A. GİRİŞ
27/11/2025 tarihinde iktidar partisi milletvekilleri tarafından 38 maddeden oluşan kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Sunulan teklifte birçok değişiklik önerisine yer verilmiş olmakla birlikte iş bu çalışmamız 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’da düzenlenen Geçici 10. Madde bakımından yapılmak istenilen değişiklik önerisine dair olacaktır.
B. SUNULAN TEKLİFTE YER ALAN İLGİLİ MADDE:
“MADDE 27 -13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun geçici 10 uncu maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "tarihi itibarıyla" ibaresi "tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle" ve "tarihinde geçici 9 uncu maddenin altıncı fıkrası kapsamında açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler," ibaresi "tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler," şeklinde değiştirilmiş, yedinci ve sekizinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.”
C. MEVCUT KANUN HÜKÜMLERİYLE TEKLİFTE YER ALAN MADDENİN KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRMESİ
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un(CGTHİK) 105/A maddesinde; hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitim evinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Pandemi döneminde çıkartılan ve 15 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı yasa ile Kanun’a (CGTHİK) eklenen geçici 6. madde ile 30/3/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından (istisna suçlar haricinde) 105/A maddesinin birinci fıkrasında “bir yıl” olarak yer alan sürenin “üç yıl” olarak uygulanacağı düzenlenmiştir.
Akabinde 15 Temmuz 2023 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı yasa ile Kanun’a (CGTHİK) eklenen geçici 10. Maddesinin 6. Fıkrasında ise;
“Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, 31/7/2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerden, toplam hapis cezası on yıldan az ise bir ayını, on yıl ve daha fazla ise üç ayını bu kurumlarda geçirip ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmasına üç yıl veya daha az süre kalanlar, bu şartların oluştuğu tarih itibarıyla açık ceza infaz kurumlarına ayrılabilir. Bu hükümlüler ile 31/7/2023 tarihinde geçici 9 uncu maddenin altıncı fıkrası kapsamında açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler, talepleri hâlinde en az üç ay açık ceza infaz kurumunda kalmış olmak şartıyla ilgili mevzuat uyarınca cezaların denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlandırılır.” hükmü getirilmiştir.
7456 Sayılı Yasa ile yapılan düzenleme kapsamında, hükümlülere açık cezaevine 3 yıl erken geçme imkânı ve 3 yıl daha denetimli serbestlikten yararlanma hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu düzenlemenin ardından, kamuoyunda ve yargı sistemimiz içinde çeşitli eleştiriler ve serzenişler dile getirilmiştir. Bilindiği üzere, infaz hukukumuzda bugüne değin yapılan düzenlemelerin tamamına yakınında suç tarihine göre eşik tarih belirlenmişken getirilen geçici 10. maddedeki düzenlemeyle bunun aksine yasadan yararlanabilmek için "31/7/2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunma" şartı getirilmiş bundan ötürü pek çok kişi davaları devam ettiğinden bahisle ya da infaz işlemleri başlamadığından yasadan yararlanamamış ve ciddi bir mağduriyet oluşmuştur.
Bilindiği üzere, infaz hukukumuzda bugüne kadar yapılan düzenlemelerin tamamına yakını suç tarihine göre belirlenen bir eşik tarihe dayanmıştır. Ancak, getirilen Geçici 10. madde ile bu uygulamanın aksine, yasadan yararlanabilmek için “31/07/2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunma” şartı getirilmiştir. Bu nedenle, davaları hâlen devam eden veya infaz işlemleri henüz başlamamış olan pek çok kişi yasadan yararlanamamış ve ciddi bir mağduriyet ortaya çıkmıştır.
Somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda, başvuran mahkemenin gerekçesinin de uygulamada yaşanan mağduriyeti açıkça ortaya koyduğu değerlendirilmektedir.
“Halen Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü olarak bulunan ...'nın hakkında düzenlenen 11/08/2023 tarihli müddetname uyarınca 5275 sayılı yasanın geçici 10. maddesinin 6. fıkrası gereği açık ceza evine ayrılmasına yönelik talebinin Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı tarafından 23/08/2023 tarih, 2023/2393 sayılı karar ile reddedilmesi üzerine bu karara karşı hükümlü tarafından süresi içerisinde Hakimliğimize yapılan itiraz üzerine dosyanın kapsamlı olarak yapılan incelemesinde dosyamızda uygulanması gereken 5275 sayılı kanunun geçici 10. maddesinin 6.fıkrasında yazan "31/7/2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerden" ibaresinin Anayasanın 2.maddesinde yazılı "hukuk devleti ilkesi" ile 10. maddesindeki "eşitlik" ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Şöyle ki; 5275 sayılı kanunun geçici 10.maddesinin 6.fıkrası gereği açık ceza evi hakkından faydalananların tespiti için suç tarihi yerine hükümlü olunan tarihi esas alan bu ibare Anayasanın "eşitlik" ve "hukuk devleti ilkesine" açıkça aykırıdır. Aynı tarihte suç işleyen iki kişiden biri hakkındaki yargılamanın soruşturmayı yapan organlar tarafından kısa sürede sonuçlandırılarak kesin hükümle bitirilmesi ve sanığın hükümlü statüsüne geçmesi halinde faydalanacağı infaz hükümlerinin farklı, ikinci kişinin kaçması ya da başka nedenlerle yargılamanın geç sonuçlanması halinde infaz hükümlerinin farklı uygulanması adil olmayan farklı sonuçlar oluşturabilecektir.
Nitekim önümüzde bulunan dosyanın hükümlüsünün 06/10/2018 tarihinde işlediği suçlardan dolayı 31/07/2023 tarihinden önce ceza evine girdiği için açık ceza evi hakkından daha lehe uygulamalardan faydalandığı, ancak hükümlünün son müddetnamesinde yazılı 23/09/2018 tarihinde işlediği suçun 18/07/2023 tarihinde kesinleşmesi ve buna müteakip hükümlünün 10/08/2023 tarihinde ceza evine girmesi nedeniyle açık ceza evi hakkından yeni yasadaki lehe uygulamalardan faydalanamamasının hukuk devleti ve eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı açıktır. Aynı tarihlerde suç işleyen gerek bu hükümlünün gerekse benzer durumda olan başka hükümlülerin suç tarihlerinin değil hükümlü oldukları tarihlerin baz alınarak farklı infaz uygulamalarına maruz kalması infazda adalet anlayışı ile bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerden dolayı 5275 sayılı kanunun geçici 10. maddesinin 6. fıkrasında yazılı "31/7/2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerden" ibaresinin Anayasanın 2.maddesinde yazılı "hukuk devleti ilkesi" ve 10. maddesinde yazılı "eşitlik" ilkesine aykırı olduğundan bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yoluna başvurulmasına karar vermek gerekmiştir.” (AYM, E.2023/148, K.2024/70, 07/03/2024)
Ancak Anayasa Mahkemesi, yaşanan mağduriyeti ve yasaya karşı ileri sürülen eleştirileri görmezden gelerek, başvurunun “Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE” karar vermiştir. (AYM, E.2023/148, K.2024/70, 07/03/2024)
Gelinen aşamada, yasanın yürürlüğe girmesinin üzerinden yaklaşık iki buçuk yıl geçtikten sonra, yaşanan mağduriyetin ve adaletsizliğin giderilmesi amacıyla hükümet tarafından 11. Yargı Paketi ile düzenleme getirildiği görülmektedir. Getirilen bu düzenlemenin, ortaya çıkan mağduriyetin ve adaletsizliğin giderilmesi bakımından olumlu bir adım olduğu değerlendirilmektedir.
7242 Sayılı Yasa ile Kanuna(CGTHİK) eklenen geçici 6. Maddeden yararlanma koşulları ile 11. Yargı Paketi ile getirilmek istenilen geçici 10. Maddeden yararlanma koşulları çeşitli farklılıklar içermektedir.
7242 Sayılı Yasa ile Kanun’a (CGTHİK) eklenen geçici 6. madde uyarınca, suç tarihi 30/03/2020 öncesi olan kişiler yasadan yararlanabilmekte, ayrıca hükümlünün belirli bir süre cezaevinde kalmasına gerek olmaksızın üç yıla kadar denetimli serbestlikten yararlanabileceği düzenlenmiştir.
11. Yargı Paketi ile getirilmek istenilen geçici 10. maddedeki düzenlemede ise; suç tarihi 31/07/2023 ve öncesi olan kişiler yasadan yararlanabilmektedir. Ancak burada ayrıca hükümlünün açık cezaevinde olması ve en az 3 ay kalması koşuluyla 1+3=4 yıla kadar denetimli serbestlikten yararlanabileceği düzenlenmiştir.
Buna göre, 7242 Sayılı yasaya nazaran kişinin 1 yılı aşan denetimli serbestlik sürelerinin tamamında en az 3 ay açık cezaevinde kalması şarttır. Yani kişi +6 ay denetimli serbestlikten yararlanması ya da +3 yıl denetimli serbestlikten yararlanması için en az 3 ay cezaevinde kalması gerekmekte olup denetimli serbestlikten yararlanma süresi artsa da cezaevinde kalacağı süre aynı kalmaktadır. Aynı açık cezaevi süresinin, farklı ağırlıktaki cezalara eşit biçimde uygulanması orantılılık, ölçülülük ilkelerine aykırılık oluşturduğu gibi adaletsiz bir sonuca da neden olduğu değerlendirilmektedir.
Yine 7242 sayılı yasa ile Kanun’a (CGTHİK) eklenen geçici 6. madde ile;
-Kasten öldürme suçları (madde 81, 82 ve 83),
-Kasten Yaralama Suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi halinde (TCK 86/3-a,b)
-Neticesi sebebiyle yaralama suçunun yüzde sürekli değişiklik yaratması halinde (TCK87-2/d)
-İşkence suçu,
-Eziyet suçu,
-Cinsel suçlar (madde 102, 103, 104 ve 105),
-Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138),
-Uyuşturucu imal ve ticareti suçu (madde 188)
-Terör Suçları
-Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
-Anayasal Suçlar,
-Milli Savunmaya Karşı Suçlar
-Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk suçları istisna tutulmuş ve sayılan suçlardan hükümlü olan kişilerin yasadan yararlanamayacağı düzenlenmiştir.
11. Yargı Paketi ile getirilmek istenilen geçici 10. maddedeki düzenlemede ise;
-Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar
-Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
-Anayasal Suçlar
-Milli Savunmaya Karşı Suçlar
-Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk suçları istisna tutulmuş ve sayılan suçlardan hükümlü olan kişilerin yasadan yararlanamayacağı düzenlenmiştir. Yasa tasarısında olmayan ancak basında yer alan haberlerde TBMM Adalet Komisyonu’nda ek madde eklendiği;
-Kasten Öldürme Suçlarının, (TCK 82/1-d,e-f);
d-Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,
e-Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f-Kadına karşı işlenmesi halinde,
-Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarının(TCK 102, 103,104/2,3) da istisna tutulduğu ve sayılan suçlardan hükümlü olan kişilerin de yasadan yararlanamayacağı belirtilmiştir. (https://www.ntv.com.tr/turkiye/11inci-yargi-paketinde-cinsel-istismar-ve-aile-ici-cinayet-kapsam-disi-kaliyor-1701738)
Her iki düzenleme karşılaştırıldığında 11. Yargı Paketi ile getirilecek düzenlemenin kapsamının daha geniş olduğu görülmüştür.
7242 sayılı yasadan yararlanmanın istisnası olarak sayılan; Kasten öldürme suçlarının (madde 81, 82 ve 83- TCK 82/1-d,e-f hariç olmak üzere), Kasten Yaralama Suçları ile Neticesi sebebiyle yaralama suçlarının tamamının, İşkence suçunun, Eziyet suçunun, Cinsel suçlardan TCK 104/1 gereğince Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunma halinin ve TCK 105. Madde gereğince Cinsel taciz suçunun, Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçların (Madde 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138), Uyuşturucu imal ve ticareti suçunun (madde 188) 11. Yargı Paketi ile getirilmek istenilen geçici 10. maddedeki düzenlemeye dahil edildiği ve bu suçlardan hükümlü bulunan kişilerin yasadan yararlanacağı görülmüştür.
Ancak 7242 sayılı yasadan yararlanan “örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar” 11. Yargı Paketi ile getirilmek istenilen geçici 10. maddedeki düzenlemeden istisna tutulmuş, buna göre “örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar” dan hükümlü olan kişilerin 11. Yargı Paketi ile getirilecek düzenlemeden yararlanamayacağı görülmüştür.
D. SONUÇ VE ÖNERİLER
Yukarıda yer alan bölümlerde detaylıca açıklanmaya çalışıldığı üzere, 11. Yargı Paketi kapsamında 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un Geçici 10. Maddesinde yapılması öngörülen düzenleme, 7456 sayılı Yasa’da yer alan "31/7/2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunma" şartını kaldırması bakımından, yaşanan mağduriyeti ve adaletsizliği gidermesi açısından olumlu olarak değerlendirilmektedir.
Ancak getirilen düzenlemede 105/A maddesi uyarınca 3 yıla kadar ek denetimli serbestlik hakkı tanıyan sürelerin tamamında aranan en az 3 ay açık cezaevinde kalma şartının orantılı, hakkaniyetli ve ölçülü olmayacağı değerlendirilmektedir. Bu nedenle, yasadan yararlanmak için aranan “en az üç ay açık cezaevinde kalma” şartının kaldırılması veya denetimli serbestlik süresine göre cezaevinde kalınacak sürenin kademeli olarak artırılmasının daha hakkaniyetli bir çözüm olabileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca, sunulan tasarı 7242 sayılı yasa ile karşılaştırıldığında, istisna tutulan suçların daha az olması nedeniyle kapsamının daha geniş olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, 7242 sayılı Yasa’dan yararlanan “örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar”ın getirilecek düzenlemeden istisna tutulmasına dair tasarıda hiçbir gerekçeye yer verilmediği görülmüştür. Bu yönüyle de “örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar”ın getirilecek düzenlemeden istisna tutulmasının somut meşru ve haklı bir nedene bir gerekçeye dayanmadığı; bu durumun da Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ile 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı değerlendirilmektedir.
Yine getirilen kanun taslağının gerekçesinde; istisna tutulan Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, Anayasal Suçlar, Milli Savunmaya Karşı Suçlar, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk suçlar) bakımından bir değerlendirmeye yer verilmediği görülmektedir.
Bilindiği üzere, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamaktır. Bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek ve üretken, kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk sahibi bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır. (5275 Sayılı CGTİHK Md. 3)
Bu kapsamda denetimli serbestlik, iyi halli hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla getirilmiştir.
Bu bakımdan da hükümlülerin denetimli serbestlikten yararlanması bakımından “yeniden suç işleyip işlemeyeceği” ve “iyi halli olup olmadığı” kriterlerinin aranmaktadır. Bu şartların mevcut olmaması halinde hükümlünün denetimli serbestlikten yararlandırılması söz konusu olamayacağından, yasama organının haklı ve somut hiçbir gerekçe ileri sürmeksizin hükümlüler arasında suç türüne göre ayrım yapılmasının Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen Eşitlik İlkesi ile Anayasa’nın 2. maddesindeki Hukuk Devleti ilkesiyle bağdaşmadığı değerlendirilmektedir.

Av. Fatih GÖKÇE





