T.C.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 
Esas No:2010/27
Karar No:2011/131 

(.....Dava, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece miras bırakan A.D. kayıtlarına ulaşılamadığı, davacı ile nesep ilişkisinin tam olarak kurulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç toplanan delillere ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat edilebileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bunların kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delile kanıtlanabileceği açıklanmıştır.

Somut olaya gelince miras bırakan A.D.'nin nüfusta kaydının bulunmadığı anlaşılmakta ise de davacının dedesi Adıyaman Merkez Durak Köyü cilt no:48 hane:37 nüfusta kayıtlı H.D.in baba adının A olduğu davacının beyanı ve nüfus kayıtlarından anlaşılmaktadır.

Davacı da dedesi H.D. in babası olan kök miras bırakanının mirasçılarını ve miras paylarını gösterir mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir. Mevcut nüfus kayıtları davacı ile dedesinin babası arasındaki nesep ilişkisini kanıtlamaya yeterlidir.

Hal böyle olunca mevcut nüfus kayıtları dikkate alınarak mirasçılık belgesinin verilmesi gerekirken yersiz gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararından açıklanan gerektirici nedenlerle ve özellikle hasımsız olarak açılan dava sonucu verilen mirasçılık belgesi kararının çekişmesiz yargı kararı niteliğinde olmakla şekli bakımından kesinleşmiş olsa bile maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmemesine, her zaman aksinin iddia ve ispatının olanaklı olmasına ve aksi ispat edilene kadar geçerli olup içeriğine göre işlem yapılması gerekmesine göre,

Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma Kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.




hukukmedeniyeti.org