Bu yazıyı bu sayfadaki köşe komşularımızdan sayın Prof. Dr. Muhammet Özekes’in 14.01.2025 günlü “HUKUKU, USÛLÜ VE VİCDANI SIZLATAN BİR YARGITAY KARARI” başlıklı yazısını okuyunca yazmak gereğini duydum.
Başlıktaki hukuki sorunu tartışmadan önce konunun iyice anlaşılması için yargıdaki görevim nedeni ile yaşadığım bir olayı ve verdiğim bir kararı anımsatmak isterim.
Bir zamanlar köy şimdi mahalle olan Sarıyer/Kilyos’a coşkun akan bir dere. Derenin içine iki büyük künk yani yaklaşık iki metre çapında iki adet kalın su borusu. Bir inşaat Künklerin üzeri toprakla, taşla, kumla doldurulmuş ve özellikle kamyonların derenin sol yakasından derenin sağ yakasına geçiş yapmasına elverişli geçici bir köprü yapmış. İnşaat şirketi köprünün yapıldığı derenin sağ yakasında büyük bir inşaat işi almış. Ancak buraya malzemeleri derenin sol tarafındaki yerlerden sağlamak ve belki 15-20 km gittikten sonra U dönüşü yaparak derenin sağ tarafındaki inşaat alanına gelmek zorunda olduğu için pratik bir çözüm sağlamış ve o sözde köprüyü yapmış.
Biz keşif yerine vardığımızda önce köprünün altına konan ve köprünün temelini oluşturan künklerin ağaç dal ve yaprakları hatta gövdeleri ile kapanmış olduğunu sularında derenin iki yanına taştığını ve yumuşak toprağı aşındırdığını gördük.
Tespiti isteyen derenin sol yanındaki yamaçta bulunan üç katlı evin sahibi idi. Deredeki gözlemlerimizi not aldıktan sonra İstanbul teknik Üniversitesinden seçtiğim üç bilirkişi ile yamaçtaki eve doğru yürüdük. Binanın dereye bakan dış duvarı baştan başa çatlamıştı. Binanın birinci katı ve bodrum katı çamurlu suyla doluydu. Evin beyaz eşyaları, halıları ve her şey çamurlu su içinde yüzüyordu. Oradaki hiçbir ev eşyası kullanılacak gibi değildi.
Davacı açtığı davada tedbiren dere içindeki su akıntısına engel olan künklerin kaldırılmasını, köprünün derenin iki yakası arasına, derenin üstünde olacak şekilde yapılmasını ve zararların da giderilmesini istiyordu. Dava dilekçesinin sonuç kısmında da istemi aynı idi.
Şimdi dere içinden künklerin kaldırılması tedbir isteği ile, sonuç istem kısmı aynen örtüşüyor diye tedbir kararı vermesem bina göz göre göre taşan suların binanın altını oyması nedeni ile bina tamamen yıkılacaktı..
Geçmiş zaman. Kararın ayrıntılarını tam anımsayamıyorum. Fakat künklerin tedbiren kaldırılmasına, davalı şirket tarafından verilen süre içerisinde kaldırılmadığı takdirde davacı bilirkişilere maliyetini hesaplattığım bedelin tahsili ile davacı tarafından kaldırılmasına karar verdim.
Dava sonunda da davayı kabul ettim. Dosya Yargıtay’dan ve diğer aşamalardan geçti, kesinleşti.
Bir başka olayda da kamuoyunun tanıdığı bir gazeteci ahşap olan boğazdaki yalısına bitişik yalıda bir Amerikan film şirketinin yüksek voltaj kullanarak film çektiğini, yangın tehlikesi nedeni ile çekimin tedbiren önlenmesini istemişti. Davanın sonuç istemi de aynıydı. Ben tedbiri yargıç sıfatımla tedbiri verdim. Davalı film şirketi sözlü ve yazılı olarak Amerika’dan çekimler için gelindiğini ve çekimin durdurulması nedeni ile tüm zararların ödenmesini benden isteyeceklerini ısrarla ifade ettiler. Fakat kararımdan dönmedim. Sonuçta verdiğim kararda onandı, kesinleşti.
Sayın Özekes makalesinde “Sonucu baştan sağlayan tedbir demek, tedbir kararının sonucunun dönülemez şekilde verilemez olması, baştan hükmün sonuncunun tam temin edilmesi, adeta hüküm yerine tedbir kararı verilmesi demektir.” diyor. Yazısına konu olayda kanser tedavisi için gerekli olan bazı ilaç bedellerinin SGK tarafından karşılanmaması üzerine talep edilen tedbirler hakkında, bazı BAM’ların tedbir taleplerini kabul bazılarının ise red kararı vermesi sonucu ortaya çıkan farklı görüş ve kararların giderilmesi için, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’ne başvurulması üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 06.12.2024 tarih ve 2023/8095 E, 2024/12495 K. ile Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine karar vererek böyle durumlarda tedbir kararı verilmemesi kararını doğru bulmasını eleştirmişti.
Özekes’e göre; “Sonucu baştan sağlayan tedbir demek, tedbir kararının sonucunun dönülemez şekilde verilemez olması, baştan hükmün sonuncunun tam temin edilmesi, adeta hüküm yerine tedbir kararı verilmesi demektir.” Daha fazla bilgi için Özekes’in bu sayfalarda yayınlanan 14/01/2025 günlü makalesinin okunmasını öneriyorum.