GİRİŞ

Anayasamız ve Türk Medeni Kanunu ailenin korunması ve küçüğün menfaatini gözeten bir sistem vazetmiştir. Bu nedenle, ailenin özelde çocuğun korunması ve menfaati, kamu düzenine ilişkin kabul edilmektedir. Bunun en önemli sonucu, evlat edinmenin mahkeme kanalı ile olması ve birtakım sıkı şekil şartlarını ihtiva etmesidir. Şartların sağlanmasıyla birlikte mahkeme kararı sonucunda evlat edinenle evlat edinilen arasında soybağı kurulmuş olur. Bu çalışmanın konusu  evlat edinmeye ilişkin kanunun aradığı ölçütlerin müstakar Yargıtay içtihatları ile ortaya konulmasıdır.

I. EVLAT EDİNMENİN ŞARTLARI

Evlat edinmenin şartları,  küçük ile erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesidir. Şimdi sırasıyla bu şartları inceleyelim.

A. Küçüklerin Evlat Edinilmesi

a. Küçüğe İlişkin Şartlar

TMK m.305 hükmüne göre, Bir küçüğün evlât edinilmesi, evlât edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Evlât edinmenin her hâlde küçüğün yararına bulunması ve evlât edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir.

Evlatlık açısından aranan şartlara bakıldığında, küçüğün 1 yıl süreyle evlat edinenler tarafından bakılması ve eğitilmesi gerekmektedir. Keza evlat edinmenin küçüğün yararına olması gerekmektedir. Bu hususta: Çocuğun üstün yararı ilkesi, çocuğun söz konusu olduğu her işte (bu işler hukukî olabileceği gibi, idari işler ve hatta günlük işler de olabilir) dikkate alınması gereken çocuğun en iyi, en üstün, en önemli yararı olarak ifade edilebilirse de, çocuğun içinde bulunduğu çevre, yaşı, sosyal şartlar vb. unsurlara göre değişiklik gösterebilen bir kavramdır. Çocuğun üstün yararı denilince; çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal, kültürel, ahlaki, hukukî ve ekonomik bakımlardan sağlıklı, dengeli ve özgür bir biçimde geliştirilmesi, korunup kollanması anlaşılmakta olup, çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişi tarafından da aynı yönde karar verilmesi, yani çocuğun farazi düşüncesinin esas alınması gereklidir (Bagaç İçen, Seher: Yargıtay Kararları Işığında Türk Hukukunda Çocuğun Evlat Edinilmesinde Üstün Yarar, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 2020, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s. 5-7).

Çocuğun bir yıl süre ile bakılması ve eğitilmesi hususu, her türlü delille ispat edilebilir. Söz gelimi, fotoğraflar, tanık anlatımları, taraf beyanları ve sair deliller göz önüne alınabilir. Keza ispat açısından çocuğun da uzman pedagog tarafından dinlenmesi gerekir. Bir yıllık süreye ilişkin YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/4746 Karar : 2015/18041 Tarih : 8.12.2015 Sayılı Kararına Göre:

“HMK 303. Madde

 Kesin hüküm

 Davacı dava dilekçesinde; kardeşinin çocuğu olan küçük Osman’a kendisinin baktığını, evlat edinme koşullarının oluştuğunu belirterek kendisi tarafından Osman`ın evlat edinilmesine karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 305. maddesine göre bir küçüğün evlat edinilmesi, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir. Aynı Yasa`nın 309/1. maddesinde evlat edinmede, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektiği, 311. maddesinde ise ana ve babanın rızasının aranmayacağı durumlardan birisinin küçüğe karşı özen yükümlülüğünün yeterince yerine getirilmemesi olduğu düzenlenmiştir. 316. maddesine göre de evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilebilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir. 426/2. maddesine göre ise, yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanması gerekir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 303/1. maddesine göre, bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

Dosyadaki belge ve bilgilerden; davacının kardeşinin çocuğunu evlat edinmek için 15.08.2014 tarihinde dava açtığı, davacının kardeşi Nazlı’nın Sedat ile evliliğinden 23.12.2006 tarihinde doğan Osman isimli çocuğunun bulunduğu, Nazlı’nın 24.06.2011 tarihinde boşandığı ve Osman’ın velayetinin annesine verildiği, 07.03.2013 tarihinde davacının kardeşi Nazlı’nın vefat ettiği, kanuni temsilcisiz kalan küçük Osman’a davacının vasi atandığı, vesayet makamı ve denetim makamından gerekli izinleri alarak davacının daha önce de yeğeni olan Osman`ı evlat edinmek için Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/604 esas sayılı dosyası ile dava açtığı, ancak o zaman davacının evli olması, eşlerin birlikte evlat edinebilmeleri ve eşi olan Merve ile Osman arasında 18 yaş farkının bulunmaması nedeni ile o davanın reddine 22.05.2014 tarihinde karar verildiği, bu kararın 24.06.2014 tarihinde kesinleştiği, davacının 07.07.2014 tarihinde boşandığı, eldeki davada mahkemece Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/604 esas 2014/965 karar sayılı kararının kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının önceki evlat edinme davası sırasında evli olduğu ve tek başına evlat edinemeyeceği gerekçesiyle o davanın reddine karar verilmiş olması, eldeki davanın açıldığı tarihte ise davacının boşanmış olması, koşulların oluşması halinde davacının tek başına evlat edinebilmesinin mümkün olması, evlat edinme talebinin niteliği gereği koşullarının oluşması halinde yeniden dava açılmasının mümkün olması ve her iki davanın dava sebeplerinin ve koşullarının farklı olması gözetildiğinde Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/604 esas 2014/965 karar sayılı kararının bu dava için kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemez.

Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında; davacının aynı zamanda evlat edinilmek istenen küçük Osman`ın vasisi olması nedeniyle küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesi sonra işin esasına girilerek evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri konusunda kapsamlı bir araştırma yapılması, tarafların bu konuda göstereceği deliller toplanarak gerektiğinde uzman görüşünün alınıp bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi ve oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi”.

 Yargıtay'ın 18. Hukuk Dairesi'nin 2015/18041 Esas ve 2015/4746 Karar numaralı kararı, evlat edinme davalarındaki hukuki önem ve kamu düzenine etkileri açısından önem taşımaktadır. Karar, önceden açılmış bir evlat edinme davasının kesin hüküm oluşturmayacağı konusunu ele almaktadır.

Yargıtay'ın kararında, davacının daha önce açtığı evlat edinme davasının reddedilmesi ve bu reddin kesin hüküm oluşturmasının, sonraki bir dava için bağlayıcı olmadığı vurgulanmaktadır. Özellikle, Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddelerine atıfla evlat edinme koşullarının detaylı bir şekilde incelendiği kararda, bir küçüğün evlat edinilmesi için gereken şartların ve hükümlerin neler olduğu detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.

Kararın, evlat edinme talebinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği yönündeki temel argümanı, önceki davanın reddedilme sebebini oluşturan durumların değişmiş olmasıdır. Davacının evlat edinme talebinin reddedildiği önceki dava sırasında davacının evli olması, eşlerin birlikte evlat edinebilmeleri ve eşi ile evlat edinmek istediği çocuk arasındaki yaş farkının mahkeme tarafından dikkate alınması, o davanın reddedilmesine neden olmuştur. Ancak, eldeki davada davacının boşandığı, koşulların değiştiği ve evlat edinme talebinin artık mümkün hale geldiği belirtilmiştir.

Yargıtay, her iki davada tarafların, dava sebeplerinin ve taleplerin aynı olması gerektiğini belirtmiş ve önceki davanın kesin hüküm oluşturması için bu kriterin karşılanması gerektiğini vurgulamıştır. Ancak, bu durumun eldeki davada gerçekleşmediği, dolayısıyla önceki davanın kesin hüküm oluşturmayacağı sonucuna varılmıştır

Yargıtay'ın bu kararı, evlat edinme davalarında önceden alınan bir reddin, sonraki bir davanın kesin hükmünü oluşturmayacağını vurgulamaktadır. Mahkemelerin, her dava için koşulları ve talepleri ayrı ayrı değerlendirmesi gerektiği, değişen şartlar altında yeniden bir değerlendirme yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu karar, evlat edinme davalarında adaletin sağlanması ve çocukların yararının gözetilmesi açısından önemli bir referans teşkil etmektedir.

Ayırt etme gücüne sahip olan küçük, rızası olmadıkça evlât edinilemez. Vesayet altındaki küçük, ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına bakılmaksızın vesayet dairelerinin izniyle evlât edinilebilir (TMK m.308).

Evlat edinenin çocuğun eğitimi ve bakımına ilişkin olarak verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2045 E., 2021/1154 K. Sayılı Kararı: Diğer taraftan, evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşü alındıktan sonra karar verilebilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir. Somut olayda; küçük Seher'in dosya içinde mevcut 10.12.2010 tarihli evlat edinme öncesi geçici bakım sözleşmesi ile davacı ...'e teslim edildiği, dosya içeriğinde mevcut geçici bakım izleme raporları, davacı ... tarafından ibraz edilen fotoğraflar ve tanık beyanlarından; davacı ...'in küçük Seher'i bir anne sevgi ve şefkatiyle benimsediği, çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal açıdan sağlıklı gelişimini sağlayabileceği ortamın oluştuğu, davacı ...'in evlat edinmesine engel herhangi bir olumsuz durumunun da bulunmadığı, çocuğun üstün yararının evlat edinilmesinde daha ağır olduğu anlaşılmıştır. Yine çocuk ruh sağlığı uzmanı tarafından düzenlenen raporda; küçük Seher Tütüncü'nün 39 günlük iken geçici bakım sözleşmesi ile bakımını üstlenen, bugüne kadar biyopsikososyal açıdan bebeğin gelişimini olumlu yönde etkileyen, aralarında güvenli anne-bebek bağlanmasının oluştuğu, temel bakımını yapan ... ile kalmasının ruh sağlığı açısından gerekli olduğu, bebeğin temel bağlanma kişisinden ayrılmasının ruhsal gelişimi açısından bu dönemde sakıncalı olduğu, uzman heyetin belirlediği yaşta biyolojik anne ile tanışması ve uzmanların önereceği zamanlama ile bu iletişimin yürütülmesinin uygun olduğu bildirildiğinden, davalı-birleşen davada davacı ... tarafından açılan birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

b. Evlat Edinene İlişkin Şartlar

1. Genel Şartlar

Her şeyden önce evlat edinen ile evlatlık arasında 18 yaş farkı bulunması zorunludur (TMK m.308/1).

2. Tek Başına Evlat Edinmeye İlişkin Şartlar

TMK m.307 hükmüne göre, Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek başına evlât edinebilir. Otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlât edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi hâlinde, tek başına evlât edinebilir.

Bekar kimsenin 30 yaşını doldurması halinde ve kanunun aradığı diğer şartlar da mevcutsa tek başına evlat edinebilmesi mümkündür. Evli kimselerde kural, birlikte evlat edinmektir. Bununla birlikte, Otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlât edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi hâlinde, tek başına evlât edinebilecektir.

3. Birlikte Evlat Edinme

Evli kimselerde kural, birlikte evlat edinmektir. Yukarıda izah edildiği üzere, evli kimselerin istisnaen tek başına evlat edinmeleri de mümkündür. TMK m.306 hükmüne göre, Eşler, ancak birlikte evlât edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlât edinemezler. Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir. Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlât edinebilir.

Öncelikle evli olmayan kimselerin birlikte evlat edinebilmeleri mümkün değildir. Evli kimselerin ise, birlikte evlat edinebilmesi için, en az 5 yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmaları gerekir. Bu iki şart, alternatiftir.

Başka bir evlilikten çocuğu bulunanların daha sonra evlenmeleri halinde eşle çocuk arasında soybağı kurulmaz. Bunun için, eşlerin birbirlerinin çocuğunu evlat edinmeleri gerekir. Eşlerin birbirlerinin çocuğunu evlat edinebilmesi, en az 2 yıldan beri evli olmaları veya evlat edinecek eşin 30 yaşını doldurmuş bulunması gerekmektedir.

B. Evlat Edinenin Anne Babası Açısından Aranan Şartlar

Evlât edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir. Rıza, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilir. Verilen rıza, evlât edinenlerin adları belirtilmemiş veya evlât edinenler henüz belirlenmemiş olsa dahi geçerlidir (TMK m.309).

Rıza, küçüğün doğumunun üzerinden altı hafta geçmeden önce verilemez. Rıza, tutanağa geçirilme tarihinden başlayarak altı hafta içinde aynı usulle geri alınabilir. Geri almadan sonra yeniden verilen rıza kesindir (TMK m.310).

Bu hususta: Evlat edinme kararı ile biyolojik anne ve babayla olan velayet ilişkisi ortadan kalkacağı için, anne ve babanın evlat edinmeye rıza vermesi gereklidir. Ana ve babanın rızası, küçüğün küçük olması diğer bir deyişle ergin olmaması sebebiyle aranmakta olup küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup olmaması önemli değildir (Er, Ali: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Küçüklerin Evlat Edinilmesi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 2019, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s. 50).

Küçüğün anne ve babasının rızasının alınması için anne ve baba rıza verme hakkına sahip olmalıdır. İlk olarak anne ve babanın ayırt etme gücüne sahip olması ve küçük ile soybağı ilişkisi kurulmuş olması gereklidir. Anne ile soybağı doğumla birlikte kurulmakta ise de, baba ile çocuk arasında herhangi bir soybağı kurulamamışsa (anne ile evlenme, tanıma ya da babalık davası yoluyla) onun rızası aranmaz.

Bunun yanı sıra, TMK'nın 311. maddesinde sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde ana ve babanın rızasının aranmasına gerek yoktur ( TMK m. 311). Ana ve babanın rızasının aranmamasını gerektiren hâller kanunda sınırlı olarak sayılmış olup, bu hâller yorum veya kıyas yoluyla genişletilemez. Nitekim madde gerekçesinde de hükümde sınırlayıcı olarak sayılan hâllerden biri kendisi açısından gerçekleşmiş olan ana veya babanın rızasının aranmayacağı ifade edilmiştir. Maddenin açık ifadesi karşısında hâkim, koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini serbestçe takdir edebilirse de, koşullardan birinin gerçekleşmesi hâlinde anne ve/veya babanın rızasının aranmasına gerek olmadığı kararı vermesi zorunludur. Kanunda aranan sebeplerin gerçekleşmiş olması hâlinde, ana ve baba rızasının aranmaması yolundaki başvuru, küçüğün yararı bakımından biran önce yapılmalı ve buna ilişkin karar biran önce verilmelidir (Aydoğdu, Murat: Çağdaş Hukuki Gelişmeler Işığında Evlat Edinme, İzmir 2006, s. 267).

Ana ve/veya babanın evlat edinmeye rızanın aranmaması için küçüğe karşı özen yükümlülüğünün “yeterince” yerine getirilmemesi yeterli görülmüştür. Hangi hâllerde özen yükümlülüğünün yeterince yerine getirilmemiş kabul edileceğine ilişkin mutlak bir kural bulunmamaktadır. Madde gerekçesinde de "…Maddenin (II) numaralı bendindeki özen gösterme ihlali, çocuğa karşı ciddi özen yükümlülüğünün yeterince yerine getirilmemesidir. Özen yükümlüğünün yeterince yerine getirilip getirilmediğini, takdir yetkisine dayanarak hâkim değerlendirir" şeklinde ifade edilmiş olup özen yükümlülüğünün yeterince yerine getirilip getirilmediğini hâkim takdir yetkisine dayanarak değerlendirecektir. Hâkim bu değerlendirmeyi yaparken; küçük ile ana baba arasındaki ilişkinin bütününü ve daima küçüğün yararını ön planda tutarak somut olayın şartlarını dikkate almalıdır. Bu kapsamda takdir hakkı kullanılırken, çocuğa karşı, fiziksel, zihinsel, duygusal, bakımlardan yükümlülüğün ihlali, ana ve baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkiler, ekonomik ilişki, yükümlülüğün ihlalindeki süreklilik, çocukla üçüncü kişiler arasındaki ilişkinin ana babayla olan ilişkiden daha yoğun olup olmadığı gibi etmenler göz önünde bulundurulur (Öztan, s. 973-974).

II. KURUM ARACILIĞI İLE EVLAT EDİNME ŞARTLARI

Evlat edinme şartlarına sahip bir insanın evlat edinmesi ülkemizde iki şekilde olmaktadır: Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı kuruluşlardan, Çocuğun biyolojik ailesinden ya da vasisinden. (Bu grupta yer alan evlat edinmelerde taraflar doğrudan Aile Mahkemesine, bulunmadığı durumlarda Asliye Hukuk Mahkemesine başvurmalıdır.)

İLGİ MEVZUAT VE GÖREVLİ KURUM

Kurum aracılığıyla evlat edinmeye ilişkin düzenlemeler Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzükte yer almaktadır. Şimdi sizlerle bu yazımızda kronolojik olarak Kurum aracılığıyla evlat edinmenin nasıl gerçekleştirileceğini paylaşacağız.

KURUM ARACILIĞIYLA EVLAT EDİNMEDE BAŞVURU YERİ NERESİDİR?

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yerleşim yerindeki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne,

Yurt dışında ikamet eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile yabancı ülke vatandaşları, kabul eden devletin merkezi makamına,

Türkiye’de bir yıldan fazla süreyle oturma izni almış yabancı ülke vatandaşları, merkezi makama gönderilmek üzere bulundukları yerin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne başvuruda bulunurlar.

Günümüzde artık Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne gitmeden e-devlet üzerinden gerçekleştirilebilmektedir.

BAŞVURU HALİNDE KURUM TARAFINDAN İSTENİLEN BELGELER NELERDİR?

Evlât edinmek üzere başvuran kişi veya eşlerden aşağıdaki belgeler istenir:

Nüfus müdürlüğü tarafından düzenlenen nüfus olayı kayıt örneği,

-Başvuran ve birlikte yaşadığı aile fertlerinin 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu kapsamında yer alan silinmiş kayıtlar da dâhil sabıka kayıtları,

-Mal varlığını, gelir ve sosyal güvenlik durumunu gösterir belgeler,

-Kimlik Paylaşımı Sisteminden belge üretebilen muhtarlıklardan veya nüfus müdürlüklerinden alınacak yerleşim yeri belgesi,

-Öğrenim durumunu gösterir belge,

-Fiziksel, zihinsel ve ruhsal bir engelinin, sürekli bakımı gerektiren, bulaşıcı veya süreğen bir hastalığının bulunmadığını, ayrıca alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı olmadığını belirten sağlık kurulu raporu,

Türkiye’de yaşayan yabancı ülke vatandaşlarından veya yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oturma izin belgesi ve küçüğün kabul eden ülkeye girmesine ve orada sürekli ikametine izin verildiğine veya verileceğine dair belge.

-Başvuruda bulunanlardan evlat edinmek için gerekli olan belgeleri tamamlaması için iki ay süre verilir.

BAŞVURUNDAN SONRA SOSYAL İNCELEME SÜRECİ BAŞLATILIR. PEKİ BU SOSYAL İNCELEME SÜRECİ NEDİR?

Belgelerin incelenmesi sonucunda dosyanın işlemlerinin devam etmesine karar verilmesi halinde hakkınızda sosyal inceleme süreci başlatılır.

-İl müdürlüğü evlat edinme birimi tarafından ziyaretler gerçekleştirilecektir. • Yapılacak ziyaretler; evinizde, sosyal çevrenizde, iş çevrenizde… vb olabilir.

-Sosyal inceleme sürecinde sizin evlat edinilecek çocuk/ çocuklar için uygun ebeveyn olma durumunuz ve koşullarınız ayrıntılı olarak incelenir ve değerlendirilir. Bir nevi evlat edinilecek kişi ile aranızdaki ilişki hakkında bir rapor hazırlanır.

SOSYAL İNCELEME RAPORUNUN TAMAMLANMASININ ARDINDAN  TARAFINIZLA EVLAT EDİNME GEÇİCİ BAKIM SÖZLEŞMESİ İMZALANIR.

İl müdürlüğü ve kuruluş arasında yapılacak ortak değerlendirme sonucu uygun görülmesi halinde sizinle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü arasında“Evlat Edinme Geçici Bakım Sözleşmesi” imzalanır. Geçici Bakım sözleşmesi , evlat edinilmek istenen kişinin yanınıza yerleştirilmeden önce imzalanan bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin imzalanmasının ardından kişi en az bir yıl süreyle yanınıza yerleştirilir.

Kişinin yanınıza yerleştirilmesinden sonra ; kişi üzerindeki sosyal ve ekonomik değişimlerin izlenmesi için kurum tarafından 3’er aylık süreyle sosyal inceleme raporu hazırlanır.

EVLAT EDİNMEYE İLİŞKİN MAHKEME SÜRECİ

Sosyal inceleme raporunun tamamlanmasından sonra ; evlat edinmeleri uygun görünmeyenler için ret kararı verilir. Kişiler bu karara 15 gün içinde itiraz etmesi gerekmektedir. Geçerli bir mazeret olmaksızın evlat edinme kararı alınması için iki ay içinde mahkemeye başvuru yapılmaması halinde İl Müdürlüğü küçüğün geri alınmasına karar verir. Başvurunuzun , olumlu değerlendirilmesi halinde , Türk Medeni Kanunu Hükümleri uyarınca evlat edinmek için yetkili ve görevli mahkemelerde dava açmanız gerekmektedir. Söz konusu dava Aile Mahkemesinde görülür. Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesine başvurulur. Evlat edinenin veya birlikte evlat edinme söz konusu ise eşlerden birinin oturma yerindeki mahkeme yetkilidir.

Av. Mert Can FAFUL/Av. Fuat KOCA/Av.Mehmet Talha IŞIK