Dolandırıcılık suçuyla ilgili kanun teklifi kamuoyu tarafından yakın takip edilmektedir. Özellikle kendilerini TCK 158 mağduru olarak tanımlayan, banka hesapları asıl dolandırıcılar tarafından kullanılan kişiler, bu değişiklikle ilgili taleplerini sıkça gündeme getirmektedir. Bu taleplerden birisi de TCK m.158/1-f’den dolayı yürütülen soruşturma ve kovuşturmaların uzlaştırma kapsamına alınmasıdır.

Dolandırıcılık suçunun basit hali uzlaştırmaya tabi olmasına rağmen TCK m.158’deki nitelikli halleri uzlaştırmaya tabi değildir. Kamuoyuna yapılan açıklamalarda hali hazırda bu durumdaki dosya sayısının 291.379 olduğu belirtilmektedir.

Nitelikli dolandırıcılık suçunun uzlaştırmaya dahil edilmesi, hem fail hem mağdur açısından avantaj sağlayabileceği gibi bazı dezavantajları da vardır. Fail ve mağdur açısından avantajlar ve dezavantajlar şöyledir:

· Dolandırıcılık mağdurlarının öncelikli amacı uğradıkları zararın giderilmesidir. Uzlaştırma bu yönüyle mağdura zaman yönünden avantaj sağlayabilir. Mağdurun zararı, ceza yargılamasındaki belirsizlikler nedeniyle uzun bir süre beklemeden hızlıca giderilebilir.

· Dolandırıcılık failleri de mağdurla anlaşarak ceza almaktan kurtulabilir.

· Uzlaştırmada kararlaştırılan edimin suç neticesinde ortaya çıkan zararı birebir karşılaması gerekli olmadığından dolayı mağdurun, zararının bir an önce giderilmesi için kısmi edimi kabul etmesi durumunda dolandırıcılık yeni ve meşrulaştırılmış bir “meslek” haline gelebilir. Zira adalet sistemindeki aksaklıklar nedeniyle kendini çaresiz hisseden mağdur “ne kurtarırsam kar” diyerek meşru haklarından vazgeçebilir. Dolandırıcılar da elde ettikleri haksız kazancın “bir kısmını” mağdura iade ederek geri kalanını kendine meşru hale getirebilir.

· Özellikle banka hesabını başkasına kullandırma gibi dolandırıcılık suçuna iştirak etme kastıyla hareket etmeyenler de durumun kendi aleyhlerine dönmesini önlemek amacıyla uzlaştırmayı kabul edebilir. Başka bir ifadeyle aslında suç işlememiş olsalar bile soruşturmayı bitirmek için mağdurla anlaşabilir.

Sonuç olarak nitelikli dolandırıcılık suçunun uzlaştırmaya tabi olmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak bu usulün zararın “belirli” olması durumunda edimin zararı tamamen karşılaması koşuluyla uygulanmasının uygun olacağı kanaatindeyim.