Gelişen teknoloji ile sosyal medya hayatımızın merkezine yerleşmiştir. Ancak sosyal medyanın hayatımızın merkezine bu denli girmesi aile içi çatışmalara neden olmuştur.

Sosyal medyanın boşanma davaları üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Yapılan araştırmalara göre boşanma oranlarında olan artışın sosyal medya ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir.

Yapılan araştırmalar sonucu sosyal medya kullanmayan kişilerin evliliklerinin daha pürüzsüz olduğu tespit edilmiştir.

Sosyal medyanın evlilik üzerinde ne gibi olumsuz etkisi olabilir?

Çiftlerden en az biri sosyal medya ile fazla haşır neşir oluyorsa, bu durum her iki tarafın da olumsuz etkilenmesine yol açıyor ve evliliğin yıpranmasına neden oluyor.

Çiftlerden birinin sürekli olarak sosyal medyada vakit geçirmesi çiftlerin arasına soğukluk girmesine sebebiyet veriyor. Sosyal medya, eşler arasındaki iletişimi zayıflatmakta ve eşleri kendi içinde yalnızlaştırmaktadır.

Sosyal medya üzerinden karşı cins ile konuşmak, eşinin istemediği fotoğrafları paylaşmak da çatışmalara sebebiyet veriyor. Çiftler ilişkilerini yaşamak yerine birbirlerinin sosyal medya şifresini istemekte ve arkadaşlarını kontrol etmektedir.

Sosyal medya evliliklerde toplumsal pimi çekilmiş el bombası mı?

İnsanlar varlıklarını başka insanlara armağan etme arayışına girmiş bulunmakta. Gereksiz para harcamak için bazı kişiler kendilerini adeta zorunlu hissediyor.

Sosyal medya, yalancı bahar rüzgarı gibidir. Erkek ya da kız fark etmeksizin; her türlü özelini, ailevi yaşantısını, evliliğini sosyal medyada yaşıyor.

Aile mefhumundan çok tiyatro sahnesi perdeleniyormuşçasına yaşam sürülüyor.

Sosyal medya, insanların aile ve evlilik hakkındaki beklentilerini değiştirmiştir. Yine sosyal medya yüzünden aldatma eylemine erişim kolaylaşmıştır. Sosyal medyada olduğundan farklı sunulan hayatlar kişinin kendisine olan saygısının nedensiz yere zedelenmesine sebep olmuştur.

İnsanlar, başkalarının hayatlarını mükemmel görüp, kendi hayatlarını kaçırdığı düşüncesine kapılmıştır.

İletişim neden bu kadar önemlidir?

İnsanoğlu var olduğu andan itibaren hayatta kalmak, topluluk oluşturmak, iş paylaşımı yapmak ve aile kurmak gibi amaçlar doğrultusunda birbirleri ile iletişim kurmaktadırlar.

Söz konusu iletişim, önceleri yüz yüze iletişim yöntemi ile gerçekleşmiş, ardından da resim, ateş, yazı ve kitle iletişim araçları gibi unsurlarla boyut değiştirmiştir. İletişimin çeşitlenmesine ve evrilmesine önayak olan bu gelişmeler özelde bireyin, genelde ise toplumun farklı açılardan dönüşmesine neden olmuştur. Yeme-içme alışkanlıkları, sosyalleşme süreçleri, alış-veriş pratikleri, çalışma hayatı, eğitim, aile içi ilişkiler ve daha birçok hayat alanı/pratiği başta kitle iletişim araçları olmak üzere bu iletişim alanındaki gelişmeler paralelinde değişmiştir.

Bu bağlamda, endüstri devrimi ve teknolojinin gelişimini, bunun sonucu olarak göçlerle oluşan kentleşme süreci ve matbaanın icadıyla başlayıp gelişen kitle iletişim araçlarını, insanların toplumsal ilişki kurma biçimlerini ve dolayısıyla iletişim süreçlerini etkileyen belli başlı faktörler olarak düşünmek gerekmektedir. Söz konusu teknolojik gelişmeler paralelinde aynı siyasal, toplumsal ve ekonomik süreçleri yaşayan bu insan toplulukları belli yıllar baz alınarak kuşak olarak adlandırılmıştır.

İnternetin yaygınlaştığı 2000'li yılların ilk çeyreğinde doğan kuşak Z kuşağı olarak adlandırılmıştır.

Yüz yüze iletişim yerini, sanal ortamdan iletişime bırakmıştır. Doğası gereği iletişime muhtaç olan insanlar arasında iletişim kopukluğu meydana gelmiştir.

Kişiler, sosyal medyada özellikle de instagramda kendilerine olmasını arzu ettikleri biçimde kimlik oluşturmuşlardır.

Kişiler, eşine ya da çocuğuna ayırması gereken vakti sosyal medyaya ayırır hale gelmiştir.

Sosyal medya dolayısıyla birlikte zaman geçiremeyen ve paylaşımları olmayan çiftlerin ilişkileri pamuk ipliği haline gelmiştir. Hal böyle olunca da ilişkilerin kopabilmesi kolaylaşmıştır. Aile anısı olmayan bireylerin, birbirlerinden vazgeçebilmesi eskisi gibi zor olmamaktadır.

Dört duvar arasında yaşanması gereken evlilik kurumu herkes tarafından görülebilir hale gelmiştir.

Birçok maddi ve manevi külfetle yapılan evlilik kurumu ne yazık ki basite indirgenmiştir. Çiftler, evin içerisindeki her anını her özelini sosyal medyada paylaşmaktadır. Hatta bu duruma çoğu zaman küçük yaştaki çocuklar da alet edilmektedir.

Evli kişilerin birbirleriyle olan aile ilişkilerini çektiği videoları içeren youtube kanalları bulunmaktadır. Sözde mizahi sözde komik olan bu videolar çiftlerin her özel anını gözler önüne sermektedir.

Instagramdan ya da başka bir sosyal mecradan tanışıp evlenmek ne kadar doğru?

Sosyal medyada kişi birden fazla kimliğe bürünebildiği için sanal ortamda tanışıp da evlenmek çoğu zaman sağlıklı olmamaktadır.

Kişinin evleneceği kişiyi reelde hem arkadaş ortamında hem aile ortamında hem iş ortamında tanıyıp evlenmesi gerekmektedir. Cicim ayı denen ayları duygusal ilişkide zaten çoğu kişi bir şekilde tamamlamaktadır. Asıl mesele kişinin kapıdan içeri girdikten sonra nasıl biri olduğudur....

Sosyal medya aracılığıyla başlayan birlikteliği kısa sürede evliliğe götürmek ne kadar mantıklı?

3 aya nişan, 1 seneye düğün?

Evleneyim de düzenli hayata geçeyim?

Aldatma eylemi, sadece bedensel değildir salt ruhsal da olabilir.

Evliliği monoton hale gelen kişi,  yeni duygular aramak için sosyal medyayı bir alternatif olarak görmektedir.

Oysa çiftler monotonlaştıkları yönünde bir düşünceye kapıldıkları zaman birlikte yeni bir aktivite edinebilirler veyahut değişikliğe açık olabilirler veyahut çocuklarıyla kaliteli zaman geçirebilirler.

Aynı evin içinde yapılan ortak paylaşım yerini ''Gönderi paylaştım, neden beğenmedin'' hesabını sormaya bıraktı.

Eşe özenle hazırlanan sofranın sosyal medyada paylaşılması kişinin kendisini sorgulamasına sebebiyet vermelidir. Bu durum samimi duyguları yitirmeye ve kendini ispat etme çabasından öte bir durum değildir.

Sosyal medyada kim kime neyi ispat etmektedir?

Benim kocam eve gelirken çiçek aldı, benim kocam bana pahalı hediyeler alıyor, benim kocam beni lüks otele tatile götürdü. Kocaları yarıştırma fikri nereden gelmiştir?

Sosyal medyada üstü kapalı bir rekabet ortamı oluşmuştur. ''Biz neden bu çift gibi değiliz!''

Sosyal medyanın boşanma davalarına etkisi

Türk hukukunda sosyal medya paylaşımları, münhasır bir boşanma sebebi olarak düzenlenmemiştir. Dolayısı ile her somut olayın, boşanma sebeplerine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi ve hangi kategoride yer alacağının hâkim tarafından tespit edilmesi gerekir. Ancak bu paylaşımların niteliği ve amacı elbette ki önem arz etmektedir. Yine paylaşımların ve sosyal medyada geçirilen zamanın evliliğe etkisi boşanma davalarında kusur oranının belirlenmesinde esas alınmaktadır.

Evlilikte parmak şıtlatmakla sofra kurulmamaktadır. Çamaşırlar kendi kendilerini ütüleyip asmamaktadır. Ev kirlense de kendi kendine temizlenmemektedir. Elini hiçbir işe sürmeyen birey kendisini çağdaş olarak adlandırmamalıdır.

Sosyal medyada geçirdiği vakit yüzünden evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri ihmal eden taraf kusurlu kabul edilmektedir.

Evlilik, birbirine yaslanmak, birlikte hayatı kolaylaştırmak ve el ele tutuşmaktır. Evlilik, instagrama fotoğraf koyma sevdasıyla sahip olunan şeylerle yaşıtları çatır çatır çatlamak amacı güden bir kurum olmamalıdır.

Her ne kadar Yargıtay, sosyal paylaşım sitelerinden yapılan paylaşımları, salt boşanma sebebi olarak görmese de bu husus her somut olaya göre kendi içerisinde ayrıca değerlendirilmelidir. Yapılan paylaşımların niteliği, amacı ve evliliğe etkisi önem arz etmektedir.

Yargıtay ve öğreti, takip hukuku bakımından sosyal medya paylaşımlarını genel itibariyle belge olarak, takdiri delil niteliğinde değerlendirmektedir. Dolayısıyla yargılama içerisinde eşin sosyal medyada geçirdiği vakit yüzünden evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmediği ileri sürülmelidir. Yine eşin sosyal medyada sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı güven sarsıcı davranış olarak kabul edilmektedir.