T.C.
Yargıtay
1. Ceza Dairesi
2023/9490 E., 2024/4511 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2023/923 E., 2023/1002 K.
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması
Sanık hakkında bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.07.2017 tarihli ve 2014/326 Esas, 2017/240 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükme yönelik Cumhuriyet savcısının (aleyhe), katılanlar ..., ... ve ... vekilinin ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 09.04.2018 tarihli ve 2018/55 Esas, 2018/353 Karar sayılı kararı ile kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280/1-g maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280/1. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanığın nitelikli kasten öldürme suçundan Esas No : 2023/9490 mahkûmiyetine karar verilmiş, bu kararın katılanlar ..., ... ve ... vekilleri ve sanık müdafileri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 09.11.2022 tarihli ve 2022/383 Esas, 2022/8710 Karar sayılı ilâmı ile temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 15.12.2022 tarihli ve 2018/56445 sayılı itirazı üzerine; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 05.04.2023 tarihli ve 2022/15183 Esas, 2023/1664 Karar sayılı kararı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, 5271 sayılı Kanun’un 308/2. maddesi gereği Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 09.11.2022 tarihli ve 2022/383 Esas, 2022/8710 Karar sayılı temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması ilâmının kaldırılmasına ve hükmün sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 27/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun'un 304/2-b maddesi uyarınca takdiren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Bozma üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 11.09.2023 tarihli ve 2023/923 Esas, 2023/1002 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun'un 27/2. maddesi ve 5271 sayılı Kanun'un 223/3-c maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılanlar ..., ... ve ... vekilinin temyiz sebepleri özetle; meşru savunmada sınırın aşılmasına ilişkin yasal koşulların bulunmadığına, kararın hatalı, dosya içeriğine ve hukuka aykırı olduğuna,
2. Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle; sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine,
İlişkindir.
III. GEREKÇE
Sanık ile maktulün 24.02.2013 tarihinde evlendikleri, evlenmelerinden kısa bir süre sonra aralarında şiddetli geçimsizliğin başladığı, maktulün sanığa şiddet uyguladığı, ölümle tehdit ettiği, sanık ile maktulün karşılıklı kavgalarına ilişkin ceza dava dosyasının bulunduğu, bu dosyada maktul ...'ın müşterek ikametlerinde "seni öldüreceğim, bu odadan ölmeden çıkamayacaksın" şeklinde sanığı tehdit edip yaraladığından hakkında kasten yaralama ve ölümle tehdit suçlarından cezalandırılmasının istendiği, ayrıca maktul hakkında Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin, 15.04.2013 tarihli ve 2013/259 Değişik İş sayılı kararı ile 6284 sayılı Kanun gereğince bir ay süre ile önleyici tedbir kararı verildiği ve sanığın 12.04.2013 tarihinde Kadın Sığınma Evine yerleştirildiği, hamile iken gördüğü şiddet nedeniyle ailesinin yaşadığı Van iline gittiğinde ise ailesinin manevi baskısı sonucunda sanığın maktul ile ortak yaşadığı eve geri dönmek zorunda kaldığı, maktul ile sanık arasında geçimsizliğin sanık doğum yaptıktan sonra da devam ettiği, kavgalarının evlerinin dışından da duyulduğu ve gözlemlendiği, devam eden geçimsizlik ve bebeğin bakımı nedeniyle maktulün annesinin teklifi üzerine bir süre sanığın, kayınvalidesinin evinde maktul ... çocuğu ile birlikte kaldığı, suç tarihinden bir gün önce sanık ile maktulün evlerine geri döndükleri, maktulün çocuğa bez ve mama almaması nedeniyle tartıştıkları, maktulün sanığı darp ederek çocuk ile birlikte bir odaya kilitlediği, sabaha karşı uyanan sanığın kapının açık olduğunu görüp camdan Esas No : 2023/9490 baktığında, maktulün kucağında çocuk olduğu halde markete doğru gittiğini gördüğü, sanığın bu sırada kahvaltı hazırladığı, bir süre sonra eve gelen maktulün sanığa odadan çıkması nedeniyle kızdığı ve darp etmeye başladığı, sanığın kendisini korumak amacıyla maktulü tekmelediği, maktulün olay yerinde ele geçen kemeri sanığın boğazına dolayıp sıkmaya çalıştığı, sanığın da ele geçirdiği bir fincanı maktulün kafasına vurarak maktule karşı savunmaya geçtiği, ancak maktulü etkisiz hale getiremediği, maktulün sanığın boğazını kemerle sıkmaya çalıştığı, sanığın dağılan kahvaltı masasından ele geçirdiği bıçağı maktule sallayarak maktulü dört ayrı yerinden yaralayarak etkisiz hale getirdiği, maktulün saldırısını def ettikten sonra da çocuğunu alarak dışarı çıktığı ve maktulün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kot kesileri ile birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu hayatını kaybettiği anlaşılan olayda;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, hükme esas alınan raporların yeterli olduğu, suçun meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması şartları içerisinde işlendiğinden bahisle 5237 sayılı Kanun'un 27/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinde ve sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 11.09.2023 tarihli ve 2023/923 Esas, 2023/1002 Karar sayılı kararında katılanlar ..., ... ve ... vekili ve sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/4. maddesi uyarınca Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.06.2024 tarihinde karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dairemiz sayın çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık sanık hakkında meşru savunmada sınırın aşılmasına ilişkin Türk Ceza Kanunu’nun 27/2 maddesinde uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Sanığın eşi olan maktulü bıçakla dört kez vurmak suretiyle kasten öldürdüğü sabit olduğundan ağır tahrik altında nitelikli kasten adam öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği halde meşru savunmada sınırın aşılması şartları bulunmadığı halde sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 27/2 maddesinin uygulanmasına ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına ilişkin Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyoruz.
Sanık ... maktulün 2013 yılında evlendiklerinin ilk ayından itibaren aralarında tartışmalar yaşandığı ve karşılıklı birbirlerini darp ettikleri, aralarında geçimsizlik bulunduğu, maktulün değişik tarihlerde sanığı dövüp yaraladığı, sanığın da maktulü tehdit ettiği, bu nedenle aralarında soruşturmalar olduğu, maktul hakkında uzaklaştırma kararı verildiği, sanığın bir dönem kendi ailesinin yanında ve sığınma evinde kaldığı ancak tarafların barışarak bir dönem maktulun annesin evinde kaldıkları, olaydan bir gün önce sanık ile maktulün evlerine geri döndükleri, sanığın savunmaları doğrultusunda alınan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başlanığınca düzenlenen rapora göre sanığın anlattığı öyküye uygun değişik zamanlarda birden çok kez fiziksel şiddete maruz kaldığı tespit edilmiştir. Olay günü de tarafların yine tartışıp kavga ettikleri ve bu kavga sırasında maktulün sanığı yaraladığı, dosyada bulunan adli rapora göre sanığın sol el 5. parmağında kırık, boyunda soldan sağa çizgisel uzanan hiperemi ve sırtta orta hatta 3*10 santimetre boyunda hiperemi olduğu başka da herhangi bir yaralanmasının bulunmadığı, kavga sırasında sanığın maktulü bıçaklayarak öldürdüğü, dosyada yer alan Adli Tıp Otopsi raporuna göre maktulün alnının sol kısmında ekimozlu sıyrık, sol köprücük kemiğinde bıçağın ucu ile yapılması mümkün olan sıyrık, vücudun çeşitli yerlerinde sıyrık ve ekimozlar, göğüs üst kısımda tek başına öldürücü nitelikte kesici alet yarası, sol koltuk altında tek başına öldürücü nitelikte kesici alet yarası, göbek bölgesinde (umblikusun 2 cm solunda) yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte kesici alet yarası, kaburga kemiklerinin bulunduğu bölgede meme başı hizasında öldürücü nitelikte olmayan kesici alet yarası, bulunduğu, kişinin ölümünün kesici alet yaralanmasına bağlı kot kesileri ile birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği tespit edilmiştir. Sanığın maktulü bıçaklayarak etkisiz hale getirdikten sonra müşterek çocuğunu alarak kapıyı kilitleyip dairden çıktığı, maktulün pencereyi açarak yardım istemesi üzerine site görevlilerinin daireye çıktıkları ancak kapının kilitli olması nedeniyle içeri giremedikleri, sitenin çıkış kapılarının kapatılması ile birlikte durumu polise bildirdikleri, sanığın oğlu ile taksiye binmek için bağırdığı, güzergahın kapatılmasından dolayı sanığın gidemeyeceğini anlayınca bir soda şişesini kırıp kucağındaki çocuğun boynuna dayadığı, bir süre sonra site güvenlik görevlileri tarafından sanığın ikna edilerek teslim olduğu ve ağlayarak kocasının öldürdüğünü söylediği anlaşılmıştır.
Sanık savunmalarında olay sırasında maktulün tava ile kafasına vurduğunu, kemeri boynuna dolayarak bir eli ile kendisi boğmaya çalışırken bir taraftan ayağını bağlamaya çalıştığı, aynı zamanda diğer elinin dirseği ile çocuğun boğazına baskı yaparak boğmaya çalıştığını beyan etmiş ise de sanık hakkında alınan raporda kafa bölgesinde yaralanmaya ilişkin bir tespitin bulunmadığı, kemerin boynuna dolanarak sıkılması halinde kemerin boyutlarına uygun şekilde boynun tamamında lezyonların oluşması gerektiği halde boyunda çizgi halinde hiperimi olduğunun tespit edildiği, sırtında 3x10 ebatlarında hiperimi nazara alındığında kemerle boynun sıkılması halinde de benzer ebatlarda bir yaralanmanın oluşması gerektiği, müşterek çocukları ... hakkında alınan raporda yeni darp ve cebir izine rastlanmadığının bildirilmesi karşısında sanığın adli raporlarla doğrulanmayan savunmasının cezadan kurtulmaya yönelik olduğu kanaatine varılmıştır.
Meşru savunmada sınırın aşılmasına ilişkin 5237 sayılı TCK'nın 27/2 maddesinin uygulanabilmesi için öncelikle meşru savunmanın saldırıya ilişkin koşulların gerçekleşmesi gerekli olup savunmaya ilişkin olarak ölçülülük ve orantılılık şartında mazur görülebilecek bir heyecan korku veya telaştan dolayı sınırın aşılmasının zorunlu olduğu bu kapsam da sanık ... maktul arasında geçimsizlik bulunduğu olay tarihinden önceki zamanlarda maktulün sanığa şiddet uyguladığı olay günü de tartışmanın kavgaya dönüştüğü maktulün kemerle vurarak sanığı basit şekilde yaraladığı kavga sırasında sanığın bıçakla maktulün hayati bölgelerini hedef alarak dört kez bıçakla vurmak suretiyle öldürdüğü olayda maktulün silahsız olması sanığın basit şekilde yaralanmasına karşın bıçakla maktule çok sayıda vurarak öldürmesi maktuldeki yaraların sayısı ve niteliği, sanığın olaydan sonra bıçağı bulaşık makinesine koyduğu, çocuğunu alarak yaralı haldeki maktulün üzerine kapıyı kilitleyerek daireden ayrılması,siteden çıkamayınca yakalanmamak için soda şişesini kırıp kucağındaki çoğun boynuna dayaması ve site güvenlik görevlilerinin ikna etmesi üzerine ağlayarak eşini öldürdüğünü katil olduğunu söylemesi nazara alındığında sanık hakkında meşru savunmada sınırın aşılmasına ilişkin yasal koşulların bulunmadığı, saldırı ve savunma arasında ölçülülük ve orantı bulunmadığı gibi sınırın aşılmasını mazur gösterecek somut bir durumun söz konusu olmadığı, maktulün basit saldırısı ile orantılı olmayacak şekilde ve yoğunlukta sanık tarafından karşılık verildiği, olay günü maktulün kahvaltı masasını dağıtıp sanığa vurması üzerine, sanığın evlilik birliği içerisinde daha önceden bir çok kez şiddete maruz kalmasından dolayı duyduğu öfke ve elem nedeniyle ağır haksız tahrik altında eşini kasten öldürdüğü anlaşılan sanık hakkında TCK'nın 27/2 maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı olduğundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi kararının onanmasına ilişkin Dairemiz sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyoruz.





