4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 483.maddesi gereği, vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır veya güveni sarsıcı davranışlarda bulunur ya da borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden alınır. Yine maddenin ikinci fıkrası gereği vasinin görevini yapmakta yetersizliği sebebiyle vesayet altındaki kişinin menfaatleri tehlikeye düşerse, vesayet makamı kusuru olmasa bile vasiyi görevden alabilir.

Aynı yasanın 484.maddesi gereğince, ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi veya her ilgili, vasinin görevden alınmasını isteyebilir. Madde metninde geçen “her ilgili” kavramının, vesayetin kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek en geniş kapsamda yorumlanması gerekir. Kaldı ki vesayet makamının resen görevden alma yetkisi de bulunduğu düşünüldüğünde vasinin görevden alınmasına yönelik yapılacak her başvurunun esasının incelenmesinde adeta zorunluluk vardır. Bu sebeple vasinin görevden alınmasına dair başvuruyu uzak ya da yakın menfaati olan herkes talep edebilir (Yargıtay 2. HD Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, ANKARA 2015, s.473-639-642). İlgili kavramına vesayet altındaki kişinin yakınları da dahildir (Yargıtay 2.HD Onursal Başkanı Ali İhsan ÖZUĞUR, Kişi Hukuku-Velayet-Vesayet-Soybağı-Evlat Edinme Hukuku, 5.Baskı, ANKARA 2016, s.896). Yargıtay uygulaması ve doktrinde de aynı görüş hakimdir;

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 06.03.2008 Tarihli 19267-2871 Karar sayılı kararı; “... Vasi atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. (TMK 422/1) İLGİLİ OLAN HERKES DE, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde vasinin sıfatına karşı itiraz iler sürebilir. Açıklanan hüküm gereğince İLGİLİ OLAN HERKESİN VASİNİN SIFATINA KARŞI İTİRAZDA BULUNMA HAKKI VARDIR. Bu bakımdan; bu yönde itirazda bulunanın, bu itirazının “vasi atanmasına” ilişkin davada “taraf sıfatının” bulunmadığından söz edilerek isteğinin reddi doğru değildir. Bu ihbarla vesayet makamınca verilen 14.09.2007 tarihli ek kararının kaldırılmasına, karar verilerek, temyiz dilekçesinin incelenmesine geçilmiştir.” 

“…Görevden alma sebepleri gerçekleştiği takdirde her ilgili vasinin görevden alınmasını isteyebilir. Gecikmesinde tehlike bulunan hallerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak işten el çektirebilir.” (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, Ankara 2015, s.642).

Yukarıda da belirtildiği gibi TMK’nın 483/2.maddesi gereğince vasinin, vasilik görevini yapmakta yetersiz olması yüzünden vesayet altındaki kişinin menfaatlerinin tehlikeye düşmesi hali vasinin görevden alınma sebebi sayılmıştır. Bu durumda madde hükmü gereği vesayet makamı, kusuru olmasa bile vasiyi görevden alabilecektir. (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, 2.Cilt, 18.Baskı, Ankara 2016, s.547). Madde metninde görüldüğü üzere vasinin yetersiz olması tek başına görevden alma nedenidir. Bu sonuca ulaşılmasında onun dışındaki faktörlerin etkili olması sonuca etkili değildir. (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.633)

Bilindiği üzere vesayet makamı, vasi tayininde bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar. Yetenek belirlenirken vesayet altına alınacak kişinin malvarlığı/işletmelerinin boyutu da dikkate alınır (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.476). Ancak bazı durumlarda vasi, kısıtlının malvarlığının yönetiminde yetersiz kalabilir. Vasinin görevi yapabilecek yetenekte olmaması vasi atama kararından önce bulunabileceği gibi vasi atama kararı verilmesinden sonra da oluşabilir. (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.475). Atama kararı kesinleştikten sonra vasinin görevini yapmakta yetersizliği sebebiyle vesayet altındaki kişinin menfaatleri tehlikeye düşerse, vesayet makamı kusuru olmasa bile vasiyi görevden alabilir. (TMK m.483/2). (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.476). Vasinin görevden alınması halinde ise vesayet makamı TMK’nın 486.maddesi gereği gecikmesinde tehlike bulunan hallerde, bir kayyım atayabileceği gibi; gerekirse muhtemel zararı göz önünde bulundurarak vasinin mallarına ihtiyati haciz koyabilir ve tutuklanmasını da isteyebilir (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, s.548 ; Yargıtay 2. HD Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.314). Bunun yanında vesayet makamı vasiyi görevden alma ve kendisine gerekli uyarıda bulunmanın yanı sıra, vesayet altındaki kişinin korunması için gerekli olan diğer önemleri almakla da yükümlüdür. (TMK m.487) (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, s.548).

Bilindiği üzere yasal temsilcinin menfaati ile kısıtlının menfaati, bir işte doğrudan doğruya çatışabileceği gibi dolaylı olarak da çatışabilir. Örneğin, bir mirasın paylaşımında doğrudan doğruya çatışma söz konusu olacağı gibi yasal temsilcinin ile kısıtlı arasında yapılacak işlemlerde dolaylı menfaat çatışması vardır (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.708). Bu durum TMK’nın 418.maddesi kapsamında vasiliğe engel bir haldir (Y.2.HD. 02.04.2001 T. 3732-5062 ; Y.2.HD. 29.12.2008 T., 15207-18048 ; Y.2.HD. 21.06.2004 T. 7135-8099 Y.8.HD. 24.01.2018 T. 2017/11336 E 2018/1279 K. ; Y.18.HD. E. 2012/5542 K. 2012/6826 ; İstanbul BAM 35.H.D. 06.06.2018 T. 2018/1568 E. 2018/1035 K.). Vasiliğe engel sebeplerin varlığı vasi tayin kararından önce bulunuyor ise vasi tayin kararının kanuna aykırılığı gündeme gelir. Vasiliğe engel olan sebepler vasi atama kararından önce bulunmadığı halde vasi atama kararı verilmesinden sonra da oluşabilir. Vasi, vasiliğe engel bir sebebin ortaya çıkması halinde görevinden çekilmek zorundadır. (TMK m.481/1) (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.475).

Tüm bu hususlarla birlikte TMK’nın m.483/1.maddesi, vasinin görevini ağır surette savsaklamasına halini vasinin görevden alma nedenleri arasında saymıştır. Vasinin, görevini yerine getirmede ağır derecede savsaklayıcı davranmasına, vesayet altındaki kimsenin şahsına özen göstermemesi veya malvarlığının yönetimiyle pek az meşgul olması örnek gösterilebilir (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, s.547). Yine vasinin vesayet altındaki kişinin; malvarlığının yönetimiyle yeterince ilgilenmemesi, bakımına ve tedavisine özen göstermemesi savsaklama halleri arasında sayılabilir. Bu hususlar Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 13.03.2003 gün 2180 – 3547 sayılı kararında da vurgulanmıştır; “Özü: Vasinin görevini ihmali nedeniyle görevden alınması görevi vesayet makamına aittir. Medeni Kanunun 483. maddesi; VASİNİN GÖREVİNİ AĞIR SURETTE SAVSAKLAMASI, yetkisini kötüye kullanması veya güveni sarsıcı davranışlarda bulunması ya da acze düşmesi halinde vesayet makamı tarafından (Sulh Mahkemesince) GÖREVDEN ALINACAĞINI hükme bağlamıştır. Davacı; vasinin görevini yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Bu iddiayı inceleyip karara bağlamak vesayet makamına aittir. Mahkemece işin esasının incelenmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Ali İhsan ÖZUĞUR, Kişi Hukuku-Velayet-Vesayet-Soybağı-Evlat Edinme Hukuku, s.991 ; Aynı yönde Yargıtay 18.HD. 18.12.2014 T., 10634/18506).

Yine TMK’nın 454/1.maddesi gereği vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır. Vasi bu özen yükümlülüğünü yerine getirmezse TMK’nın m.483 hükümlerine göre vesayet makamı tarafından görevinden alınır. (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.536). Vasinin bu özen yükümlüğünün kapsamına kısıtlının, sağlığına özen yükümlülüğü de girmektedir. (DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, s.631) (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Ali İhsan ÖZUĞUR, Kişi Hukuku-Velayet- Vesayet- Soybağı- Evlat Edinme Hukuku, s.541). Zira vasi, vesayet altındaki kısıtlının; kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Vasinin kanunun kendisine yüklemiş olduğu görev ve yükümlülüklere aykırılık oluşturan her eylem ve işlemi hukuka aykırılık oluşturur. Vasinin bu ihtimalde oluşan sorumluluğu kanundan doğan haksız fiil sorumluluğunun özel bir türüdür. Oluşan zararda vesayet dairelerinin de ortak kusuru olsa bile vasi verilen zarardan bizzat sorumludur. Vasi her türlü kusurundan sorumlu olduğu için kusurun önemli olmasına gerek de bulunmamaktadır (Yargıtay 2.HD Onursal Başkanı Ali İhsan ÖZUĞUR, Kişi Hukuku-Velayet- Vesayet- Soybağı- Evlat Edinme Hukuku, s.567-587-600).

Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 10.02.2014 T. 2013/14848 E., 2014/1786 K sayılı kararı; “…TMK’nun 466.maddesinde vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişilerin bu görevlerini yerine getirirlerken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlü bulundukları...”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 01.10.2003 T. 11347-12507 sayılı kararı; “... Vasi, kısıtlıyı korumak ve bütün kişisel işlerinde ona yardım etmekle yükümlüdür. (TMK m.447/1) Vasi, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, kısıtlının, bütün hukuki işlemlerinde temsil eder. (TMK m.448) Vasi, iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 01.10.2003 T. 11347-12507 sayılı kararı; “...Toplanan delillerle; vasinin, vesayet kararının verilmesinden sonra, KISITLIYA KİŞİSEL İŞLERİNDE YARDIMCI OLMADIĞI, defter tutmadığı ve KISITLININ MALVARLIĞINI YÖNETMEDİĞİ, bu suretle yasal görevlerini ifada ağır ihmalinin bulduğu gerçekleşmiştir. Bu durumda TMK 483.maddesi gereği vasinin görevden alınması gerekirken, davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 25.12.2003 T. 1487-4930 Sayılı kararı; “ dava azledilen vasinin sorumlu olacağı miktarın belirlenmesine yöneliktir. Vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan kişiler bu görevlerini yerine getirirken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdürler.(TMK m.466) vasi görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumludur. Vasi belli dönemlerde vesayet makamına hesap vermekle yükümlüdür. (Tüzük m.21) Vesayet sona erince vasi tarafından kesin hesabın verilmesi zorunludur.(Tüzük m.31)”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 06.11.2000 T., 11717-13551 Sayılı kararı; “ İncelenen … Sulh Hukuk Mahkemesinin ..1999 tarihli kararında istisna akdi yapmak ve kat mülkiyetine çevirme hususunda izin verilmiş olup BU İZİN DAHA ÖNCE YAPILAN SÖZLEŞME GEREĞİNCE EDİMİ YERİNE GETİRMEYİ KAPSAMAZ. Bu sebeple sulh hukuk mahkemesi kararı ile dosyadaki delillerin TMK m.388/2 şartlan yönünden değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.”

Yine TMK’nın 483.maddesi gereği, vasi, güven sarsıcı davranışlarda bulunur vesayet makamınca görevden alınabilir. Eş söylemle vasinin vasilikle bağdaşmayan ve dolayısıyla kendisine olan güveni sarsacak mahiyette davranışları görülürse, bu durum onun görevinden alınması için yeterli bir sebep oluşturur (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, s.546). Uygulamada vasinin güveni sarsıcı davranışlarda bulunmasına; sır saklama yükümlülüğünün uymaması, örnek verilebilir (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.632). Vasinin yetkiyi kötüye kullanılmasına ise izin alması gereken konularda izin almaması, örnek verilebilir (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.632 ; Y.2.HD. 06.11.2000 T. 11717-13551).

Bu kapsamda vesayet makamı vesayet altındaki kişinin yakınları gibi ilgililerin dilekçeleri üzerine veya görevi kötüye kullanma, güven sarsıcı davranışlar, yetkileri kötüye kullanma, görevi aşırı şekilde yerine getirmeme konusunda duyum alması üzerine resen vasiyi kendiliğinden görevden almakla yükümlü olduğundan bu konuda gerekli işlemleri de kendiliğinden yapabilecektir (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Ali İhsan ÖZUĞUR, Kişi Hukuku-Velayet-Vesayet-Soybağı-Evlat Edinme Hukuku, s.896).

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 06.11.2000 T. 11717-13551 Sayılı kararı; “ İncelenen … Sulh Hukuk Mahkemesinin ...1999 tarihli kararında istisna akdi yapmak ve kat mülkiyetine çevirme hususunda izin verilmiş olup BU İZİN DAHA ÖNCE YAPILAN SÖZLEŞME GEREĞİNCE EDİMİ YERİNE GETİRMEYİ KAPSAMAZ. Bu sebeple sulh hukuk mahkemesi kararı ile dosyadaki delillerin TMK m.388/2 şartlan yönünden değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.”

Dolayısıyla TMK’nın 484.maddesi gereği vasinin görevden alınmasını gerektiren sebeplerin varlığını öğrenen vesayet makamı, vasiyi re'sen görevden almakla yükümlüdür. Yine gecikmesinde tehlike bulunan hallerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak işten el çektirip bir kayyım atayabileceği gibi; gerekirse muhtemel zararı göz önünde bulundurarak vasinin mallarına ihtiyati haciz koyabilir ve tutuklanmasını da isteyebilir (m.486). Vesayet makamı, görevden alma ve uyarıda bulunmanın yanı sıra, vesayet altındaki kişinin korunması için gerekli diğer önlemleri de almakla yükümlüdür (m.487) (Y.2.H.D. 2.6.2003 T. 6962/7998 ; Yargıtay 2. HD Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Vasi-Kayyım Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, s.634-639 ; Yargıtay 2.HD Onursal Başkanı Ali İhsan ÖZUĞUR, Kişi Hukuku-Velayet- Vesayet- Soybağı- Evlat Edinme Hukuku, s.897-898). Bu kapsamda vesayet makamı, vesayet altındaki kişinin yararlarını korumak için gerekli tedbirleri alma, gerekirse kayyım tayini yanında, hesaplara el koyarak muhtemel zararları da önleme görevi altındadır (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Ali İhsan ÖZUĞUR, Kişi Hukuku-Velayet-Vesayet-Soybağı-Evlat Edinme Hukuku, s.897). Zira vasinin görevden alınmasına dair kararlar kamu düzenine ilişkin olup taraflar duruşmaya gelmese dahi mahkemece resen deliller toplanıp karar verilmelidir (Y.18.HD. 09.09.2014 T. 7598/12353). Vasinin görevden alınmasına dair davalarda görevli mahkeme de Sulh Hukuk Mahkemesidir (Y.2.HD. 13.10.2008 T. E.9610- K.13524 ; Y.2.H.D. 29.12.2008 . E. 15354 - K. 18040 ; Y. 2.HD. 20.03.2008 T. 2007/1997 E. 2008/3802 K ; Y.2.H.D. 02.02.2009 T. E. 2008/15127 K. 2009/1113).

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 13.03.2003 T., 2180-3547 sayılı kararında; “ Özü; Vesayet makamı gecikmesinde tehlike bulunan hallerde vasiyi geçici olarak işten el çektirip YENİ VASİ ATANINCAYA KADAR BİR KAYYIM DA ATAYABİLİR. Vesayet makamı, gecikmesinde tehlike bulunan hallerde vasiye geçici olarak işten el çektirip bir kayyım atayabileceği (TMK m.486) gibi, onu uyarma görevden alma ve vesayet altındaki kişinin korunması için gerekli olan diğer önemleri de almakla yükümlüdür. İlgililer, vesayet makamına itiraz edebilirler. Denetim makamı, gerektiğinde duruşma da yaparak bu itirazı kesin karara bağlar.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 01.10.2003, 11347-12507 sayılı kararı; “... Toplanan delillerle; vasinin, vesayet kararının verilmesinden sonra, kısıtlıya kişisel işlerinde yardımcı olmadığı, defter tutmadığı ve kısıtlının malvarlığını yönetmediği, bu suretle yasal görevlerini ifada ağır ihmalinin bulduğu gerçekleşmiştir. Bu yönden TMK 483.maddesi gereğince VASİNİN GÖREVDEN ALINMASI GEREKİRKEN, davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 01.10.2003 T. 11347-12507 sayılı kararı; “... Toplanan delillerle; vasinin, vesayet kararının verilmesinden sonra, kısıtlıya kişisel işlerinde yardımcı olmadığı, defter tutmadığı ve kısıtlının malvarlığını yönetmediği, bu suretle yasal görevlerini ifada ağır ihmalinin bulduğu gerçekleşmiştir. Bu durumda TMK 483.maddesi gereğince vasinin görevden alınması gerekirken, davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 10.09.2008 gün E. 9191 - K. 11515 sayılı kararı; “Özü: Vasinin görevden alınmasına ilişkin davada vesayet makamı kendiliğinden de görevli olduğundan dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez. Vesayet davaları kamu düzenine ilişkindir. Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi veya her ilgili vasinin görevden alınmasını isteyebileceği (TMK. 484/1) gibi, görevden alınmayı gerektiren sebebin (TMK.483) varlığını başka bir yoldan öğrenen vesayet makamı, VASİYİ RE'SEN GÖREVDEN ALMAKLA YÜKÜMLÜDÜR. (TMK. 484/2) Görevden alınmayı gerektiren sebebin varlığını öğrenen vesayet makamı, vasiyi re'sen dahi görevden alabileceğine göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409.ncu maddesi bu davalarda uygulanmaz. O halde işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru bulunmamıştır.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 17.12.1993 T. 9999-12403 sayılı kararı; “…Vesayet uzuvları vesayet daireleri ve vasiler ve kayyımlardır (MK mad. 346). Vesayet daireleri Sulh Mahkemesi ve Adliye Mahkemesidir (MK. mad. 347). Vasiler vesayet altındaki küçüğün ve mahcurun şahsına koruma ve mallarını idare ve Medeni tasarruflarında onu temsil eder (MK mad. 353). Vesayet altındaki kimsenin mallan sınai, ticari ve sair teşebbüsleri ihtiva ediyorsa Sulh mahkemeleri bunların tasfiyesi ve devamı için lüzum gelen tedbirleri alır (MK mad. 383). Vesayet dairelerinin müdahale haklarına dair hükümler baki kalmak üzere vasi bütün tasarruflarında küçüğü temsil eder (MK mad. 391). Sulh Mahkemesi vasinin muayyen zamanlarda verdiği rapor ve hesapları tetkik eder. Sulh mahkemesi vesayet altındaki kimsenin menfaatinin iktiza ettiği tedbirleri alır (MK. mad. 407 ile 431). Vasi ve vesayet daireleri vazifelerini ifasında tedbirli müdür gibi hareketle zorunludurlar. Görüldüğü üzere VESAYET DAİRELERİNDEN SULH MAHKEMESİNİN ÖNLEM ALMA GÖREVİ VESAYET DAİRESİ OLARAK İŞLEMİNİN EN ÖNEMLİ KISMINI OLUŞTURMAKTADIR. ÖNLEMLERİN NELER OLDUĞU MEDENİ KANUNDA SAYILMAMIŞTIR. ANCAK SULH HÂKİMİ VASİYE GEÇİCİ OLARAK İŞTEN EL ÇEKTİRME İCABINDA TUTUKLAMA VE MALLARINI HACZETTİRMEYE KADAR VARAN GENİŞ BİR YETKİYE SAHİPTİR (MK mad. 430). Diğer vesayet dairesi Asliye Mahkemesi ise tayin ve asil mercii (MK mad. 416/1, 427/1, 429/1). Tetkik ve ilk derece itiraz mercii olarak (MK 372/3, 374/1, 404/2, 432) ve birde izin mercii olarak (MK. mad. 406) yetki ve görevleri vardır”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 02.10.2006 T E. 13292 - K. 12940 sayılı kararında; “Özü: Açılan diğer davada vasi ile kısıtlının yararları çatıştığından KISITLININ TEMSİLİ İÇİN KAYYIM ATANMASI TALEBİNİN VESAYET MAKAMINCA KABULÜ GEREKİR.”

Yargıtay 18.HD. 09.09.2014 T. 7598/12353 Sayılı kararı; “...Dava vasinin değiştirilmesi istemine ilişkin olup mahkemece, vasinin değiştirilmesini isteyen davacı …’ın duruşmaya gelmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. VASİNİN ATANMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN KARARLAR KAMU DÜZENİYLE İLGİLİ OLUP MAHKEMECE TARAFLAR GELMESE DE RESEN DELİLLER TOPLANIP SONUCA GÖRE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN yerinde olmayan gerekçelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Sonuç olarak; Tmk’nın 484.maddesi gereği her ilgili vasının görevden alınmasını isteyebılır. Madde metnınde geçen “her ilgili” kavramının, vesayetin kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek en geniş kapsamda yorumlanması gerekir. Kaldı ki vesayet makamının resen görevden alma yetkisi de bulunduğu düşünüldüğünde vasinin görevden alınmasına yönelik yapılacak her başvurunun esasının incelenmesinde adeta zorunluluk vardır. Yine Tmk’nın 483/2.maddesi vasinin, vasilik görevini yapmakta yetersiz olması yüzünden vesayet altındaki kişinin menfaatlerinin tehlikeye düşmesi halini vasinin görevden alınma sebebi saymıştır. Bu durumda Tmk’nın 486.madde hükmü gereği vesayet makamı, kusuru olmasa bile vasiyi görevden alarak yerine geçici önlem olarak temsil kayyımı atayabilecektir. Ayrıca Tmk’nın 483/1.maddesi, vasinin görevini ağır surette savsaklamasına halini de vasinin görevden alma nedenleri arasında saymıştır. Vasinin, görevini yerine getirmede ağır derecede savsaklayıcı davranmasına, vesayet altındaki kimsenin şahsına özen göstermemesi veya malvarlığının yönetimiyle pek az meşgul olması örnek gösterilebilir. Yine Tmk.m.454 gereği vasi vesayet altındaki kişinin malvarlığını tedbirli bir yönetici gibi özenle yönetmek ve korumakla yükümlüdür. Vasi bu özen yükümlülüğünü yerine getirmezse TMK’nın m.483 hükümlerine göre vesayet makamı tarafından görevinden alınır. Tmk’nın 483.maddesi gereği vasinin güven sarsıcı davranışta bulunması ve yetkisini kötüye kullanması halinde de vasi, ilgililerin isteği üzerine veya resen vesayet makamınca görevden alınabilir. Tmk’nın 484.maddesi gereği vasinin görevden alınmasını gerektiren sebeplerin varlığını öğrenen vesayet makamı, vasiyi re'sen görevden almakla yükümlüdür. Yine Tmk.m.486 gereği gecikmesinde tehlike bulunan hallerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak işten el çektirip bir kayyım atayabilir.