Genel Olarak

Ülkemizde yoğun olarak yaşanan trafik kazaları, sürücülere, araçlardaki yolculara, sürücülerin yakınlarına ve diğer üçüncü kişilere dair maddi ve manevi zararlar meydana getirmektedir. Trafik kazası kısaca, karayolu üzerinde hareket halinde olan bir ya da birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla neticelenmiş olan olay olarak tanımlanmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı ise, Türk Borçlar Kanunun ölüm  ve bedensel zarar başlığı altında  53. Maddede düzenlenmiştir. Söz konusu Kanunun 53. maddesinin kanundaki yeri haksız fiilden doğan borç ilişkileri bölümündedir. Dolayısıyla destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin ölümü durumunda, ilgililer tarafından Türk Borçlar Kanunu 53. maddesi hükmüne dayanarak istenebilmektedir. Nitekim haksız fiil neticesinde bir kimsenin ölümü ile birlikte, ilgili kişiler ölenin desteğinden, ekonomik olarak yardımından yoksun kalmaktadır. Ancak haksız fiilin ne anlama geldiği, kişinin trafik kazasında kendi kusuruyla ölümüne sebebiyet vermesinin haksız fiil sayılıp sayılmayacağı oldukça önem arz etmektedir. Haksız fiilden kasıt ise, kişinin diğer kişilerin hukuken korunan haklarına zarar verici nitelikteki hukuka aykırı davranışları olmaktadır. Diğer bir ifadeyle hukuk düzeni tarafından korunan davranışların ihlal edilmesidir. Ayrıca haksız fiil unsurunun bahse konu olabilmesi için hukuka aykırı bir fiilin yanında failin kusurunun da olması gerekmektedir. Söz edilen kusur unsuru kast şeklinde olabileceği gibi ihmal şeklinde de olabilmektedir.

 Öte yandan destekten yoksun kalma tazminatı, destek görenlerin, desteğin ölümü sebebiyle uğradıkları zarara dair olup, aynı zamanda desteğin ölümüyle birlikte destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya meydana gelen, asli ve bağımsız bir haktır Bu bağlamda destek öldüğünde, ölenin sağlığında destek olduğu ya da ileride destek olacağı kişileri korumayı, desteğin ölümünden önceki sosyal, ekonomik hallerini mümkün olduğunca sürdürebilmelerini sağlayan, ölüm nedeniyle uğramış oldukları zararı ve ölüme sebebiyet verenden tazmin edebilme maksatlı bir tazminat olmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı şartları ise, hukuka aykırı bir fiil ile desteğin ölümü, hukuka aykırı bir fiilden zararın doğması, hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının olması, hukuka aykırı fiilin kusurla işlenmesi ve ölen kişinin destek olma durumu şeklinde sıralanmaktadır. Bu şekilde desteğin ölümü ile birlikte esasen destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilmek için ilgili şartlar gerçekleşmiş ise, ilgililerin tazminat isteme hakkı doğmaktadır.

Yine destekten yoksun kalma tazminatı niteliği itibari ile maddi tazminat türlerindendir. Dolayısıyla Türk Borçlar Kanunun. 53. maddesi hükmünde belirtildiği üzere, ölen desteğin ölümüne bağlı olarak destek görenlerin uğrayacağı kayıplar söz konusu olmaktadır Bu durumdan anlaşılması gereken, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilirken ölen desteğin vücut bütünlüğüne yönelik zararların giderilmesi değil, destek görenlerin ölüm nedeni ile uğradığı malvarlığı zararlarını gidermek amaçlanmaktadır. Zira desteğin ölümüne bağlı olarak oluşan zarar; desteğin ölümü değil, ölüm ile desteğin yardım olanağının ortadan kalkmasının destek görenlerin malvarlığında oluşturduğu eksilmeler olmaktadır. Bununla yanında destekten yoksun kalma tazminatının hukuki niteliği değerlendirilirken, doğrudan zarar, dolaylı zarar ve yansıma zarar kavramlarına da değinmek gerekmektedir. Öncelikle doğrudan zarar, hukuka aykırı bir fiile uğrayan kimsenin bu fiile bağlı olarak araya herhangi bir neden girmeden uğradığı zarardır. Dolaylı zarar ise, doğrudan zararın tam aksine, hukuka aykırı fiilin mağdur üzerindeki etkisi için doğrudan zarara bağlı olarak, ek bir nedenle mağdurun zarara uğradığı zarardır. Yansıma zarardan bahsedebilmek için bir başka kişinin doğrudan doğruya zarara uğraması gerekmektedir. Nitekim desteğin ölmesi, ölene karşı işlenen haksız fiil neticesinde destek bakımından doğrudan doğruya bir zarardır. Fakat desteğin ölümünün destek görenler bakımından ortaya çıkardığı zarar ise, yansıma bir zarar olmaktadır. Bu durumda destek görenler doğrudan doğruya haksız fiile uğramamasına karşın, ölen desteğin doğrudan doğruya uğradığı haksız fiil sonucunda zarara uğramışlardır. Bununla birlikte, destekten yoksun kalma zararının en belirgin özelliği, zarara uğrayanın, haksız fiile uğrayan desteğin değil, dolayısıyla desteğin ölümüne bağlı olarak zararı meydana gelen destek görenlerin olmasıdır

 Karayolları Trafik Kanunu Ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Uyarınca Sigortacının Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Yönünden Sorumluluğu

  Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Karayolları Trafik Kanunun 91-101.maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu sigorta türü öncelikle trafik kazası neticesinde zarar gören üçüncü kişilerin uğrayacağı zararları karşılama maksadı taşıdığı gibi bir taraftan da araç işletenin kaza sonucu oluşacak ekonomi kaybını önleme amacı taşımaktadır. Ayrıca Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigortalının maddi zararlarını karşılamaktadır. Dolaysıyla manevi zararlar teminat kapsamında yer almamaktadır. Bu kapsamada maddi zarar, kişiye ilişkin olarak ölüm ya da yaralanma neticesinde doğan bir zarar olabileceği gibi, aynı zamanda eşyaya ilişkin bir zarar da olabilmektedir. Yine Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamına, Karayolları Trafik Kanunun 3. Maddesi hükmünde belirtildiği üzere “motorlu araç” olarak ifade edilen araçlar girmektedir. Bu bağlamda, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında motorlu araçların olduğu, dolayısıyla motorsuz araçlar ve motorlu bisikletlerin Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası çerçevesinde değerlendirilmeyeceği belirtilmektedir. Bunun yanında insan taşımayan römorkların da verdiği zararlardan dolayı işletenin Karayolları Trafik Kanunun 85.maddesine göre sorumlu olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, işletenin ve sigortacının sorumluluğu bakımından, motorlu araçların sorumluluk alanının da belirlenmesi gerekmektedir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 1.maddesinde kanunun amacı, “karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir.” şeklinde belirtilmiştir. Bununla birlikte söz konusu kanunun 2. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, bu Kanun karayollarında uygulanmaktadır. Dolayısıyla Karayolları Zorunlu Mali Sigorta Sözleşmesi içerisine dahil olan bir zarardan bahsetmek için, zararın karayollarında gerçekleşmesi gerekmektedir. Ayrıca sigortacının Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında sorumlu olabilmesi açısından önem arz eden bir diğer konu, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının Türkiye sınırları içerisinde geçerli sayılmasıdır. Zira Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında, karayolunda, motorlu araçların neden olduğu ve Türkiye’de gerçekleşen bir zarardan sigortacı sorumlu tutulmaktadır. Böylece işletenin ve bu nedenle sigortacının sorumlu olabilmesi için, motorlu bir taşıt karayolunda zarara sebebiyet vermeli, bu zarara motorlu aracın işletilmesi neden olmalı ve bu aracın işletilmesi ile zarar arasında uygun illiyet bağı olmalıdır. Nitekim Karayolları Trafik Kanunu gereğince araç işletenin sorumlu tutulabilmesi için, motorlu aracın işletilmesi bir zarara neden olmalıdır.

Sigortacının kaza sonucunda oluşan zarardan sorumlu olabilmesi için aracın Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında sigortalı olması gerekmektedir.   Bu bağlamda Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kişi zarara uğrarsa o aracı işletenin üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu poliçe kapsamında karşılamayı amaçlayan ve trafikte bulunan araçlar bakımından yaptırılması zorunlu olan sigorta bir türü olmaktadır. Bu durumda sigortacıya başvurabilmek için Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası olmasının yanında ayrıca araç işletenin ortaya çıkan zarardan da sorumlu olması gerekmektedir. Ayrıca işleten sorumlu ise sigortacı da sorumlu olmaktadır. Bu konuda işletenin sorumluluğunun kapsamı Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesinde ifade edilmiştir.

 Bu duruma istinaden, işleten Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesine göre bir zarardan sorumlu tutulamıyor ise, sigortacı da bu zarardan sorumlu tutulmayacaktır. Bu çerçevede, destekten yoksun kalma tazminatı açısından, sigorta şirketinin sorumluk durumu incelenmelidir. Açıklandığı gibi destekten yoksun kalma tazminatı, Türk Borçlar Kanunun. 53. maddesinde ölüm durumunda istenebilecek tazminat şeklinde belirtilmiştir. Dolayısıyla Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası çerçevesinde sigortalı bir aracın karıştığı trafik kazası neticesinde, söz konusu kaza bir kişinin ölümüne neden olmuşsa bu durum Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde düzenlendiği üzere, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındadır. Zira, Karayolları Trafik Kanunun 91.maddesine bakıldığında, “İşletenlerin, söz konusu Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. İlgili kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumlulukların ifadesiyle belirtilen zarar türlerinden biri de madde metninde belirtildiği üzere “bir kimsenin ölümü” durumudur. Netice itibariyle, destekten yoksun kalma tazminatının ölüm durumunda istenebilecek bir tazminat türü olduğundan bahisle, destek görenlerin söz konusu tazminat talebinden işletenin sorumluluğu oranında sigortacının da sorumlu olması gerekmektedir.

İlgili haksız fiilin kusur tazminatına etkisine bakıldığında, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalının sorumluluğu oranında olmaktadır. Bu bağlamda, sigortalının sorumluluğunun bulunmadığı hallerde, sigortacının da sorumluluğu bulunmamaktadır. Nitekim Türk Borçlar Kanunun 52/1 maddesinde belirtiği: üzere, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. şeklindedir. Bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatında zarar görenin kim olduğu bu açıdan önemlidir. Söz konusu tazminat türünde aslında ölen kimse, destek olan kimse olup  ölüm sonucu tazminat talep edebilme hakkı bulunan kişi ise destek gören olmaktadır. Zira destekten yoksun kalma tazminatında, zarar görenin kusuru, desteğin kusuru olmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatında, desteğin trafik kazasında ölümü neticesinde, destek görenler ilgili tazminat isteğini sigorta şirketlerine iletmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, Karayolları Trafik Kanunun 86. maddesinde yer alan düzenlemedir. Söz konusu kanun maddesinden de belirtildiği üzere, zarar görenin ağır kusuru işleten bakımından sorumluluktan kurtulma imkânı meydana getirmektedir. Bu duruma bağlı olarak, destekten yoksun kalma tazminatında da zarar görenin kusuru halinde, desteğin kusuru anlaşılmakla beraber, desteğin kusuruna denk gelen miktarda sigortacının da sorumluluğu ortadan kalkabilmektedir.

Ayrıca, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, 12.08.2003 tarihli Genel Şartları yürürlükten kaldırmış olup, söz konusu genel şartların A.3/1 maddesinde “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne ya da yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta (Ek ibare:RG-4/12/2021-31679)teminat limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” denilmektedir.

Bununla birlikte Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesinde belirtildiği üzere zarar gören üçüncü şahıslar, sigortalının Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesindeki sorumluluk riski dahilinde, sigortacıdan tazminat isteyebilecektir. Nitekim zarar gören üçüncü şahıslar, Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesi çerçevesinde sigortalıya başvurabildiği ölçüde sigortacıya başvurabilecektir. Bunun yanında, yeni genel şartların A.6 maddesinde sigorta teminatı dışında kalan hallerden biri olarak “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat talepleri” şeklinde ifade edilmiştir.  Ayrıca destekten yoksun kalma tazminatında, desteğin tam kusurlu olması durumunda, bu hususun tazminata etkisi için 2015 yılında “Trafik Sigortası Genel Şartları” düzenlenmiştir. Bununla birlikte 2016 yılında Karayolları Trafik Kanununda değişiklikler yapılarak desteğin tam kusurlu olması halinde destek görenler yönünden bu durumun tazminata etkisinin ne olacağı 92.madde hükmünde düzenlenmiştir. Ancak Karayolları Trafik Kanunun ilgili maddesinde yer alan düzenlemeler ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile söz konusu kanun maddesi 92/i bendinin iptaline karar verilmiştir. Son olarak Yargıtay; konuya dair vermiş olduğu kararla tek taraflı ölümlü trafik kazasında sürücü tam kusurlu olsa bile destekten mahrum kalan yakınlarının tazminata hak kazanacağına hükmetmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi  2020/2063 Esas ve  2021/ 3301 Karar Sayılı İlam

“Kaza 09.09.2006 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacıların desteği vefat etmiştir. Bir kişinin ölümüyle sonuçlanan söz konusu trafik kazası 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 85/1.maddesi çerçevesinde bir fiil niteliğindedir ve sürücü/davacıların desteğinin vefat etmiş olması ve murisin kusurlu olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 85/1 ve 66/1-d maddelerinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 15 yıl olup, bu zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, eldeki davada zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle işin esasına girilip, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı ortadadır. Dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması halinde, desteğinden mahrum kalan davacıları etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarına göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı şirketinin, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda sürücü tam kusurlu olsa bile, destekten yoksun kalan davacıların da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğu, davalı şirketinin desteğin ölümü ile ortaya çıkan zarardan sorumlu olacağı ortadadır. Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir." Şeklinde karar verilmiştir.

Av. Begüm Can GÜREL & Stajyer Av. İpek MENGİLLİ  

Kaynaklar

1. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.2918.pdf

2. https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=20752&mevzuatTur=Teblig&mevzuatTertip=5

3. https://www.izmirbarosu.org.tr/pdfdosya/trafik-kazalari20226610139943.pdf

4. https://www.ictihat.net/2021/10/09/yargitay-17-hukuk-dairesi-2020-2063/

5. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/631994

6. https://www.jurix.com.tr/article/8099

7. https://www.izmirbarosu.org.tr/pdfdosya/trafik-kaza