GİRİŞ

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107/4 maddesinde “Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde” denilerek koşullu salıverilme oranları tespit edilip süreli hapislerde aksi belirtilmedikçe koşullu salıverilme oranının 2/3 olacağı belirtilmiştir. İnceleme konusu yapılacak olan husus örgüt mensubu olmayanın örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği suçta süreli hapislerde koşullu salıverilme oranının ne olacağıdır. Terör örgütleri inceleme kapsamında olmamakla birlikte kısaca Terörle Mücadele Kanunu Kanunu kapsamına giren suçlarda koşullu salıverilme oranından ve Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde işlenen suçlardaki koşullu salıverilme oranından bahsedilecektir.

Ayrıca makale konusu açıklanırken infaz hukukuna ilişkin bazı kavramlar belirgin hale gelecektir.

1. 3713 SAYILI TERÖRLE MÜCADELE KANUNU KAPSAMINA GİREN SUÇLARDA KOŞULLU SALIVERİLME ORANI

 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanun’un 17/1 maddesinin, 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar hakkında koşullu salıverilme oranı için 5275 sayılı Kanun’un 107/4, denetimli serbestlik tedbiri yönünden 108. maddeye göndermede bulunup 107/4 maddde koşullu salıverilme oranı kural olarak 2/3 olarak belirtildikten sonra “Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.” denilip 3713 sayılı Kanun’un 17/1 maddesinin son cümlesinde “ Ancak, süreli hapis cezaları bakımından düzenlenen koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır.” denilerek terör suçlarında süreli hapislerde koşullu salıverilme oranının 3/4 olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir.

2. 4422 SAYILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE KANUNU KAPSAMINA GİREN SUÇLARDA KOŞULLU SALIVERİLME ORANI

Suç tarihinin 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu 01/08/1999 – 01/06/2005 tarihleri arasında olması durumunda, 4422 Kanun kapsamına giren suçlarda koşullu salıverilme oranı yönünden iki aşamalı değerlendirmede bulunulacaktır.

Öncelikle 4422 sayılı Kanunun 13. maddesinde “Bu Kanun kapsamına giren suçlardan tutuklananlar ile mahkum olanlar hakkında Terörle Mücadele Kanununun 16 ve 17 nci maddesi hükümleri uygulanır.” denilip Terörle Mücadele Kanununun 17/1 maddesinde “Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar hakkında, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin dördüncü fıkrası ile 108 inci maddesi hükümleri uygulanır. Ancak, süreli hapis cezaları bakımından düzenlenen koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır.” denilerek atıf yapılan 5275 sayılı Kanunun 107/4 maddesindeki örgütün terör örgütü olmayıp suç işlemek amacıyla kurulan örgüt olup bu örgüt için 2/3 koşullu salıverilme oranının 107/4 maddede öngörülmesine, ancak 107/4  sonda “Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.” denilip 107/4’e atfın 3713 sayılı Kanun’un 17/1 maddesinden gelmesine ve 17/1 maddenin son cümlesinde de ¾ lük oranın belirtilmesine göre 4422 sayılı Kanun dönemi için koşullu salıverilme oranının 3/4 olacağı bulunacaktır. Bunun sebebi 107/4 maddedeki 2/3 lük koşullu salıverilme oranının, 107/4 maddenin son cümlesindeki daha fazla olan koşullu salıverilme oranının ve 3713 sayılı Kanun’un 17/1 maddesindeki 3/4 lük koşullu salıverilme oranının aynı Kanun ile aynı anda yürürlüğe girmesidir, yani 107/4 teki 2/3 koşullu salıverilme oranı diğerlerinden sonra yürürlüğe girmemiştir.

İkinci aşamada TCK’nın 7/2. maddesi dikkate alınacaktır. TCK’nın 7/2. maddesinde “ Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” denildiğinden ve 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki 2/3 lük koşullu salıverilme oranı lehe olduğundan sonuç olarak 4422 sayılı Kanun kapsamına giren suçlarda lehe olan 107/4 maddedeki 2/3 lük koşullu salıverilme oranı uygulanacaktır.

3. 5275 SAYILI CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DÖNEMİ

3.1. Yargıtay Kararları

Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar kapsamına hangi suçların girdiği Kanun’da açık bir şekilde ifade edilmemiş, bu nedenle farklı kararlar ortaya çıkmıştır. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2017/2887 esas 2019/4972 karar 18/11/2019 tarih sayılı kararı ile (Uyap erişim: 22/05/2023) suç işlemek amacıyla örgüt kuran ve yönetenin işlediği kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, yağma, suç delillerini gizlemeye kalkışma, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarının örgütün faaliyeti kapsamında işlenmesi gereğince bu suçlar için 107/4 maddedeki koşullu salıverilme oranının uygulanması gerektiğine karar verilmiş; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2016/2216 esas 2016/3193 karar 21/06/2016 tarih sayılı kararı ile (Uyap erişim: 22/05/2023) suç örgütüne üye olmak ve bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak, aracılık etmek suçlarında 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki koşullu salıverilme oranının uygulanacağını belirterek örgüt üyesinin işlemiş olduğu fuhuş suçunun örgütün faaliyeti kapsamında olduğu kabul edilmiş; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2022/701 esas 2022/846 karar 04/02/2022 tarih sayılı kararı ile (Uyap erişim: 22/05/2023) örgüt üyelerini azmettirip örgüt üyelerince birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit suçunun işlenmesi gereğince azmettirme nedeniyle aynı suçtan mahkumiyetine karar verilen hükümlünün örgüt kuran, yöneten ve örgüt üyesi olmamasına rağmen işlediği tehdit suçunun örgüt faaliyeti kapsamında kaldığı belirtilip tehdit suçu hakkında 107/4 maddesindeki koşullu salıverilme oranının uygulanmasına karar verilmiştir.

3.2. Yöntem

Koşullu salıverilme oranı için örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların hangileri olacağı tespit edilirken sadece 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesi esas alınmamalı, “Doğal Hukuka Göre Yorum” adlı makalemizde de belirtildiği üzere ilgili hükümlerin bir arada yorumlanması suretiyle çözüm bulunmalıdır. Bu hükümler; TCK 6/1-j, 58, 220, 5275 sayılı Kanun’un 107/4 ve 108. maddeleridir.

TCK 6/1-j: Örgüt mensubu suçlu deyiminden; bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişi, anlaşılır.

TCK 58/1: Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.

58/6: Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.

58/7: Mahkumiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir.

58/8: Mükerrirlerin mahkum olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır.

58/9: Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.

5275 sayılı Kanun 107/4: Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar otuzaltı yılını, müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar otuz yılını, süreli hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri taktirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır…

5275 sayılı Kanun 108/1-d: Tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı mahkum olunan süreli hapis cezasının üçte ikisinin infaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabilir. Ancak, koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.

108/2: Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz.

108/4: İnfaz hakimi, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler.

108/5-6-7 de de cezanın infazının tamamlanmasından sonraki denetim süresine ilişkin hükümler yer almaktadır.

TCK 220/1: Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.

220/2:  Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

220/3: Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.

220/4: Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.

220/5: Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.

220/6: Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.

TCK 220/6. madde Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir. Bu maddenin varlığı ya da yokluğu ulaşacağımız sonucu etkilemeyecek olup bu nedenle yazılmıştır.

220/7: Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.

220/8: Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

3.3. İlgili Hükümlerin Birlikte Değerlendirilmesi

3.3.1. TCK’nın 6/1-j maddesinde örgüt kuran, yöneten, örgüte katılan yani örgüt üyesi örgüt mensubu kavramına girmektedir. Örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişinin de ilk bakışta örgüt mensubu kavramına dahil edildiği izlenimi doğmaktadır. Maddenin amacının; maddenin genel hükümler içerisinde yer alması gereğince TCK’nın 220. maddesinde yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma normunda yer alan bütün kavramları kapsamına almak istemesi olarak anlaşılmalıdır. TCK 220 de örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen, örgüte yardım eden kavramlarından örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen ve örgüte yardım edenin örgüt üyesi olmadıkları açıktır. Bu nedenle TCK 6/1-j deki örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişinin, TCK 220 deki karşılığının örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen ve örgüte yardım eden olduğu anlaşılmalı ve örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişinin örgüt mensubu olmadığı tespit edilmelidir.  TCK 220/6 ve 220/7 maddenin sadece bağımsız bir suç tipi yaratma amaçlı düzenlenip bu nedenle TCK6/1-j de bu kişilerin örgüt mensubu olarak ifade edildiği ortaya çıkarılmalı, ancak bu kişilerin gerçekte örgüt mensubu olmadığı belirlenmelidir.

3.3.2. TCK’nın 220. maddesinde;  örgütün propagandasını yapan hariç örgüt kuran, örgüt yöneten, örgüte üye olan, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden olarak 5 suçlu tipinden bahsedilmektedir.  220. maddeyi dilbilgisi  ve mantık kuralları yönünden düzenleniş sırasına göre değerlendirdiğimizde 1. fıkrada örgüt kuran ve örgüt yöneten, 2. fıkrada örgüt üyesinden bahsedilip sonrasında 4. fıkrada örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesinden bahsedilmesine binaen 4. fıkradaki örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların örgüt mensubu olan kişilerin işlediği suçlar olduğu tespit edilecektir. 220/5 madde, suça bizzat iştirak etmese bile örgüt yöneticilerini işlenen suçtan sorumlu tutmak için getirilmiştir. Düzenleme sırasına göre sonra gelen 220/6 ve 7. fıkralar örgüt mensubu olmayan kişiler hakkındadır.  220/8. maddede ise örgüt mensubu veya örgüt mensubu olmayan şeklinde bir ayırım olmayıp mensup ya da mensup olmayan tarafından 220/8. maddedeki eylem işlenebilecektir. Bu belirlemelere göre 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki “örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suç” kavramı TCK’nın 220/4 maddesine tekabül edip 220/4 madde ise örgüt mensubunun işlediği suçu işaret ettiğinden 107/4 maddedeki koşullu salıverilme oranının, örgüt mensubunun örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği suça ilişkin olduğu ve örgüt mensubu olmayanın örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği suçu kapsamadığı tespit edilecektir. Dolayısıyla Kanun’un gerçekte örgüt üyesi olmadığını kabul ettiği TCK220/6 daki örgüt adına suç işleyenin işlediği suçun koşullu salıverilme oranı için 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesinin uygulanamayacağı belirlenecektir.

3.3.3.  TCK6/1-ji ve TCK 220. maddeye göre örgüt mensubu tabirine örgüt kuran, örgüt yöneten ve örgüt üyesinin dahil olduğunu tespit ettikten sonra 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki “suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suç” tabirini örgüt üyesi yönünden değerlendirdiğimizde aslında 107/4 maddenin örgüt mensubu tabirini hedef aldığı, ancak açıkça örgüt mensubu tabiri demek yerine bu kavram içine girenlerin yazılmak istenip örgüt üyesinin sehven yazılmadığı ve örgüt üyesi tabirinin de 107/4 madde kapsamı içerisine girdiği kabul edilecektir. Zira 107/4 maddenin, örgüt üyesinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemiş olduğu suçu kapsamına alıp salt örgüt üyeliği suçunu kapsamı dışında bıraktığı düşünülemez.

Örgüt üyeliğinin maddede sayılmaması nedeniyle 107/4 madde kapsamında değerlendirilemeyeceğine ve TCK 220/2 maddedeki örgüt üyeliği suçundan mahkûmiyette 5275 sayılı Kanun’un 107/2 maddesindeki koşullu salıverilme oranının uygulanması gerektiği konusunda yapılan kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2011/9780 esas 2011/30089 karar 15/12/2011 tarih sayılı kararı ile (Uyap erişim: 22/05/2023) TCK 220 madde kapsamındaki örgüt üyesi için 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesinin uygulanması gerektiği belirtilerek kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.

Ancak yine de Kanun’un 107/4 maddesindeki bu eksikliğin Kanun Koyucu tarafından giderilerek maddeye örgüt üyesi tabirinin de eklenmesi gerekmektedir.

3.3.4. TCK’nın 58/9 maddesindeki “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, ….. örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.” ifadesinde yer alan örgüt mensubu suçlu tabirine örgüt kuran, örgüt yöneten, örgüte üye olanların girip örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin ve örgüte yardım edenlerin girmediği bellidir.

3.3.5. TCK’nın 58/9 maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesinin örtüştüğü zannedilmemelidir. 107/4 madde, maddede sayılan suçların koşullu salıverilme oranını düzenleyip 107/4 maddenin uygulanması kendiliğinden mükerrirlerle ilgili olan 5275 sayılı Kanun’un 108. maddesinin uygulanması sonucunu doğurmaz. 108. maddenin uygulanması için mahkeme kararında ayrıca TCK 58/9 maddenin uygulanmasına da karar verilmiş olması gerekir. 107/4 maddenin uygulanması için Mahkeme kararında 107/4 ya da TCK 58/9 maddenin uygulanmasına karar verilmiş olması gerekmez. Suçların niteliği gereğince koşullu salıverilme oranı yönünden 107/4 madde uygulanması gereken suçlara infaz aşamasında 107/4 maddedeki koşullu salıverilme oranı uygulanır.

3.3.6. TCK’nın 58/9 ve 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddeleri ayrı konuları düzenlemektedir. TCK’nın 58/9 maddesinde, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir denilmektedir. Maddenin açık ifade şekline göre Mahkeme kararında TCK’nın 58/9 maddesinin uygulanmasına dair bir hüküm bulunmadığında sırf koşullu salıverilme oranında 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesi uygulandı diye infaz aşamasında TCK 58/9 madde gereği denetimli serbestlik tedbirine ilişkin 5275 sayılı Kanun’un 108/4-5-6-7 maddeleri uygulanamayacak ve bu eksiklik infaz aşamasında alınacak kararla sonradan giderilemeyecektir. Zira Kanun, 58/9 maddenin uygulanması ile ilgili bir ifadenin Mahkeme kararında baştan bulunmasını istemektedir ve kararda 58/9 a dair bir ifade olmadan infaz aşamasında 58/9 maddenin uygulanması hukuk güvenliği ilkesine aykırı olacaktır.

3.3.7. Mahkeme kararında birinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanmasına dair TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi ile infaz aşamasında iki sonuç ortaya çıkmaktadır. Birincisi 5275 sayılı Kanun’un 107/2 maddesindeki 1/2 genel koşullu salıverilme oranından daha fazla olan 5275 sayılı Kanun’un 108/1-d maddesindeki 2/3 koşullu salıverilme oranının uygulanmasıdır ki Kanun buna mükerrirlere özgü infaz rejimi demiştir. Tekerrür hükümlerinin ikinci defa uygulanmasında 108/3. maddede koşullu salıverilmenin uygulanmayacağı belirtilmiştir. İkincisi de cezanın infazının tamamlanmasından sonra hükümlü hakkında 5275 sayılı Kanun 108/4-5-6-7 maddelerindeki denetimli serbestlik tedbirine ilişkin hükümlerin uygulanmasıdır. Hakkında TCK’nın 58/9 maddesinin uygulanmasına karar verilen itiyadi suçlu ve suçu meslek edinen kişi hakkında da infaz aşamasında iki sonuç meydana gelecektir.

Mahkeme kararında örgüt mensubu suçlu hakkında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanması hariç TCK’nın 58/9 maddesinin uygulanmasına karar verilmesi halinde ise infaz aşamasında bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Zira 5275 sayılı Kanun’un 108/1 maddesindeki mükerrirlere özgü infaz rejimi yani 108/1 maddedeki koşullu salıverilme oranı örgüt mensubu suçlu hakkında uygulanamaz. Çünkü Kanun, 107/4 maddede daha özel bir düzenleme yaparak örgüt mensubu suçlu hakkında koşullu salıverilme oranlarını ayrıca düzenlemiştir. Örgüt mensubu suçlu hakkında infaz aşamasında ortaya çıkan sonuç ise cezanın infazının tamamlanmasından sonra 5275 sayılı Kanun 108/4-5-6-7 maddelerindeki denetimli serbestlik tedbirine ilişkin hükümlerin uygulanmasıdır, ancak bunun için daha önce belirtildiği gibi Mahkeme kararında TCK 58/9 maddenin uygulanmasına karar verilmiş olmalıdır.

Karışıklığa neden olunmaması için TCK 58/9 maddeye “itiyadi suçlunun işlediği suç ile suçu meslek edinen kişinin işlediği suç ve örgüt mensubu suçlunun örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği suç” ifadesi de Kanun Koyucu tarafından eklenmelidir. Maddenin bu haliyle, örgüt üyeliği suçu gibi örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suç da uygulamada TCK 58/9 madde kapsamında değerlendirilip koşullu salıverilmeden sonra 5275 sayılı Kanun’un 108. maddesindeki denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaktadır.

3.3.8. Ayrıca 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesinin son cümlesinde ve 108/1 maddenin son cümlesinde koşullu salıverilme oranı daha fazla olan suçlar bakımından daha fazla olan koşullu salıverilme oranının uygulanacağı hükmü de getirilmiştir. Örneğin 5275 sayılı Kanun’un 108/9 maddesindeki uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu ile aynı maddede belirtilen diğer suçlarda koşullu salıverilme oranı 3/4 tür. Bu suçların örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde koşullu salıverilme oranı 107/4 e göre değil, 108/9 maddeye göre belirlenecektir.

SONUÇ

Koşullu salıverilme oranının tespitinde öncelikle, işlenen suçun örgütün amaçları doğrultusunda ve örgütün menfaatleri için işlenmiş olması gerekip sırf örgüt mensubu işledi diye örgütle ilgili olmayan her suçun örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suç olarak kabul edilemeyeceğinin dikkate alınması gerekir. İnfazda karışıklığa neden olunmaması için mahkemelerin de kararlarında bu hususu açıklığa kavuşturmaları ve ayrıca suçun örgüt üyesi mi, yoksa örgüt üyesi olmayan kişi tarafından mı örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiğini belirtmeleri önemlidir.

Makalede yapılan açıklamalar gereğince 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki koşullu salıverilme oranının uygulanıp uygulanmayacağını tespitte ikili bir değerlendirme yapmak gerekir.

Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçu işleyenin örgüt mensubu olması ile örgüt mensubu olmaması arasında ayırım yapılacaktır.

Suçu işleyen örgüt mensubu ise 5275 sayılı Kanunun 107/4 maddesindeki “Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde ……süreli hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar cezalarının içte ikisini infaz kurumunda çektikleri taktirde koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.” hükmü gereğince örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçun koşullu salıverilme oranı kural olarak 2/3 tür. Tabi ki Kanun’da ilgili suç yönünden koşullu salıverilme için 2/3 ten fazla bir koşullu salıverilme oranı belirlenmişse bu oran uygulanacaktır.

Örgüt mensubu olmayan kişinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği suçta 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki koşullu salıverilme oranı değil, ilgili suçun koşullu salıverilme oranı uygulanacaktır. Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım edenin aldığı cezada da koşullu salıverilme oranı 107/4 maddeye göre hesap edilmeyecektir. Zira bu suçu da işleyen örgüt üyesi değildir.

Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi hakkındaki TCK’nın 220/6 maddesi Anayasa Mahkemesince suçun hukuki niteliğindeki belirsizlik nedeniyle iptal edilmiş olmakla bu hükümle 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suç kavramını birlikte değerlendirdiğimizde; örgüt üyesinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği suçun örgütle bağlantısını delillendirip tespit etmek daha kolayken örgüt üyesi olmayan kişinin işlediği suçun örgütle bağını kurmak daha zor olacaktır. Bu da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçun ancak örgüt üyesi tarafından işlenmesi halinde 5275 sayılı Kanun’un 107/4 maddesindeki koşullu salıverilme oranının uygulanabileceğini göstermektedir.

Örgütün faaliyeti çerçevesinde örgüt mensubu olmayan tarafından işlenen suçun koşullu salıverilme oranının 2/3 olması isteniyorsa, kişi özgürlüğü ve güvenliği ilkesi gereğince Kanun Koyucu tarafından açık bir düzenleme ile bunun Kanun’a konulması gerekir.

Cumhur ŞENGÜL
İstanbul Hakimi