24 Ocak 2025 tarihinde 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi, İstanbul Kadıköy’de 15 yaşındaki B.B. tarafından beş kez bıçaklandı; yere düştükten sonra 16 yaşındaki U.B. tarafından tekmelendi. Saldırı anı sosyal medyada büyük tepki topladı. Mattia, yoğun bakım sürecinin ardından 9 Şubat’ta hayatını kaybetti.
Soruşturma sonucunda her iki şüpheli de tutuklandı. Savcılık, çocuk failler hakkında TCK 82/1-e gereğince “çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan kamu davası açtı. Ancak Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi gereğince çocuk faillerin yaşı gereği alacakları cezanın indirime tabi olması öngörülüyor.
Anne Yasemin Minguzzi, oğlunun hayatını kaybetmesinin ardından Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda tek başına oturma eylemi başlattı. Ölüm tehditleri nedeniyle eylemi sonlandırdı ama şunları haykırdı: “Ben sizin çocuklarınız için mücadele ediyorum… Yakalanıyorlar, sonra serbest bırakılıyorlar. Sonra o serbest bırakılanlar ne oluyor? Sizin çocuklarınıza saldırıyor.” Bu eylemler, mağdur ailelerin toplum içinde gördüğü yalnızlığı ve adalete erişimde yaşadığı zorlukları çarpıcı biçimde göstermektedir.
Ağır suçların fail çocuklar tarafından işlenmesi sonucu ceza almamaları yahut görece çok daha az bir ceza almaları, özellikle diğer potansiyel fail çocuklar açısından suça teşvik etkisi oluşturduğu yatsınamaz bir gerçektir. Mağdur ailelerin yaşadığı travma, toplumsal bir adalet talebi doğurmakta; sıradan indirimli cezalar adalet algısını zedeleyebilmektedir. Geniş kitlelerin dikkatini çeken protestolar, sistemin yalnızca fail çocuğa değil, mağdura yönelik de koruma ve hak güvenliği içermesi gerektiğine işaret etmektedir. Mattia vakası, çocuk suçu ile kurumsal refleksler arasındaki uyumsuzluğu görünür kılarak yasal boşlukları ve kamu vicdanını gündeme taşımıştır.
1. Fransa’da Çocuk Cezai Sorumluluğu (Responsabilité pénale des mineurs)
Yaş ve Ayırt Etme Kriterleri
- 122-8 CP uyarınca, “ayrım yapabilen gençler (mineurs capables de discernement) suçlarından sorumlu tutulur”.
- Presomption de non-discernement, yani 13 yaş altı çocuklar ceza ehliyeti bakımından “ayırt etme gücü olmayan” kabul edilir; ancak bu presompsiyon yetkili hâkim tarafından çürütülebilir.
- Yaş kategorileri ve cezai yaptırımlar:
- 10 yaş altı: hiçbir yaptırım uygulanamaz
- 13–16 yaş: ceza evet, ama yarı oranda; üst sınır 20 yıl.
- 16–18 yaş: ceza verilebilir, fakat “excuse de minorité” ilkesi çerçevesinde hafifletme imkânı vardır; bazı istisnai şartlarla cezanın tam uygulanması mümkündür.
- Eğitim ve rehabilitasyona öncelik verilir; ancak “şartlar oluşursa”, özellikle 16–18 yaş arasındaki ağır suçlarda yetişkin gibi ceza verilmesi de yasal olarak mümkündür.
‘’Article 122-8 du Code pénal : > Les mineurs capables de discernement sont pénalement responsables… > Presomption : moins de 13 ans = pas de discernement, mais juge peut infirmer.
13–16 ans = peine moitié, max 20 ans.
16–18 ans = peine possible, mais excuse de minorité modulable à conditions.’’
2. Türkiye’de Durum (TCK m.31 ve m.82)
Madde 31 – Yaş Küçüklüğü
- 12 yaş altı çocuklar için cezai sorumluluk tamamen yoktur.
- 12–15 yaş arası çocuklarda kusur yeteneği hakim tarafından bireysel olarak; sosyal inceleme ve bilirkişi raporları ile belirlenir. Kusurlu bulunmazsa ceza verilmez, sadece güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
- 15–18 yaş grubunda çocukların cezai ehliyeti tamdır, ancak TCK m.31/3 uyarınca cezaları indirime tabiidir: ağırlaştırılmış müebbet için 18–24 yıl, müebbet için 12–15 yıl; diğer cezaların üçte biri indirilir ve maksimum 12 yıl hapis cezası verilebilir.
3. Eleştirel Tespitlerimiz
Türkiye’de 15–18 yaş arası çocuklar tüm suçlarda ceza indirimi uygular; yani suçun ağırlığı gözetilmeksizin uygulama genel olarak fail lehine işliyor. Oysa Fransa’da ağır suçlarda ayırt etme ve belirli kriterlerle “küçük yetişkin” statüsünde değerlendirme mekanizması bulunuyor.
Yasal İndirim Sistemi mevcut; Türkiye, 15–18 yaş arası suça karışan çocukları otomatik indirim sistemiyle korurken, Fransa’da şartlı istisna mekanizması çalışır.
Türkiye’de 12–15 yaş arası çocuklarda kusur incelemesiyle ceza verme zorlaştırılmış; Fransa’da ise 13 yaş üstü çocukta ceza hâlâ mümkündür
Toplumsal Adalet Dengesi: Türkiye’de suç ciddiyeti yerine yaşa göre genelleştirilmiş muamele, mağdur hakları açısından eksiklik yaratabilir; Fransa’da ağır suçlara karşı istisnai ceza uygulamaları mevcut.
4. Sonuç ve Öneriler
Fransız sisteminden ilham alınarak Türkiye’de şartlı yetişkin cezai sorumluluğu hayata geçirilmelidir. Bu yapı, ağır suçlarda mağdurun adalet talebine yanıt verirken, suça sürüklenen çocukları rehabilitatif sistemle yeniden topluma kazandırabilir.
Fransa modeli, çocuk adaletinde hem korumacı hem de failin olgunluğuna göre cezai sorumluluk ilkesini dengede tutar.
Türkiye ise mevcut sistemde mağdurun adalet beklentisine yeterince yanıt veremeyebilir; özellikle ağır suçlarda çocuk failin fiiliyle orantısız cezasızlık yaşanabilir.
- Öneriler
- TCK 31. maddenin en azından 15–18 yaş arası çocuklara uygulanmasını, Fransa’daki gibi “şartlı yetişkinlik” kriterlerine (örneğin tekrar, suçun ağırlığı, bilirkişi raporu) bağlamak, hukuki dengeyi güçlendirecektir.
- Otomatik indirim sistemi kaldırılmalı, indirim hâkimin sosyolojik ve psikolojik değerlendirmesine bağlanmalı.
- Mağdurun adalet talebi hukuken koruma altına alınmalı; mağdur ailelerin süreç içine aktif olarak dahil edilmesi ve güvenlikleri sağlanmalı.
Koruma-müdahale mekanizmaları ceza öncesi devreye girerek suça sürüklenmeyi önlemeye odaklanmalı.
- Toplumsal farkındalık yaratılmalı; Mağdur aile eylemleri gibi kolektif hassasiyetler, yasa veya içtihat reformlarının tetikleyicisi hale getirilmeli.
Mattia Ahmet Minguzzi cinayeti, yalnızca bir çocuğun öldürülmesi değil; aynı zamanda Türkiye’deki çocuk ceza hukukunun toplumsal etkileriyle birlikte yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılan simgesel bir vakadır. Suçun mağdur tarafı yok sayılarak fail lehine şekillenen bir sistemin adalet üretme kapasitesi sınırlıdır. Dahası, bu sistemin diğer çocuklar açısından da azmettirici bir örnek haline gelmesi, çocuk ceza hukukunun önleyici gücünü zayıflatmaktadır.
Fransız modelinin şartlı sorumluluk sistemi, bu alanda daha dengeli ve sürdürülebilir bir yaklaşım sunmakta; hem failin gelişimsel durumunu gözetmekte hem de toplumun suç karşısındaki refleksini ciddiye almaktadır.

Av. Hatice Büşra BAYRAKTAROĞLU





