I. GİRİŞ

Ayni haklar, Türk hukuk öğretisinde sağladığı yetkiye göre; mülkiyet ve sınırlı ayni haklar olmak üzere ikiye ayrılır. Mülkiyet hakkı, hak sahibine kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkilerini sağlarken; sınırlı ayni haklar, bu haklardan sadece birini veya ikisini sağlar. Çalışmamızın konusu ayni hakların doktrindeki ayrımıdır. Bu çerçevede öncelikle ayni hakların doktrin tarafından nasıl ayrıldığına değinilecek, sonra bu ayrıma yönelik eleştiriler ve çözüm önerileri sunulacaktır.

II. AYNİ HAKLAR

Ayni haklar, hak sahibine eşya üzerinde sağladıkları yetkiye göre iki gruba ayrılırlar. Ayni hakkın hak sahibine sağladığı yetki en geniş şekilde ise, diğer bir ifade ile tam ise, bu hak mülkiyet hakkıdır. Türk Medeni Kanunu 683’üncü maddesine göre; mülkiyet hakkı, malike o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkileri sağlamaktadır. İkinci grubu oluşturan sınırlı ayni haklar ise, mülkiyet hakkının tanımış olduğu kullanma, yararlanma ve tüketme yetkilerinden yalnızca birini veya ikisini hak sahibine tanıyan, bu nedenle de mülkiyet hakkına nazaran kapsamı daha dar olan ayni haklardır[1]. Sınırlı ayni haklar; irtifak, rehin ve taşınmaz yükü olmak üzere üçe ayrılır.

III. DOKTRİNDE MÜLKİYET VE SINIRLI AYNİ HAK AYRIMI

Doktrin, ayni hakları; mülkiyet ve sınırlı ayni haklar olarak ikiye ayırmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 683’üncü maddesine göre; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.”. Yani, hukuk düzeni, mülkiyet hakkına bazı sınırlamalar getirmiştir. Bunlardan biri; Anayasa’nın 35’inci maddesinin son fıkrasında belirtilen kısıtlamadır. Söz konusu hükme göre, “Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” Bir diğeri ise; TMK 2’nci maddesinde yer alan, hakkın dürüst şekilde kullanılması, kötüye kullanılmaması kuralıdır. TMK 2’nci maddesine göre, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. –Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.[2].

IV. BU AYRIMA YÖNELİK ELEŞTİRİLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Mülkiyete getirilen bu sınırlamalarla birlikte, mülkiyetin içindeki temel yetkinin (mesela kullanımının) içeriği daraltılmıştır. Bundan dolayı mülkiyet, öğretide “sınırsız ayni hak[3] olarak anılmamakta, sınırlı ayni hak olarak da ifade edilmek istenmemekte, “en geniş yetkileri sağlayan ayni hak[4] veya “tam ayni hak[5] olarak ifade edilmektedir.

Öğretinin yaptığı sınırlı ayni hak- tam ayni hak ayrımı bizce tam yerinde değildir. Çünkü ikisi aynı türden sınırlandırılmamıştır. Bir tanesinde (mülkiyet) temel yetkinin içeriği daraltılmıştır, öbüründe (sınırlı ayni hak) üç temel yetkiden (kullanma, yararlanma, tasarruf) biri yoktur.

Eğer, sınırlı ayni haklar tasarruf yetkisini içermediği (yani bütün temel yetkileri içermediği) için “sınırlı ayni hak” olarak ifade edilmekteyse; o zaman mülkiyetin de “sınırsız ayni hak” olarak ifade edilmesi lazımdır. Eğer, ayrımın temel kriteri buysa, mülkiyetin kullanımının sınırlanması (içeriğinin daraltılması) onu sınırsız olmaktan çıkarmaz. Çünkü mülkiyet, üç temel yetkinin hepsini içermektedir. Öğretide bazı yazarlar bu konuyla ilgili şu görüşü savunmuşlardır: “Mülkiyetin haricindeki aynî haklar, mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerden sadece bazılarını veya belirli kısıtlamalarla sağlamalarından ötürü sınırlı aynî hak olarak adlandırılır. Sınırlı aynî hakların sınırlılığı hakkın aynî etkisine değil sağlanan egemenliğin kapsamına ilişkindir.[6].

Mülkiyet, “tam ayni hak” olarak ifade edilecekse, tam ayni hak- tam olmayan ayni hak ayrımının yapılması gerekir. Ya da sınırlı ayni haklar, eksik veyahut kısmi ayni hak olarak nitelendirilmelidir. Ama bu şekilde nitelendirme de doğru değildir. Çünkü; sınırlı ayni haklar, ayni hak olmanın bütün unsurlarını içerir (Eşya üzerinde kurulur, eşya üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sağlar, herkese karşı ileri sürülebilir[7]).

Kanaatimizce bu problem için en makul çözüm, mülkiyeti “sınırsız ayni hak” olarak nitelendirmektir. Çünkü diğer çözüm, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi sorunu pek çözmemektedir. Mülkiyetin içeriği daraltıldığı için, “tam ayni hak” olarak nitelendirilince, sınırlı ayni hakkı “tam olmayan ayni hak” ya da “eksik ayni hak” olarak nitelendirme zorunluluğu doğmaktadır. “Eksik ayni hak” olarak ifade edilince de, ayni hakkın bütün unsurlarını taşımıyormuş gibi bir algı ortaya çıkmaktadır. Oysaki sınırlı ayni hak, ayni hak olmanın bütün unsurlarını içermektedir.

V. SONUÇ

Doktrinin ayni hakları çeşitlerine ayırırken “mülkiyet” ve “sınırlı ayni hak” kavramlarını kullanmasını yerinde bulmamaktayız. Çünkü aynı türden bir ayrım değildir. Mülkiyetin içeriği daraltılmışken sınırlı ayni haklarda tasarruf yetkisi yoktur.

Mülkiyet için “tam ayni hak” ifadesinin kullanılması sorunu çözmemektedir. Çünkü ayrım yine aynı türden değildir. Ayrımın aynı türden olması için “tam ayni hak” ifadesinin karşısında “eksik ayni hak” ifadesi kullanılmalıdır; ama sınırlı ayni haklar, ayni hak olmanın tüm unsurlarını içinde barındırmaktadır, böyle isimlendirilemeyeceği kanaatindeyiz.

Yukarıda anılan sebeplerden dolayı; mülkiyetin sınırsız ayni hak çeşidi olarak ifade edilmesi gerektiğini, çünkü ancak böyle olunca aynı türden bir ayrım olacağını düşünmekteyiz.

Ahmet Cem KARACAOĞLU

------------

[1] FURUNCI, Semra Karabacak: “Sınırlı Ayni Haklar Arasında Sıra İlişkisi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 74, Sayı: 2, Yıl: 2016, s.774.

[2] OĞUZMAN, Kemal/ SELİÇİ, Özer/ OKTAY- ÖZDEMİR, Saibe: Eşya Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2021, s.313-314.

[3] SEROZAN, Rona: “Taşınmaz Rehni”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 64, Sayı: 2, Yıl: 2006, s.301.

[4] ÖZLÜK, Betül: “Mülkiyet ve Zilyetlik Üzerine Düşünceler”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 27, Sayı: 1, Yıl: 2019, s.141.

[5] ASLAN, Esra: “Kamulaştırmanın Sınırlı Aynî Hak ve Kişisel Haklara Etkisi”, Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1, Yıl: 2021, s.125.

[6] ASLAN, Esra, s.126, Köprülü/Kaneti, s. 3, 4.

[7] SİRMEN, A. Lale: Eşya Hukuku, 7. Baskı, Ankara, 2019, s.4.