Suç teşkil eden fiiller, kamu düzenini ve bireylerin haklarını ihlal etmeleri sebebi ile kural olarak re’sen soruşturmaya ve kovuşturmaya tabidirler. Söz konusu durumlarda yargılama makamı kendiliğinden harekete geçer. Diğer bir deyişle bir suç dolayısıyla yapılacak soruşturma ve kovuşturma, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesine bağlı olmaksızın yapılmaktadır.

Bazı suç tiplerinde ise, kanun soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için mağdurun veya suçtan zarar görenin şikayetini gerekli görmektedir. Kural re’sen takip olmakla birlikte kanunda sınırlı sayıda sayılmış olan suçlarla ilgili olarak soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi şikâyete tabi kılınmıştır. Kanunun şikâyet şartı aradığı bu suçlara ‘şikâyete bağlı suçlar’ denir.

Şikâyet, mağdur veya suçtan zarar görenin yetkili mercilere bizzat veya temsilcisi veya vekili aracılığıyla başvurularak suç teşkil eden fiil sebebi ile soruşturma ve kovuşturma yapılması yönündeki beyandır.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında suçun mağduru veya suçtan zarar gören kişi 6 ay içerisinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar ancak faili henüz öğrenmemiş mağdur veya suçtan zarar gören kişi, fiili öğrenmesiyle doğacak olan bu hakkını yine de kullanabilir ve faili öğrenene kadar da şikâyet süresi işlemeye başlamaz.

Suçların Şikâyet Şartına Bağlı Tutulmalarının Gerekçeleri

Suçların şikâyet şartına bağlı tutulmalarının birtakım gerekçeleri mevcuttur. Haksızlık içeriğinin kamu adına re’sen soruşturma ve kovuşturma yapılmasını gerektirmeyecek kadar az olması[1] nedeniyle, soruşturma ve kovuşturma şartı olarak, mağdurun veya suçtan zarar görenin şikâyeti aranmıştır. Burada, suçların kamu düzenini ihlalde gösterdikleri derece farklılığından hareket edilerek her suçun sosyal düzeni aynı derecede ihlal etmediği, kamu düzenini ağır bir şekilde ihlal eden suçların re’sen takibinin gerekli olduğu, bu düzeni hafif şekilde ihlal eden fiillerin re’sen kovuşturulmasında kamu faydası bulunmadığı, bu şekilde doğrudan doğruya kamu düzeniyle ilgili olmayan önemsiz suçların cezalandırılması bakımından mağdurun veya suçtan zarar görenin şikayetinin aranmasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.[2]

Bazı suçlarda ise, mağdurun veya suçtan zarar görenin içerisinde bulunacağı durumun soruşturulması ve kovuşturulması suçun başkaları tarafından öğrenilmesinin sakıncaları öngörülerek şikâyet şartına tabi tutulmuştur. Mesela eşler arasındaki cinsel saldırı suçunun (TCK m.102/2) kamu adına re’sen soruşturulmasına başlanması mağduru rahatsız edebilir ve daha çok zarara uğramasına yol açabilir.[3] Bu nedenlerden ötürü bu minvalde sonuçlar doğurabilme ihtimali olan suçların soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikayetine bağlanmıştır.

Takibi Şikâyete Bağlı Suçlar

Türk Ceza Kanunu’nda şikâyete tabi suçların bulunduğu maddelerden bazılarını saymak gerekirse;

1. Basit yaralama (m. 86/2),

2. Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi (m. 88). Yaralamanın 86/2. madde kapsamında kalması,

3. Taksirle yaralama (m. 89/1).

4. Taksirle yaralama (m. 89/2, 3, 4). Bilinçli taksir hariç.

5. Cinsel saldırı (m. 102/1).

6. Cinsel saldırı (m. 102/2. ikinci cümle).

7. Reşit olmayanla cinsel ilişki (m. 104/1).

8. Cinsel taciz (m. 105/1).

9. Tehdit (m. 106/1 ikinci cümle).

10. Konut dokunulmazlığını ihlal (m. 116/1, 2, 4).

11. İş ve çalışma hürriyetini ihlal (m. 117/1).

12. Kişilerin huzur ve sükununu bozma (m. 123/1).

13. Hakaret (m. 125/1, 2, 3). Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hariç.

14. Kişinin hatırasına hakaret (m. 130/1, 2). Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hariç.

15. Haberleşmenin gizliliğini ihlal (m. 132/1, 2, 3).

16. Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması (m. 133/1, 2, 3).

17. Özel hayatın gizliliğini ihlal (m. 134/1, 2).

18. Hırsızlık (m. 141). Kanun’un 167/2 maddesinde belirtilen kişilerin aleyhine işlenmesi halinde.

19. Nitelikli hırsızlık (m. 142/1, 2, 3). Kanun’un 167/2 maddesinde belirtilen kişilerin aleyhine işlenmesi halinde.

20. Hırsızlık suçlarında daha az cezayı gerektiren haller (m.144/1).

21. Kullanma hırsızlığı (m. 146/1).

22. Mala zarar verme (m. 151/1, 2).

23. Mala zarar vermenin nitelikli halleri (m. 152/1,2). Kanun’un 167/2 maddesinde belirtilen kişilerin zararına işlenmesi halinde.

Şikâyet Hakkının Kullanılma Usulü

“Şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir” (CMK m. 158/5). Şikâyet, suçtan zarar görenin bu suçtan dolayı dava açılmasını talep etmesidir. Bu talebin şikâyete yetkili kimse tarafından, “şikâyetçiyim, yakınıyım, davacıyım, ihbar ediyorum, cezalandırılmasını isterim gibi herhangi bir tabir kullanması yeterlidir”[4]

Sonuç

Şikâyete bağlı suçlar ancak ve ancak şikâyet hakkının kullanılması ile soruşturulup kovuşturulabilmektedir. Kanundaki suçlar kural olarak re’sen soruşturulup, kovuşturulabilmektedir fakat bu kuralın istisnası olan ‘şikâyete bağlı suçlarda’ bu durum ancak bazı koşulların yerine getirilmesi ile mümkün olabilmektedir.

Şikâyet hakkının kullanılması ve kullanıldıktan sonra bu haktan vazgeçilmemesi ‘şikâyete bağlı suçlar’ açısından önemli bir koşuldur ve şikâyet hakkını kullanmaya yetkili bir kişinin bu hakkını süresinde kullanması şikâyete bağlı suçlar için bir diğer önemli koşuldur. Hak kaybına yol açılmaması açısından bu süreleri iyi bilip hareket etmek gereklidir.

Son olarak, şikâyet kurumunun asıl amacı mağduru korumak yani failin mağdura vereceği zarardan yine mağduru korumaya çalışmak olarak nitelendirebiliriz.

Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Betül ÇEKİNMEZ

KAYNAKÇA

http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-77-441

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1473562

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/749877

---------------

[1] Özgenç, Ceza, s.554

[2] Koca, Mahmut/ Üzülmez, İlhan; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2008, s.308.

[3] Kunter/Yenisey/Nuhoğlu; Ceza Muhakemesi, No, 5.9, s.75; Centel/Zafer/Çakmut; Ceza, s.216).

[4] Koca ve Üzülmez, 2018; Kunter, Yenisey ve Nuhoğlu, 2013; Şahin, 2014.