I.GENEL OLARAK

Borçlunun üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczinde “şahıs” lafzından anlaşılması gerekenin ne olduğu bu itibarla kimlere haciz ihbarnamesinin üçüncü kişi sıfatıyla gönderilebileceği hususu pratik uygulamada bir takım hukuki uyuşmazlıkların doğmasına sebebiyet verdiği görülmektedir.

Türk Medeni Kanunu kişileri ikiye ayırmaktadır. Gerçek kişiler (Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler. TMK 8.md) ve Tüzel Kişiler (Başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar. Amacı hukuka veya ahlâka aykırı olan kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanamaz. TMK 47.md)  

Söz konusu kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere bir varlığın kişi sayılıp sayılamayacağı hususu kanun tarafından düzenleme altına alınarak belirlenmektedir.

Bununla birlikte Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 50. Maddesi ile düzenleme altına alınan Taraf ehliyetinin, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan davada taraf ehliyetine sahip olacağını; 51. Maddesinde ise dava ehliyetinin medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği düzenleme altına almıştır.

Türk Ticaret Kanunu 124. Maddesinde Ticaret Şirketlerini, kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketleri olarak saymıştır. Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayıldığı düzenleme altına alınmıştır. Türk Ticaret Kanunun 125. Maddesinde Tüzel Kişilik ve Ehliyet başlığı altında; Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir. Ticaret şirketleri, Türk Medenî Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır. Devam eden 126. Maddesinde ise her şirket türüne özgü hükümler saklı kalmak şartıyla, Türk Medenî Kanununun tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ile bu Kısımda hüküm bulunmayan hususlarda Türk Borçlar Kanunu’nun adi şirkete (adi ortaklık sözleşmesi) dair hükümleri her şirket türünün niteliğine uygun olduğu oranda, ticaret şirketleri hakkında da uygulanır. 

Türk Borçlar Kanunu 620. Maddesine göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılacağı hususu anılan düzenleme ile hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda bahsi geçen kanuni düzenlemeler nazarında adi ortaklıkların, tüzel kişiliğinin bulunmadığı dolayısıyla fiil ehliyeti ve taraf ehliyeti bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Joint Venture, hukukumuzdaki adi ortaklığa benzemekte olup iki veya daha fazla işletmenin, belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklıktır. Tüzel kişilikleri olmadığından taraf ehliyetleri de bulunmamaktadır. Ortaklar, ortaklık borçlarından alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm mal varlıkları ile sorumludurlar.

Somut olayda, takip talepnamesinde ve ödeme emrinde gösterilen **-** İş Ortaklığının gerçek ve tüzel kişiliği bulunmadığından bu ad altında takip yapılması usulsüzdür. Adi ortakların ayrı ayrı takip talepnamesinde gösterilip yine ayrı ayrı adlarına ödeme emri tebliği gerektiğinden birlikte borçlu olarak gösterilen bu adi ortaklığı oluşturan şirketlerden şikayetçi ** yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken bu husus karar yerinde tartışılmaksızın takibin durdurulması yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. - Yargıtay 12. H.D 2008/19620 Esas ve 2009/392 Karar  

Borçlunun üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi için, taraf ehliyetine sahip olmayan “adi ortaklık” a 89/1 haciz ihbarnamesinin gönderilmesi yerine adi ortaklıktaki her bir ortağın kendisine haciz ihbarnamesinin gönderilmesi ve bu surette medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan ve taraf ehliyeti bulunan kişilere haciz ihbarnamesinin tebliğ edilmesinde yarar vardır. 

Kanaatimizce, TBK 620 md. göre Adi Ortaklık Sözleşmesi şeklinde kurulmuş oluşumların tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti olmaması sebebiyle adi ortaklığın kendisine gönderilmek istenen haciz ihbarnamesine karşı kamu düzenini ilgilendiren bir husus olmakla İ.İ.K 16/2 yazılı bulunan süresiz şikayete konu edilebilecektir. Bu durum adi ortaklığın ortaklarından herhangi birisi yahut hepsi tarafından ileri sürülebileceği gibi icra dairesi yahut icra mahkemesi tarafında da resen dikkate alınabilir.   

Alacaklar ve Üçüncü Şahıs Elinde Haczedilen Mallar Hakkında

Madde 89 – (Değişik: 18/2/1965-538/49 md.)

Hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.

Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.

Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.

Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.

Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/22 md.) Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.

Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.

Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.

Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harç ve resme tabi değildir.

Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.

Bu madde uyarınca haciz ihbarnamelerinin bildirimi ve bu ihbarnamelere verilecek cevaplar, güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ve bu sisteme entegre bilişim sistemleri üzerinden de yapılabilir. Bu usulle yapılan bildirim tebliğ yerine geçer.

II.GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/10222 Esas ve 2019/72 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, ... Turizm İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti- ... Yapı İnş. Müh. San. Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı ortaklarından ... Turizm İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. İş Ortaklığına gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesinin iptalini talep ettiği, mahkemece iş ortaklığını oluşturan şirketlere ayrı ayrı 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesinden ötürü davanın reddine karar verildiği, karara karşı ... Turizm İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin temyiz isteminde bulunduğu görülmüştür.

İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (...'nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. Ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. Ancak gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır (Prof. Dr. Baki Kuru icra ve iflas Hukuku EI Kitabı 2004 bas. Sahife 137 HGK. nun 08.10.2003 tarih ve 2003/12¬574 E 2003/564 K. sayılı içtihadı).

İİK'nin 89. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesinin muhatabı olan adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği olmadığından, adı geçenin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.

Ehliyetsizliğe ilişkin bu durum kamu düzeni ile ilgili olup re’sen dikkate alınmalıdır. Ayrıca bu hususu adi ortaklığı oluşturan ortaklardan her biri şikayet konusu yapabilir. Bu nedenlerle İİK'nin 89. maddesine göre çıkartılan haciz ihbarnamesi yok hükmündedir.

O halde mahkemece şikayetin kabulü ile haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/25148 Esas ve 2017/16128 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından iş ortaklığı ve iş ortaklığını oluşturan şirketler hakkında yapılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, şikayetçi “...İnşaat Ltd. Şti. – ...Müheahhitlik … Ltd. Şti. İş Ortaklığı” ortak girişimin hak edişlerinin tümüne haciz konulduğunu ve bu hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulüne karar verildiği ve hacizlerin kaldırılarak bu yolda işlem yapılması ile davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.

İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (...’nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de yoktur. Ancak gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır (Prof. Dr. ... İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2004 bas. sahife 137 HGK.nun 08.10.2003 tarih ve 2003/12-574 E 2003/564 K. sayılı içtihadı). Bir diğer anlatımla, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, takibin bütün ortaklar hakkında başlatılması zorunludur. Taraf ehliyeti kamu düzeninden olup mahkemece kendiliğinden göz önüne alınmalıdır.

Ancak, gerçek ya da tüzel kişi olan adi ortaklığın ortaklarından her birinin, adi ortaklık hakkında yapılan takibe yönelik olarak şikâyet haklarının bulunduğu izahtan varestedir.

Somut olayda, icra mahkemesine başvuran borçlunun adi ortaklık olduğu görülmektedir.

Mahkemece şikayetle ilgili olarak adi ortaklığı oluşturan her bir ortağın şikayet konusu yapabileceği belirtilerek haczin kaldırılması kararı verilmiş ise de, şikayete ortaklığı oluşturan şirketlerden birinin gelmediği veya pilot ortağın bu hususu şikayet konusu yapmadığı görülerek, adi ortaklık adına yapılan başvurunun adi ortaklığın taraf ehliyeti bulunmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, bu husus göz ardı edilmek suretiyle işin esasına girilerek hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/11768 Esas ve 2015/22507 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından başlatılan ilamsız takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının tahsili amacıyla ...&... Adi Ortaklığı'na , 1. Haciz ihbarnamesi gönderildiği, adi ortaklığın bu haciz ihbarnamesine süresinde itiraz ettiği, alacaklının bilhare 12/02/2015 tarihinde, icra dairesine başvurarak, ihbarnameye rağmen borçluya ödenen 80.000,00 TL'nin icra dosyasına geri ödenmesi için adi ortaklığa yazı yazılmasını talep ettiği ve müdürlükçe bu yönde işlem tesisi üzerine, adi ortaklık adına icra mahkemesine başvurularak müdürlük işleminin iptalinin istendiği, mahkemece borçlu ile 3. kişi adi ortaklığın hukuki münasabeti dolayısıyla muhtemel bir alacağı olduğundan ve icra müdürlüğü işleminde usulsüzlük bulunmadığından bahisle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (...'nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. Ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. Ancak gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır (Prof. Dr. Baki Kuru icra ve iflas Hukuku EI Kitabı 2004 bas. Sahife 137 HGK. nun 08.10.2003 tarih ve 2003/12¬574 E 2003/564 K. sayılı içtihadı).

İİK'nun 89. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesinin muhatabı olarak adi ortaklık gösterilmiş ise de; adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği olmadığı, dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmadığından haciz ihbarnamesi gönderilemez.

Taraf ehliyetine ilişkin bu durum kamu düzeni ile ilgili olup, re’sen dikkate alınmalıdır. Ayrıca bu hususu adi ortaklığı oluşturan ortaklardan her biri şikayet konusu yapabilir. Bu nedenlerle adi ortaklığa İİK'nun 89. maddesine göre çıkartılan haciz ihbarnamesi yok hükmündedir.

Ancak yine adi ortaklığın hükmi şahsiyeti bulunmadığından adi ortaklık adına dava da açılamaz. Husumet hususu makemece re'sen dikkate alınarak karar verilir.

Bu durumda mahkemece, istemin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değil ise de; sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.