ile davacının kabul eden davalılar yönünden saklı paylarını isteyebileceği gözetilmeden isteğin tümden reddi doğru görülmemiştir. O halde; kabul davayı sona erdiren bir işlem olup yargılamanın her aşamasında yapılabileceğinden bir kısım davalılar vekilinin davayı kabul beyanı hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.’’ denilmiştir. Karar incelendiğinde miras bırakanın usulüne uygun olarak ölüme bağlı tasarruf çerçevesinde çıkarma sebebini gösterdiği, bu çıkarmadan yararlanan mirasçıların çıkarmanın iptali davasında davayı kabul etmelerine rağmen yerel mahkemenin çıkarmanın geçerli olduğuna dair karar verdiği görülmektedir. Kabul beyanı, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu ve ancak irade bozukluğu hâllerinde iptali istenebildiğinden yerel mahkemece çıkarmanın iptaline karar verilmeliydi. Çünkü çıkarmanın iptali davasında ispat yükü davalılardadır, davalıların çıkarma sebebini ispat edememesi veya davayı kabul etmeleri halinde artık geçerli bir çıkarmadan söz edilemez.

-------------------------------------

[1] TONGSİR, Ferih B., Türk Hukukunda Mirastan Iskat, Yayınlanmamış Doçentlik Tezi, İstanbul, 1956, s. 3

[2] İMRE, Zahit/ERMAN, Hasan, Miras Hukuku, 13. Basım, Der Yayınları, İstanbul, 2017, s. 246; GÜNAY, Erhan, Mirasçılık Sıfatının Yitirilmesi, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2018, s. 59.

[3] YAĞCI, Kürşad, Cezai Mirasçılıktan Çıkarma (Cezai Iskat), On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2013, s. 13; GÖNEN, Doruk, Ceza Mirasçılıktan Çıkarmanın Amacı ve Cezai Mirasçılıktan Çıkarmaya Tabi Kişilerin Kapsamı, Prof. Dr. Hasan Erman’a Armağan, Der Yayınları, İstanbul, 2015, s. 328

[4] KOCAAĞA, Köksal, Borç Ödemeden Aciz Sebebiyle Çıkarma, DEÜHFD, C. 7, S. 1, Y. 2005, s. 84-85.

[5] ÇUBUKLUGİL, Iskatın Sebepleri, s. 443.

[6] OĞUZMAN, Kemal, Miras Hukuku, 5. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1991, s. 246

[7] BERKİ, Şakir, Miras Hukuku, Sevinç Matbaası, Ankara, 1975, s. 44.